Emirdað Lahikasý
Pages: 1
Mektup no 90 By: hafiza aise Date: 03 Mart 2011, 12:51:46
90

Heyet-i Sýhhiyeye,

On beþ sene evvel Rehberin baþýnda yazýldýðý gibi, bazý gençler kendilerinin hayat-ý dünyeviye ve uhreviyesini muhafaza için yanýma geldiler. Ben de onlara lillâh için o Rehber dersini verdim.

O risale, bir iki HAÞÝYE müstesna, hem Isparta hükûmeti, hem Denizli Mahkemesinde, hem Ankara’nýn aðýr ceza ve Temyiz Mahkemesinin iki sene ellerinde kalmasý neticesinde beraat kazanmasý ve tamamen Risale-i Nur Külliyatý, Rehber de içinde olduðu halde iade edilmesi ve bir nüshasý Ankara Emniyet Müdürünün eline geçmesi ile, Rehberin baþýnda yazýldýðý gibi, birtek kelimesine iliþmesiyle âhirinde gelen cümleyi okuyunca hakikati anlamasý ve intiþarýna mâni olmamasý, hem binlerce nüsha intiþar ettiði halde hiçbir yerde bir zarar, bir itiraz görülmemesi, hattâ Mersin’in Tarsus kazasýnda birkaç Nur kitaplarýný müsadere ederek Gençlik Rehberi de içinde olduðu halde Ankara’ya gönderilip tetkik ettirildikten sonra, vilâyetin emriyle tamamen serbesttir diye resmî vesika vermeleri ve Ýstanbul’da tab edildiði zamanda kanunen beþ altý makama gönderildiði ve ellerinde beþ altý ay kaldýðý halde iliþmemeleri, Rehberin ehemmiyetini ve kanunen dahi serbest olduðunu ispat ediyor.

Sonra binden fazla gençler Ankara ve sair vilâyetlerin mekteplerinde ondan vatan, millet, ahlâk cihetinde istifade ettikleri ve hiç kimse zarar görmediði halde, birden, hiçbir medâr-ý mes’uliyet olmayan bir iki kelimeye yanlýþ mânâ vermek, meselâ “Gençlik Rehberi” namýný vermekle bir suç mevzuu yapmýþlar.

Biri de müellifi tab etmemiþ, kendi biçare hasta yataðýnda iken, gençler tab ettikleri halde, þahsî nüfuz temini için yazýlmýþ diye suç mevzuu yapýp, tab edene deðil de, müellifini aðýr cezaya vermek, hem zorla oraya celb etmek, halbuki on beþ sene evvel yazýlmýþ ve af kanunu ve mürur-u zamaný, hem beraati görmüþ, öyleyse bütün bütün kanunsuz olarak bir garaza binaen müellifine bu kadar musýrrane iliþiyorlar.

Ben de diyorum ki: On vecihle kanunsuz, bu kadar musýrrane hastalýðým zamanda iktidarým harici beni mahkemeye vermenin sebebi, Rehberin vatana, millete, âsâyiþe pek büyük fâidesi olduðu için, anarþilik ve dinsizlik hesabýna iliþiyorlar diye ihtimal veriyorum.

Þimdi bu kanun namýna garazkârane kanunsuzluk hesabýna beni cebren, zorla Ýstanbul’a Mahkemeye sevk etmekte, benim çok ihtiyarlýk, zafiyetim ve zehirli þiddetli hastalýðým kat’iyen týbben, fennen mazeret-i kat’î olduðu gibi, dört defa o noktadan rapor alýp onlara gönderdiðimiz halde, yine ýsrarla beni zorlamakta olduklarýndan, pek þiddetli ruhuma dokunmuþ. Daha benim mahkeme ve idare huzurunda konuþmak iktidarým haricindedir. Konuþsam da vatan, millet ve âsâyiþe zarar vermek fikriyle çalýþan ve beni hilâf-ý kanun muhakeme edenlerin yüzüne vurmaya mecbur olacaðým. Daha bu kadar zulme tahammül edemeyeceðim. Bu ise ehemmiyetli baþka bir nevi hastalýktýr. Hem vatana bu mânevî hastalýk zarar vermek ihtimali var.

Þimdi heyet-i sýhhiyeden ricam, beni tanýyanlar ve benimle yakýndan alâkadar olanlar ve hizmet edenler biliyorlar ki, gizli düþmanlarým müteaddit defadýr beni zehirliyorlar. Tegaddî edemiyorum. Hattâ hizmetçimle beþ dakikadan fazla konuþamýyorum.

Hem baþýmda þiddetli ve devamlý nezle ve bir gözüm o nezleden aðrýyor ve akýyor. Müzmin kulunç ve þiddetli sancý ile hastayým.

Hem yirmi sekiz sene gurbette kaldýðýmdan ve baþkalarýnýn muavenetini kabul etmediðimden, pek zarurette yaþadýðým için zafiyet fazladýr. Hattâ zorla merdivenden çýkýyorum. Zaruret-i kat’î olmazsa beþ dakika konuþamýyorum, yoruluyorum.

Ben sabýk mahkemelerde hem Risale-i Nur, hem Risale-i Nur talebeleri için tahammül ediyordum. Ve tam hakikati izhar etmiyordum. Bir derece zulümlerine tahammül edip haksýzlýklarýný yüzlerine vurmuyordum. Tâ mâsumlara, âsâyiþe zarar gelmesin diye sabýr ve her nevi zulüm ve iþkencelere tahammül ediyordum.

Þimdi ise Risale-i Nur’a âlem-i Ýslâm sahip çýktý. Nur talebeleri de benim müsamahama ve düþmanlarýma iliþmemekliðime ve zulümlerine sükût etmeme ihtiyaçlarý kalmadý. Onun için benim damarýma pek þiddetli dokunulduðunda, irade ve ihtiyarým haricinde karþýma çýkan gizli düþmanlarýmýn bana zararlarýna vesile olan, beni cezalandýrmaya çalýþanlara hakikati çýplak olarak böyle söyleyeceðim. (Sükût... Þimdi izhar edilmeyecek.)

Madem hakikat böyledir. Heyet-i sýhhiye benim hem maddî, hem mânevî, hem sinir, hem kalb, hem nezleli baþ hastalýklarým, hem kulunç ve sancý ve mahkemelerde konuþma iktidarsýzlýðý ve hem madem resmen vekillerim oradadýrlar, hem tab edenler de oradadýrlar; istinabe suretiyle ifademin alýnmasý için fennî ve tehlikeli hastalýðý var þeklinde rapor verilmesini rica ederim.

Emirdaðýnda

Said Nursî


radyobeyan