Sekizinci Mektup By: Hadice Date: 22 Þubat 2011, 23:29:45
SEKÝZÝNCÝ MEKTUP
8
ER-RAHMÂNÜ'R-RAHÝM isimleri Bismillâhirrahmânirrahîm'e girdiklerinin ve her mübarek þeyin baþýnda zikredilmelerinin çok hikmetleri var. Onlarýn beyanýný baþka vakte tâliken, þimdilik kendime ait bir hissimi söyleyeceðim.
Kardeþim, ben er-Rahmânü'r-Rahîm isimlerini öyle bir nur-u âzam görüyorum ki, bütün kâinatý ihata eder ve her ruhun bütün hâcât-ý ebediyesini tatmin edecek ve hadsiz düþmanlarýndan emin edecek, nurlu ve kuvvetli görünüyorlar. Bu iki nur-u âzam olan isimlere yetiþmek için en mühim bulduðum vesile, fakr ile þükür, acz ile þefkattir; yani ubudiyet ve iftikardýr.
Þu mesele münasebetiyle hatýra gelen ve muhakkikîne, hattâ bir üstadým olan Ýmam-ý Rabbânîye muhalif olarak diyorum ki:
Hazret-i Yâkup Aleyhisselâmýn Yusuf Aleyhisselâma karþý þedit ve parlak hissiyatý, muhabbet ve aþk deðildir, belki þefkattir. Çünkü, þefkat, aþk ve muhabbetten çok keskin ve parlak ve ulvî ve nezihtir ve makam-ý nübüvvete lâyýktýr. Fakat muhabbet ve aþk, mecazî mahbuplara ve mahlûklara karþý derece-i þiddette olsa, o makam-ý muallâ-yý nübüvvete lâyýk düþmüyor. Demek, Kur'ân-ý Hakîmin parlak bir i'câz ile, parlak bir surette gösterdiði ve ism-i Rahîm'in vusulüne vesile olan hissiyat-ý Yâkubiye, yüksek bir derece-i þefkattir. Ýsm-i Vedûda vesile-i vusul olan aþk ise, Züleyhâ'nýn Yusuf Aleyhisselâma karþý olan muhabbet meselesindedir. Demek Kur'ân-ý Mu'cizü'l-Beyan, Hazret-i Yâkup Aleyhisselâmýn hissiyatýný ne derece Züleyhâ'nýn hissiyatýndan yüksek göstermiþse, þefkat dahi o derece aþktan daha yüksek görünüyor.
Üstadým Ýmam-ý Rabbânî, aþk-ý mecazîyi makam-ý nübüvvete pek münasip görmediði için demiþ ki: "Mehâsin-i Yusufiye, mehâsin-i uhreviye nev'inden olduðundan, ona muhabbet ise mecazî muhabbetler nev'inden deðildir ki, kusur olsun."
Ben de derim: Ey Üstad, o tekellüflü bir tevildir. Hakikat þu olmak gerektir ki: O muhabbet deðil, belki yüz defa muhabbetten daha parlak, daha geniþ, daha yüksek bir mertebe-i þefkattir.
Dokuzuncu Mektup - s.359
Evet, þefkat bütün envâýyla lâtîf ve nezihtir. Aþk ve muhabbet ise, çok envâýna tenezzül edilmiyor.
Hem þefkat pek geniþtir. Bir zat, þefkat ettiði evlâdý münasebetiyle, bütün yavrulara, hattâ zîruhlara þefkatini ihata eder ve Rahîm isminin ihatasýna bir nevi aynadarlýk gösterir. Halbuki aþk, mahbubuna hasr-ý nazar edip herþeyi mahbubuna feda eder. Yahut mahbubunu îlâ ve senâ etmek için baþkalarýný tenzil ve mânen zemmeder ve hürmetlerini kýrar. Meselâ biri demiþ: "Güneþ mahbubumun hüsnünü görüp utanýyor; görmemek için bulut perdesini baþýna çekiyor." Hey âþýk efendi! Ne hakkýn var, sekiz Ýsm-i Âzamýn bir sahife-i nuranîsi olan güneþi böyle utandýrýyorsun?
Hem þefkat hâlistir, mukabele istemiyor, sâfi ve ivazsýzdýr. Hattâ en âdi mertebede olan hayvânâtýn yavrularýna karþý fedakârâne, ivazsýz þefkatleri buna delildir. Halbuki aþk ücret ister ve mukabele talep eder. Aþkýn aðlamalarý bir nevi taleptir, bir ücret istemektir.
Demek, suver-i Kur'âniyenin en parlaðý olan Sûre-i Yusuf'un en parlak nuru olan Hazret-i Yâkup'un (a.s.) þefkati, ism-i Rahmân ve Rahîm'i gösterir ve þefkat yolu rahmet yolu olduðunu bildirir. Ve o elem-i þefkate devâ olarak da 9
dedirir.
El-Bâkî Hüve'l-Bâkî
Said Nursî
8 Onun adýyla. Hiçbir þey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin.
9 "En iyi koruyucu Allah'týr; merhametlilerin en merhametlisi de Odur." Yusuf Sûresi, 12:64.