Niyyetin Fiillerdeki Ehemmiyeti By: meryem Date: 19 Þubat 2011, 22:41:30
Niyyetin Fiillerdeki Ehemmiyeti
Bütün bu izahlardan, kulun fiilinin yaratýcýsý olmadýðýný, fakat o fiildeki iradesinin neticesi olan kesbi sebebiyle mesul olduðunu gördük. Mesuliyetin menbaý olan iradenin biraz daha gerisine gidersek orada “niyet”"! buluruz ve binaenaleyh mesuliyetin gerçek kaynaðýný bulmuþ oluruz. Ýþte bu ehemmiyetinden dolayý, sahîh hadis kitaplarýnýn birincisi sayýlan Sahîh-i Buhâri'nin ilk hadîsi þudur:
Hz. Ömer (r.a.) tarafýndan mervî olarak Resulullah (a.s.) þöyle buyurmuþtur:
“Amellerin (kýymeti) ancak niyyetlere göredir. Herkesin niyyet ettiði neyse eline geçecek olan ancak odur. Artýk nail olacaðý bir dünya veya nikah edeceði bir kadýndan dolayý hicret etmiþ kimse varsa, hicret sebebi olan þeye eriþir (Allah'ýn ve Resulünün rýzasýna deðil.).”[1436] Bir diðer hadîste:
“Müminin niyyeti amelinden hayýrlýdýr.” [1437], bir diðerinde de
“Amellerin fazileti sâdýk niyetlerdir.”[1438] buyurulmuþtur. Ebu Hureyre (r.a.)'ýn rivayet ettiði bir habere göre, kýyamet günü Allah, rýzasý için cihad etmiþ bir kimseye:
“Niçin savaþmýþtýn?” diye sorar. O kul:
“Senin yolunda cihad etmeyi emretmiþtin, ben de öldürülene kadar savaþtým.” der. Allah Teala:
“Hayýr, yalan söylüyorsun. Aslýnda sen, 'Falan mücahid.' desinler diye savaþtýn, istediðin oldu da.” buyurur ve onun cehenneme atýlmasýný emreder.[1439]
Hacc, 37. ayette
“Elbette kurbanlarýn ne etleri, ne kanlarý Allah'a eriþmez. Fakat sizden Allah'a ancak takva ulaþýr.” buyurulur. Demek ki, bedenî, mâlî, hem be'deni hem mâlî olsun, bütün ibadetlerin görünüþleri ne kadar iyi olursa olsun, itibar onlara deðil, kalblerdeki niyyetin ihlasýnadýr. Bütün ibadetlerin cevheri ve özü budur.[1440] Sevab ve ikâbde müessir olan amellerin görünüþleri deðildir. Bir kimse öðle vaktinde güneþin karþýsýnda alnýný secdeye kor da bununla Allah'a ibadet kasdederse, bu islâmýn en büyük tezahürlerinden biri olur, eðer bununla güneþe tapmak kasdetmiþse bu da küfrün en müdhiþ þekillerinden biri olur.[1441] “Ýþ ayný ama niyyetler farklý. Bunun için müslümanlýkta insanýn ahlâkî kýymeti zahirî amellerinden çok niyyetiyledir. Hüsnü niyyete baðlý olmayan iþ ahlâki kýymete sahib deðildir.”[1442] Bu Resulullah (a.s.)'ýn hadîsinde güzelce anlatýlmaktadýr:
“Allah sizin suretlerinize ve amellerinize bakmaz, belki kalblerinize ve niyyetlerinize bakar.” [1443] Nitekim “Hataen yaptýklarýnýzda size bir günah yoktur, fakat kalblerinizin kasdý olanda günah vardýr.” [1444] buyurulur. Þu kadar var ki hata ve nisyanýn hepsi bu ayet þümulüne girmez. Çünkü bunlar iki çeþiddir. Sahibi mazur görülenler, sahibi mazur görülmeyenler. Mesela, üzerindeki pisliði gördüðü halde temizliði sonraya býrakarak unutan kimse mazur deðildir. Bazý hata ve nisyandan korunmak mümkin deðilse de bazýlarýndan korunulabilir. Bunun için insan mümkin olanlarýndan korunmaya âzami gayreti göstermelidir. Çünkü bunlardan mükelleftir, keza bundan dolayý hata ve nisyandan tamamen affedilmeyi, mükellef tutulmamayý deðil hesaba çekilmemeyi istemeli.[1445]
“Rabbimiz, eðer unuttuysak veya kasdýmýz olmayarak hata ettiysek bizi ondan hesaba çekme.” [1446] diye dua etmelidir.
Evet, niyyet öyle bir hususiyete sahibdir ki onunla adetler ve hareketler ibadet elbisesi giyerler. O, ölü halleri canlý ibadetlere çeviren bir hayat iksiridir, bir ruhtur. Seyyiât iyiliklere, hasenat kötülüklere onunla tebdil olur. O, ibadet cesedinin ruhudur, onun ruhu da ihlastýr.[1447] Niyyetsiz amel boþa yorulmaktýr, halis olmayan niyyetle yapýlan amelse riyâkârlýktýr.[1448]
Ýnsanlarýn ahvâl ve efâlinde esas hissesi bu niyyetidir. Bundan dolayý þer fiil ve fikirlere niyyet ettikleri zaman, bunlar Allah Teala'nýn yaratmasýyla da olsa, þerrin bu çeþidinin sahib ve mesulü insandýr. Asýl “þerler” de bunlardýr.
[1436] Buhâri (1/3); Müslim, Ýmare, 45 (3/1515); Ebu Davud, Talak (2/262); Nesâî, Taharet, (1/59).
[1437] Muttaki Hindi, 3/239.
[1438] a. g. e., 3/239.
[1439] Râzî, 9/25.
[1440] Kuþeyrî, Letâif, 4/218
[1441] Razî, 9/25.
[1442] A. H. Akseki, Ahlâk Dersleri, 92 - 93, Ýslâm, 318.
[1443] Müslim, Birr ve Sýla, 10 (4/1987); Ýbn Mâce, Zühd, 9 (2/1388).
[1444] Ahzab: 33/5.
[1445] Elmalýlý, 2/1003 -1004. Bu hususta deðiþik izahlar için bkn. Taberî, 3/103 -104; Zamahþerî, 1/408; Râzî, 7/144; Þevkânî, 1/307; R. Rýza, 3/148 -149; S, Kutub, 3/103.
[1446] Bakara: 2/286.
[1447] S. Nursî, Mesnevi Nuriye, 63 - 74
[1448] Gazali, 4/450.