Muhakemat
Pages: 1
Dokuzuncu Mesele By: Hadice Date: 24 Þubat 2011, 15:03:21
Dokuzuncu Mesele


Ýrade-i cüz'iyeyi ve tasavvur-u basiti âciz býrakan kelâmýn yüksek tabakasý þudur ki:

Muhakemat - s.2017

Mütedahilen müteselsil olan makasýdýn taaddüdü ve mütenasilen murtabýt olan metalibin teselsülü ve netice-i vahideyi tevlid eden asýllarýn içtimâý ve herbiri ayrý ayrý semere veren fürû-u kesirenin istinbatýna istidad veya tazammunu iledir. Þöyle ki:

Maksadü'l-makasýt olan en uzak ve yüksek hedef-i garazdan ayrýlýp gelmekte olan maksatlar birbirine murtabýt ve birbirinin noksaniyetini tekmil ve komþuluk hakkýný eda etmekle kelâma vüs'at ve azamet verir. Güya birini vaz etmekle öteki ve diðeri ve baþkasýný ve daha baþkasýný vaz eder. Ve sað ve solda ve her cihetin nispetini gözetmekle birden o makasýdý, kelâmýn kasr-ý müþeyyedesine kuruyor. Güya çok akýllarý kendi aklýna muâvenet etmek için istiâre etmiþ, istihdam ediyor. Sanki o mecmu-u makasýtta herbir maksat tesavir-i mütedahileden müþterekün fîh bir cüzdür. Nasýl mütedahil tasvirlerde siyah bir noktayý bir ressam koysa, o nokta birinin gözü, ötekisinin yüzünün hali, berikisinin burnunun deliði, baþkasýnýn aðzý olduðu gibi, kelâm-ý âlîde dahi öyle noktalar vardýr.

Ýkinci nokta: Kýyas-ý mürekkep ve müteþaab sýrrýyla metalib tenasül edip teselsül etmektir. Güya mütekellim o metalibin beka ve tenasülünün bir tarih-i tabiîsine iþaret eder. Meselâ, âlem güzeldir. Demek Sanii, Hakîmdir; abes yaratmaz, israf etmez, istidâdâtý mühmel býrakmaz. Demek, intizamý daima tekmil edecek. Ciðer-þikâf ve tahammülsûz ve emel öldürücü bütün kemâlâtý zîr-ü zeber eden hicran-ý ebedî olan ademi, insana musallat etmez. Demek, saâdet-i ebediye olacaktýr. Üçüncü Makalenin Ýkinci Þehadetinin Mukaddemesinde nübüvvet-i mutlakanýn mebhasinde, insanýn hayvandan üçüncü cihet-i farký, buna iyi bir misaldir.

Üçüncü nokta: Netice-i vahideyi tenatüç eden usul-ü müteaddideyi cem ve zikretmektir. Zira herbir aslýn yüksek neticeyle kasten ve bizzat irtibatý olmazsa, lâakal bir derece ihtizaza ve inkiþafa getirir. Güya usûl denilen mezahir ve aynalarýn ihtilâfýyla ve netice ve mütecellînin vahdetiyle maksadýn tecerrüdüne ve ulviyetine ve hayat-ý âlem denilen deveran-ý umumî tesmiye olunan hayat-ý külliye ile yad edilen hakikatiyle kelâmýn kuvve-i hayatiyesinin ittisaline iþarettir. Üçüncü Makalenin âhirindeki Üçüncü Maksatta olan Birinci Maksat buna bir derece misaldir. Hem de Üçüncü Makalede Dördüncü Mesele ve meslekten olan iþaret ve irþad ve tenbih ve muhakeme buna misaldir.

4


Evet, Rabb-i Ýzzetin kelâmýna dikkat edilse bu hakikat her yerde nur gibi parlar. Evet, nur gibi köþelerinde ve mekatý'larýnda içtimâ edip zülâl-i belâgat fýþkýrýyor. Nefrin o zahirperestlere ki, bu hakikatten gaflet edip tekrara hamlediyorlar!

Dördüncü nokta: Kelâmý öyle ifrað etmek ve istidad vermektir ki, pek çok fürûlarýn tohumlarýný mutazammýn ve pek çok ahkâma me'haz ve pek çok maânîye ve vücuh-u muhtelifeye delâlet etmektir. Güya bu istidadý tazammunla kelâmýn kuvve-i namiyesinin kuvvetine telvih eder. Ve hasýlatýnýn kesretini gösterir. Sanki o fürû ve vücuhlarýn mahþeri olan meselede cem eder, tâ ki mezaya ve mehasinini muvazenet edip herbir fer'i bir garaza sevk ve herbir veçhi bir vazifeye tayin eder.

5


Evet, kýssa-i Mûsâ meþhur darb-ý meseldeki tefariku'l-asâdan daha nâfidir. Nasýl o asa ne kadar parçalansa yine bir iþe yarar. Kýssa-i Mûsâ dahi öyledir. Bu hâsiyetine binaendir ki, Kur'ân yed-i beyza-i mu'cizü'l-beyanýyla o kýssayý aldý ve suver-i müteaddidede gösterdi. Herbir ciheti hüsn-ü istimâl etti. Fenn-i beyanýn seharasý, belâgatýna secde ber zemin-i hayret ve muhabbet ettiler.

Ey birader! Bu meselede olan hayal-meyal belâgat, bu esalib ile sana öyle bir þecereyi tersim eder ki, cesîm urûku müteþâbike, uzun boðumlarý mütenasika ve müteþaib, dallarý müteanika, meyve ve semeratý mütenevvia olan bir þecere-i hakikat sana tasvir eder. Eðer istersen Altýncý Meseleye temaþa et. Zira çendan müþevveþ ise, bir derece bu meselenin bir parçasýna misal olabilir.

Tenbih ve Ýtizar

Ey birader! Bilirim ki þu makale sana gayet muðlâk görünüyor. Fakat ne çare mukaddemenin þe'ni icmal ve i'câzdýr. Kütüb-ü Sâlise'de sana tecellî edecektir.





4 Kur'ân'ý öðreten Rahmân'ýn kelâmýna bir bak: Rabbinin âyetlerinden hangi biri var ki, bu hakikat onda tecellî etmesin? Yazýklar olsun o zahirperestlere ki, anlamadýklarý þeyi tekrara hamlederler.

5 Kýssa-i Mûsâ'ya bir bak. Bu kýssanýn tamamýnda, onun herbirinden daha büyük bir kuvvet vardýr ki, Kur'ân onu yed-i beyzâsýna aldýðý vakit, ilm-i beyanýn sâhirleri, onun belâgati karþýsýnda secdeye varmýþlardýr.


radyobeyan