Mektup no 86 By: hafiza aise Date: 03 Mart 2011, 13:19:46
86
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1 وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ 2
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَداً دَاۤئِمًا 3 وَبِهِ نَسْتَعِينُ 4
Aziz, sýddýk kardeþlerim,
Evvelâ bu günlerde Sûre-i Ankebût’ta,
مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللهِ اَوْلِيَاۤءَ كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِ اِتَّخَذَتْ بَيْتاً وَاِنَّ اَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ 5
âyetini okurken birden þiddetli bir vehim geldi ki: “En zaif hane örümceðin hanesidir. Allah’a þerik yapanlar faraza bilseler, yani imana gelmeyen Kureyþ rüesâlarý eðer bilseler...” mânâsýnda olan bu âyetin belâðatine münasip bir vaziyet görülmedi.
Birden, ayný zamanda Zülfikar-ý Mu’cizât-ý Ahmediye’yi tashih için açtým. Birden þu satýrlar nazarýma iliþti: “Birinci hâdise: Mânevî tevatür derecesinde bir þöhretle Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ebu Bekir-i Sýddîk ile küffarýn tazyikinden kurtulmak için tahassun ettikleri Gar-ý Hira’nýn kapýsýnda iki nöbetçi gibi iki güvercinin gelip beklemeleri ve örümcek dahi perdedâr gibi harika bir tarzda kalýn bir að ile maðara kapýsýný örtmesidir.
“Hattâ rüesâ-yý Kureyþ’ten, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmýn eliyle Gazve-i Bedir’de öldürülen Übeyy ibni Halef, maðaraya bakmýþ. Arkadaþlarý demiþler: ‘Maðaraya girelim.’
“O demiþ: ‘Nasýl girelim? Burada bir að görüyorum ki, Muhammed (a.s.m.) tevellüd etmeden bu að yapýlmýþ gibidir.’ ”
Birden, bu âyet-i kerîmenin iki harfinde yani لَوْ harflerinde bir mu’cize gördüm ki, benim vehmim yerine yüksek bir lem’a-i i’câz bildim. Þöyle ki:
Sûre-i Ankebût Mekke’de nazil olduðu için, Kureyþ’in imana gelmeyen reisleri Peygambere (a.s.m.) suikast edeceklerini ve o suikastýn içinde en zaif ve en küçük bir hayvan olan bir örümcek o reislerin o þiddetli hücumlarýna karþý mukabele edip galebe edecek. Yani örümceðin hanesi olan að en zaif bir perde iken, o kuvvetli reisleri maðlûp edeceðini göstermekle âyet diyor ki:
“En zaif bir hayvana maðlûp olacaklarýný faraza bilseydiler, bu cinayete ve bu suikasta teþebbüs etmeyeceklerdi.”
Ýþte اَلْيَوْمَ نُنَجِّيكَ بِبَدَنِكَ âyetinde bir kelime ile bir mu’cize-i tarihiye gösterildiði gibiHAÞÝYE-1 Mekke’de nazil olan bu sûrenin de, bu لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
âyetinde görülen remzle Gar-ý Hira hâdisesinde harika bir hýfz-ý Ýlâhî ve ihbar-ý gaybî neviden bir mu’cize-i Nebeviyeye iþaretle bir lem’a-yý i’câz gösterip o sûreye “Ankebût” namý vermek ve onun ehemmiyetsiz aðýna ehemmiyet vermek tam yerinde olup, bu âyete gelen þüphe ve evhamlarý esasýyla reddettiðini gördüm. Cenâb-ý Hakka hadsiz þükrettim ki, Kur’ân’ýn sûrelerinde ve âyetlerinde, hattâ cümlelerinde ve kelimelerinde de i’câz lem’alarý olduðu gibi, harflerinde de vardýr bildim.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Hasta kardeþiniz
Said Nursî1 Her türlü noksan sýfatlardan yüce olan Allah’ýn adýyla.
2 “Hiçbir þey yoktur ki Allah’ý hamd ile tesbih etmesin.” Ýsrâ Sûresi, 17:44.
3 Allah’ýn selâmý, rahmeti ve bereketi ebediyen, dâima üzerinize olsun.
4 Ancak Onun yardýmýný isteriz.
5 “Allah’tan baþka dostlar edinenlerin hali, kendisine að ören örümceðe benzer. Halbuki evlerin en çürüðü örümcek yuvasýdýr—eðer bilmiþ olsalardý.” Ankebut Sûresi, 29:41