Mektup no 140 By: hafiza aise Date: 01 Mart 2011, 19:33:01
140
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
Aziz, sýddýk, fedakâr, hâlis, muhlis kardeþlerim ve hizmet-i Kur’âniyede hakikî, ciddî, metanetli arkadaþlarým,Size gayet ehemmiyetli bir halimi ve dehþetli bir zahmet, fakat inayet-i Ýlâhiye ile büyük bir rahmeti tazammun eden zahirî bir hastalýðýn mânevî bir istirahat ve bir tamam-ý vazifeye bir alâmet olarak bir hastalýðýmý beyan ediyorum. Þekvâ deðil, teþekkür ediyorum. Fakat sizden tahammülüm için dua istiyorum. O hâlet de þudur:
Ben kelimatý konuþurken, birden mânevî bir men gibi þiddetli bir hararet baþlýyor. Hattâ eskiden günde bir iki defa su içerken, þimdi yemeði pek az yediðim halde, yirmi otuz defa su içmeye mecbur oluyorum. Hattâ iki gün evvel pek þiddetlendi. Ben bir tesemmüm zannettim. Hattâ bir vehme binaen yanýmdaki kardeþlerime ifþa ettim. Bu gayet þiddetli hastalýðýma karþý sabýr ve tahammül niyaz ettim. Rahmet-i Ýlâhiyeden rica ettim; birden kalbime geldi ki: Ekser hayatýmdaki zahmetlerde bir inayet ve rahmet cilvesi bulunduðu gibi, inþaallah bunda da o cilve-i rahmet var ki, cinnî ve insî þeytanlarýn ve dinsizlerin seni zehirlendirmek ve susturmaya çalýþmalarý vazifenin tamam olmasýna ve istirahatine rahmet-i Ýlâhiye bir vesile oldu ki, geçen sene Ýþârâtü’l-Ý’câz tefsiri ve Mesnevî‑i Arabî’yi bir sene müddetle ders vermeye baþlamýþtým. Gizli düþmanlarým cinnî ve insî þeytanlar, beni susturmaya desâisleriyle çalýþtýklarý halde, rahmet-i Ýlâhiye hem Ýþârâtü’l-Ý’câz’ýn, hem Mesnevî-i Arabî’nin Türkçesini ihsan ettiðinden ve Risale-i Nur da ekseriyet itibarýyla kendi kendine ders verip muallimlere ihtiyaç býrakmadýðýndan, bu tedris vazifemde bana istirahat ve tebrik nev’inde bir ihsan-ý Ýlâhî olarak bu acip hastalýk benim istirahatime medar oldu.
Hem benim ruhuma geldi ki: Senin binler, belki yüz binler Saidcikler, senin bedeline ders verecek ve konuþacaklar var. Ýhsan-ý Ýlâhî ile Risale-i Nur, baþka ilimler gibi meþakkatli derslere muhtaç deðil.
فَاِنَّكَ مَحْرُوسٌ بِعَيْنِ الْعِنَايَةِ Gavs-ý Geylânî’nin (k.s.) kerametkârâne cümlesi, en dehþetli zaman gibi bunda da ayn-ý hakikat olduðu görüldü.
Hem âzamî ihlâsýn zedelenmemek için, þimdi düþmanlar da, dostlara inkýlâp ettiði bir zamanda sohbet etmek, konuþmak, bu dünyada da uhrevî hizmetlerin bir güzel ve fâni meyvelerine vesile olabilir. O vakit, âzamî ihlâs ki, hiçbirþeye âlet olmayacak; hem vazife-i Ýlâhiyeye karýþmamak için kader-i Ýlâhî hakkýmdaki bu þiddetli hâlete aleyhimde deðil, lehimde olarak fetva verdi, müsaade etti. Ben yanýmdaki vasiyetnamemdeki evlât kabul ettiðim küçük evlâtlarý tevkil ediyorum. Onlarla konuþaný benimle konuþmuþ gibi kabul ediyorum...
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Kardeþiniz
Said Nursî