Birinci tekbirin akabinde fatiha ve bir sure By: sidretül münteha Date: 28 Þubat 2011, 16:40:21
Birinci tekbirin akabinde fatiha ve bir sure
›-78- Daha sonra okur. (23)
Çünkü bu hususta Talha b. Abdullah b. Avf'ýn þu rivayeti vardýr:"Ben Ýbn Abbas (r.a)'ýn arkasýnda bir cenaze namazý kýldým. Fatiha'yý [ve bir sureyi okudu. Bize iþittirecek sesini yükseltti. Namazýný bitirince elini tuttum ve ona sordu.] O dedi ki: [Sesimi yükseltmemin sebebi] bunun bir sünnet [ve bir hak] olduðunu bilmeniz içindir."[46]
(22) Sýfat-u Salati'n-Nebi adlý eserimizin yeni baskýsýnda (s. 12-17) bu sünnet hakkýndaki eleþtirileridolayýsýyla çaðdaþ Hanefilerden mutaassýb birisinin görüþleri de reddedilmektedir.
(23) Burada istiftah (subhaneke ve benzeri) duasýný okumanýn meþru olmadýðýna iþaret vardýr. Bu da Þafiîlerin ve baþkalarýnýn görüþüdür. Ebu Davud, el-Mesail (153)'de þunlarý söylemektedir: "Ben Ahmed'e cenaze namazý üzerinde subhaneke ile duaya baþlayan kiþi hakkýnda soru sorulurken dinledim. O: Ben böyle bir þey duymadým diye cevap verdi." senedle üçüncü fazlalýðý zikretmiþlerdir.
Ýkinci fazlalýðý ise Hakim, Ýbn Abbas'dan gelen bir baþka rivayet yoluyla ve sahih bir senedle kaydetmiþtir. Bu hususta ashab-ý kiram'dan bir topluluktan gelmiþ rivayetler de vardýr. Onlardan bir tanesinin rivayet ettiði hadis bundan bir sonraki meselede zikredilecektir. Tirmizi bu hadisi kaydettikten sonra þunlarý söylemektedir: "Bu hasen, sahih bir hadistir. Peygamber (s.a)'ýn ashabýndan ve baþkalarýndan ilim ehli olanlarýn bazýlarý buna göre uygulama yaparlar ve fatiha suresini birinci tekbirden sonra okumayý tercih ederler. Þafiî, Ahmed ve Ýshak'ýn görüþü budur. Bazý ilim ehli ise þöyle demiþlerdir: Namazda cenaze üzerine (Kur'ân) okunmaz. Bu namazda yüce Allah'a hamd-u senada bulunulur, O'nun peygamberine salât ve selam getirilir, ölüye dua edilir. Sevri'nin ve onun dýþýndaki diðer Kûfe alimlerinin görüþü de budur."
Derim ki: Bu hadis ve bu manadaki diðer hadisler bunlara karþý delildir. Bunun hakkýnda bu hadis Peygamber (s.a)'a açýkça nisbet edilmemiþtir denilemez. Çünkü biz þöyle diyoruz: Sahabinin: "Þu husus sünnettendir" demesi hanefilere göre de dahil olmak üzere en sahih görüþe göre Peygamber (s.a)'a merfu, müsned bir hadis demektir. Hatta Nevevi el-Mecmu (V, 232)'de þunlarý söylemektedir: "Usul ilminde bizim mezhebimize müntesib ve onlarýn dýþýnda kalan diðer usul alimleri ile hadis alimlerinin cumhurunun benimsediði sahih görüþ budur."
Derim ki muhakkik Ýbnu'l-Humam et-Tahrir adlý eserinde de bunu böylece ifade etmiþtir. Tahriri þerh eden Ýbn Emir el-Hac (II, 224)'de þunlarý söylemektedir: "Bizim mezhebimizin mütekaddimun alimlerinin kabul ettiði görüþ bu olduðu gibi el-Mizan müellifi ve Þafiîlerle muhaddislerin büyük çoðunluðu da bu görüþü benimsemiþlerdir."
Derim ki buna göre Hanefilerin bu hadisin sýhhatine ve birden çok rivayet yoluyla gelmiþ olmasýna raðmen bu hadisi delil kabul etmeyiþleri hayret edilecek hususlardandýr. Üstelik bu hadis onlarýn benimsedikleri yola ve usullerine göre de sünneti tesbit edebilecek özelliktedir. Ýmam Muhammed Muvatta (s. 175)'de þöyle demektedir: "Cenaze üzerinde Kur'ân okunmaz. Ebu Hanife'nin görüþü de budur." Bunun benzeri bir ifade Serahsi'nin el-Mebsut (II, 64) adlý eserinde de geçmektedir. Hanefi mezhebine mensub müteahhir kimi alimler bu görüþün doðrudan uzak olduðunu ve hadise uzak düþtüðünü görünce dua ve yüce Allah'a hamd-u sena niyetiyle olmasý þartýyla fatiha'nýn okunmasýnýn caiz olduðunu söylemiþlerdir. Onlar bu þartý kendi kanaatlerine göre hadis ile imamlarýn görüþünü birarada telif etmek için koþmuþlardýr.
Sanki onun benimsediði görüþ sahih bir baþka hadise dayanýyor da bir diðer sahih ile birlikte ele alýnmasý, sonra da ikisinin bir arada telif edilmesi gerekiyormuþ gibi. Böyle bir þart bu hususta rivayet varid olmadýðýndan ötürü bizatihi batýl olmakla birlikte hadis-i þerifte zikredilen fatiha ile birlikte bir baþka surenin okunduðunun sabit olmasý bunu çürütmektedir. Çünkü bu okunan sure mutlaktýr. Bu surede ayný þekilde bu þartý öngörmeye imkan yoktur. Hanefilerin bu hususta hayret edilecek bir görüþleri daha vardýr. Bu da onlarýn:
"Birinci tekbirden sonra subhaneke duasýný okumak cenaze namazýnýn sünnetlerindendir" þeklindeki görüþleridir. Oysa daha önce geçen bir dipnotta dikkat çektiðimiz üzere bunun sünnette asli bir dayanaðý yoktur. Onlar bu görüþleri ile sünnette aslý olmayan bir hususu sabit gibi deðerlendirirken, sünnette meþruiyeti varid olmuþ bir hususu da reddetmiþ oluyorlar. Eðer: Muhakkik Ýbnu'l-Huma Fethu'l-Kadir (I, 459)'de: "Dediler ki: Fatiha ancak hamd-u sena niyeti ile okunur. Rasûlullah (s.a)'dan kýraat (Kur'ân okuma) sabit olmamýþtýr." diyor derseniz;
Ben de þu cevabý veririm: Böyle muhakkik birisinden bu görüþ bütün geçenlerden daha çok hayreti gerektirir. Çünkü Peygamber (s.a)'ýn (cenaze namazýnda) Kur'ân okuduðu, onun gibi birisi için gizli saklý kalmamasý gereken bir husustur. Üstelik bu Sahih-i Buhari'de ve daha önce açýkladýðýmýz baþka eserlerde de varid olmuþtur. Bundan dolayý bizim kanaatimiz þudur: O bununla zikredilen bu hadis Kur'ân okunacaðýný tesbit edebilmeye elveriþli deðildir. Çünkü bu hadiste "sünnettir" ifadesi geçmiþtir. Bu hususta daha önce kaydettiðimiz görüþ ayrýlýðýna dayanarak bu kanaati benimser. Eðer durum bizim sandýðýmýz gibi ise bu hayreti gerektiren bir baþka husus olur. Çünkü onun mezhebine göre sahabinin görüþü Peygamber (s.a)'a merfu (ona nisbet edilen) müsned (senedinde kopukluk olmayan) rivayet hükmündedir. Daha önce onun "et-Tahrir" adlý eserinden nakledildiði üzere. Hanefiler fer'i meselelerde bu esasa göre hareket etmiþlerdir. Buna örnek olarak aþaðýdaki meseleyi gösterebiliriz. Hidaye'de þöyle
diyor:
"Ölüyü tabutu üzerinde taþýdýklarý vakit onun dört ayaðýndan tutarlar. Sünnet böylece varid olmuþtur. Þafiîyse þöyle demiþtir: Sünnet cenazeyi iki kiþinin taþýmasýdýr. Öndeki kiþi boynu üzerine, ikincisi ise göðsü üzerine koyar." Ýbnu'l-Ðumam, Þafiî'ye nisbet ettikleri bu görüþü reddetmek sadedinde þunlarý söylemektedir: "Rasûlullah (s.a)'dan onlarýn benimsedikleri bu görüþün aksi sahih olarak rivayet edilmiþtir." Daha sonra Ebu Ubeyde'nin babasý Abdullah b. Mesud yoluyla gelen þu rivayeti kaydetmektedir: (Abdullah b. Mesud) dedi ki: "Cenazenin arkasýndan giden tabutun bütün taraflarýndan taþýsýn. Çünkü böylesi sünnettendir." Bunu Ýbn Mace (I, 451), Beyhaki (194-20)'de rivayet etmiþlerdir. Ýbn Ðumam dedi ki:
"O halde sünnetin bu olduðuna hükmetmek icab ediyor. Buna muhalif olan görüþler her ne kadar selefe mensub bazý kimselerden nakledilmiþ ise bu arýzi herhangi bir sebeb dolayýsýyla böyle olmuþtur." Þimdi Ýbn Mesud'un "sünnettendir" ifadesini nasýl merfu hadis hükmünde
deðerlendirdiðini fakat buna karþýlýk Ýbn Abbas'ýn bu þekildeki görüþünü böyle deðerlendirmediðine bir bakalým. Acaba bu çeliþkinin kaynaðý yanýlmak mýdýr, yoksa mezheb taassubu mudur? Allah bizi ondan (mezheb taassubundan) yana esenliðe
kavuþtursun.
Bu rivayetin Ýbn Mesud'dan sahih olarak geldiðini farzettiðimiz takdirde böyle söylenebilir. Bu rivayet sahih olmadýðýna göre bunu nasýl söyleyebiliriz. Çünkü bu rivayet munkatýdýr. Ebu Ubeyde Hanefi mezhebine mensub Ýbnu't-Türkmani'nin el- Cevheru'n-Naki adlý eserinde de belirtildiði üzere babasýna yetiþmemiþtir. Bundan dolayý ben bu eserimizde sünnet olduðu ileri sürülen bu hususu kaydetmediðim gibi onun karþýsýnda duran Þafiî'ye nisbet olunan görüþü de -böyle bir þey varid olmadýðýndan ötürü- zikretmedim. Diðer taraftan hadisteki birinci fazlalýðý yine Ebu Ya'la, Nevevi, el-Mecmu (V, 234)'de belirttiði üzerine Müsned'inde rivayet etmiþtir.
Nevevi: "Senedi sahihtir" demiþ, Hafýz Ýbn Hacer et-Telhis (V, 165)'de bunu benimsemiþtir. Nevevi bu fazlalýðý kýsa bir sure okumanýn müstehab olduðuna delil göstermiþtir. Halbuki hadiste bunun kýsa olduðuna delalet edecek bir ifade yoktur. Muhtemelen daha önce geçen ve cenazenin kabrine ulaþtýrýlmasý için acele edilmesini isteyen sünnetler buna delil kabul edilmiþ olabilir. Doðrusunu en iyi bilen Allah'týr.[46] Buhari (III, 158), Ebu Davud (II, 68), Nesai (I, 281), Tirmizi (II, 142), Ýbnu'l- Carut, el-Münteka (264), Darakudni (191), Hakim (I, 358-386) Anlatým Buhari'ye ait olup, birinci fazlalýk Nesai'ye aittir, senedi de sahihtir. Bu fazlalýkta zammi sureyi sözkonusu eden Ýbnu'l-Caruttur. Nesai ve Ýbnu'l-Carut ayný sahih