Kuranda Ýnsan Psikolojisi
Pages: 1
Kuranda Temel Kavramlar By: meryem Date: 18 Þubat 2011, 18:25:58
KUR'AN'DA TEMEL KAVRAMLAR

Sunuþ

 Ýslâm topraklarýnýn çeþitli yörelerinde olduðu gibi Türkiye'de de son asýrdaki 'Kur'an'a dönüþ' hareketi belli düzeylerde sürmektedir. Bundan yaklaþýk ondört. asýr önce Hatem'ül-Enbiya'nýn kalbine 'inzal'le bir çe­kirdek halinde ekilen ve 'tenzille onun hayatýnýn son yirmi üç yýllýk döneminde tüm yaþayýþýyla filizini çý­karýp gövdesi üzerinde yükselen ve dallanýp yaprak­lanarak çiçek açan ve en sonunda da meyvesini veren Allah Kelâmý'nýn bu son þekli yüzyýllarca yeryüzünün üçte birini gölgelendirmesinin ardýndan insanlýðýn nef­sinde adeta 'nisyan' karanlýðýna terkedilmiþ ve bunun sonucunda modern Promete'nin azgýn iþtahý doymak bilmez bir ahtapot halinde tüm yeryüzünü sarmýþtýr. Özellikle önceki yüzyýlýn sonlarýndan itibaren bu ah­tapotun suratýndaki makyajýn silinmeðe ve gerçek yü­zünün olanca çirkinliði ve dehþetiyle ortaya çýkmaya baþlamasý üzerine müslümanlar yeniden Allah'ýn Kelâmý'na yönelme gereði duymuþlar ve bu Kelâm'ýn na­sýl ilk günkü tazeliðiyle yerinde durduðunu” zamanýn ihtiyarlamasýna karþýn onun nasýl da gittikçe tazelen­diðini görmüþlerdir.

Batý patentli ahtapotun zehiriyle varlýðý en derinden yaralanan ve bu yaranýn kansere dönüþmesiyle birlikte 'ayakta kalabilen saðlarý'yla acil bir þifa ara­yan insanlýðýn çaresiz baþvuracaðý ve büyük bir susuz­lukla aradýðý ilâç kuþkusuz Allah'ýn Kelâmý'ndadýr. Ne var ki, sürekli gözlerden kaçýrýlan ve elden geldiðince gizlenmeye çalýþýlan bu ilâç kendisini her yönüyle su­nacak 'doktor'lar beklemektedir. Ýnsanlýðýn geleceði bu doktorlarýn çalýþmalarýna ve Allah Kelâmý'nýn ilâcýn­dan 'hastalarý'ný faydalandýrabilmelerine baðlýdýr. Eðer Kur'an gerçekten anlaþýlabilmiþ ve anlatýlabilmiþ ol­saydý Batý'nýn zehirleri altýn kupalarda sunulmuþ bile olsa en azýndan müslümanlar arasýnda asla alýcý bula­mazdý. Ama, ne yazýk ki, bu zehirlerin müslüman be­denlere kolayca þýrýnga edilmiþ olmasý bir yana, onlarý Kur'an'la karþýlamalarý gereken bazý müslüman 'doktor'lar da bu zehirleri insanlýðýn zehirlenmesi karþýsýn­da adeta birer 'panzehir' gibi görüp, Kur'an'ýn bütünüy­le þifa verici ilâcýný onlarla özdeþleþtirme yoluna git­miþler, hattâ Kur'an'ýn ilâcýný o zehirlerin elde edildi­ði lâboratuarlardaki tüplerde 'denemek' gibi çok yanlýþ yollara baþvurmuþlardýr.

Kur'an'ý anlamak önce onun sunulduðu ve kabý niteliðindeki dilini anlamakla mümkündür. Sözgelimi, bir insan varlýðýnýn özünü oluþturan 'ruh'u ve onu baþkalarýndan ayýran bir takým kiþisel nitelikleriyle in­sansa da, öncelikle onu karþýdakine tanýtan kendisin­den ayrýlmaz özellikteki dýþ görünümüdür. Boyu, beden yapýsý, yürüyüþü, yüzü, gözü ve kaþýyla baþkalarý ara­sýnda seçilen bir insanýn bu dýþ yapýsýný attýðýmýzda,onu tanýmak için kendisine ulaþacaðýmýz yolu ve, asýl varlýk özüne gireceðimiz kapýyý kaybetmiþiz demektir; o halde insaný tanýmak için önce onu 'zahirî' özellikle­riyle bilmemiz gerekir. Aynen bunun gibi, Kur'an dili ve bu dilin ifade aracý olan harfler, kelimeler ve cüm­leler onun zahirî yanýný oluþturduðundan, ancak bu yanýný tanýdýktan sonra onun asýl özüne inmek müm­kün olabilir.

Kur'an üzerinde müslümanlar tarafýndan olduðu kadar, gayr-ý müslimler tarafýndan da çok çeþitli ve çok yönlü çalýþmalar yapýlmýþtýr. Bunlardan bir tanesi de onun anlamýnýn, yani varlýk özünün oturduðu dili­nin baþta gelen ifade þekilleri olan 'kavramlar' üzerin­de yapýlan çalýþmalardýr. Ýslâm Tarihi'nde bu türden yapýlan çalýþmalar içinde en ünlülerinden olan Ragýp el-Ýsfahanî'nin Müfredat Ebu'l-Beka'nýn Külliyavý ve benzerlerinin yanýsýra, Firuzabadî'nin Kamus'u gibi lûgatlar ve Ýbn-i Kuteybe'nin Tefsir'u Ðarib'il-Kur'an'ý gibi Kur'an'ýn müteþabihleri, garaibi, acaibi üzerinde kýymetli eserler verilmiþtir. Bu eserlerden hiç birinin henüz Türkçe'ye kazandýrýlmamýþ olmasý bir yana, her bir eser kuþkusuz yazarýnýn bilgisi ve yeteneði ölçü­sünde deðer sahibidir. Yüzlerce yýl önce bu eserler­de sunulan bilgiye kendilerinden sonra daha baþka bil­gilerin de çeþitli eserlerle eklenmiþ olmasý kaçýnýlmaz­dýr.

Kur'an'ý anlamak onun dýþ yapýsý olan dilini an­ladýktan sonra onu yaþamayý, hayata hayat yapmayý gerektirir. Onu zahiriyle, dilini ve bu dilin oturduðu çerçeveyi çok iyi bilen biri belli ölçülerde tanýyabilir. Ne var ki, bu yalnýzca zahirde kalan bir anlayýþ olmak­tan öte geçmeyecektir. Her türlü 'doðru' bilgiyi çekir­dek halinde ihtiva eden Kur'an'ýn asýl varlýðýný oluþtu­ran 'anlamý'na ancak insanýn da asýl varlýðýný oluþturan ruhunun merkezi 'kalp'le varýlabilir. Bu da ona yaklaþan kalbin onun ayetleriyle temizlenmiþ olmasýný gerektirir; temizlenmek onu yaþamakla birlikte yürür. O halde, her müslüman kalbî temizliði, basiretinin de­recesi ölçüsünde Kur'an'ý anlayabilir. Kur'an hiç bir zaman tek bir anlam düzeyine hitap eden monoton bir kitap deðildir. O sýnýrsýz ve ulaþýlamayan derinlikte anlam katmanlarýyla doludur. Nasýl her insanýn kalbî hayatý ve dolayýsýyle anlayýþ, kavrayýþ derecesi birbi­rinden farklýysa, iþte her bir insan bu farklýlýðý içinde Kur'an'dan kabý kadar, kapasitesi kadar alýr. Hiç bir zaman Kur'an karþýsýnda her insanýn durumu ayný olamaz. Bundandýr ki, o rasûllerin yanýsýra, Ulü'1-emr, evliya, zikr ehli, alimler, ilimde rüsûh sahibi olanlar, dinde tefakkuh ehli, istinbat ehli, rabbaniler, imamlar, Allah'ýn ledünnü'nden ve Kitap'tan bir ilme sahip olan­lardan söz ettiði gibi, tefekkür, teemmül, akletme, þu­ur, fýkhetme, tedebbür, tezekkür gibi melekelerden söz eder. O halde, herhangi bir kimsenin Kur'an'dan anladýðýna “Kur'an budur” demeyip, “benim Kur'an'dan anladýðým budur” demesi en doðru bir harekettir.

Baþta belirttiðimiz gibi, Türkiye'de 'Kur'an'a dö­nüþ' çalýþmalarýnýn belli bir mesafe katettiði þu dö­nemde, bir kaç yýldýr sürdürdüðümüz 'Mekke-Rasûller'in Yolu' ve 'Ýslâm Temel Ýlkeler' gibi kitaplarýmýz­da yeri geldikçe kýsa deðinilerde bulunduðumuz temel Kur'aný kavramlar üzerindeki çalýþmalarýmýzý bir ki­tap halinde yayýnlayýp, Kur'an'ý anlamak, anlatmak ve yaþamak çabasý içindeki kardeþlerimizin istifadesine sunma arzusuyla elinizdeki bu kitap ortaya çýkmýþ bu­lunuyor. Bu konuda þimdiye kadar yazýlmýþ klâsik eser­lerin çevrilmesinden çok, onlardan da yararlanarak ye­ni bir çalýþmada bulunmanýn daha yararlý olacaðýný düþündük. Ayrýca, Kur'an'ýn dilinin oturduðu temel kavramlarý yalnýzca dil yönünden deðil, Kur'an'ýn an­lam bütünlüðünden her bir kavramýn üzerine düþen payý da bu anlam bütünlüðü içinde vermeyi denedik ve belki bu yönüyle bu çalýþmamýz her türlü eksiklik ve mütevaziliðine raðmen orijinal sayýlabilir. Kuþkusuz bu çalýþmamýz da ancak sahip olduðumuz kapasite ölçü­sünde bir deðere sahip bulunmaktadýr.

Çalýþmamýzý beþ ana bölümde topladýk. Gerçi, bir­biriyle tam bir örgü halinde bulunan kavramlarý belli kategorilere dahil etmenin zorluðu kitabý bölümlere ayýrmayý güçleþtirmedi deðil; bununla birlikte gerek kitabýn okunmasýný kolaylaþtýrmak, gerekse birbiriyle çok daha yakýndan baðlantýlý görünen kavramlarý bir arada ele alabilmek için her türlü zorluðuna  raðmen belli bir kategorilendirmeye gitme zorunluðu duyduk. Yine de, çalýþmamýz boyunca bir takým tekrarlarda bu­lunmaktan kendimizi alamadýk. Bu bakýmdan, bir kav­ramýn iyice anlaþýlmasý diðer kavramlarýn ve dolayýsýy­le kitabýn bütününün anlaþýlmasýna baðlý olmaktadýr.

Kitapta Kur'an'ýn tüm kavramlarýný kuþkusuz ele alamadýk. Bir baþlangýç niteliðindeki bu çalýþma Kur'­an'ýn anlaþýlmasýnda birinci derecede önemli gördüðü­müz kavramlarýn kýsa ve özlü açýklamalarýný ihtiva etmektedir.

Kitabý yazarken dil, yönünden öncelikle Ragýp el-Ýsfahanî'nin Müfredat'ýyla Ebu'l-Beka'nýn Külliyat'ý ve Yeni Kamus gibi bazý Arapça-Türkçe sözlüklerden ya­rarlandýk. Kavramlarýn Kur'an'ýn anlam bütünlüðü içinde açýklanmasýnda merhum Elmalýlý Hamdi Yazýr' ýn baþtan sona okumak gereði duyduðumuz ölümsüz tefsiri Hak Dini Kur'an Dili en büyük baþvuru kayna­ðýmýz oldu. Bunlardan sonra, ikinci derecede, gerçek­ten büyük bir müfessir olduðu kadar Ýslâm hikmetinin yüzyýlýmýzdaki ender temsilcilerinden olan ve tefsirinde Þii-Sünnî tüm rivayetlere yer veren Allâme Muhammed Hüseyn Tabatabaî'nin El-Mizan fî Tefsir'il-Kur'an'ý ve Kütüb-ü Sitte olarak bilinen ünlü hadis külliyatýn­dan Buharý, Müslim, Tirtmizî ve îbn-i Mace'yle birlikte hadis kriliðinin önemli ürünlerinden Aclunî'nin Keþf-ül-Hafa'sý en çok baþvurduðumuz eserler arasýnda yer aldý. Ayrýca, îslâm tarihinde ve Ýslâm hikmetiyle Ýs­lâm ilimleri alanýnda çok çok önemli yerleri olduklarý halde, özellikle Türkiye'de fazla tanýnmayan Ehl-i Beyt imamlarýndan da yararlanabilmek için, Rasûl-i Ekrem'in hadislerinin yanýsýra onlarýn sözlerine de yer veren Þiî muhaddislerden Küleynî'nin Usul-i Kâfî'sini de eli­miz altýnda bulundurma gereði duyduk. bn-i Kutey-be'nin Tefsir-u Ðarîb'ü-Kur'an'ý da ikinci derecede ya­rarlandýðýmýz eserler arasýnda yer aldý. Bütün bunlar­dan sonra, özellikle Kur'an ilimleri alanýnda bulabildi­ðimiz eserler ve her bir kavramýn muhtevasýnýn çeþitli yönleriyle ilgili edinebildiðimiz çalýþmalar ve deðiniler de yardýmcý baþvuru kaynaklarýmýzý oluþturdu.

Elinizdeki kitap herhangi bir iddia taþýmamakta­dýr; yalnýzca, Kur'an'a eðilmeði en önemli görev bilen bir Kur'an talebesinin özellikle bugün Türkiye müslümanlarýnýn ihtiyaç duyduðu bir takým Kur'anî gerçek­leri öðrenmek ve öðrendiklerini aktarmak için yaptýðý mütevazi bir çalýþmadan ibarettir. Yanlýþlarýmýz her zaman için bize ait olup, doðrultulmasý bilenlerin üze­rine dinî bir vecibedir. Eðer bu çalýþma Hakk adýna belli bir ihtiyaca cevap verebilir ve bazý hayýrlara ve­sile olabilirse görevini yapmýþ olacaktýr. Çalýþmak ve Allah'ýn üzerimizdeki nimetini ortaya koymak bizden, tevfikse bu nimeti Veren'dendir. Ancak O'na sýðýnýr ve ancak O'na ibadet eder, ancak O'ndan yardým dile­riz. Ýlmi hakk olarak her þeyi kuþatan yalnýzca Al­lah'týr.[1]

[1] Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, Beyan Yayýnlarý: 7-12.


radyobeyan