Muhakemat
Pages: 1
On Birinci Mukaddeme By: Hadice Date: 23 Þubat 2011, 09:30:38
On Birinci Mukaddeme


Kelâm-ý vahidde ahkâm-ý müteaddide olabilir. Bir sadef, çok cevahiri tazammun edebilir. Zevil'elbabca mukarrerdir: Kaziye-i vâhide, müteaddid kazayâyý tazammun eder. O kaziyelerin herbiri ayrý birer madenden çýktýðý gibi, ayrý ayrý birer semere de verir. Birbirinden fark etmeyen, haktan bîgâne kalýr. Meselâ, hadiste denilmiþ: 2 Yani, "Ben ve kýyamet, bu iki parmak gibiyiz." Mabeynimizde tavassut edecek peygamber yoktur. Veya hadisin muradý ne ise haktýr. Þimdi bu hadis üç kaziyeyi mutazammýndýr:

Birincisi: "Bu kelâm peygamberin kelâmýdýr." Bu kaziye ise, tevatürün-eðer olsa-neticesidir.

Ýkincisi: "Kelâmýn mânâ-yý muradý hak ve sadýktýr." Bu kazýye ise, mucizelerden tevellüd eden burhanýn neticesidir.

Bu ikisinde ittifak etmek gerektir. Fakat birincisini inkâr eden, mükâbir, kâzip olur. Ýkincisini inkâr eden adam dalâlete gider, zulmete düþer.

Üçüncü kaziye: "Bu kelâmda murat budur. Ve bu sadefte olan cevher budur; ben gösteriyorum." Bu kaziye ise, teþehhî ile deðil, içtihadýn neticesidir. Zaten müçtehid olan baþka müçtehidin taklidine mükellef deðildir.

Bu üçüncü kaziyede ihtilâfat feveran ederler. Kal u kîl buna þahittir. Bunu inkâr eden adam, eðer içtihadla olsa, ne mükâbirdir ve ne küfre gider. Zira âmm, bir hâssýn intifasýyla müntefi deðildir. Binaenaleyh, her eve kendi kapýsýyla gitmek lâzýmdýr. Zira her evin bir kapýsý var. Ve her kilidin bir anahtarý vardýr.



Hâtime

Bu üç kaziye hadiste cereyaný gibi, âyette de cereyan eder. Zira umumîdir. Fakat kaziye-i ûlâda bir fark-ý dakik vardýr. Ve bundan baþka, bir kelâmda çok ahkâm-ý zýmniye bulunur. Fakat hususîdir. Herbiri ayrý bir asýl, ayrý bir semeresi olabilir.


Tenbih


Ýltizam-ý hilâf ve taassub-u bârid ve meylü't-tefevvuk ve hiss-i taraftarlýk ve vehmini bir asla ircâ ile kendine özür göstermek, arzusuna muvafýk olan zayýf þeyleri kavî görmek ve gayrýn tenkîsiyle kendi kemalini göstermek ve gayrý tekzip veya tadlil etmekle kendi sýdk ve istikametini ilân etmek gibi sefil ve süflî emirlerin menþei olan hubb-u nefisle böyle makamlarda mugalâta ederek çok bahaneler bulabilir.




2 Buharî, Rikak, 39, Tefsir: 79. Sûre: 1; Müslim, Fiten: 132-135; Tirmizî, Fiten: 39; Müsned, 3:124, 130, 131, 193, 218, 222, 237, 275, 278, 283, 311, 319, 4:309, 5:92, 103, 108, 330, 335, 338.

radyobeyan