Cenaze kitabý
Pages: 1
Yerine getirilecek hususlar By: sidretül münteha Date: 01 Mart 2011, 16:55:38
Yerine getirilecek hususlar


›-104-� Cenazenin defin iþi bittikten sonra bazý hususlarý yerine getirmek sünnettir:
 

 

Birincisi kabir az bir miktar bir karýþ kadar yerden yükseltilir, yerle dümdüz edilmez. Bu kabrin ayýrdedilmesi, korunmasý ve tahkir edilmemesi içindir. Çünkü Cabir (r.a) rivayet ettiði hadiste þöyle demektedir: "Peygamber (s.a) için bir lahit açýldý ve onun üzerine kerpiçler dikey olarak yerleþtirildi, kabri yerden yaklaþýk bir karýþ kadar yüksek tutuldu."

 

Hadisi Ýbn Hibban, Sahih'inde (2160), Beyhaki (III, 410)'de rivayet etmiþ olup senedi hasendir. Bu hadisin Salih b. Ebi'l-Ahdar'dan gelen mürsel bir þahidi de vardýr. O þöyle demektedir: "Ben Rasûlullah (s.a)'ýn kabrini bir karýþ ya da bir karýþa yakýn (yükseltilmiþ

olarak) gördüm. Bunu Ebu Davud, el-Merasil (421)'de rivayet etmiþ olup, burada adý geçen

Salih'in zayýf olduðunu Yahya el-Kattan ve baþkalarý ifade etmiþtir. Bununla birlikte bu rivayeti ileride gelecek olan kabrin dýþýndan getirilen topraðýn fazladan kabrin üzerine konulmasýný yasaklayan ifadeler desteklemektedir. Çünkü bilindiði üzere definden sonra kabrin üzerinde bir miktar toprak kalýr. Bu da ölünün bedeninin kapsadýðý lahdden çýkartýlan topraktýr, kalan toprak da yaklaþýk olarak hadiste sözü geçen topraða eþittir.

 

Þafiî, el-Umm (I, 245-256)'de özetle þöyle demektedir: "Ben kabre dýþarýdan baþka bir toprak ilave edilmesini hoþ görmüyorum. Çünkü ona ayrýca toprak ilave edilecek olursa, oldukça yükselir. Ben kabrin yeryüzünden bir karýþ ya da ona yakýn bir seviyede yükseltilmesini güzel görürüm."

 

Nevevi, el-Mecmu (V, 296)'da Þafiî mezhebine mensub olanlarýn kabri belirtilen kadarýyla yükseltmenin müstehab olduðu hususunda ittifak ettiklerini nakletmektedir. Ýkincisi kabrin deve hörgücü gibi tümsekleþtirilmesidir. Çünkü Süfyan et- Temmar rivayet ettiði hadiste þöyle demektedir: "Ben Peygamber (s.a)'ýn kabrini [Ebu Bekir ve Ömer'in de kabirlerini] deve hörgücü gibi tümsekleþtirilmiþ gördüm."

 

Hadisi Buhari (III, 198-199) ile Beyhaki (IV, 3)'de rivayet etmiþlerdir. et- Telhis'de belirtildiði üzere bu hadisi Ýbn Ebi Þeybe ile Ebu Nuaym, el-Mustahrac eserinde de rivayet etmiþ fazlalýk da onlara aittir.

 

el-Kasým'dan gelen þu rivayet ile bu hadise karþý çýkýlamaz. (Muaraza olunamaz.) el-Kasým dedi ki: Aiþe (r.anha)'ýn yanýna girdim, ona anacaðým dedim. Bana Peygamber (s.a)'ýn ve iki arkadaþýnýn -r.anhuma- kabirlerinin üzerini aç. Bana yüksek de olmayan, alçak da olmayan, üzerleri kýrmýzý arazinin çakýl taþlarý ile örtülmüþ üç kabrin üzerini aç(ýp göster)di. Hadisi Ebu Davud (II, 70), Hakim (I, 369), ondan Beyhaki (IV, 3) ile Ýbn Hazm (V, 134), Amr b. Osman b. Hani'in, el-Kasým'dan yoluyla böylece naklettiði bir rivayet olarak tesbit etmiþlerdir. Hakim: "Senedi sahihtir" demiþ. Bu hususta Zehebi de ona muvafakat etmiþtir.

 

Ancak Beyhaki þöyle demektedir: "Bu Süfyan et-Temmar'ýn rivayet ettiði hadisten daha sahihtir." Ancak Ýbnu't-Türkmani onun bu açýklamasýný reddederek þöyle demektedir: "Fakat bu, bu ilmin alimlerinin kabul ettikleri ýstýlaha muhaliftir. Aksine et- Temmar'ýn rivayet ettiði hadis daha sahihtir. Çünkü bu hadis Sahih-i Buhari'de rivayet edilmiþtir. el-Kasým'ýn rivayet ettiði hadis ise hiçbir þekilde Sahih'de rivayet edilmemiþtir."

 

Derim ki: Böyle bir red yeterli deðildir. Çünkü Buhari'nin hadisine muhalif baþka bir hadisin senedi Buhari'nin senedinden daha sahih ve daha kuvvetli olabilir. Dolayýsýyla et-Temmar'ýn hadisinin tercih edilmesinin tam yerinde olabilmesi için el-Kasým'ýn rivayet ettiði hadisin illetinin açýklanmasý ya da en azýndan sýhhat itibariyle ondan daha alt mertebede olduðunun beyan edilmesi gerekir. Burada da vakýa budur. Bu hadisin illeti Amr b. Osman b. Hani' ile alakalýdýr. Hafýz'ýn et-Takrib'de belirttiði üzere mestur bir ravidir. Hiçbir þekilde kimse onun sika olduðunu belirtmiþ deðildir. Hakim'in onun hadisini sahih olarak deðerlendirmesi malum müsamahakarlýðýndan dolayýdýr. Zehebi'nin ona uymasý ise Zehebi'nin Telhisu'l-Müstedrek adlý eserdeki sözlerini tetkik eden herkesin açýkça görebileceði pek çok yanýlmalarý arasýndadýr.

 

Diðer taraftan bu hadis sahih olsa bile et-Temmar'ýn hadisi ile tearuz halinde deðildir. Çünkü onun "çakýltaþlarý ile örtülmüþ" ifadesi "düz bir satýh haline getirilmiþ" demek deðildir. Aksine üzerine çakýl taþý (el-batha) atýlmýþ, býrakýlmýþ demektir. Nitekim en-Nihaye'de de bu kelimenin anlamý küçük çakýltaþlarý diye verilmiþtir. Bizatihi bu haberin kendisinden de anlaþýlmaktadýr: "Kýrmýzý arazinin çakýltaþlarý ile örtülmüþ" ifadesi hiçbir zaman deve hörgücü gibi tümsekleþtirmeye aykýrý deðildir. Ýþte Ýbnu'l-Kayyim'de bu iki hadisi bu þekilde

birarada yorumlamýþ ve Zadu'l-Mead adlý eserinde þöyle demiþtir: "Onun kabri deve hörgücü gibi tümsek yapýlmýþ, kýrmýzý arazinin çakýltaþlarý ile üzeri örtülmüþtür. Ne bina edilmiþtir, ne de çamur ile sývanmýþtýr. Onun iki arkadaþýnýn kabri de böyle idi."

Sünnet olan hususlarýn üçüncüsü kabrin baþýna bir taþ ya da benzeri bir alamet

koymak. Böylece akrabalarýndan ölecek kimseler onun yakýnýnda defnedilmiþ olur. Buna delil de Abdullah b. el-Muttalib b. Hantab  (14)  'in oðlu olan Abdu'l-Muttalib'in rivayet ettiði hadistir. O þöyle demektedir: "Osman b. Maz'un ölünce cenazesi çýkartýldý ve defnedildi. Peygamber (s.a) bir adama kendisine bir taþ getirmesini istedi. O adam o taþý taþýyamadý. Rasûlullah (s.a) kalktý kollarýný sývadý. el-Muttalib dedi ki: Rasûlullah (s.a)'dan diye bana haber veren kiþi dedi ki: Sanki ben kollarýný sývadýðý vakit Rasûlullah (s.a)'ýn kollarýnýn beyazlýðýný görüyor gibiyim. Sonra o taþý kaldýrýp, baþý tarafýna koydu ve þöyle buyurdu: Bununla kardeþimin kabrine bir alamet koymuþ oluyorum ve yakýnlarýmdan ölen kimseleri ona yakýn defnedeceðim."  [24]

 

 

(14)  Baskýya göndereceðimiz nüshada "el-Muttalib b. Ebi Vedaa" idi. Fakat gördüðünüz gibi tashih ettik. Bu hususta dikkatimizi çeken Dr. Abdu'l-Alim Abdu'l-Azim'e teþekkür ederiz. ALLAH ona hayýrlý mükafatlarýný versin. Bu hadisin kuvvetini arttýran iki þahidi daha bulunmaktadýr ki ben bunlarý et- Talikatu'l-Ciyad adlý eserde zikrettim. Sünnet olan dördüncü husus ölüye bugün bilinen þekilde telkin vermemektir. Çünkü bu hususta varid olduðu söylenen hadis sahih deðildir. (15)  Aksine kabrin baþýnda durarak ona sebat verilmesi için dua eder, onun için maðfiret diler ve hazýr bulunanlardan da böyle yapmalarýný ister.

 

Çünkü Osman b. Affan (r.a)'ýn þöyle dediði rivayet edilmiþtir: "Peygamber (s.a) ölüyü defnetme iþini bitirdi mi onun (mezarý) üzerinde durur ve þöyle derdi: Kardeþiniz için maðfiret dileyin, ona sebat isteyin. Çünkü o þu anda sorgulanmaktadýr."[25]



[24] Hadisi Ebu Davud (II, 69), ondan Beyhaki (III, 412), Hafýz'ýn (V, 229)'de belirttiði üzere hasen bir senedle rivayet etmiþlerdir. Ebu Davud bu hadisin yer aldýðý bölüme þu baþlýðý vermektedir: "Ölüleri bir kabirde birarada gömen ve kabre alamet konulmasý" Beyhaki de: "Kabrin bir kaya parçasý yahut herhangi bir iþaret ile alametlendirilmesi" ifadesini kullanmýþtýr.

 

[25] Hadisi Ebu Davud (II, 70), Hakim (I, 370), Beyhaki (IV, 56), Abdullah b. Ahmed, Zevaidu'z-Zühd (s. 129)'da rivayet etmiþlerdir. Hakim: "Senedi sahihtir" demiþ, Zehebi de bu hususta ona muvafakat etmiþtir. Hadis dedikleri gibidir. Nevevi (V, 292)'de: "Senedi ceyyiddir" demiþtir.



radyobeyan