Tavus Bin Keysan By: armi Date: 23 Mayýs 2009, 17:59:16
Tâbiînden, meþhûr hadîs âlimi ve velî. Aslen Ýranlýdýr. Kendisine Tâvûs-i Himyerî de denir. Eshâb-ý kirâmdan yetmiþ kiþiyi gördüðünü söylerdi. Hazret-i Tâvûs bin Keysân, büyük bir hadîs âlimi olup, ayný zamanda fýkýh ve tefsîr ilminde de pek ileri dereceye sâhipti. Sika, güvenilir, saðlam olduðunda, hadîs-i þerîf âlimleri söz birliði etmiþlerdir. Hadîs-i þerîf ilmini; hazret-i Âiþe, hazret-i Abdullah Ýbn-i Ömer, hazret-i Ebû Hüreyre, hazret-i Abdullah bin Amr, hazret-i Zeyd bin Erkam gibi Sahâbe-i kirâmýn seçkinlerinden öðrendi. Kýrâat ilmini, Ýbn-i Abbâs’dan tâlim etti. Bu hususta eþine çok az rastlanan bir bilgiye sâhipti. Tâvûs’dan da; oðlu Abdullah, Zührî, Ýbrâhim bin Meysere, Amr, Mücâhid gibi büyük zâtlar hadîs-i þerîf rivâyet ettiler.
Hazret-i Tâvûs bin Keysân, Allahü teâlâya yalvarmaktan zevk alan bir zâttý. Ýbâdet, bedenleri için gýdâ, kalbleri için hayattý. Uzun zaman ayakta ibâdet etmekten yorulmazdý. Çok namaz kýldýðý için, alnýnda secde yeri iz olmuþtu. Bir kimse bir þey sorarsa bütün teferruatýyla anlatýr, baþka bir kimseye sormaya lüzum býrakmazdý. Hazret-i Tâvûs bin Keysân, yataðýna yattýðý zaman, saða sola döner rahat edemez, bunun üzerine kalkar sabaha kadar namaz kýlar ve; “Âbidlerin uykusu, Cehennem'i hatýrlamaktýr.” derdi. Böyle kýrk sene yatsý namazýnýn abdestiyle sabah namazýný kýlmýþtýr. Kýrk defa hacca gitti.
Duâsý kabûl olan zâtlardandý. O derece cesur ve kuvvetli kalbe sâhipti ki, öldürüleceðini bilse bile gayrimeþrû bir iþi aslâ yapmaz ve dalkavukluða kaçacak bir sözü hiç kullanmazdý. Hazret-i Tâvûs ateþten çok korkar, gördüðü yerde aklýný kaybedecek gibi olurdu. Çünkü ateþi görünce Cehennem'i hatýrlardý. Bir defâsýnda, ocaktan çýkan alevi görünce bayýldý.
Doðruyu söylemekten hiç çekinmezdi. Zamânýnýn devlet adamlarýna gider, onlara nasîhat verirdi. Sultânýn açtýrdýðý kuyudan hayvanýný sulamazdý. Yaptýðý doðru olan iþler için ayýplanmaktan korkmaz, ayýplanma ile, hak bildiði yoldan ayrýlmazdý.
Halîfe hazret-i Ömer bin Abdülazîz’e bir nasîhat mektubunda; “Kendi amelinin hayýrlý olmasýný istiyorsan, halkýn iþlerini de hayýrlý insanlara yaptýr” buyurdu. Ömer bin Abdülazîz bunu okuyunca, “Bu nasîhat bana kâfidir” demiþtir. Hazret-i Tâvûs, bütün iþlerini ve hattâ konuþmasýný iyi niyet ederek yapardý. Kendisine konuþ dediklerinde konuþmadýðý gibi, kendiliðinden konuþmaya baþladýðý da olurdu. Niçin böyle yapýyorsun diye soranlara; “Niyetimi yapmýþsam konuþurum” derdi.
Hazret-i Tâvûs, Mekhûl’e gönderdiði bir nasîhat mektubunda; “Selâmün aleyküm, kardeþim Mekhûl, sakýn yaptýðýn ibâdetlerin çokluðu sebebiyle, kendini Allahü teâlânýn yanýnda büyük bir makam sâhibi sanmayasýn. Çünkü, kendisini bu zanna kaptýranlarýn hepsi ahirete eli boþ gittiler. Eðer, yaptýðým ibâdetlerin çokluðunu insanlar görsün, beni öðsünler diye düþünüyorsan, insanlar seni öðerler ve maksadýn hâsýl olur. Fakat âhirete sen de eli boþ dönersin” diye yazdý.
Bir gün Þuayb bin Harb, hazret-i Tâvûs’un yanýnda aðlamaya baþladý. Orada bulunanlar da aðladýlar. Kendisinin büyük bir þey yaptýðý zannedilince hazret-i Tâvûs ona dönerek; “Ey kardeþim! Yaptýðýn bir günah için yerdekiler ve gökdekilerin hepsi de seninle berâber aðlasalar yine de azdýr.” dedi.
Hazret-i Tâvûs’a; “Evinizden hiç çýkmýyorsunuz, hikmeti nedir?” diye sorduklarýnda; “Ýdâreciler adâletten ayrýldý, halk fesâda uðradý. Peygamberimizin yolu unutuldu. Bunun için dýþarý çýkamýyorum. Bir kimse, kölesiyle evlâdýna ayný muâmeleyi yapamýyorsa, adâletten ayrýlmýþtýr” dedi.
Hasan-ý Basrî, bir gün, Kâbe’de büyük bir topluluða hadîs-i þerîf yazdýrmakta olan hazret-i Tâvûs’un yanýna gelip kulaðýna eðilerek; “Eðer, kendini beðenme duygusu geliyorsa, burayý terket!” dedi. Hazret-i Tâvûs da dersi býraktý, oradan derhal ayrýldý.
Hazret-i Tâvûs; “Hastanýn, hastalýðý hâlindeki inlemesi defterine yazýlýr.” diyerek hastanýn inlemesini hoþ görmezdi. “Burada bir nevî þikâyeti açýklamak vardýr.” derdi.
Hazret-i Tâvûs 724 (H.106) yýlýnda 90 yaþýnda hac yaparken, Terviye gününden bir gün önce vefât etti. Cenâze namazýný Halîfe Hiþâm bin Abdülmelik kýldýrdý.
Rivâyet ettiði bir hadîs-i þerîfte Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
“Ben kimin sevgilisi isem, Ali de onun sevgilisidir.”
Hazret-i Tâvûs anlattý: Îsâ aleyhisselâma sordular: “Ey Allah'ýn peygamberi, bize neyi tavsiye edersiniz?” Îsâ aleyhisselâm da; “Sözünüz zikir, sükûtunuz fikir, bakýþýnýz ibret olsun!” buyurdu.
Hazret-i Tâvûs buyurdu ki: “Dilim bir yýrtýcý hayvandýr ki, onu býrakýrsam beni hemen helâk eder.”
Çok defâ kendi kendine; “Keþke ilmi yalnýz kendin için öðrenseydin. Çünkü insanlardaki emânet duygusu kalktý. Bilgi ile amel yok oldu” derdi.
“Ýbâdetlerin en deðerlisi, gizliliðine en çok riâyet edilendir.”
“Müslümanda ümid ve korku ayný olmalýdýr. Eðer tartýlýrsa eþit gelmelidir.”
“Yâ Rabbî! Bana çok mal ve evlâd yerine, çok ilim ve amel ihsân et” diye duâ ederdi.
Evine bir hýrsýz girmiþti. Hazret-i Tâvûs, hýrsýzý yakaladý. Nasîhat etti, biraz da para verdikten sonra serbest býraktý.
“Ýnsanlarýn baþýna gelen musîbetler, ya malýndan ya þöhretindendir. Bunlarýn hâricinde insana zarar gelmez.”
EY BENÝM ALLAH'IM!
Hazret-i Tâvûs bin Keysân hac seyahatlerinden birini þöyle anlatýr: Hacca gitmiþtim. Yanýmda bir de çocuk vardý. Binecek bir hayvaný ve yiyecek bir þeyi yoktu. “Ey çocuk, senin yiyeceðin var mý?” dedim. Çocuk; “En iyi yiyecek takvâdýr. Kerîmlerin evine giderken yiyecek götürmek uygun deðildir” dedi. Ýhram kuþandýðýmýzda hepimiz “Lebbeyk” dediðimiz halde, çocuk söylemiyordu. “Niçin söylemiyorsun” dedim. “Red cevâbýný duymamak için” dedi. Bu söz üzerine çok aðladým ve dedim ki: “Bu çocuk red olunmaktan korkarsa, biz red olunur, kabûl edilmezsek hâlimiz nice olur.” Mina’ya kurban kesmek için geldik. Kurbanlarýmýzý kestik, fakat çocuk kesmedi. O; “Ey benim Allah'ým! Herkes kurban kesiyor. Benim kurban kesecek hiçbir malým yok. Ancak, bu küçük vücûdumu senin rýzân için kurban etmek istiyorum, kabûl buyur Allah'ým?” diyerek aðlýyordu. Çocuk, Kelime-i þehâdet getirerek canýný, cânâna teslim etti. Annesi hâdiseyi öðrenince, çok üzülüp aðladý. Bir ses duydu: “Ey hâtun! Senin çocuðun, benim rýzâma kavuþmak için canýný fedâ etmek istedi. Kabûl ettim. Eðer istersen seninkini de kabûl ederim.” diyordu.
1) Vefeyât-ül A’yân; c.2, s.509
2) Tabakât-ý Ýbn-i Sa’d; c.7, s.537
3) Tezkiret-ül-Huffâz; c.1, s.90
4) Hilyet-ül-Evliyâ; c.4, s.3
5) Tehzîb-üt-Tehzîb; c.5, s.8
6) Riyâd-un-Nâsýhîn; s.176
7) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.3, s.19
Ynt: Tavus Bin Keysan By: Bilal2009 Date: 10 Aðustos 2015, 04:32:03
Esselamü aleyküm ve rahmetüllah, Allah ( celle celaluhu ) yolunda verilen her bir þey kurbandir. Rabbim ( celle celaluhu ) bizlerin ömrünü Allah ( celle celaluhu ) yolunda kurban edilenlerden eylesin.
Ynt: Tavus Bin Keysan By: Sevgi. Date: 08 Ekim 2020, 05:02:00
Aleyküm Selâm. Hz.Ýsa Aleyhisselamýn dediði gibi sözümüz zikir, sükûtumuz fikir, bakýþýmýz ibret olmalý
Rabb'im bizleri bu özellikleri taþýyan kul eylesin.. Amin
radyobeyan