Mektup no 128 By: hafiza aise Date: 07 Mart 2011, 16:55:24
Sýra No: 218
Reisicumhura gönderilen istidanýn zeylidir ki, mecbur oldum yazmaya.
Bana hücum eden garazkârlarýn en esaslý sebebi, Mustafa Kemal'in dostluðu ve tarafgirliði vesilesiyle beni eziyorlar. Ben de o garazkârlara derim ki:
Ölmüþ gitmiþ ve dünyadan ve hükûmetten alâkasý kesilmiþ bir adam hakkýnda otuz sene evvel bir hadis-i þerifin ihbarýyla Kur'ân'a zararlý öyle bir adam çýkacak dediðimi ve sonra Mustafa Kemal o adam olduðunu zaman gösterdi.
Ben de beþ yüz seneden beri kahramanlýðýyla ve hakperestliðiyle dünyaya meydan okuyan kahraman bir ordunun þerefini ve zaferini hilâf-ý hakikat olarak M. Kemal'e vermediðim için, garazkâr dostlarý, beni yirmi senedir bahanelerle tâzip ediyorlar.
Evet, mahkemede ispat ettiðim gibi, "Þerefler, müsbet hayýrlar, maddî-mânevî ganimetler orduya, cemaate verilir, tevzi edilir; kusurlar, menfî icraatlar baþa, reise verilir" diye bir kaide-i hakikatle, "Kahraman ordunun ve bilfiil asker ve asker baþýnda çalýþan cesur zabitlerin zaferleri ve þerefleri Mustafa Kemal'e verilmez; belki kusurlar, hatâlar yalnýz ona verilir" diye, beni onu sevmemekle itham edenleri, kahraman orduyu sevmemekle ve þereflerini kýrmakla itham edip, onlara hain-i millet nazarýyla bakýyorum. Bu hakikati mahkemede ispat ettiðim gibi, onun muannid dostlarýna da ispat etmeye hazýrým. Ben, bu mübarek milletin bahadýr ordusunun milyonlar efradý ve zabitlerini severim; hürmetlerini, haysiyetlerini elimden geldiði kadar muhafaza ediyorum. Benim karþýmdaki garazkâr muarýzlarým, birtek adamý sevmek yolunda milyonlar efrada mânen ihanet, belki adavet ediyorlar.
Evet, çok emarelerle bildik ki, bana hücum edenleri tahrik eden, Mustafa Kemal'e itirazýmdýr ve ona dost olmadýðýmdýr. Baþka sebepler bahanedir. Bunun için mecbur oldum ki, o muarýzlarýma derim:
O, beni taltif etmek ve bütün vilâyât-ý þarkýyeye vâiz-i umumî yapmak için, Ankara'ya istedi. Ben oraya gittim. Bu gelen üç madde, beni, onun dostluðundan vazgeçirdi. Yirmi sene inzivada azap çektim, dünyalarýna karýþmadým.
Birinci madde: Bir hadis-i þerifin, âhir zamanda an'anât-ý Ýslâmiyenin zararýna çalýþacak diye haber verdiði adam bu olduðunu ef'âliyle göstermesidir. Ben, otuz altý sene evvel o hadisi tefsir etmiþtim. Aynen bu adama mânâsý çýkmýþ. Mahkemedeki müdafaatýmýn üçüncü esasýnda izahý var.
Ýkinci madde: Birþeyin vücudu ve tâmiri ve hayatý, ona ait bütün erkân ve þeraitin vücuduyla olabilmesi ve o þeyin ademi ve tahribi ve ölmesi, birtek þartýn bozulmasýyla olduðu bir kaide-i hakikattir. Umumun dillerinde "Tahrip, tâmirden çok kolaydýr" diye darb-ý mesel olmuþtur. Bu kat'î kaideye binaen, meydanda görünen ehemmiyetli kusurlar ve tahribatlar, o kumandanýn hatâsýndan ve ehemmiyetli þerefler ve zaferler ise, ordunun kahramanlýðýndan geldiðinden, o fenalýklarý ona, o iyilikleri orduya vermek lâzým gelirken, bütün bütün aksine olarak, cemaatin hayrýný baþtaki bir ferde; ve o ferdin þerrini cemaate vermek, dehþetli bir haksýzlýk olmasýdýr.
Üçüncü madde: Cemaatin hayrýný ve ordunun zaferini baþa vermek ve o baþýn kusurunu cemaate isnad etmek ise, binler hayýrlarý birtek hayra indirmek ve bir tek kusuru binler kusur yapmaktýr. Çünkü, nasýl bir tabur bir dehþetli düþmaný öldürse, herbir neferi bir gazilik rütbesini alýr; ve yalnýz binbaþýsýna verilse, binden bire iner, birtek gazi olur; o binbaþýnýn hatâsýyla zâlimane bir katil yapýlsa ve ona verilmeyip tabura verilse, o birtek katil bin cinayet hükmüne geçerek bin neferi mes'ul eder ve cezaya çarpar. Aynen öyle de, meydandaki görünen ehemmiyetli kusurlar onlarý iþleyen ölmüþ adama verilmezse, beþ yüz, belki bin seneden beri gaziliðini ve hakperestliðini dünyaya gösteren ve ferman-ý þerefini ve Kur'ân bayraktarlýðýný kýlýçlarýyla ve kanlarýyla imzalayan bir orduya havalesiyle o kusurlar binler derece ve erkânlarý adedince ziyadeleþir, o ordunun pek parlak mazisini dehþetli karartýr ve bu asrýn ordusunu, geçen asýrlarýn ayný ordularý önünde mahcup ve mes'ul eder. Ve mevcut þerefler, zaferler tek adama verilse, binler derece küçülür, erkân ve efrad adedince gazilik ve hayýrlar birtek hükmüne geçer, söner; daha kusurlara karþý kefâretü'z-zünub olmaz.
Ýþte bu sebepler içindir ki, ben, onun dostluðunu býrakýp, onun yerinde, ehemmiyetli bir zamanda içinde bulunduðum ve tesirli hizmet ettiðim o ordunun dostluðunu aldým ve binler derece daha ehemmiyetli þerefini muhafazaya Risale-i Nur ile çalýþtým.
Emirdaðýnda Said Nursî