Mektup no 124 By: hafiza aise Date: 02 Mart 2011, 01:14:27
124
Menderes’in Konya nutkuna dair açýklamasý
Baþvekil, sözlerinin maksatlý olarak tefsirlere tâbi tutulduðunu söylüyor. (Hususî muhabirimizden.)
ANKARA: Baþvekil Adnan Menderes Konya’da söylemiþ olduðu nutuk dolayýsýyla yapýlan neþriyat üzerine Zafer gazetesinin sorduðu bir suâli þu þekilde cevaplandýrmýþtýr:
“Konya’da Hükûmet Meydanýnda büyük bir kitle halinde toplanmýþ bulunan çok muhterem Konyalý vatandaþlarýma karþý söylediðim nutkun lâiklik telâkkimiz hakkýndaki kýsmýnýn su-i niyet sahibi kalemlerde nasýl tefsire tâbi tutulduðunu, ben de esefle müþahede ettim. Bunlardan bir kýsým sözlerimin kardeþi kardeþe kýrdýracak bir mahiyette olduðunu, bir kýsmý sað politikacýlara meydan açtýðýný ve mukaddesatçýlýk yasaðýný ortadan kaldýrdýðýný ve netice itibarýyla Türk inkýlâplarýnýn büyük esaslarýndan birini zedelediðini ifade etmiþlerdir.
“Bütün bu yazýlarda dikkatime çarpan cihet, Konya’daki sözlerimin takip olunan maksatlara ve elde edilmek istenilen neticelere göre tahrif edilmiþ olmasýdýr.Meselenin iyice anlaþýlmasý için, evvelâ Konya’daki sözlerimi bir kere daha ve o günkü Anadolu Ajansýnda neþredildiði gibi tekrar etmek isterim. O gün aynen þöyle demiþtim:
“Þimdi size lâiklik telâkkimizden de bahsetmek istiyorum. Lâiklik bir taraftan din ile siyasetin birbirinden ayrýlmasý, diðer taraftan ise vicdan hürriyeti mânâsýna gelir. Din ile siyasetin kat’î surette birbirinden ayrýlmasý esasýnda en küçük tereddüde dahi tahammülümüz yoktur.
“Vicdan hürriyeti bahsine gelince: Türk milleti Müslümandýr. Ve Müslüman olarak kalacaktýr. Evvelâ kendine ve gelecek nesillere dinini telkin etmesi, onun esasýný ve kaidelerini öðretmesi, ebediyen Müslüman kalmasýnýn münakaþa götürmez bir þartýdýr. Halbuki mekteplerde din dersi olmayýnca, evlâdýna kendi dinini telkin etmek ve öðretmek isteyen vatandaþlar bu imkânlardan mahrum edilmiþ olurlar. Müslüman çocuðu, dinini öðrenmek gibi pek tabiî bir haktan mahrum edilmemek icabeder. Böyle mahrumiyet ve imkânsýzlýk vicdan hürriyetine uygundur denilmez. Bu itibarla orta mekteplerimize din dersleri koymak, yerinde bir tedbir olacaktýr.
“Dinsiz bir cemiyetin, bir milletin pâyidar olabileceðine inanmýyoruz. En ileri milletlerin dahi din ile siyaset ve dünya iþlerini birbirinden ayýrdýktan sonra ne derece dinlerine baðlý kaldýklarýný biliyoruz. Bugünkü seviye ile asil milletimize taassup isnadý reva görülemez. Milletimiz dinine sýmsýký baðlý olduðu kadar, umumiyetle dini en temiz duygularla benimsemektedir. Ýslâmlýk, milletimizin vicdanýnda en musaffâ seviyesini bulmuþtur. Müslümanlýðý ve onun esaslarýný, farizalarýný ve kaidelerini kifayetle telkin edip öðretecek öðretmenlerimizin yetiþtirilmesine ayrýca gayret sarf edilecektir. Gelecek sene lise derecesinde ilk mezunlarýný verecek olan Konya Ýmam Hatip Mektebinin ileri seviyede din tahsili veren bir tedris müessesesi haline getirilmesi ve bu müesseselerin benzerlerinin yurtta fazlalaþtýrýlmasý uygun olacaktýr.” demiþtir.
“Konya nutkunun bu kýsmýný muhterem Türk efkârý karþýsýnda öylece tekrar ettikten sonra þunu ehemmiyetle tebarüz ettirmek isterim ki: Beyanatým, herhangi bir iltibasa mahal vermeyecek kadar açýktýr. Yapýlacak tefsirlerde, ileri sürülecek mütalâalarda bu açýk metne sadýk kalmak esastýr. Hiç kimse benim söylediðim sözleri tahrif hakkýna sahip olmadýðý gibi, hiçbir zaman aklýmdan geçmeyen maksadý ve niyetleri bana atfetmeye kimsenin hakký olmamak lâzým gelir.” Haþiye: Baþvekilin Konya’daki ehemmiyetli nutku için umum Nur talebeleri ve mektepli mâsum çocuklar namýna bir tebrik yazacaktým. Þimdi kalbime geldi: Risale-i Nur’un serbestiyetine dair müdafaatlarýmýzýn ve ehemmiyetli bir avukatýmýzýn ehl-i vukufa cevabýnýn arkasýnda, o nutku, Risale-i Nur’un serbestiyetine dair bir sebep ve senet göstermekle Anadolu’daki Müslümanlarý ve Nurun bütün talebelerini ona bir mânevî kuvvet ve duacý yapmak, ezan-ý Muhammedînin ilâný onlara nasýl bir mânevî kuvvet hükmüne geçti; bu nutukla Risale-i Nur’un serbestiyeti dahi, ona bir mânevî kuvvet hükmüne geçmesi için, ona tebrik yerine, dâvâ vekilimizin haklý müdafaasýnda bir haþiye yaptýk.1
Rehber’in müsaderesine bahaneleri reddeden avukat Mihri’nin müdafaatý gibi, Konya’da Baþvekilin bu nutku da o bahaneleri reddeden bir hakikattýr.1 Bu müdafaa Eþref Edib’in neþrettiði küçük Tarihçe-i Hayat’tadýr.