Mektup no 104 By: hafiza aise Date: 02 Mart 2011, 12:22:45
104
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
Samsun Mahkemesinden Sorgu ve Savcýnýn Büyük Cihad’da intiþar eden bir þekvâma dair beni Samsun Aðýr Ceza Mahkemesine vermelerine dair bir davetiye geldi. Bana okudular. Ýçinde yalnýz dört nokta nazar-ý ehemmiyete alýnabilir gördüm:
Birincisi: Büyük Cihad’ýn müdür-ü mes’ulü mahkemede müddeiumumîye demiþ ki: “Said Nursî o makaleyi bana göndermiþ. Ben de neþrettim.”
Bu meselenin hakikati þudur: Ben hasta iken Emirdaðýndaki kardeþlerim yanýma geldiler. Emirdaðýnda baþýma gelen zâlimâne hâdiseye dair konuþtuk. Hem hastalýklý, hem hiddetli, hem Ankara’ya þekvâ suretinde birþeyler söylemiþtim. Yanýmdaki hizmetçim kaleme aldý. Nur talebelerinin tensibiyle Ankara’daki bir iki Nur talebesine gönderip, tâ bazý dindar meb’uslara göstersinler, bu hastalýðýmda bana sýkýntý verilmesin. Hem gönderilmiþ. Bazý meb’uslar da görmüþ. Ve bilmediðimiz bir zatýn hoþuna giderek Büyük Cihad müdürüne göndermiþ. Ben kasem ederim ki, o zamandan þimdiye kadar bilmiyorum ki kim göndermiþ. Fakat neþrolduktan sonra bir nüsha buraya gelmiþ. Yeni harfleri bilmediðim için bana birisi okudu. Ben memnun oldum. “Allah razý olsun neþredenlere” dedim. Gerçi otuz beþ seneden beri siyaseti terk etmiþtim. Fakat Büyük Cihad gibi hâlisâne dine hizmet eden o cerideye ve onun sahip ve muharrirlerine din namýna minnettâr oldum ve “Allah razý olsun” dedim. Haberim olmadan ve para da vermeden daima bana o mübarek gazete gönderiliyordu.
Ýkinci nokta: Benim Samsun’daki Aðýr Ceza Mahkemesine sevk edilmekliðime dairdir. Bu noktada bunu kat’iyen beyan ediyorum ki, Samsun havalisinde, hususan Büyük Cihad dairesine mensup mübarek âhiret kardeþlerim ve Nur talebelerini ziyaretle görmek için oraya gitmek isterdim. Fakat doktorlarýn raporlarýyla, kat’î iktidarsýzlýðým o dereceye gelmiþ ki, beþ dakikalýk karþýmdaki, bu meselenin baþlangýcý ve esasý olan mahkemeye, bir buçuk senedir bana haber verdikleri halde gidemiyorum. Mecburiyetle müddeiumumî ve hâkim vazifesini gören sorgu hâkimi yanýma geldiler. Medâr-ý sual ve cevap Büyük Cihad gazetesini de getirdiler. Gazetenin bazý sözleri benim sözlerim içine karýþtýrýlmýþ. Ben de onlara cevaplarýný vermiþtim. Eðer faraza Aðýr Ceza bu ehemmiyetsiz meseleye ehemmiyet verse, benim mahkememi Eskiþehir’e nakline müsaade etsin ki, orada sýhhiye heyetinden iki aylýk raporlu zehir hastalýðý ile þiddetli hasta bulunduðumdan bizzat bulunabilirim. Yoksa imkâný yoktur.
Üçüncü nokta: Savcý ve sorgu hâkimi 163. maddeye dayanýp Said Nursî’yi dini siyasete âlet ve âsâyiþe zararlý propaganda diye ittiham ediyorlar. Bu noktanýn hakikatini yirmi dokuz senedir beþ altý mahkeme ve beþ altý vilâyetin zabýtalarý ve yüz otuz üç parça kitaplarýmý ve binlerce umum mektuplarýmý elde ettikleri halde ve dinsiz komitelerin tahriki ile safdil bazý memurlarý aldatmalarýyla kat’iyen iki meseleden baþka medar-ý mes’uliyet bulmadýklarýna delil: Ýki sene bütün mektuplarým ve kitaplarým Denizli Aðýr Ceza mahkemesiyle Ankara Aðýr Ceza Mahkemesi ve Mahkeme-i Temyiz de müttefikan hem benim beraatime, hem bütün kitaplarýn iadesine karar vermeleri ve beþ altý vilâyette yalnýz tesettüre dair bir âyetin tefsiri bahanesiyle birtek mahkeme hafifçe ceza vermek istedi. Kat’î ve kuvvetli cevabýma karþý mecburiyetle meseleyi kanaat-ý vicdaniyeye çevirdiler. Demek onlar da medâr-ý mesuliyet bulamadýlar. Bu noktayý izah için Afyon mahkeme reisine gönderdiðim istidayý size de berâ-yý malûmat gönderiyorum.
Elhasýl: Ayný nakarat beþ-altý mahkemede tekrar edilmiþ ve medâr-ý mes’uliyet bulamamýþlar. Þimdi Samsun savcýsý ve sorgusu ve yirmi sekiz seneki nakaratý aynen tekrar ediyorlar: “Þahsî nüfuz temin için propaganda yapýp dini siyasete âlet ediyor.” Beþ mahkemede dört yüz sahife kadar olan cerh edilmemiþ müdafaatýma, benim bedelime havale ediyorum. Beni konuþturmaktan ise ona baksýnlar.
Said Nursî