Tazi By: armi Date: 23 Mayýs 2009, 17:57:17
Endülüs'te yetiþen Ýslâm âlimlerinden ve büyük velîlerden. Ýsmi, Ýbrâhim bin Muhammed bin Ali et-Tâzî, künyesi Ebû Sâlim ve Ebû Ýshak'týr. Endülüs'te Magrib-i Aksâ'da bulunan Tâze þehrinde doðdu. Doðum yerine nisbetle Tâzî diye meþhûr oldu. Orada yetiþti. Daha sonra yine Endülüs'te Magrib ile Tlemsân arasýnda bulunan Vehrân beldesinde yerleþti. 1461 (H.866) senesinde Þâban ayýnýn dokuzunda Pazar günü Tâze'de vefât etti.
Ýlim tahsîline, Kur'ân-ý kerîm ve kýrâat dersi almakla baþlayan Ebû Sâlim et-Tâzî, ilk olarak zamânýnýn âlim ve velîlerinden Ebû Zekeriyyâ Yahyâ el-Vâziî'den okudu. Bu zât, Tâzî'ye husûsî iltifât gösterirdi. Tâzî ile birlikte okumaya gelen çocuklara, Tâzî'yi iþâret eder; "Bu sizin en efendi, üstün ve sâlih olanýnýzdýr" diyerek, onun hâlini bildirirdi. Büyüklük hâlleri, daha küçük yaþta kendisinde belli olan Tâzî, hocasý ve âilesi tarafýndan büyük bir ihtimâm ve dikkatle yetiþtirildi. Vehrân'a yerleþtikten sonra, orada bulunan âlimlerin derslerine devâm edip, ilmini ilerletti. Tasavvuf yolunda; Þerefüddîn-i Dâî'den ve hocalarýnýn silsilesi Ebû Midyen Magribî'ye ulaþanSâlih bin Muhammed ez-Zevâvî'den feyz aldý. Ayrýca; Ebû Abdullah Muhammed bin Ömer el-Hevârî'den ve Mekke-i mükerremede Takiyyüddîn Þerîf Muhammed bin Ahmed el-Hasenî el-Fâsî'den, Medîne-i münevverede Ebü'l-Feth bin Ebî Bekr el-Kureþî ve baþka âlimlerden, Tûnus'ta Þeyhülislâm Abdullah el-Abdûsî'den, (Târîf-ül-Halef kitabýnda, bu zâtýn Abdullah el-Abdûsî deðil, Abdülazîz el-Abdûsî olmasýnýn daha kuvvetli ihtimâl olduðu,Adülazîz el-Abdûsî'nin o vakitlerde Tûnus'da bulunduðu, Abdullah el-Abdûsî'nin iseAbdülazîz'in kardeþinin oðlu olduðu, devamlý olarak Fâs'da bulunduðu ve Tûnus'a geldiðinin tesbit edilemediði bildirilmektedir.), Tlemsân'da Hafîd ibni Merzûk'dan ve daha birçok âlimden ilim öðrendi. Zamânýnda bulunan Ehl-i sünnet âlimlerinin ve evliyânýn büyüklerinden oldu.
HâfýzTenesî, Ýmâm-ýSenûsî, AliTâlûtî ve tasavvuf büyüklerinden Ahmed-i Zerrûk hazretleri,Tâzî hazretlerinin yetiþtirdiði âlimlerdendir.
Hadîs, fýkýh, kýrâat gibi ilimlerle birlikte, Arab dili ve edebiyâtýna da vâkýftý. Ebû Sâlim Tâzî hazretleri, âlimlerin imâmý, söz ve þiir söyleyenlerin en belîð olanýydý. Dünyâya düþkün olmayanlarýn, haram ve þüphelilerden çok sakýnanlarýn önde geleni olup, velî, sâlih, ârif ve âbid bir zâttý. Þâirliði de çok kuvvetli idi. Resûlullah efendimizi medheden çok güzel kasîdeler yazmýþtýr. Allahü teâlânýn sâlih kullarýndan idi. Kur'ân-ý kerîm ilimlerinde imâm derecesinde yüksekti. Lenguistik (dil) ilminde öncü, hadîs ilminde hâfýz, fýkýh ilminin usûl ve fürû'unda söz sâhibi idi. Akâid ilminde derin âlimdi.Müslümanlarýn imâmýydý. Âlimlerin yüksek ilimlerini, evliyânýn üstün hâllerini kendisinde toplamýþtý.
Aklýnýn kemâlinde, hilminin ve yumuþaklýðýnýn yüksekliðinde, ilminin çokluðunda, güzel ahlâký ile ulaþtýðý derecelerin üstünlüðünde, herkesle iyi geçinmekte, akrân ve emsâlinin hepsinden üstündü. Allahü teâlânýn izni ile kerâmet olarak, insanlarýn hâllerine vâkýf olurdu. Ýnsanlarýn haklarýna çok riâyet ederdi. Sâdece akýl ve hilmdeki üstünlüðünün darb-ý mesel hâline gelmiþ olmasý, onun büyüklük ve üstünlüðünü göstermesi bakýmýndan kâfidir.
Her tarafta meþhûr olanTâzî hazretlerinin ilmi ve fazîletleri günümüze kadar anlatýlmaktadýr. O zamanda ve daha sonra, büyüklüðü öyle tanýndý ki, bir kimse baþka bir kimsenin iyiliði hakkýnda fevkalâde mübâlaða yapmak istese; "O, sanki ÝbrâhimTâzî hazretlerine benziyor." derdi. Yine bir kimse bir meseleden dolayý sabredemeyip kýzýp köpürse, ona; "Keþke bu duruma sabretmek husûsunda, büyüðümüz Ýbrâhim Tâzî gibi olsaydýn. Eðer onun gibi olsaydýn, hiç kýzmaz, bu hâle sabrederdin." derlerdi.
Ýbrâhim Tâzî hazretleri, insanlara hiç sýkýntý vermediði gibi, onlardan gelen sýkýntý ve eziyetlere de çok sabreder, hiç karþýlýk vermezdi. Baþkalarý onun bu hâllerini gördükçe; "Biz olsak bu hâle hiç sabredemeyiz." diyerek, onun hâline imrenirlerdi.
Ýbrâhim Tâzî, Allahü teâlânýn rýzâsý için insanlara iyilik eder, onlara iyilik etmelerini, baþkalarýna faydalý olmalarýný tavsiye ederdi.
Ýnsanlarý idâre etmekte, yüzlerine gülmekte, onlara iyi muâmelede bulunmakta çok yüksekti. Herkese açýlmýþ, yayýlmýþ olan iyilikleri ve güzel hâlleri ile insanlarýn gönlünde taht kurmuþtu.
Basîret gözü ile insanlarýn hâllerini anlar, herkese kâbiliyet ve istidâdýna göre konuþurdu. Onlarý Allahü teâlânýn yoluna dâvet eder, Ehl-i Sünnet âlimlerinin bildirdikleri þekilde îtikâdlarýný düzeltmeleri, Allahü teâlâya çok ibâdet ve tâat etmeleri ve O'nu çok zikretmeleri için nasîhat ederdi.
Ebû Abdullah bin Sa'd, En-Necm-üs-Sâkýb isimli eserinde diyor ki: "Ýbrâhim Tâzî'nin Mekke-i mükerremede mücâvir kaldýðý günlerde, kendisinden hadîs okudum. Buhârî ve baþka hadîs kitaplarýndaki hadîs-i þerîfleri okumaya baþladýðý zaman, okuyuþundaki güzellik ve ifâdesinin pürüzsüz olmasýndaki tatlýlýk sebebiyle, insanlar onu dinlemek üzere etrâfýnda toplanýrlardý. Kur'ân-ý kerîmi tilâvet edip, okumasýndaki güzellik ve ahlâkýnýn çok iyi olmasýndaki tatlýlýk sebebiyle, herkesin ýsrârý üzerine, o sene Ramazân-ý þerîfde Mescid-i Haram'da terâvih namazýný o kýldýrdý.
Kalsâdî, Fihrist'inde diyor ki: "Vehrân beldesinde, Ebû Abdullah Muhammed bin Ömer el-Hevârî'nin halîfesi mübârek büyüðümüz Ýbrâhim Tâzî ile bir müddet berâber kaldým. Hep hocasýnýn sözlerini söylemeðe, kendisinden bir þey söylememeðe çok dikkat ve ihtimâm gösterirdi. Þu söz, onun hocasýndan naklettiði kýymetli sözlerindendir: "Âlime düþmanlýk etme! Câhil ile fazla samîmi olma! Ahmak ile de arkadaþlýk yapma!"
Ýbrâhim bin Muhammed Tâzî hazretleri, þu mânâlarda þiirler söylemiþtir: "Dünyâ ve onun süsleri hiçbir þey deðildir. Dünyânýn günleri sâdece emânettir. Dünyâyý tercih eden, emânet olan günleri gafletle geçiren kimseye akýllý denmez. Sermâyesini helâk olacak olan þeye yatýran kimseye yazýklar olsun. Allahü teâlânýn muhabbeti ve bütün iþlerini Allahü teâlânýn rýzâsýna uygun yapmak gayreti, þereflerin en büyüðüdür.
Vekar ile ahlâklanmayý unutma. Kötü iþlere bulaþmayý býrakýp, her ân Allahü teâlâyý an ve O'nu hatýrýndan çýkarma ve bunu her yaranýn ilâcý bil. Bu, susuzluk için saf sudan daha faydalýdýr.
Ey kardeþim! Kimin takvâdan nasîbi varsa ve dünyâya düþkün deðilse; kerâmete, çok iyiliklere, saâdet ve hakîkî zenginliðe kavuþur. Öyle ise, dünyâ sevgisinden vazgeç. Dünyâya düþkün olmak, bütün günahlarýn baþýdýr. Ona aldanma. Onun malý, mülkü, lezzetleri, görünüþleri hep aldatýcý, geçici ve yalancýdýr. Sonunda yok olmak üzere hazýrlanmýþtýr. Dünyâ hayâtý; oyun, eðlence ve süsten ibârettir. Dünyâ seni aldatmasýn. Dünyâ, zâlim ve hîlekârdýr. Bu gün senin olduðunu sandýðýn mallarýn, yarýn baþkasýnýn olduðunu görürsün.
Ýhlâslý birisi nasîhat verirse kulak ver. Onu dinle ve onunla amel et. Böyle kimsenin nasîhati, seni Rabbin rýzâsýna yaklaþtýrýr. Allahü teâlâ bir kulundan râzý olursa, onu fadl ve lütfu ile, ebedî kalmak üzere, sevinç ve saâdet yeri olan Cennet'e koyar.
Ýnsan için, zamanýn þartlarýný ve hâlini çok iyi bilen, yüksek ilim ve yüksek hâl sâhibi bir büyüðe uymasý büyük bir ganîmettir. Böyle bir zâtý tanýyýp ona tâbi olmak, hizmetinde bulunmak, maksûduna ermek isteyen kimse için, tesiri fevkalâde olan, kýymetli ve kuvvetli bir ilâç, bir kimyâdýr.
Dünyâ ve âhirette kurtuluþ, âlemlerin Rabbi olan Allahü teâlâyý sevmek ve O'nu hatýrdan çýkarmamakla mümkündür. Allahü teâlâyý anmak, kalbe, rûha ve dile hayat verir. Kiþinin amellerinin en üstünü, Allahü teâlâyý anmaktýr. O'nu anmak, en saðlam iptir. Buna sarýlanlar, sýkýntýlardan kurtulup rahata kavuþmuþlardýr.
Emelim, gâyem, murâdým odur ki,
Her þeyi yaratan yüce Rabbimden;
Bütün günahlarýmý affeyleyip,
Dâimâ, râzý olsun benden.
1) Ta'rîf-ül-Halef; c.2, s.11
2) El-Bustân; s.58
3) Neyl-ül-Ýbtihâc; s.54
Ynt: Tazi By: Bilal2009 Date: 10 Aðustos 2015, 06:41:44
Esselamü aleyküm ve rahmetüllah, Alimlere düþmanlýk etmeyip cahillerle fazla samimi olmamaliyiz. Rabbim ( celle celaluhu ) bizlerin cahilligini gidersin.
Ynt: Tazi By: ceren Date: 10 Aðustos 2015, 13:56:59
Aleykümselam.Rabbim razý olsun paylaþýmdan kardeþim.Endülüs'te yetiþen Ýslâm âlimlerinden ve büyük velîlerdendir.Ýlim tahsîli, Kur'ân-ý kerîm ve kýrâat dersi almýþ ve hafýz olmuþtur.Zamânýnýn Ehl-i sünnet âlimlerinin ve evliyânýn büyüklerinden olmuþtur.Dünya ve ahiretden kurtulmanýn yolunun âlemlerin Rabbi olan Allahý sevmek ve O'nu hatýrdan çýkarmamakla mümkün olduðunu söylemiþ. Allahý her an anan ve onun emir ve yasaklarýna göre yaþayan kullardan olalým inþallah...
Ynt: Tazi By: Sevgi. Date: 06 Ekim 2020, 02:06:15
Aleyküm Selâm. Rabb'im bizleri ilim öðrenip ilimle amel eden kullarýndan eylesin.. Amin
Bilgiler için Allah razý olsun kardeþim
radyobeyan