Mektubat
Pages: 1
On Birinci Mektup By: Hadice Date: 22 Þubat 2011, 19:34:29
ON BÝRÝNCÝ MEKTUP

1

Bu Mektup mühim bir ilâç olup dört âyetin hazinesinden dört küçük cevherine iþaret eder.

AZÝZ kardeþim,

Þu dört muhtelif meseleyi muhtelif vakitlerde Kur'ân-ý Hakîm nefsime ders vermiþ. Arzu eden kardeþlerim dahi bundan bir ders veya bir hisse almalarý için yazdým. Mebhas itibarýyla baþka baþka dört âyet-i kerimenin hazine-i hakaikinden birer küçük cevher nümune olarak gösterilmiþtir. O dört mebhastan herbir mebhasýn ayrý bir sureti, ayrý bir faydasý var.

BÝRÝNCÝ MEBHAS:
2 Ey sû-i vesveseden meyus nefsim! Tedâi-yi hayalât, tahattur-u faraziyat, bir nevi irtisam-ý gayr-ý ihtiyarîdir. Ýrtisam ise, eðer hayýrdan ve nuraniyetten olsa, hakikatin hükmü bir derece suretine ve misaline geçer: güneþin ziyasý ve harareti, aynadaki misaline geçtiði gibi. Eðer þerden ve kesiften olsa, aslýn hükmü ve hassasý, suretine geçmez ve timsaline sirayet etmez. Meselâ necis ve murdar birþeyin aynadaki sureti ne necistir, ne murdardýr. Ve yýlanýn timsali ýsýrmaz.

Ýþte þu sýrra binaen, tasavvur-u küfür, küfür deðil; tahayyül-ü þetm, þetm deðil. Hususan ihtiyarsýz olsa ve farazî bir tahattur olsa, bütün bütün zararsýzdýr.

Hem ehl-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaatin mezhebinde birþeyin þer'an çirkinliði, pisliði, nehy-i Ýlâhî sebebiyledir. Madem ki ihtiyarsýz ve rýzasýz bir tahattur-u farazîdir, bir tedâi-yi hayalîdir; nehiy ona taallûk etmez. O dahi ne kadar çirkin ve pis birþeyin sureti dahi olsa, çirkin ve pis olmaz.

ÝKÝNCÝ MESELE:
Barla Yaylasý, Tepelice'de, çam, katran, karakavaðýn bir meyvesi olup, Sözler mecmuasýna yazýldýðý için buraya yazýlmamýþtýr. 3

ÜÇÜNCÜ MESELE:
Þu iki mesele, Yirmi Beþinci Sözün, i'câz-ý Kur'ân'a karþý medeniyetin aczini gösteren misallerinden bir kýsmýdýr. Kur'ân'a muhalif olan hukuk-u medeniyetin ne kadar haksýz olduðunu ispat eden binler misallerinden iki misal:

4 olan hükm-ü Kur'ânî, mahz-ý adalet olduðu gibi, ayn-ý merhamettir.

Evet, adalettir. Çünkü, ekseriyet-i mutlaka itibarýyla bir erkek, bir kadýn alýr, nafakasýný taahhüt eder. Bir kadýn ise, bir kocaya gider, nafakasýný ona yükler, irsiyetteki noksanýný telâfi eder.

Hem merhamettir. Çünkü, o zaife kýz, pederinden þefkate ve kardeþinden merhamete çok muhtaçtýr. Hükm-ü Kur'ân'a göre o kýz, pederinden endiþesiz bir þefkat görür. Pederi, ona "benim servetimin yarýsýný ellerin ve yabanilerin ellerine geçmesine sebep olacak zararlý bir çocuk" nazarýyla endiþe edip bakmaz. O þefkate, endiþe ve hiddet karýþmaz. Hem kardeþinden rekabetsiz, hasetsiz bir merhamet ve himayet görür. Kardeþi, ona "hanedanýmýzýn yarýsýný bozacak ve malýmýzýn mühim bir kýsmýný ellerin eline verecek bir rakip" nazarýyla bakmaz; o merhamete ve himayete bir kin, bir iðbirar katmaz.

Þu halde, o fýtraten nazik, nazenin ve hilkaten zaife ve nahife kýz, sureten az birþey kaybeder; fakat, ona bedel, akaribin þefkatinden, merhametinden tükenmez bir servet kazanýr. Yoksa, rahmet-i Haktan ziyade ona merhamet edeceðiz diye hakkýndan fazla ona hak vermek, ona merhamet deðil, þedit bir zulümdür. Belki, zaman-ý cahiliyette gayret-i vahþiyâneye binaen kýzlarýný sað olarak defnetmek gibi gaddarâne bir zulmü andýracak þu zamanýn hýrs-ý vahþiyânesi, merhametsiz bir þenaate yol açmak ihtimali vardýr.

Bunun gibi, bütün ahkâm-ý Kur'âniye 5 fermanýný tasdik ediyorlar.

DÖRDÜNCÜ MESELE:

6 Ýþte, mimsiz medeniyet, nasýl kýz hakkýnda, hakkýndan fazla hak verdiðinden böyle bir haksýzlýða sebep oluyor. Öyle de, valide hakkýnda, hakkýný kesmekle, daha dehþetli haksýzlýk ediyor.

Evet, rahmet-i Rabbâniyenin en hürmetli, en halâvetli, en lâtif ve en þirin bir cilvesi olan þefkat-i valide, hakaik-i kâinat içinde en muhterem, en mükerrem bir hakikattir. Ve valide, en

On Birinci Mektup - s.364

kerîm, en rahîm, öyle fedakâr bir dosttur ki, o þefkat saikasýyla, bir valide, bütün dünyasýný ve hayatýný ve rahatýný, veledi için feda eder. Hattâ, valideliðin en basit ve en ednâ derecesinde olan korkak tavuk, o þefkatin küçücük bir lem'asýyla, yavrusunu müdafaa için ite atýlýr, arslana saldýrýr.

Ýþte böyle muhterem ve muazzez bir hakikati taþýyan bir valideyi veledinin malýndan mahrum etmek, o muhterem hakikate karþý ne kadar dehþetli bir haksýzlýk, ne derece vahþetli bir hürmetsizlik, ne mertebe cinayetli bir hakaret ve arþ-ý rahmeti titreten bir küfran-ý nimet ve hayat-ý içtimaiye-i beþeriyenin gayet parlak ve nâfi bir tiryakýna bir zehir katmak olduðunu, insaniyetperverlik iddia eden insan canavarlarý anlamazlarsa, elbette hakikî insanlar anlar. Kur'ân-ý Hakîmin hükmünü, ayn-ý hak ve mahz-ý adalet olduðunu bilirler.

El-Bâkî Hüve'l-Bâkî
Said Nursî




1 Onun adýyla. Hiçbir þey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin.

2 "Muhakkak ki þeytanýn hilesi pek zayýftýr." Nisâ Sûresi, 4:76.

3 Bu mesele On Yedinci Söz'dedir.

4
"Erkeðe iki kýz hissesi vardýr." Nisâ Sûresi, 4:176.

5
"Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." Enbiyâ Sûresi, 21:107.

6 "Ölenin annesi için altýda bir hisse vardýr." Nisâ Sûresi, 4:11.

 


radyobeyan