Evliyalarýn Hayatý
Pages: 1
Nabi By: armi Date: 24 Mayýs 2009, 18:22:52
Osmanlý þâiri ve velî. Ýsmi Yûsuf'dur. Nâbî, evliyâlar ve enbiyâlar þehri olarak bilinen Rûha (Urfa) da 1642 (H.1052) senesinde doðdu. 1712 (H.1124) senesi Rebî'ül-evvel ayýnýn üçünde Cumartesi günü vefât etti. Üsküdar'daki Karacaahmed kabristanlýðýna defnedildi. Kabri, Sultan Ýkinci Mahmûd ve Sultan Ýkinci Abdülhamîd Hân devirlerinde tâmir edildi.

Nâbî'nin yirmi beþ yaþýna kadar olan hayâtý hakkýndaki bilgiler rivâyetlere dayanmaktadýr. Çocukluðunda Arapça ve Farsça'yý, anadili Türkçe ile birlikte en iyi þekilde kaynaðýndan öðrendi. Daha sonra Yâkûb Halîfe isimli bir Kâdirî þeyhine talebe oldu. Þeyh Yâkûb Halîfe, talebesi Yûsuf Nâbî'yi, ilk önceleri bir kuzusuna bakmakla vazifelendirdi. Kýsa bir süre sonra çobanlýktan usanan Nâbî, kendi kendine nefs muhâsebesi yaptýðý sýrada; "Ben bu yola Hakk'ý bulmak ve Hakk'ý bulmamda rehber olmasý için hocama baþ vurdum. Hocam benden safýný bulamadý da, ders vereceði ve zikr yaptýracaðý yerde, bana hep kuzusunu otlattýrýyor. Bu iþ ne zamâna kadar sürecek?" diye düþündü. Bu düþüncesi hocasýna Allahü teâlânýn izniyle mâlûm oldu. Hocasý derhal Nâbî'yi yanýna çaðýrdý. Feyz saçan gözlerini öðrencisinin gözlerine dikerek; "Senin bir talebe gibi eðitilmeye ihtiyâcýn yok. Sen ilimden nasîbini doðuþtan almýþsýn. Çobanlýk yaptýrarak, seni denemek istedim. Seni ilmin deryâsý olan Ýstanbul'a göndermek istiyorum. Gitmek ister misin?" dedi. Hiç beklemediði durum karþýsýnda þaþýran Nâbî; "Ýlmi fazlasý ile öðrenmiþ yýllarýn talebeleri dururken, benim gibi üç günlük bir talebenin yüzmeyi bilmeden ilim deryâsýna dalmasý nasýl olur?" deyince, Yâkûb Halîfe; "Sâdece þöyle olur." diyerek ilim nûru gözlerini Nâbî'nin gözlerine birleþtirdi. Nâbî o anda ilmin birçok mertebelerini aþarak kemâle erdi.

Yakýnlarýnýn da teþvîkiyle Ýstanbul'a giden Nâbî, önceleri aradýðýný bulamadý. O sýralarda vezir Musâhip Mustafa Paþaya;

Bir garibim cenâbýna geldim,
Bir ümid ile bâbýna geldim,
Kereminden zamâne sîr oldu,
Fakr devrinde bir fakîr oldu.

diyerek takdim ettiði þiiriyle dikkatleri çekti. Mustafa Paþa, onu Dîvân kâtibliðine tâyin etti. Yûsuf Nâbî, 1671 senesinde yapýlanLehistan seferinde bulundu.Kameniçe'nin zaptý dolayýsý ile yazdýðý bir þiir, sultan tarafýndan beðenilerek, þehrin kapýsýna iþlendi. Mustafa Paþanýn tavsiyesiyle yazdýðý Kameniçe Fetihnâmesi sâyesinde, sultânýn teveccühünü kazanarak, takdir ve iltifâtýna kavuþtu.

1678 senesinde hac farîzasýný edâ ettikten sonra Ýstanbul'a dönen Nâbî, Muhâsip Mustafa Paþaya kethüdâ oldu. Mustafa Paþanýn vefâtýna kadar yanýnda kaldý. Sonra Baltacý Mehmed Paþanýn yanýnda Haleb'e gitti. Baltacý Mehmed Paþa tekrar sadrâzam olunca, Ýstanbul'a dönerken Nâbî'yi de berâberinde getirdi.

Nâbî, kendi isteði ile önce Darphâne eminliðine, sonra da Anadolu muhâsebeciliði ve mukâbele-i süvâri reisliðine tâyin edildi.Vazifesinden artan zamanlarýnda þiir ve çeþitli eserler yazdý. Nâbî Efendi, þiirlerinde iyiyi ve doðruyu vermeye çalýþmýþtýr. O, bir düþünce ve hikmet þâiridir. Þahsî duygularý, gönül arzularýný aþmýþ, hakîkî bir müslümanýn hayâtýný hem yaþamýþ, hem de þiirlerinde yaþatmýþtýr. Fânî dünyânýn ahvâline aldanmamak, kimseye haksýzlýk, zulmetmemek, hep müþfîk, merhametli olmak, gurur ve kibirden sakýnmak, þiirlerindeki nasîhatlerinden en çok rastlananlarýdýr. Dili sâde, söyleyiþi düzgün, rahat ve çekicidir. En güçlü þiirlerini gazel tarzýnda vermekle berâber, rubâî, kýta, kasîde ve mesnevî de yazmýþtýr.

Eserlerinden bâzýlarý þunlardýr: 1) Türkçe "Dîvân"ý: Þiirlerinin bir kýsmýnýn toplandýðý bir eserdir. Bulak'da ve Ýstanbul'da basýlmýþtýr. 2) Farsça Dîvânçe, 3) Tercüme-i Hadîs-i Erba'în, 4) Hayriyye: On yedinci yüzyýlýn en mühim, en güzel, en ustaca, bizde ve Avrupa'da en çok tanýnmýþ mesnevîsi olan bu eser, ahlâkî yönden Türk edebiyâtýnda, çocuða hitâp eden ilk eser ünvânýný kazanmýþtýr. Yedi yaþýndaki oðlu Ebü'l-Hayr MehmedÇelebi'ye hitâb eden bir üslubla yazýlmýþtýr. Oðluna, hayatta gitmesi gerektiði yolu göstermek, muvaffakiyetin sýrlarýný veÝslâm ahlâkýný öðretmek maksadýyla nasîhatlar vererek, her devirde hüküm süren husûsiyetleri dile getirmiþtir. Nâbî'ye göre, iyi bir insan olmanýn ilk þartý, her iþte ve mevzûda her zaman Allahü telâyý hatýrlamaktýr. 5) Hayrâbâd, 6) Sûrnâme, 7) Fetih-Nâme-iKameniçe, 8-Münþeât, 9) Tuhfet-ül-Haremeyn, 10) Zeyl-i Siyer-i Veysî.

SAKIN TERK-Ý EDEBDEN

Nâbî, 1678 senesinde sultandan izin alarak, hacca gitmek için yola çýktý. Hac kâfilesi Osmanlý devlet ricâlinden meydana geliyordu. Hicaz yollarýnda, Peygamber efendimizin aþkýndan dolayý, Yûsuf Nâbî hiç uyumadý. Medîne'ye yaklaþtýklarý bir gece, kâfiledeki bir devlet büyüðünün ayaklarýný kýbleye doðru uzatarak uyuduðunu gören Nâbî, yetkiliyi uyandýracak bir sesle þu nâtý söyledi.

Sakýn terk-i edebden, kûy-i mahbûb-i Hudâ'dýr bu!
Nazargâh-i ilâhîdir, Makâm-ý Mustafâ'dýr bu.

Habîb-i Kibriyânýn hâb-gâhýdýr fazîletde,
Tefevvuk-kerde-i arþ-ý cenâb-ý Kibriyâ'dýr bu.

Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-i âdem zâil,
Ýmâdýn açdý mevcûdât dü çeþmin tûtiyâdýr bu.

Felekde mâh-ý nev Bâb'üs-Selâmýn sîne-çâkidir,
Bunun kandîli cevzâ Matla-ý nûr-i ziyâdýr bu.

Mürâât-ý edeb þartýyla gir Nâbî bu dergâha,
Metâf-ý kudsiyâdýr bûse-gâh-ý enbiyâdýr bu.

Nâtýn açýklamasý þöyledir: "Edebi terketmekten sakýn! Zîrâ burasý Allahü teâlânýn sevgilisi olan Peygamber efendimizin bulunduðu yerdir. Bu yer, Hak teâlânýn nazar evi, Resûl-i ekremin makâmýdýr. Burasý Cenâb-ý Hakk'ýn sevgilisinin istirahat ettikleri yerdir. Fazîlet yönünden düþünülürse, Allahü teâlânýn arþýnýn en üstündedir. Bu mübârek yerin mukaddes topraðýnýn parlaklýðýndan yokluk karanlýklarý sona erdi. Yaradýlmýþlar, iki gözünü körlükten açtý. Zîrâ burasý kör gözlere þifâ veren sürmedir. Gökyüzündeki yeni ay, O'nun kapýsýnýn yüreði yaralý âþýðýdýr. Gökyüzündeki oðlak yýldýzý bile O peygamberin nûrundan doðmaktadýr. Ey Nâbî, bu dergâha edebin þartlarýna riâyet ederek gir. Zîrâ burasý, büyük meleklerin etrâfýnda pervâne olduðu ve peygamberlerin hürmetle eðilerek öptüðü tavaf yeridir."

O yüksek rütbeli kiþi, bu mýsrâlarýn ne mânâya geldiðini anladý. Hemen ayaklarýný toplayarak doðruldu ve; "Ne zaman yazdýn bunu? Senden ve benden baþka duyan oldu mu?" dedi. Yûsuf Nâbî de; "Daha önceden söylememiþtim. Þu anda sizi bu durumda uzanmýþ görünce elimde olmayarak yüksek sesle söylemeye baþladým. Ýkimizden baþka bilen yok." dedi. Bu sözler üzerine o kiþi, rahat bir nefes alarak; "Mâdem ki bu þiiri burada söyledin, burada kalsýn. Ýkimizden baþkasý duyarsa, senin için iyi olmaz." diye ikâz etti. Yûsuf Nâbî hiç ses çýkarmadý. Kâfile yoluna devâm ederek sabah ezânýna yakýn Mescid-i Nebî'ye vardý. Mescid-i Nebî'deki minârelerden müezzinler Ezân-ý Muhammedî'den evvel Nâbî'nin, "Sakýn terk-i edebden..." diye baþlayan nâtýný okuyorlardý. Nâbî ve o yüksek rütbeli kiþi hayretten dona kaldýlar. Sabah namazýný kýldýktan sonra, Nâbî ve öbür zât namaz kýldýklarý câminin müezzinini buldular. Nâbî, müezzine; "Allah aþkýna,Peygamber aþkýna ne olursun söyle! Ezândan önce okuduðun nâtý kimden, nereden ve nasýl öðrendin?" diye sordu. Müezzin gâyet sâkin bir þekilde þu cevâbý verdi: "Resûl-i ekrem bu geceMescid-i Nebî'deki bütün müezzinlerin rüyâsýný þereflendirerek buyurdu ki: "Ümmetimden Nâbî isimli biri beni ziyârete geliyor. Bana olan aþký her þeyin üstündedir. Bugün sabah ezânýndan önce, onun benim için söylediði bu þiiri okuyarak, Medîne'ye giriþini kutlayýn." Biz de Resûlullah efendimizin emirlerini yerine getirdik." Nâbî aðlayarak; "Sâhiden Nâbî mi dedi? O iki cihânýn Peygamberi, Nâbî gibi bir zavallýyý ve günahkârý, ümmetinden saymak lütfunu gösterdi mi?" dedi. "Evet" cevâbýný alýnca da, sevincinden kendinden geçti.

1) Kâmûs-ul-Alâm; c.6, s.4534
2) Hayriyye
3) Tam Ýlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baský) s.1127
4) Rehber Ansiklopedisi; c.13, s.11
5) Ýslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c.17, s.137

Ynt: Nabi By: Bilal2009 Date: 05 Eylül 2015, 00:47:11
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah ,Ýþte Efendimiz'i (sallallahu aleyhi ve sellem ) sevmek çok þeye vesile oluyor. Dilin baðýný çözen de kalbin baðýný çözen de muhabbettir aþktýr. Kim neye muhabbet besler ise dili de onu söyler . Rabbim (celle celalühü ) bizlerin muhabbetlerini hayýrlý eylesin.
Ynt: Nabi By: mevlüde06 Date: 05 Eylül 2015, 12:07:07
Naatýn aciklamasi cok hos gercekten.Rabbim edepten gafil eylemesin bizi insallah
Allah razi olsun hicam paylasiminiz icin.
Ynt: Nabi By: ikranur 7d Date: 01 Ocak 2016, 13:44:47
selamun aleyküm.
çok güzel bir paylaþým olmuþ. gerçekten bunlarý okuyunca gönlüm kalbim açýlýyo sayenizde evliyalarýmýzýn hayatlarýný öðreniyoruz.
Allah c.c. razý olsun.
Ynt: Nabi By: ceren Date: 07 Kasým 2019, 20:18:51
Esselamu aleyküm.rabbim bizleri bu alimler gibi peygamber efendimizi seven Allah'ýn yolunda giden kullardan eylesin inþAllah...
Ynt: Nabi By: Sevgi. Date: 10 Kasým 2019, 02:17:01
Aleyküm selâm. Rabbim bizleri Peygamber Efendimizin yolundan hiiiç ayýrmasýn hakkýyla rehber edinenlerden eylesin inþaAllah

radyobeyan