Kuranda Ýnsan Psikolojisi
Pages: 1
Ayet By: meryem Date: 18 Þubat 2011, 18:10:23
Ayet

 Dil bilginlerinin bazýlarýna göre, 'ey' sözcüðünden türemiþtir. 'Ey' herhangi bir þeyi söz konusu ederken kullanýlýr, “nasýl çaðýrýrsanýz çaðýrýn, güzel isimler O' nundur” ayetinde olduðu gibi; bu ayetteki “eyyen” söz­cüðü, “her ne þekil olursa olsun” anlamýnda kutlanýl­mýþtýr. Ayet, bazý dil bilginlerine göre ise, 'tesbit ve bir þeye dayanma' anlamýna gelen 'teeyyâ'dan türemedir. Bu anlamda, yüksek binalara da 'ayet' denilir; nitekim bir ayet-i kerime'nin anlamý þöyledir: “Her yüksek yere bir ayet dikip, boþ þeylerle mi uðraþýrsýnýz?” (Þuara: 128).

'Ayet' 'apaçýk bir iþaret ve alâmet' demektir. Açýkça ortada görülmeyen bir þey, ayetiyle görülür ve tanýnýr. Bir yol arayan kimse, eðer o yolun ayetlerini, yani iþa­ret ve alâmetlerini bilirse, yolu da bulur. Her gerçek ayetiyle, alâmetiyle bilinir. Bu bakýmdan, ayet, duyu­larýn da, düþünce ve akledilenlerin de dýþa vurmuþ bi­çimleri için kullanýlýr. [40] Sözgelimi, bir insanýn yüzün­den kýzdýðý anlaþýlabilir; yüzdeki kýzarma, ellerin titre­mesi, konuþurken kekeleme gibi bir takým iþaretler in­sanýn iç durumunun ayetleri olurlar. Ayný þekilde, bir insaný tanýtýrken saçýnýn rengi, þekli, boyu, gözleri, ya­ni aletleriyle tanýtýrýz.

Kur'an ayetlerden oluþtuðu gibi, evren de, insan da ayetlerden oluþur. Denizde yüzen gemiler, kuþlarýn havada durmasý, göklerin desteksiz olmasý, kýþýn kup­kuru hale gelmiþ aðaçlarýn baharýn çiçeklenip yaprak­lanmasý,  ölmüþ  durumdaki yerlerin  yaðmur  yaðýnca canlanmasý, ay, güneþ ve yýldýzlar, evet, evrende gör­düðümüz her þey Allah'ýn ayetleridir. Bütün bu var­lýklar ve evrende meydana gelen olaylar, bir yandan Allah'ýn 'ol emrinin sonucunda ortaya çýkmýþ birer kelimesi, Allah'a iþaret etmesi ve insanlarýn Allah'ý ta­nýmasý bakýmýndan da birer ayetidir.

Allah'ýn Zatý ancak Kendisi tarafýndan bilinir; fa­kat, Allah Kendisi'ni insana aletleriyle tanýtýr. Bütün evren Allah'ýn isimlerinin birer tecellîsi olan varlýklar­dan oluþur. Evrende gören varlýklara bakarak Allah'ýn gören olduðunu, duyan varlýklara bakarak duyan oldu­ðunu... anlarýz. Evrende hüküm süren þaþmaz düzene, ahenge, en ufak bir haksýzlýk ve zulüm görülmemesine, hakkaniyete bakarak Allah'ýn adaletli, hakk ve her tür­lü eksikliklerden uzak olduðunu anlarýz; evrendeki bo­zulmaz sulhe, esenliðe, selâmete (bk. Sulh, Ýslâm) ba­karak Allah'ýn selâm olduðunu, bütün evrende tek bir kaynaktan çýkmýþ olan kanunlara bakarak Allah'ýn bir olduðunu anlarýz. Evrenin yaratýlmasýnda mutlaka ge­rekli görünen güç, kuvvet ve bilgiye bakarak Allah'ýn mutlak bilen, mutlak kudret ve güç sahibi olduðunu kavrarýz. Göklerin ve yerin yaratýlýþý, gece ve gündü­zün uzayýp kýsalmasý ve birbiri ardýnca geliþi bir Al­lah'ýn var olduðunun delilleri, yani ayetleridir. Demek ki, Allah Kendisi'ni aletleriyle tanýtmaktadýr; demek ki, bütün evren ve evrendeki olaylar Allah'ýn isimlerinin kelimeler halinde ortaya çýkmýþ þekilleri, yani ayetleri­dir.

Kitabý anlatýrken belirttiðimiz gibi, Kur'an evre­nin durulmuþ þekli, özü ve hülâsasýdýr. Bu bakýmdan, Kur'an'ý meydana getiren, “baþý ve sonu olup, bir an­lam bütünlüðü içinde bir veya daha fazla cümleden oluþan sözler”e de ayet denilmektedir. Yani, Kur'an, Al­lah'ý, Allah'ýn kelimeler halinde ortaya çýkan isimlerini açýklayan, belirginleþtiren ayetlerin toplamýdýr. Þu nok­tayý tekrar hatýrlatmak gerekiyor ki, evrenin bütünün­de Allah'ýn iradesi hakimdir; insan yeryüzünde bu ira­deyi kendi elleriyle, kendi iradesiyle yerine getirecek­tir. Bu bakýmdan, evrende ve insanlarýn hayatýnda mey­dana gelen olaylar da birer ayettir; bu olaylarla da Al­lah'ý tanýmak mümkündür. Sözgelimi, Bedir Savaþý'nda karþý karþýya gelen iki ordu Allah'ýn iki ayetidir; bu or­dular, birinin doðru, diðerinin yanlýþ yolda olmasý, amaçlarý doðrultusunda savaþmalarý, üçyüz kiþilik, si­lâh yönünden de sonderece az olan kesimin, bin kiþilik, silâh yönünden de güçlü olan kesimi yenilgiye uðratma­sý bir ayettir.

Ayný þekilde, insanýn bedeni, taþýdýðý nitelikler, ko­nuþtuðu dillerin, renklerinin, tip ve þekillerinin farklý farklý oluþu da birer ayettir. Nasýl evrende bir çokluk, daha doðrusu çokluk içinde birlik varsa, evrenin özü, ruhu olan insanda da ayný þekilde bir çeþitlilik, þekilce, fikirce, bedence, renkçe tam bir çeþitlilik ve çokluk, ama, hepsinin insan olmasý bakýmýndan da bir birlik var­dýr. Bu yüzden, insan ve insanýn ortaya koyduðu san'atlar, gerçekleþtirdiði baþarý veya uðradýðý baþarýsýzlýklar da hep birer ayettir,

“Kendilerinde ve çevrelerinde onlara ayetlerirnizi göstereceðiz; ta ki, onun gerçek olduðu kendileri­ne iyice belli olsun..”  (Fussýlet: 53).

Ýnsan bu ayet olan yönleriyle deðil, bu ayetlerde Allah'ý görebilme ve tanýyabilme niteliðiyle, tanýyabile­ceði özüyle insandýr. Çünkü, ayetleri okuyup anlamlan­dýracak, daha doðrusu, anlamlarýna nüfuz edip, Allah'a ulaþacak olan insandýr (bk. Tathir, Ruh). Ama, bazý in­sanlar vardýr ki, gözü önünde serilip duran ayetlerden bir þey anlamaz, kapasiteleri daralmýþ, nitelikleri yok olmaya yüz tutmuþ, kavrayýþlarý körelmiþtir (bk. Sem Basar, Kalp). Bu yüzden, bu tür insanlara çok daha açýk, çok daha belirgin, güneþ ýþýnlarýndan daha parlak ve daha delici ayetlere ihtiyaç duyulduðu zamanlar ol­maktadýr.“ Sözgelimi, taþtan bir devenin çýkmasý gere­kir ve bu deve böylesi insanlara bir ayet olur”(A'raf: 73); “Bazý insanlarýn 300 yýldan daha fazla maðarada kalma­larý bir baþka ayet olur” (Kehf Suresi); kendisi yüz yýl uyuyup dirilen, ama. bu süre içinde yemeði bile bozul­mayan, kemik yýðýný haline gelmiþ eþeði diriltilen insa­nýn durumu yine bu türden bir ayettir (Bakara: 259); gökten bir sofranýn inmesi de böyle bir ayertir(Maide: 114); ebabil kuþlarýnýn Kabe'yi yýkmaya gelen koca bir orduyu yenmiþ ekine çevirmeleri (Fîl Suresi) de ayný þekilde birer ayettir; bu ayetler beyyinat, yani apaçýk olan ayetlerdir.   

Bütün bu ayetlerden Allah'ý ve birliðini anlayýp, tek Rabb, tek Ýlâh ve tek Melik olarak Allah'ý kabul et­mek ve bu kabul ediþe göre yeryüzünde davranarak, evrenin bu parçasýný sulh ve selâmete kavuþturacak olan insandýr. Ayetlerle Allah tanýnýr, hükümlerine ita­at olunur. Ayetler, karanlýklar içinde yüzen insanlarýn nura çýkmalarý içindir. (Hadid: 9). Bütün bu ayetlere raðmen, karanlýklar içinde kalmaya devam eden ve ayetleri yalan sayan, yani onlarla Allah'a varamayan insanlarsa azabý hak etmiþ olanlardýr. [41]


[40] S. Yýldýrým, a.g.e., 40-41;  Cerrahoðlu, a.gje. 52. Müfre­dat: 32.                         

[41] Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, Beyan Yayýnlarý: 47-50.





radyobeyan