Ýslam Devletler Hukuku
Pages: 1
Silah ve binicilik By: sumeyye Date: 22 Þubat 2011, 15:06:57
Silah Ve Binicilik

 

107- Utbe b. Ebî Hakîm (r.a.)'den rivayet edildiðine göre Rasulullah (s.a.v.)1 in huzurunda yaydan bahsedildi. Buyur­dular ki: "Hayýr hususunda ondan ileri bir silah yoktur." Yani, savaþ aletlerinin en güçlüsü odur.

Burada gazileri, ok atmayý Öðrenmeye teþvik vardýr. Bu konuda baþka hadisler de mevcuttur. Bunlardan biri, Ukbe b. Amir (r.a.)'in hadisidir ki, buna göre Rasulullah (s.a.v.), Yüce Allah'ýn "Ey Ýnananlar! Onlara karþý gücünüzün yettiði kadar Allah'ýn düþmaný ve sizin düþmanlarýnýzý ve bunlarýn dýþýnda Al­lah'ýn bilip sizin bilmediklerinizi yýldýrmak üzere kuvvet ve savaþ atlan hazýr­layýn..."[70] sözünü tefsir ederken: "Þüphesiz kuvvet, ok atmaktýr." buyurdu ve bu sözünü üç defa tekrar etti. Ukbe'nin hadisinde þu sözler de vardýr :

"Allah Teala bir okun bereketiyle üç kiþiyi cennete sokar: Biri, sevabýný umarak Allah yolunda kullanýlsýn diye onu imal edendir. Biri onu yaya yer­leþtirendir. Diðeri de, onu kafirlere atandýr."

Rasulullah (s.a.v.) yine þöyle buyurur :

"Adem oðlunun üç oyun ve eðlencesi dýþýnda her oyun ve eðlencesi batýldýr: Atýný týmar etmesi, hammýyla oynaþmasý ve ok atmasý."

Rasulullah (s.a.v.), Sa'd b. Ebî Vakkas dýþýnda hiç kimse için ana-baba-nýn her ikisini bir arada zikrederek sana feda olsunlar, demedi. Uhud günü Sa'd için: "Ok at! Anam ve babam sana feda olsun." buyurdu.

108- Rivayet edildiðine göre   Ömer b. Hattab (r.a.), bazý yerlere: "Düþman topraklarýnda týrnaklarý uzatýn. Çünkü on­lar silahtýr" þeklinde mektuplar yazmýþtýr. Her ne kadar týrnak kesmek fýtrattan ise de mücahidlerin dârui-harp'te týrnakla­rýný kesmemeleri menduptur.

Çünkü, þayet silah elinden düþer de düþman ona yaklaþýrsa, olabilir ki, týrnaklarýyla onu defedebilir. Bu, býyýklan kesmeye benzer. Diðer zamanlarda býyýk kesmek sünnet olduðu halde dârü'l-harb'te savaþçýnýn, düþman gözünde daha heybetli görünmek için býyýðýný uzatmasý menduptur.

109- Hz. Ömer (r.a.)' in þöyle dediði rivayet edildi : "Ço­cuklarýnýza yüzmeyi, ata binmeyi öðretiniz ve yarýþmak için ko­nan iþaretler arasýnda yalýnayak koþmalarým emrediniz."

Bu þeyler Rasulullah (s-a.v.)m hadisinde þöyle ifade edil-mistir :

"Çocuklarýnýza yüzmeyi ve ok atmayý, kýzlara da örgü Ör­meyi öðretiniz."

Yine þöyle buyurur: "Ata bininiz, Ama ok atmanýz, ata bin­menizden bana daha sevimlidir."

Netice olarak, savaþçýnýn savaþta lazým olacak her þeyi öðrenmesi men-dubtur. Çünkü bu, dini yüceltmeye ve müþrikleri yenmeye yardýmcýdýr.

110- Ubeyd b. Umeyr (r.a.)'m rivayetine göre Peygamber (s.a.v.) Mekke fethi günü þöyle buyurmuþtur :

"Oruçlarýnýzý bozunuz. Çünkü bugün savaþ günüdür."

Bu hadiste Mekke'nin, savaþla ve kuvvet yolu ile fethedildiðine delil var­dýr. Gazinin, Ramazan ayýnda savaþýrken orucunu bozmasý daha iyidir. Olabilir ki oruç, onun savaþ gücünü zayýflatýr. Onun için gelebilecek zararý baþka zaman telafi etmek de mümkün deðildir. Halbuki orucunu baþka bir zaman kaza etmesi mümkündür. Bundan dolayý hasta ve yolcunun oruç tutmasý aðýrýna gidiyorsa, tutmamasý efdaldir. Oruç bozmak yolcu için efdal olduðuna göre, savaþçý için haliyle daha efdal olur.

111- Avn b. Ebî Cuhayfe'den, O da, babasý (r.a.) dan riva­yet ederek dedi ki: Rasulullah (s.a.v.)'i sahtiyandan bir cübbe-nin içinde gördüm. -Yani Mekke'nin fethi günü- BHal'inde abdest almasý için ona su götürürken gördüm.  Sonra o suyu dökmek üzere dýþarý çýktý. Orada bulunanlar etrafýna üþüþtü­ler. Eline sudan birþey geçiren, (teberrüken) onunla sürünü­yordu. Su bulamayan ise, ellerini o suyla ýslatmýþ olanýn ýslak ellerine sürtüyor ve ýslanan elleriyle sürünüyordu.

Ýmam Muhammed, kullanýlmýþ suyun temizliðine bunu delil olarak geti­rir. Çünkü kullanýlmýþ olan bu suyu teberrüken kendilerine sürüyorlardý. Oysa ki necis olan bir þey teberrüken kullanýlmaz. Þayet o su necis olsaydý, Rasulul­lah (s.a.v.) onlarý bundan sakýndýnrdý. Ebû Hanife ise, böyle yaptýklarýnýn Peygambere ulaþtýrilmadýðým, ulaþtýrýldýðý taktirde bunu tasvip etseydi, onu delil olarak getirmek doðru olurdu, demektedir.

Yine Ebû Cuhayfe (r.a.) dedi ki : Sonra Bilal ri gördüm ki bir aneze (kýsa mýzrak) çýkarýp dikti. Rasulullah (s.a.v.) de, kollarý sývamýþ olarak ve kýrmýzý bir elbise giydiðini gördüm. Rasulullah (s.a.v.), önünde o mýzrak dikili olduðu halde orada bulunanlarla cemaat halinde iki rekat namaz kýldýrdý. Önlerinden bir çok kimse ve birçok hayvan gelip geçiyordu.

Aneze, kargýya benzer bir demirdir. Namaz kýldýklarýnda Rasulullah (s.a.v.)'in önüne dikmek için seferlerde onu beraberlerinde taþýrlardý. Komutanlarýn önlerinde silah taþýnmasý adeti buradan gelir. Bu hadiste, kýrmýzý elbise giymekte bir sakýnca bulunmadýðýna, açýk bir meydanda namaz kýlan kimsenin, önüne sütre koymasý gerektiðine ve sadece imamýn önüne konulduðunda bunun yeterli olduðuna delil vardýr. Cemaatýn hepsinin önünde ayrý ayrý sütre koymaya gerek yoktur. Çünkü imamýn kendisi, ön safta bulunanlar için, birinci safta bulunanlar da ikinci saftakiler için bir sütredir ve sütrenin önünden geçecek bir kimseye engel olunmaz. Çünkü o, na­maz kýlan ile oradan geçen arasýnda duvar mesabesinde bir engeldir.

Sütreden maksat, uzaktan gelen bir kimsenin, o kiþinin namaz kýldýðýný bilmesi ve sütre ile namaz kýlan arasýndan geçmesini önlemek içindir. Sütrenin ilerisinden geçene engel olunmaz. Uzaktan gelen bir kimsenin, o dikilenin sütre olduðunu bilmesi için, sütre olarak dikilen þeyin uzun ve kalýn olmasý gerekir. Denildi ki: Uzunluðunun bir arþýn ve kalýnlýðýnýn da parmak kalýnlýðýnda olmasý gerekir. Çünkü bir rivayete göre Rasulullah (s.a.v.) : "Ok, sütre yerine geçer buyurmuþtur."

Yardým Allah'tandýr.[71]





[70] Enfal: 8/60

[71] Ýmam Serahsî, Ýslam Devletler Hukuku, Þerhu’s-Siyeri’l-Kebir, Eðitaþ Yayýnlarý: 1/129-131



radyobeyan