Emirdað Lahikasý
Pages: 1
Mektup no 80 By: hafiza aise Date: 03 Mart 2011, 14:22:31
80

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

Üstadýmýz notalar hükmünde söyledi, biz de kaleme aldýk.

Bu sene bu iki mahkemenin mâhiyetini beyan etmek lâzým geldi. Buradaki mahkeme ise:

Elli sene evvel Süfyan ve þapka hakkýnda bir hadîse mânâ vermiþim. Sonra mahkemeler bunu bir kumandana tecavüzdür diye medâr-ý bahs ettiler. Afyon Mahkemesi benim cezamýn þiddetine bir sebep, o tecavüzü, o mânâyý göstermiþ.

Halbuki, faraza yeni yazmýþým ve o kumandan da saðdýr farz edilsin. Dininde ve rejiminde mutaassýp Ýngilizin hükmü altýnda yüz milyon Müslüman, yüz senede Ýngiliz’in hem rejimini, hem dinini inkâr etmiþlerken, kanunen adliyeleri onlara o ciheti medâr-ý mes’uliyet yapmadýðý halde, hem þimdi eski parti liderleri faraza o kumandanýn üçte biri de olsalar—belki onun gibi birer kumandan idiler—benim o kumandana hadis ile vurduðum tokatýn yirmi mislini, þimdiki cerideler daha þiddetli olarak o liderlere, o eski kumandanlara vurmaktadýrlar; medâr-ý mes’uliyet tutulmuyorlar, serbest oluyorlar. Halbuki, elli sene evvel bir hadisin taþýný atmýþým; yirmi sene sonra bir kumandan baþýný karþý tutmuþ, baþý kýrýlmýþ. Ölmüþ gitmiþ, alâkasý hükûmetten ve dünyadan kesilmiþ. Halbuki eski partinin liderleri meb’us iken veya memur iken, hükümetle alâkalarý olduðu halde onlara gelen tecavüz, Risale-i Nur’un vurduðu tokatýn on, belki yüz derece ziyade iken, serbest cerideler intiþar ediyor.

Amma kitaplar hakkýnda müsaderenin mâhiyeti: Risale-i Nur’un yüz otuz üç kitabýndan birtek kitabýn bir iki sahifesi o tokatý bahsetmiþ. Bunun, dolayýsýyla yüz otuz kitabý müsadere etmek; bir adamýn hatasýyla yüzotuz adamý cezalandýrmak gibi bir acip gaddarâne zulüm olmasý ve þimdi kütüphanelerde, kitapçýlarda ve ellerde gezen ve hususan vatan ve din aleyhinde dinsizlerin, mülhidlerin, zýndýklarýn, komünistlerin kitaplarý, hattâ baþtan aþaðýya kadar Ýslâmiyet aleyhindeki Doktor Duzi’nin kitabý bazý ellerde gezmesi gösteriyor ki, Risale-i Nur’a karþý müsadere, yerden göðe kadar haksýz bir zulümdür, bir gadirdir.

Çünkü Risale-i Nur, ekser âlem-i Ýslâmýn mühim merkezlerinde, bu yirmi sekiz senede bu vatanda ulemalarýn elinde gezdiði halde, hiçbir âlim, hiçbir feylesof itiraz etmemiþ. Mahkemeler ve siyasiyunlar yalnýz bir tesettüre, diðeri de “Âhir zamanda bir kumandan baþýna þapka koyacak ve cebren giydirecek” gibi iki meseleye iliþmiþler. Sonra da bu meseleler için, dört beþ mahkeme, o meseleler dahi dâhil olduðu ve beraat verildiði halde, o bir iki sahife için yirmi bin sahifeyi mes’ul ve mahkûm etmek hükmünde Risale-i Nur’u müsadere etmek, ayný bu misale benziyor:

Bir adamýn bir adama haksýz deðil, belki haklý taarruzu yüzünden ki, baþkalarý da onu medâr-ý mes’uliyet görmediði ve beþ mahkeme de cinayet saymadýðý halde, o mevhum suçla yirmi bin adamý suçlu yapmak gibi, yirmi bin Nur sahifelerini bir iki sahife yüzünden müsadere ve dört buçuk sene Afyon’da hapsetmek, o taarruzun yüz mislinden daha ziyade bir hatâdýr, bir cinayettir ve bu vatana da bir suikasttýr.

Said Nursî


radyobeyan