Mektubat
Pages: 1
Onuncu Mektup By: Hadice Date: 22 Þubat 2011, 19:40:52
ONUNCU MEKTUP

Ýki sualin cevabýdýr

3

BÝRÝNCÝSÝ:
Otuzuncu Sözün Ýkinci Maksadýnýn, tahavvülât-ý zerrat tarifine dair olan uzun cümlesinin haþiyesidir.

Kur'ân-ý Hakîmde Ýmam-ý Mübin ve Kitab-ý Mübin mükerrer yerlerde zikredilmiþtir. Ehl-i tefsir "Ýkisi birdir"; bir kýsmý "Ayrý ayrýdýr" demiþler. Hakikatlerine dair beyanatlarý muhteliftir. Hülâsa, "Ýlm-i Ýlâhînin ünvanlarýdýr" demiþler. Fakat Kur'ân'ýn feyziyle þöyle kanaatim gelmiþ ki:

Ýmam-ý Mübin, ilim ve emr-i Ýlâhînin bir nev'ine bir ünvandýr ki, âlem-i þehadetten ziyade âlem-i gayba bakýyor. Yani, zaman-ý halden ziyade, mazi ve müstakbele nazar eder. Yani, herþeyin vücud-u zâhirîsinden ziyade aslýna, nesline ve köklerine ve tohumlarýna bakar. Kader-i Ýlâhînin bir defteridir. Þu defterin vücudu, Yirmi Altýncý Sözde, hem Onuncu Sözün haþiyesinde ispat edilmiþtir.

Evet, þu Ýmam-ý Mübin, bir nevi ilim ve emr-i Ýlâhînin bir ünvanýdýr. Yani, eþyanýn mebâdileri ve kökleri ve asýllarý, kemâl-i intizamla eþyanýn vücutlarýný gayet san'atkârâne intaç etmesi cihetiyle, elbette desâtir-i ilm-i Ýlâhînin bir defteriyle tanzim edildiðini gösteriyorlar. Ve eþyanýn neticeleri, nesilleri, tohumlarý, ileride gelecek mevcudatýn programlarýný, fihristelerini tazammun ettiklerinden, elbette evâmir-i Ýlâhiyenin bir küçük mecmuasý olduðunu bildiriyorlar. Meselâ, bir çekirdek, bütün aðacýn teþkilâtýný tanzim edecek olan programlarý ve fihristeleri ve o fihriste ve programlarý tayin eden o evâmir-i tekvîniyenin küçücük bir mücessemi hükmünde denilebilir.

Elhasýl, madem Ýmam-ý Mübin, mâzi ve müstakbelin ve âlem-i gaybýn etrafýnda dal budak salan þecere-i hilkatýn bir programý, bir fihristesi hükmündedir. Þu mânâdaki Ýmam-ý Mübîn, kader-i Ýlâhînin bir defteri, bir mecmua-i desâtiridir. O desâtirin imlâsýyla ve hükmüyle, zerrat, vücud-u eþyadaki hidemâtýna ve harekâtýna sevk edilir.

Amma Kitab-ý Mübin ise, âlem-i gaybdan ziyade âlem-i þehadete bakar. Yani, mazi ve müstakbelden ziyade zaman-ý hazýra nazar eder. Ve ilim ve emirden ziyade kudret ve irade-i Ýlâhiyenin bir ünvaný,

Onuncu Mektup - s.362

bir defteri, bir kitabýdýr. Ýmam-ý Mübin kader defteri ise, Kitab-ý Mübin kudret defteridir. Yani, herþey vücudunda, mahiyetinde ve sýfât ve þuûnâtýnda kemâl-i san'at ve intizamlarý gösteriyor ki, bir kudret-i kâmilenin desâtiriyle ve bir irade-i nâfizenin kavâniniyle vücut giydiriliyor; suretleri tayin, teþhis edilip birer miktar-ý muayyen, birer þekl-i mahsus veriliyor. Demek o kudret ve iradenin küllî ve umumî bir mecmua-i kavânini, bir defter-i ekberi vardýr ki, herbir þeyin hususî vücutlarý ve mahsus suretleri ona göre biçilir, dikilir, giydirilir. Ýþte þu defterin vücudu, Ýmam-ý Mübin gibi, kader ve cüz-ü ihtiyarî mesâilinde ispat edilmiþtir.

Ehl-i gaflet ve dalâlet ve felsefenin ahmaklýðýna bak ki, kudret-i Fâtýranýn o Levh-i Mahfuzunu ve hikmet ve irade-i Rabbâniyenin o basîrâne kitabýnýn eþyadaki cilvesini, aksini, misalini hissetmiþler; hâþâ, "tabiat" namýyla tesmiye etmiþler, körletmiþler.

Ýþte, Ýmam-ý Mübin'in imlâsýyla, yani kaderin hükmüyle ve düsturuyla, kudret-i Ýlâhiye, icad-ý eþyada herbiri birer âyet olan silsile-i mevcudatý, "Levh-i Mahv-Ýsbat" denilen zamanýn sahife-i misaliyesinde yazýyor, icad ediyor, zerrâtý tahrik ediyor. Demek, harekât-ý zerrat, o kitabetten, o istinsahtan, mevcudat âlem-i gaybdan âlem-i þehadete ve ilimden kudrete geçmelerinde olan bir ihtizazdýr, bir harekâttýr.

Amma Levh-i Mahv-Ýsbat ise, sabit ve daim olan Levh-i Mahfuz-u Âzam'ýn daire-i mümkinatta, yani mevt ve hayata, vücut ve fenâya daima mazhar olan eþyada mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasýdýr ki, hakikat-i zaman odur. Evet, herþeyin bir hakikati olduðu gibi, zaman dediðimiz, kâinatta cereyan eden bir nehr-i azîmin hakikati dahi, Levh-i Mahv-Ýsbat'taki kitabet-i kudretin sayfasý ve mürekkebi hükmündedir. Lâ ya'lemu'l-ðaybe illâllah.

ÝKÝNCÝ SUAL:

 Meydan-ý haþir nerededir?

Elcevap: Ve'l-ilmü indallah, Hâlýk-ý Hakîmin herþeyde gösterdiði hikmet-i âliye, hattâ tek küçük birþeye çok büyük hikmetleri takmasýyla tasrih derecesinde iþaret ediyor ki, küre-i arz serseriyâne, bâd-ý hava azîm bir daireyi çizmiyor. Belki, mühim birþey etrafýnda dönüyor ve meydan-ý ekberin daire-i muhîtasýný çiziyor, gösteriyor. Ve bir meþher-i azîmin etrafýnda gezip mahsulât-ý mâneviyesini ona devrediyor ki, ileride, o meþherde, enzâr-ý nâs önünde gösterilecektir.

Demek, yirmi beþ bin seneye karib bir daire-i muhîtanýn içinde, rivayete binaen 4 Þâm-ý Þerif kýt'asý bir çekirdek hükmünde olarak o daireyi dolduracak bir meydan-ý haþir bast edilecektir. Küre-i arzýn bütün mânevî mahsulâtý, þimdilik perde-i gayb altýnda olan o meydanýn defterlerine ve elvahlarýna gönderiliyor; ve ileride meydan açýldýðý vakit, sekenesini de yine o meydana dökecek, o mânevî mahsulâtlarý da gaipten þehadete geçecektir.

Evet, küre-i arz, bir tarla, bir çeþme, bir ölçek hükmünde olarak, o meydan-ý ekberi dolduracak kadar mahsulât vermiþ ve onu istiap edecek mahlûkat ondan akmýþ ve onu imlâ edecek masnuat ondan çýkmýþ. Demek, küre-i arz bir çekirdek; ve meydan-ý haþir, içindekilerle beraber bir aðaçtýr, bir sümbüldür ve bir mahzendir. Evet, nasýl ki nuranî bir nokta, sür'at-i hareketiyle nuranî bir hat olur veya bir daire olur. Öyle de, küre-i arz, sür'atli, hikmetli hareketiyle bir daire-i vücudun temsiline ve o daire-i vücut mahsulâtýyla beraber, bir meydan-ý haþr-i ekberin teþekkülüne medardýr.

5

El-Bâkî Hüve'l-Bâkî
Said Nursî




3 Onun adýyla. O her kusurdan münezzehtir. Hiçbir þey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin.

4 el-Hâkim, el-Müstedrek, 2:440; Müsned, 4:447, 5:3, 5.

5
"De ki: Ýlim ancak Allah katýndadýr." Mülk Sûresi, 67:26.

 



radyobeyan