Mektup no 110 By: hafiza aise Date: 02 Mart 2011, 01:48:47
110
Doðu Üniversitesi hakkýnda tahrifçi bir gazeteye cevaptýr
.
Muhalif bir partinin þiddetli ve tenkitçi tarafýndan bir mensubu, yani Ulus’un 1.4.1954 tarihli nüshasýnda yazýlan Atatürk Üniversitesi hakkýndaki makaleye cevap hükmünde o üniversitenin hakikatini beyan ediyoruz. Þöyle ki:
Þimdi Atatürk Üniversitesi namý verilen bu darülfünunun küþadýna üstadýmýz Said Nursî elli seneden beri büyük bir gayretle çalýþmýþtýr. Üstadýmýz Ýttihatçýlara muhalif olduðu halde onlar ve Sultan Reþad, bu Darülfünunun inþasý için on dokuz bin altýn tahsis etmiþ, Van’da Üstadýmýz temellerini atmýþtý. Fakat Harb-i Umumînin vukuuyla geri kalmýþtý. Sonra devr-i Cumhuriyetin iptidasýnda üstadýmýz Said Nursî’nin Ankara’da Meclis-i Meb’usana istenilmesiyle, Üstadýmýz tekrar teþebbüse geçmiþti. Orada Üstadýmýz o zamanýn idaresine tam muhalif ve siyaseti bütün bütün terk ettiði ve bazý cihetle de muhalif olduðunu ve “Dünyanýza karýþmayacaðým” dediði ve hattâ Mustafa Kemal’e “Namaz kýlmayan haindir” dediði ve onun teklif ettiði büyük servet, maaþ, þark vaiz-i umumîliði gibi büyük tekliflerini kabul etmediði halde, Þark Darülfünununun tesisi için yüz elli bin banknotun iki yüz mebustan yüz altmýþ üç mebusun imzasý ve Mustafa Kemal’in tasdikiyle verilmesine karar verilmiþti. Demek ki, þarkýn en mühim meselesi o zaman o üniversiteydi. Þimdi yirmi derece daha ziyade ihtiyaç var. Nihayet yine Üstadýmýzýn maddî ve mânevî gayret ve teþvikleri neticesiyle yapýlmasýna bu hükûmet-i Ýslâmiye zamanýnda karar verildi.
Bu Þark Üniversitesinin o cihanþümul kýymet ve ehemmiyetini, bir bahr-i ummandan bir katre takdim eder misillu iki üç nokta olarak arz ederiz:
Birincisi: Bu darülfünun hem Ýran, hem Arabistan, hem Mýsýr ve Afganistan, hem Pakistan ve Türkistan ve Anadolu’nun merkezinde bir kalb hükmündedir. Ve hem bir Camiü’l-Ezher, bir Medresetü’z-Zehradýr.
Ýkincisi: Þimdi umum beþerde sulh-u umumî için, yani beþerin ifsad edilmemesi için çareler aranýyor, paktlar kuruluyor. Ve madem bu hükümet-i Ýslâmiye musalâhat-ý umumiye ve hükûmetin selâmeti için, Yugoslavya’ya, tâ Ýspanya’ya kadar onlarý okþayarak dostluk kurmaya çalýþýyor.
Ýþte bunlarýn çare-i yegânesinin bir delili olarak gösteriyoruz ki, tesis edilecek Þark Darülfünununun ilk müteþebbisinin bir ders kitabý olan ve ulûm-u müsbete ve fenniye ile ulûm-u imaniyeyi barýþtýran ve bu otuz seneden beri bütün feylesoflara meydan okuyan ve resmî ulemaya dokunduðu ve eski hükûmetle resmen mübareze ettiði halde bütün bunlar tarafýndan takdir ve tahsine mazhar olan ve mahkemelerde beraat kazanan Risale-i Nur’un bu vatan ve millete temin ettiði âsâyiþ ve emniyettir ki, Ýslâm memleketlerinde, hususan Fas’ta, Mýsýr ve Suriye ve Ýran gibi yerlerde vuku bulan dahilî karýþýklýklarýn bu vatanda görülmemesidir.
Ýþte, nasýl ki bu vatan ve millette Risale-i Nur-emniyet ve âsâyiþin ihlâline sair memleketlerden daha ziyade esbap bulunmasýna raðmen-âsâyiþi temin etmesi gösteriyor ki, o Doðu Üniversitesinin tesisi, beþeri müsalemet-i umumiyeye mazhar kýlacaktýr. Çünkü þimdi tahribat mânevî olduðu için ona mukabil tamirci mânevî bir atom bombasý lâzýmdýr.
Ýþte, bu zamanda tahribatýn mânevî olduðuna ve ona karþý mukabelenin de ancak tamirci mânevî atom bombasýyla mümkün olabileceðine kat’î bir delil olarak, üniversitenin mebde’ ve çekirdeði olan Risale-i Nur’un bu otuz sene içerisinde Avrupa’dan gelen dehþetli dalâlet ve felsefe ve dinsizlik hücumlarýna bir sed teþkil etmesidir. O mânevî tahribata karþý Risale-i Nur tamirci ve mânevî bir atom bombasý olmuþ.
Üçüncüsü: Evet, Þark Üniversitesi bir merkez olarak âlem-i Ýslâmý ve tâ bütün Asya’yý alâkadar edecek bir mahiyet ve ehemmiyette olduðundan, altmýþ milyon deðil, altmýþ milyar da masraf yapýlsa elyaktýr.
Yeni Ulus gazetesi muhalif olduðu için, bu meseleyi perde ederek yeni iktidarýn bazý büyük memurlarýndan bu meseleye çalýþanlara bir nevi irtica süsünü vermek istiyor. Halbuki, bu mesele en yüksek terakkî ve sulh-u umumînin medarýdýr. Bu müessese bu hükûmet-i Ýslâmiyeye bazý þeâir-i Ýslâmiyeden Arabî ezan-ý Muhammedî ve din dersleri gibi pek çok kuvvet verecek. Belki bu hükûmetin istikbalinde, tarihlerde kemâl-i takdir ve tahsinle yâd edilmesine en parlak bir vesile olacaktýr.
Bu meselenin ihyasýyla hasýl olan nur ve feyiz, Demokrat hükûmetin en büyük ve cihandeðer bir hizmeti olarak ebede kadar misli görülmemiþ bir parlaklýkla lemean edecektir. Ve beynelmilel bir itibarý temin edecektir.
Üstadýmýzýn hastalýðý münasebetiyle hizmetinde bulunan
Nur talebeleri