Mektup no 191 By: hafiza aise Date: 07 Mart 2011, 19:30:49
191
Aziz, sýddýk kardeþlerim,
Evvelâ: Leyle-i Kadirde kalbe gelen pek uzun ve geniþ bir hakikate pek kýsaca bir iþaret edeceðiz. Þöyle ki:
Nev-i beþer, bu son Harb-i Umumînin eþedd-i zulüm ve istibdadýyla ve merhametsiz tahribatýyla ve bir düþmanýn yüzünden yüzer mâsumu periþan etmesiyle ve maðlûplarýn dehþetli meyusiyetleriyle ve galiplerin dehþetli telâþ ve hâkimiyetlerini muhafaza ve büyük tahribatlarýný tâmir edememelerinden gelen dehþetli vicdan azaplarýyla ve dünya hayatýnýn bütün bütün fâni ve muvakkat olmasý ve medeniyet fantaziyelerinin aldatýcý ve uyutucu olmasý umuma görünmesiyle ve fýtrat-ý beþeriyedeki yüksek istidadatýn, mahiyet-i insaniyesinin umumî bir surette dehþetli yaralanmasýyla ve ebed-perest hissiyat-ý bâkiye ve fýtrî aþk-ý insaniyenin heyecan içinde uyanmasýyla ve gaflet ve dalâletin, en sert, saðýr olan tabiatýn Kur’ân’ýn elmas kýlýcý altýnda parçalanmasýyla ve gaflet ve dalâletin en boðucu, aldatýcý, en geniþ perdesi olan siyasetin rû-yi zeminde pek çirkin, pek gaddârâne hakikî sureti görünmesiyle; elbette, hiçbir þüphe yok ki, þimalde, garpte, Amerika’da emareleri göründüðüne binaen, nev-i beþerin mâþuk-u mecazîsi olan hayat-ý dünyeviyesi böyle çirkin ve geçici olmasýndan, fýtraten beþerin hakikî sevdiði ve aradýðý hayat-ý bâkiyeyi bütün kuvvetiyle arayacak. Ve elbette, hiç þüphe yok ki, bin üç yüz altmýþ senede her asýrda üç yüz elli milyon þakirdi bulunan ve her hükmüne ve dâvâsýna milyonlar ehl-i hakikat tasdikle imza basan ve her dakikada milyonlar hâfýzlarýn kalbinde kudsiyetle bulunup li-
sanlarýyla beþere ders veren ve hiçbir kitapta emsali bulunmayan bir tarzda beþer için hayat-ý bâkiyeyi ve saadet-i ebediyeyi müjde verip bütün beþerin yaralarýný tedavi eden Kur’ân-ý Mu’cizü’l-Beyânýn þiddetli, kuvvetli ve tekrarlý binler âyâtýyla belki sarihan ve iþareten on binler defa dâvâ edip, haber verip, sarsýlmaz kat’î delillerle, þüphe getirmez hadsiz hüccetlerle hayat-ý bâkiyeyi kat’iyetle müjde ve saadet-i ebediyeyi ders vermesi, elbette nev-i beþer bütün bütün aklýný kaybetmezse ve maddî ve mânevî bir kýyamet baþlarýnda kopmazsa, Ýsveç, Norveç, Finlandiya ve Ýngiltere’nin Kur’ân’ýn kabulüne çalýþan meþhur hatipleri ve din-i hakký arayan Amerika’nýn çok ehemmiyetli dinî cemiyeti gibi, rû-yi zeminin kýt’alarý ve hükûmetleri, Kur’ân-ý Mu’cizü’l-Beyâný arayacaklar ve hakikatlerini anladýktan sonra bütün ruh u canlarýyla sarýlacaklar. Çünkü, bu hakikat noktasýnda kat’iyen Kur’ân’ýn misli yoktur ve olamaz ve hiçbirþey bu mu’cize-i ekberin yerini tutamaz.
Saniyen: Madem Risale-i Nur o mu’cize-i kübrânýn elinde bir elmas kýlýç hükmünde hizmetini göstermiþ ve en muannid düþmanlarý teslime mecbur etmiþ. Hem kalbi, hem ruhu, hattâ hissiyatý tam tenvir edecek ve ilâçlarýný verecek bir tarzda hazine-i Kur’âniyenin dellâllýðýný yapan ve ondan baþka me’haz ve mercii olmayan bir mu’cize-i mâneviyesi bulunan Risale-i Nur o vazifeyi yapýyor ve aleyhinde dehþetli propagandalara ve gayet muannid zýndýklara tam galebe çalmýþ ve dalâletin en kalýn ve boðucu ve geniþ daire-i âfâkýnda ve fennin en geniþ perdelerinde Asâ-yý Mûsâ’daki Meyvenin Altýncý Meselesi ve Birinci ve Ýkinci, Üçüncü ve Sekizinci Hüccetleriyle gayet parlak bir tarzda gafleti daðýtýp nur-u tevhidi göstermiþ. Elbette bizlere lâzým ve millete elzem, þimdi resmen izin verilen din tedrisatý için hususî dershaneler açýlmasýna ve izin verilmesine binaen, Nur þakirtleri, mümkün olduðu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lâzýmdýr. Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder, fakat herkes herbir meselesini tam anlamaz. Hem iman hakikatlerinin izahý olduðu için, hem ilim,HAÞÝYE-1 hem mârifet, hem ibadettir. Eski medreselerde beþ on seneye mukabil, inþaallah Nur medreseleri, beþ on haftada ayný neticeyi temin edecek ve yirmi senedir ediyor.
Ve hem hükûmet ve millet ve vatan, hem hayat-ý dünyeviyesine ve siyasiyesine ve uhreviyesine pek çok fâidesi bulunan bu Kur’ân lemeatlarýna ve dellâlý bulunan Risale-i Nur’a deðil iliþmek, tamamýyla terviç ve neþrine çalýþmalarý elzemdir ki, geçen dehþetli günahlara kefaret ve gelecek müthiþ belâlara ve anarþistliðe bir sed olabilsin.
Salisen: Bu Ramazan-ý Þerifte, Kur’ân’ý zevk ve þevk ile okumak çok ihtiyacým vardý. Halbuki elemli hastalýk, maddî ve mânevî sýkýntýlar, yorgunlukla ve meþgalelerin tesiriyle telâþ ettim. Birden Hüsrev’in þirin kalemiyle yazýlan mu’cizatlý cüzler ve Hâfýz Ali ve Tahirî’ye pek çok sevap kazandýran parlak ve kerametli Hizbü’l-Ekber-i Kur’âniyeyi birbiri arkasýndan okumaya baþlarken öyle bir zevk ve þevk verdi ki, bütün o yorgunluklarý hiçe indirdi. Hiçbir vesveseye meydan vermeyerek pek parlak bir surette ders-i Kur’âniyeyi onlardan dinlerken bütün ruh u canýmla arzu ettim ve kast u azmettim ki, mümkün olduðu derecede ayný Hizbü’l-Ekber-i Kur’âniye gibi fotoðrafla mu’cizatlý Kur’ân’ýmýzý tab edeceðiz, inþaallah...
Said Nursî