irade By: meryem Date: 19 Þubat 2011, 23:20:55
irade
Din tarif edilirken: “Akýl sahibi, þuurlu insanlarý kendi iradeleri ve arzularýyla, bizatihi hayr olan þeylere sevkeden bir vaz-ý ilâhîdir.”[894] denir. Bu tarifte en mühim unsurlardan birisi “kendi iradeleri ve arzularýyla” kýsmýdýr. Demek ki dinin, insanlarý hayra þevki zarurî ve cebrî olamaz. Zira hayra sevk zorla olursa, o hayrýn faili, zorlanan deðil, zorlayandýr. Halbuki din, insaný, kâmil, hayýrhah ve hayýrkâr bir faili muhtar yapmak içindir. Ýhtiyar olmazsa diyanet de olmaz. Din Allah'ýn vaz'ý, diyanetse insanýn kesbidir .[895] Allah ile yapýlan ahitleþmenin, ceza ve mükellefiyyetin merkezi insan iradesidir.[896] Ýradenin varlýðý inkâr edildiði zaman, dünyada, ne hak, ne vazife, ne sorumluluk ne cürüm, ne ceza, hulasa hiçbirþey kalmaz.[897] Tabiat kanunlarý denilen ilâhî kanunlar âlemin ayrýlmaz unsurlarý olduðu gibi, irade ve hürriyet de, yaratýlýþa nazaran, insanýn ayrýlmaz parçasýdýr. Zira hürriyeti inkâr edersek, insanýn niçin yaratýldýðýný anlayamayýz.[898] Her insanýn kýymeti, iradesini kullanýþýna göre deðiþir. Ýradesini hasis þeylere kullanan, hakîr insandýr, þerefli þeyler uðrunda kullanan þerefli insandýr.[899] Ýnsan, zekasý ve bilgisiyle deðil, ancak iradesiyle insandýr. Zeka ve bilgi azçok hayvanlarda da vardýr. Fakat onlar insan deðiller. Onu diðer canlýlardan ayýran irade, kuvvet ve imtiyazýdýr[900]. Ýnsanlarý meleklerin dahî üstüne çýkaran, kalbindeki bu hususiyetidir.[901] Resûlullah bu hakikati þu sözleriyle beyan etmiþtir: “Allah Teala'ya insanoðlundan daha kerîm, þerefli, gelen birþey yoktur.” Sahabe:
“Ey Allah'ýn Resulü, meleklerden de mi?”
“Melekler ay ve güneþ gibi mecburdurlar. Amelleri ihtiyarî deðildir.”[902]
Ýrade, eski felsefede de yeni felsefede de “ahlâk” için en mühim mebde' kabul edilmiþtir. Fiillerinde hür ve irade sahibi olmayan bir insanýn, iþlerinin ahlâkî kýymeti yoktur, onlar için ceza veya mükâfaat abes olur.[903]
Kur'ân'da, insanýn irade sahibi olduðunu anlatan bir hayli âyet vardýr.[904] Kur'ân'ýn bir öðüt kitabý olduðu ilân edilirken:
“O, taþlanmýþ þeytanýn sözü deðildir. O halde nereye gidiyorsunuz? O Kur'an âlemler için, hele, sizlerden doðruluk isteyenler için bir öðütten baþkasý deðildir. (Bununla beraber) âlemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.” [905] buyurulur. Görülüyor ki zikr ve fikr teklifi önce âlemdeki bütün akýl sahihlerine yöneltildikten sonra bilhassa istikâmet dileyenlerin iradelerine baðlanmýþtýr. Demek ki Kur'ân'a göre de teklif ve mesuliyyet ihtiyari fiillere aittir. Keza hidayet de mükelleflerin meþîetlerine baðlýdýr. Bunun için evvelâ insanýn azm ve iradesini hayra yöneltmesi farzdýr. Fakat þunu da unutmamalý ki mükellefin istemesi ne tek illet ne tek þarttýr. Ayetin son kýsmýnda, insanýn kendisini mutlak hâkim zannetmemesi için, iradesinin, Allah'ýn mutlak iradesi sýnýrlarý içinde cereyan ettiði bildirilmektedir.[906] Bazýlarý bu tahdidi bir cebr gibi farzetmiþler, insan iradesini tamamen inkâr ederek “Sadece Allah'ýn iradesi vardýr”, demiþlerse de bu hiç doðru deðildir. Zira burada insanýn iradesi tamamen inkâr edilmiþ deðil, Allah'ýn iradesine dayanmayan bir iradenin bulunmadýðý ifade edilmiþtir. Ýnsanýn iradesinin, Allah'ýnkinden büsbütün ayrý ve O'na muhalefet edebilecek derecede muhtar ve müstakil olduðunu zan etmek Allah'ýn âlemlerin rabbi olduðunu düþünmemektir.[907]
“De ki: -Ben kendi kendime, Allah'ýn dilediðinden baþka, ne bir zarar ne bir faydaya muktedir deðilim.” [908], ayeti de ayný þekilde, Selefin görüþü olan: “Kulun, ancak Allah'ýn izniyle tesir icra eden bir kudreti vardýr. Umdesinin delili kabul edilmiþtir.[909] Yüce Allah, insana, varlýðýný, tefekkürünü, iradesini, kudretini, takdir ve tedbirini hibe etmiþ, fakat bunlarýn hiçbirisine, kendi kanununa taarruz edecek, iradesine karþý gelecek, bir hasleti, bir keyfiyeti ve takdirin ötesindeki nihâî hikmetin dýþýna çýkma salahiyteini vermemiþtir.[910] Buna göre insanlarýn ihtiyarî fiillerinde, ne sýrf cebr, ne de sýrf hürriyet vardýr.[911]
Elmalýlý Merhumun da iþaret ettikleri gibi, insanlarýn irade sahibi olmalarý Allah Teala'nýn “Rahim” isminden olmuþtur. O, rahman oluþu sebebiyle herþeyle birlikte insanlarý varlýk âlemine çýkarmýþ; rahîm oluþ sebebiyle, çalýþanla çalýþmayaný ayýrmak, ona göre ceza veya mükafaat vermek için, onlara kendi iradesinden bir hisse vermiþtir. Bu iradelerimizle fýtrî sermayelerimizi geliþtirip, kâmil bir insan olabilme imkânýna sahib oluyoruz ki bu, Allah Teala'nýn insanlara karþý, mutlak kemâl manasýnda rahmetinin ifadesidir.[912]
“Dinde zorlama yoktur. Gerçekten iman ile küfür apaçýk meydana çýkmýþtýr. Artýk, kim þeytaný tanýmayýp da Allah'a iman ederse o, muhakkak ki kopmasý olmayan en saðlam kulpa yapýþmýþtýr.” [913] (Kur'an'daki bu prensible, Allah'ýn insana en büyük ikramý ve onun iradesine verdiði kýymet, nefsinin hesabýný kendisinden sorarak, mükellefiyetler yüklemiþ olmasý açýkça ortaya konmaktadýr.[914] Hernekadar bu ayetin, cihad ayetleriyle nesh edildiðini söyleyenler varsa[915] da, cihadýn özünde bile bu prensib yatar. Çünkü cihadýn ruhunda, cemiyetinin veya baþka durumlarýn baskýsýyla çeþitli þeylere inanan insanlýðý, davet hürriyetini temin ederek, hür iradesiyle istediðine inanabileceði bir dünyaya kavuþturmak yatar. Böyle bir nizamda, inanmayan insanýn bile hürriyeti, garanti altýndadýr.[916] Ayetin nüzul sebebi enteresandýr: Ensardan bazýlarý, islam öncesi hristiyan veya musevî olan çocuklarýný, müslüman olsunlar diye zorlamak istemiþlerdi de, bu ayetle onlarý men etmiþ, kendi ihtiyarlarýyla müslüman olmalarýný istemiþti.[917] Dinde ikrah (zorlama) tasavvur edilemez; çünkü, zorlamayla yapýlan iþ, hayýr da olsa, hayýr sayýlmaz.[918] Bu dünya bir imtihan dünyasý olduðuna göre, imana veya küfre zorlama, imtihanýn ruhuna aykýrýdýr.[919]
“Eðer Allah dileseydi, peygamberlerden sonra ümmetleri, kendilerine, o apaçýk burhanlar gelmiþ bulunduðu halde, ihtilafa düþüp biribirlerini öldürmezlerdi. Fakat ihtilafa düþtüler.” [920] Allah Teala'nýn bunlara, gücü yettiði halde, müsaade etmiþtir. Fakat insanlarý belli bir yola zorla sevk etmek O'nun sünnetine uymamaktadýr. Çünkü O, insaný bu dünyaya imtihan için göndermiþtir. Eðer hareket serbestisini insandan almýþ olsaydý, imtihanýn manasý kalmazdý. Bu ayetle, peygamberleri gönderiþ sebebinin ikrah deðil, ikna ve ikaz olduðunu beyan ediyor.[921] Ýsrail Oðullarý üzerine Tür Daðý'nýn kaldýrýlarak onlardan mîsak alýnmasý[922], teklife münafî olarak, imana zorlama gibi görünüyorsa da aslýnda daðýn uzun müddet desteksiz durmasý alýþkanlýk hâsýl edeceðinden, sonrasý itibarý ile teklife münafî deðildir.[923]
Ýnsanlarýn ve cinlerin ibadet etsinler diye yaratýlmýþ[924] olmalarýna raðmen, çoðunun ibadetten uzak yaþamalarý, Allah'ýn onlarý, mecburen deðil, ihtiyarlarýyla ibadet ediciler olsunlar diye yarattýðýný gösterir. Bundan dolayý çoðu insanlar, Allah'ýn kendilerine verdiði iradeleriyle ibadet etmemeyi istediler.[925]
Kur'an'da, insanlarýn dünyayý ahirete tercihleri[926], müminlerin ahireti tercih ederek mallarýndan canlarýndan geçmeleri [927] “Ýþtira” kelimesiyle ifade edilmiþtir ki bununla, alýþ-veriþteki geniþ hürriyetin, insanýn manevî ve ahlâkî alanlarýnda da var olduðu anlatýlmaktadýr. Aslýnda mallar da canlar da Allah'ýn milkidir. Binaenaleyh Allah'ýn onlarý satýn alarak onlara sahib olmasý düþünülemez. Burada Allah Teala, pek ince-bir nezâket ile kullarýný taate ve cihada davet etmektedir. Hakikat þu ki, Allah insanlara can mal ve onlarda belli bir müddet tasarruf hakký ve izni vermiþtir; iradeleriyle o izni iyilikte kullanmalarýný teklif etmektedir.[928] Bu muvakkat izne biz “irâde-i cüziye” diyoruz.[894] A. H. Akseki, Ýslâm, 53.
[895] Elmalýlý, 1/84, 89.
[896] S. Kutub, 1/71; Þeltût, 64; Z. Mübarek, 136.
[897] F. Kam, Dinâ Felsefî Sohbetler, 139.
[898] a. g. e., 138.
[899] Küþeyrî, Letâif, 1/298.
[900] A. F. Baþgil, Gençlerle Baþbaþa, 24.
[901] Gazâlî, 3/11
[902] Muttaki Hindî, 13/166.
[903] A. H. Akseki, Ahlak Dersleri, 47, Ýslam, 308; A. Emin, Ahlak, 116.
[904] Bakara: 2/86, 90; Tevbe: 9/38,111; Hûd: 11/15; Kehf: 18/29; Câsiye: 45/15 v, b.
[905] Tekvîr: 81/25,29.
[906] Elmalýlý, 8/5625
[907] a. g. e., 8/5629.
[908] Yunus: 10/49.
[909] RM., 11/130.
[910] S. Kutub, 4/131 – 132.
[911] Kummî, 28.
[912] Elmalýlý, 34 - 36.
[913] Bakara: 2/256.
[914] S. Kutub, 3/27.
[915] Taberî, 3/11.
[916] S. Kutub, 3/30 – 34.
[917] Taberi, 3/10-11.
[918] RM., 3/12.
[919] Râzî, 7/14; RM., 3/13, Kaffâl'ýn görüþü
[920] Bakara: 2/253.
[921] Mevdûdî, Terhim, 269
[922] Bakara: 2/64.
[923] RM., 1/280 - 281: R. Rýzâ, 1/340.
[924] Zariyât: 51/56.
[925] Zamahþerî, 4/21.
[926] Bakara: 2/86,89.
[927] Tevbe: 9/111.
[928] Elmalýlý, 4/2622
Ynt: irade By: arife7d Date: 07 Ekim 2014, 12:02:44
Allah razý olsun ödevimde yardýmcý oldunuz :))
Ynt: irade By: ibrahim7c Date: 09 Ekim 2014, 15:55:10
insan herzama iradesine sahip çýkmaldýr