Diyanet Vakfý Meali
Pages: 1
Fussilet Suresi By: Eslemnur Date: 19 Þubat 2011, 04:23:40
41-FUSSILET

Adýný, 3. âyette geçen "fussýlet" kelimesinden almýþtýr. Secde, Hâ, Mîm ve Mesâbih adlarý ile de anýlan bu sûre,Mekke'de inmiþtir. 54 (ellidört) âyettir.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ýn adýyla.

1. Hâ. Mîm.

2. (Kur'an) rahmân ve rahîm olan Allah katýndan indirilmiþtir.

3. (Bu,) bilen bir kavim için, âyetleri Arapça okunarak açýklanmýþ bir kitaptýr.

4. Bu kitap müjdeleyici ve uyarýcýdýr. Fakat onlarýn çoðu yüz çevirdi. Artýk dinlemezler.

3. ayette geçen “fussýlet” (açýklanmýþtýr) kelimesi þu þekillerde izah edilmiþtir. a) Kur’an’ýn hükümleri, kýssalarý, mev’izeleri açýkça beyan buyurulmuþtur. b) Lafzý itibariyle fasýlalarý, surelerin evvel ve ahirleri ayýrdedilmiþtir. c) Manasý itibariyle vaadleri, tehditleri, kýssalarý, hükümleri, misalleri, öðütleri... ayrý ayrý belirtilerek açýklýða kavuþturulmuþtur.


5.
Ve dediler ki: Bizi çaðýrdýðýn þeye karþý kalplerimiz kapalýdýr. Kulaklarýmýzda da bir aðýrlýk vardýr. Bizimle senin aranda bir perde bulunmaktadýr. Onun için sen (istediðini) yap, biz de yapmaktayýz!

Kureyþ, bu sözleriyle Kur’an’ýn dinlemekten kaçýnarak, Hz. Peygamber’le aralarýndaki din ihtilafýný açýða vuruyor ve Allah’ýn Resulü Kur’an okuyup Allah’a çaðýrdýðý zaman kendisiyle alay ediyordu.


6. De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insaným. Bana ilâhýnýzýn bir tek Ýlâh olduðu vahy olunuyor. Artýk O'na yönelin, O'ndan maðfiret dileyin. Ortak koþanlarýn vay haline!

“Allah’a yönelme” iman, itaat, tevhid, ibadet ve ihlasla mümkündür. Ayný zamanda, þeytanýn telkinlerine uymamak, Allah’ý býrakýp baþka dost ve uydurma þefaatçýlar edinmemek, Allah’a yönelmenin temel þartlarýdýr.


7.
Onlar zekâtý vermezler; ahireti inkâr edenler de onlardýr.

8. Þüphesiz iman edip iyi iþ yapanlar için tükenmeyen bir mükâfat vardýr.

9.
De ki: Gerçekten siz, yeri iki günde yarataný inkâr edip O'na ortaklar mý koþuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.

10.
O, yeryüzüne sabit daðlar yerleþtirdi. Orada bereketler yarattý ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gýdalar takdir etti.

11.
Sonra duman halinde olan göðe yöneldi, ona ve yerküreye: Ýsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. Ýkisi de "Ýsteyerek geldik" dediler.

Cenab-ý Hakk’ýn “yer ve gökten istediði”, her ikisinin de kendilerine yüklenen görevlerin gereðini yerine getirmeleridir.


12. Böylece onlarý, iki günde yedi gök olarak yarattý ve her göðe görevini vahyetti. Ve biz, yakýn semâyý kandillerle donattýk, bozulmaktan da koruduk. Ýþte bu, azîz, alîm Allah'ýn takdiridir.

Her göðe görevinin vahyedilmesi, meleklerin, yýldýzlarýn ve diðer gök cisimlerinin, yaratýlmak suretiyle her birine iþlerinin bildirilmesidir.



13.
Eðer onlar yüz çevirirlerse de ki: Ýþte sizi Ad ve Semûd'un baþýna gelen kasýrgaya benzer bir kasýrgaya karþý uyarýyorum!

14. Peygamberler onlara: Önlerinden ve arkalarýndan gelerek Allah'tan baþkasýna kulluk etmeyin, dedikleri zaman, "Rabbimiz dileseydi elbette melekler indirirdi. Onun için biz sizinle gönderilen þeyleri inkâr ediyoruz" demiþlerdi.

Bu kavimlere her devirde peygamberler gönderildiði ve peygamberlerin onlarla yakýndan ilgilendiði anlaþýlmaktadýr.


15.
Ad kavmine gelince, yeryüzünde haksýz yere büyüklük tasladýlar ve: Bizden daha kuvvetli kim var? dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'ýn, onlardan daha kuvvetli olduðunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi (mucizelerimizi) inkâr ediyorlardý.

16. Bundan dolayý biz de onlara dünya hayatýnda zillet azâbýný tattýrmak için o uðursuz günlerde soðuk bir rüzgâr gönderdik. Ahiret azabý elbette daha çok rüsvay edicidir. Onlara yardým da edilmez.

“Uðursuz günler” gönderilen þiddetli fýrtýnanýn ardý arasý kesilmeden devam ettiði ve bu yüzden kavmin helak olduðu günlerdir. Yoksa bizzat günlerin kendisinde uðursuzluk diye bir þey yoktur.


17. Semûd'a gelince onlara doðru yolu gösterdik, ama onlar körlüðü doðru yola tercih ettiler. Böylece yapmakta olduklarý kötülükler yüzünden alçaltýcý azabýn yýldýrýmý onlarý çarptý.

18. Ýnananlarý kurtardýk. Onlar (Allah'tan) korkuyorlardý.

19. Allah'ýn düþmanlarý, ateþe sürülmek üzere toplandýklarý gün, hepsi bir araya getirilirler.

20.
Nihayet oraya geldikleri zaman kulaklarý, gözleri ve derileri, iþledikleri þeye karþý onlarýn aleyhine þahitlik edecektir.

21.
Derilerine: Niçin aleyhimize þahitlik ettiniz? derler. Onlar da: Her þeyi konuþturan Allah, bizi de konuþturdu. Ýlk defa sizi o yaratmýþtýr. Yine O'na döndürülüyorsunuz, derler.

22.
Siz ne kulaklarýnýzýn, ne gözlerinizin, ne de derilerinizin aleyhinize þahitlik etmesinden sakýnmýyordunuz, yaptýklarýnýzdan çoðunu Allah'ýn bilmeyeceðini sanýyordunuz.

23.
Rabbiniz hakkýnda beslediðiniz zan var ya, iþte sizi o mahvetti ve ziyana uðrayanlardan oldunuz.

24.
Þimdi eðer dayanabilirlerse, onlarýn yeri ateþtir. Ve eðer (tekrar dünyaya dönüp Allah'ý) hoþnut etmek isterlerse, memnun edilecek deðillerdir.

25.
Biz onlara birtakým arkadaþlar musallat ettik de onlar önlerinde ve arkalarýnda ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiþ olan cinler ve insanlar için (uygulanan) azap onlara da gerekli olmuþtur. Kuþkusuz onlar hüsrana düþenlerdi.

Kötü arkadaþlarýn inanmayanlara süslü gösterdikleri þey, dünya iþleridir. Çünkü dünyanýn yalnýz maddi menfaat ve nefsani isteklere uygun tarafýný görürler ve sadece onu isterler. Ahiret iþlerini de arkalarýna atarlar. Dirilme ve hesabý inkar etmekle rahata kavuþacaklarýný telkin ederler.


26. Ýnkâr edenler: Bu Kur'an'ý dinlemeyin, okunurken gürültü yapýn. Umulur ki bastýrýrsýnýz, dediler.

27.
O inkâr edenlere þiddetli bir azabý tattýracaðýz ve onlarý yaptýklarýnýn en kötüsüyle cezalandýracaðýz.

28. Ýþte bu, Allah düþmanlarýnýn cezasý, ateþtir. Ayetlerimizi inkâr etmelerinden dolayý, orada onlara ceza olarak ebedî kalacaklarý yurt (cehennem) vardýr.

29.
Kâfirler cehennemde: Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptýranlarý bize göster de aþaðýlanmýþlardan olsunlar diye onlarý ayaklarýmýzýn altýna alalým! diyecekler.

30. Þüphesiz, Rabbimiz Allah'týr deyip, sonra dosdoðru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayýn, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler.

Melekler, ayette vasýflarý belirtilen müminlere, zikredilen müjdeleri ölüm sýrasýnda vereceklerdir. Bunu Hz. Ebu Bekir, söz ve davranýþla düzgün olmak; Hz. Ömer münafýklýk etmemek; Hz. Osman, amelde ihlaslý olmak, Hz. Ali, farzlarý eda þeklinde yorumlamýþlardýr. Meleklerin, “korkmayýnýz” müjdesi, ölüm sonrasý ve geçmiþ amellerle ilgilidir. “Tasalanmayýnýz” diye müjdeleri ise, geride býrakýlan evlat ve aile ile ilgilidir.



31. Biz dünya hayatýnda da, ahirette de sizin dostlarýnýzýz.Orada sizin için canlarýnýzýn çektiði her þey var ve istediðiniz her þey orada sizin için hazýrdýr.

32.Gafûr ve rahîm olan Allah'ýn ikramý olarak.

33. (Ýnsanlarý) Allah'a çaðýran, iyi iþ yapan ve "Ben müslümanlardaným" diyenden kimin sözü daha güzeldir?

Ayette vasýflarý anlatýlan zat, Resulullah (s.a.)’dýr. Bazýlarýna göre ayet müezzinler hakkýnda nazil olmuþtur. Allah’ýn davetine uyan ve insanlarý da uymaya davet eden herkesin de bu vasfýn sahibi olacaðý belirtilmiþtir.


34. Ýyilikle kötülük bir olmaz, Sen (kötülüðü) en güzel bir þekilde önle. O zaman seninle arasýnda düþmanlýk bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.

Kötülük, en güzel haslet ne ise onunla önlenir. Mesela gazaba sabýr, bilgisizliðe hilim, kötülüðe af ile karþýlýk verilir.


35. Buna (bu güzel davranýþa) ancak sabredenler kavuþturulur; buna ancak (hayýrdan) büyük nasibi olan kimse kavuþturulur.

Þeytandan gelen kötü düþünce, þeytanýn insaný güzel tutum ve davranýþlardan uzaklaþtýrmak için verdiði vesvesedir.



36. Eðer þeytandan gelen kötü bir düþünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sýðýn. Çünkü O, iþiten, bilendir.

37. Gece ve gündüz, güneþ ve ay O'nun âyetlerindendir. Eðer Allah'a ibadet etmek istiyorsanýz, güneþe de aya da secde etmeyin. Onlarý yaratan Allah'a secde edin!

38. Eðer insanlar büyüklük taslarlarsa (bilsinler ki) Rabbinin yanýnda bulunan (melekler) hiç usanmadan, gece gündüz O'nu tesbih ederler.

39.
Senin yeryüzünü kupkuru görmen de Allah'ýn âyetlerindendir. Biz onun üzerine suyu indirdiðimiz zaman, harekete geçip kabarýr. Ona can veren, elbette ölüleri de diriltir. O, her þeye kadirdir.

40. Åyetlerimiz hakkýnda doðruluktan ayrýlýp eðriliðe sapanlar bize gizli kalmaz. O halde, ateþin içine atýlan mý daha iyidir, yoksa kýyamet günü güvenle gelen mi? Dilediðinizi yapýn! Kuþkusuz O, yaptýklarýnýzý görmektedir.

Ayetler hakkýnda, doðruluktan ayrýlýp eðriliðe sapma hususu, doðruyu kötüleme, tahrife yeltenme, batýl tevillere kalkýþma ve manasýz tartýþmalara giriþme þeklinde yorumlanmýþtýr.



41. Kendilerine Kitap geldiðinde onu inkâr edenler (þüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardýr). Halbuki o, eþsiz bir kitaptýr.

42. Ona önünden de ardýndan da bâtýl gelemez. O, hikmet sahibi, çok övülen Allah'tan indirilmiþtir.

43. (Resûlüm!) Sana söylenen, senden önceki peygamberlere söylenmiþ olandan baþka bir þey deðildir. Elbette ki senin Rabbin, hem maðfiret sahibi hem de acý bir azap sahibidir.

44. Eðer biz onu, yabancý dilden bir Kur'an kýlsaydýk, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlý þekilde açýklanmalý deðil miydi? Arab'a yabancý dilden (kitap) olur mu? De ki: O, inananlar için doðru yolu gösteren bir kýlavuzdur ve þifadýr. Ýnanmayanlara gelince, onlarýn kulaklarýnda bir aðýrlýk vardýr ve Kur'an onlara kapalýdýr. (Sanki) onlara uzak bir yerden baðýrýlýyor (da Kur'an'da ne söylendiðini anlamýyorlar.)

45.
Andolsun biz Musa'ya Kitab'ý verdik, onda da ayrýlýða düþüldü. Eðer Rabbinden bir söz geçmiþ olmasaydý, aralarýnda derhal hükmedilirdi (iþleri bitirilirdi). Onlar Kur'an hakkýnda derin bir þüphe içindedirler.

Geçmiþ sözden maksat,hesabýn ve cezanýn kýyamet gününe kadar tehir edilmiþ olmasýdýr. Bu sözden dolayý Kitap’ta ayrýlýða düþenler Kitab’ý yalanlayanlar dünyada helak olmuþ ve azaba uðratýlmýþlardýr.



46. Kim iyi bir iþ yaparsa, bu kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa aleyhinedir. Rabbin kullara zulmedici deðildir.

47. Kýyamet gününün bilgisi, O'na havale edilir. O'nun bilgisi dýþýnda hiçbir meyve (çekirdeði) kabuðunu yarýp çýkamaz, hiçbir diþi gebe kalmaz ve doðurmaz. Allah onlara: Ortaklarým nerede! diye seslendiði gün: Buna dair bizden hiçbir þahit olmadýðýný sana arzederiz, derler.

48. Böylece önceden yalvarýp durduklarý onlardan uzaklaþmýþtýr. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadýðýný anlamýþlardýr.

49. Ýnsan hayýr istemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliðe düþer, üzülüverir.

Ýnsanýn istediði hayýr; mal, sýhhat, refah gibi dünyalýk arzulardýr. Þer ise; fakirlik, mihnet ve sýkýntýdýr.



50. Andolsun ki, kendisine dokunan bir zarardan sonra biz ona bir rahmet tattýrýrsak: Bu, benim hakkýmdýr, kýyametin kopacaðýný sanmýyorum, Rabbime döndürülmüþ olsam bile muhakkak O'nun katýnda benim için daha güzel þeyler vardýr, der. Biz, inkâr edenlere yaptýklarýný mutlaka haber vereceðiz ve muhakkak onlara aðýr azaptan tattýracaðýz.

51
. Ýnsana bir nimet verdiðimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir þer dokunduðu zaman da yalvarýp durur.

52.
De ki: Ne dersiniz, eðer o (Kur'an), Allah tarafýndan ise siz de onu inkâr etmiþseniz o zaman (haktan) uzak bir aynlýða düþenden daha sapýk kim vardýr?

53.
Ýnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceðiz ki onun (Kur'an'ýn) gerçek olduðu, onlara iyice belli olsun. Rabbinin her þeye þahit olmasý, yetmez mi?

Ayetteki “ufuklar” kelimesinden insaný çevreleyen dýþ alemi, “kendi nefisleri” ifadesinden de insanýn kendi biyolojik ve ruhi yapýsýný anlamak mümkündür. Buna göre ayetin manasý, “Biz insana gerek kendisini çevreleyen dýþ alemde, gerekse bizzat kendi maddi ve ruhi yapýsýnda bulunan ve bizim varlýðýmýzý ve gücümüzün mükemmelliðini ýsbatlayan delilleri göstereceðiz” demek olur ki, gerçekten, mutasavvýflarýn “büyük alem” ve “küçük alem” dedikleri  bu iki alemle ilgili olarak ilmin tesbit ettiði akýllara durgunluk veren bilgiler, Allah’ýn varlýðýna ve gücünün sonsuzluðuna dair önemli deliller ortaya koymaktadýr.


54. Dikkat edin; onlar, Rablerine kavuþma konusunda þüphe içindedirler. Bilesiniz ki O, her þeyi (ilmiyle) kuþatmýþtýr.





radyobeyan