Kuranda Ýnsan Psikolojisi
Pages: 1
Hayat ve Mevt By: meryem Date: 17 Þubat 2011, 13:24:31
Hayat - Mevt

 Hayat, sözcük anlamýyla, 'harekete neden olan kuv­vet' demektir. [205] Ragýp el-Ýsfahanî bunu çeþitli yön­leriyle ele alýr.

Hayat, öncelikle bitkilerde ve hayvanlarda üremeyi saðlayan kuvvettir. Bu anlamda, Kur'an-ý Kerim'de sýk sýk “Allah, ölümünden sonra yeri diriltir (yere hayat verir)” buyrulur. Yerin ölmesi, bitki vermez hale gelme­si, bitkilerin üreme faaliyetlerinin durup, çiçeklenip yapraklanma ve meyve verme gibi fonksiyonlarýnýn kesilmesidir. Baharda yaðan yaðmurlarla yer canlanýr, bitkilerini çýkarýr, aðaçlar çiçeklenip yapraklanýr ve meyvelerini verirler; iþte, yerin dirilmesi budur.

Hayat, hayvanlarda duyularýn faaliyetidir; gözün görmesi, kulaðýn iþitmesi, elin tutmasý, kalbin kan pompalamasý, midenin yenileni eritmesi, solunum organla­rýn hava alýp vermesi gibi.

Hayat, düþünme, yargýlama, akletme, istidlal gibi batýný melekelerin de fonksiyonlarýný yerine getirmesi­dir. Hayat, ayrýca kederin ve üzüntünün giderilmesidir.

Hayat, ebedi olan Ahiret için de kullanýlýr. [206]

Hayy Allah'ýn sýfatlarýndan biridir; bu ise mutlak hayatý ifade eder ve 'ölümün hiç sözkonusu olmamasý' demektir.[207]

Mevt hayatýn zýddýdýr. Bitkilerde üremenin durma­sý, hayvanlarda duyularýn çalýþmaz hale gelmesi (bu an­lamda insanlar için de aynýdýr); düþünme, akletme, ha­týrlama gibi iç melekelerin fonksiyonlarýný yitirmesidir.

Kâinat için esas olan hayatta; Varlýklar varlýk ala­nýna çýkmadan önce 'ölü'ydüler; nitekim, Kur'an'da “Allah'a nasýl küfredersiniz ki, siz ölüydünüz, size ha­yat verdi; sonra sizi öldürür, sonra da diriltir (Bakara: 18)” buyurulmaktadýr. Fakat, þu noktayý belirtmeliyiz ki, ölüm yokoluþ deðildir. Varlýklarýn özleri Allah'ýn Ýl­minde olmalarý açýsýndan yokluk sözkonusu olamaz; ak­si halde, dünya hayatýný gerçek hayat ve bu hayattan göçmeyi de yok olma kabul etmek gerekir; biz inanýyo­ruz ki, ölüm yok oluþ deðil, sadece bir hicret, bir göçt tür.

“Allah yolunda katledilenlere ölüler demeyin; on­lar diridirler, fakat siz farkýnda deðilsiniz (Bakara: 154)” ayetinin tefsirinde Elmalýlý Hamdi Yazýr þöyle der:

“Bu ayette, ruhlarýn kendi kendilerine kalan ve duyularla algýlanan bedenin cevherinden baþka cev­heri bulunduðuna ve bunun ölümden sonra da algýla­ma gücünü koruduðuna, yani ruhun, ölmezliðine bir iþaret vardýr. Sahabenin çoðunluðu ve Tabiîn'in görüþü budur. Buna tanýklýk eden daha pek çok ayet ve hadis vardýr., Bununla beraber, Ýslâm'da Ahiret sorunu bun­dan ibaret deðildir...”[208]

Hz. Peygamber (S.A.V.), Bedir Savaþý'nda bir çu­kura doldurulan müþrik ileri gelenlerine; “Ben Rabbimin bana va'dettiðini gerçek buldum, siz de tanrýnýzýn size va'dettiðini gerçek buldunuz mu?” diye sormuþ; yanýndakilerin, “ya Rasûlellah, bunlar ölü, iþitirler mi ki?” demesi üzerine, “bunlar sizden iyi iþitirler, fakat bana cevap veremezler” buyurmuþtur.[209] Vasýtî, “ruh, Allah'ýn lâtif bir yaratýðýdýr, bedenden sonra yaþar, Kýyamet'te cesetlere girerek haþrolur” demiþtir. [210]

Daha önce de belirttiðimiz gibi Kur'an, özellikle in­sanýn ruhunun Allah'tan olduðunu vurgular. Þu halde, Allah'tan olan bir þeyin yok olmasý mümkün deðildir. Ruh melekî bir varlýktýr; dünya hayatý ve ruhun görü­nür þekli, çeþitli þekillere ve bu arada insan þekline de giren meleklerin büründükleri bu hal gibidir. Kur'an, 'ölüm'den sözederken, hep 'nefs' kelimesini kullanýr; yani, bitkisel ve hayvaný hayat yok olacak, varlýk 'ben' iyle alemden çekilecektir ama, özü bakîdir. Ölümden sonra dirilme, yani ba's olayý, ruhun yeniden ceset giymesidir. Ölümle ba's arasýnda geçen döneme 'berzah’ denilir. Ýnsan, dünya hayatýnda Ahiret'ini hazýrlar. öl­dükten sonra, amelleriyle yazdýðý kitabýný karþýsýnda görür. Bu görme olayý hemen ölümle birlikte kendini gösterir. Hz. Peygamber, “Kabir ya Cennet bahçelerin­den bir bahçe, ya da Cehennem çukurlarýndan bir çu­kurdur” buyurmuþtur; [211] bu bakýmdan, sevinci ve üzüntüyü, acýyý tatlýyý duyan beden olmadýðý için ka­bir azabý veya mükâfatýnýn ruhî mi cismanî mi olacaðý tartýþmasý bir bakýma yersiz görünmektedir. Kýyamet olayý, admdan da anlaþýlacaðý gibi, bir kalkýþ, bir deði­þimdir, bir yokoluþ deðildir. Kýyametle, ruhlar yeniden ceset giyecek, Ahiret hayatý'na, göre oluþacak kâinatta yeni bir hayata baþlayacaklardýr ki, Cennet ve Cehen­nem þeklinde Kur'an'da anlatýlan bu hayata burada deðinmek konumuzun dýþýndadýr.

Kur'an'da zaman zaman 'can alma, vefat ettirme' anlamýnda teveffa kelimesi kullanýlýr. Bu kelime vefadan gelir; 'yerine getirme, süresi dolduðunda gereðini yapma, söze baðlý kalma' demektir. Nitekim, dünya hayatý belli bir süreye (ecel) kadardýr' ve bu süre gelince ölüm kendini gösterir. Þu halde, ölüm bir son olmak þöyle dursun, bir yalan ve gölge olan dünya hayatýndaki tek gerçektir; yalanlarýn atýlmasýdýr, gerçeðe açýlan kapýdýr.

Kur'an'da uyku ölümle eþ anlamlý gibi kullanýlýr. Bir ayet-i kerimede, “Allah ölümleri anýnda nefsleri ve­fat ettirir; ölmeyenleri de uykularýnda; üzerlerine ölüm hükmünü verdiðini tutar ve diðerini belli bir ecele ka­dar salar. Düþünen bir kavim için bunda ayetler var­dýr (Zümer: 42)” buyurulmaktadýr. Demek ki, ölümle uyku bir bakýma aynýdýr; çünkü uykuda, nefs -burada nefs-i natýka- denilen ruh anlamýnda kullanýldýðý be­lirtilmiþtir bedenden kýsmen kopar, zamanlarý ve me­kânlarý aþar; ölümde ise bu kopuþ bütün bütündür. Bu yüzden, “uyku ölümün yarýsýdýr” Ýþte, vefat da yuka­rýda belirttiðimiz gibi, süresine erdirmek, vakti gelince sözü yerine getirmek, bütünüyle ifa etmek demek oldu­ðundan, mevt insan ruhu için yeryüzündeki sürenin dolmasý ve ruhun bedenden sýyrýlmasýdýr. Mevtin tersi de hayattýr,

Hayatýn aslý ruhun hayatýdýr, manevî hayattýr: Bit­kisel ve hayvansal hayat dünya hayatîdýr; ama bu ha­yat içinde ruhun hayatý da yaþanabilir. Bu ise kalbi gü­nahlardan uzak tutma ile olur. Ruhi hayattan uzak olup, yalnýzca dünya hayatýný yaþayanlar aslýnda bi­rer ölüdürler. Peygamberler bunlara diriltici nefesler­le gelirler. Bu yüzden, Kur'an-ý Kerim'de, “Ey iman edenler.'! Size hayat verecek þeylere çaðýrdýðý zaman Allah'a ve Resulü'nün çaðrýsýna koþun ve bilin ki, Al­lah kiþi ile kalbi arasýna girer ve muhakkak, O'nun huzurunda toplanacaksýnýz (Enfal:  24)”buyrulur.

Hayat asýl itibariyle bu hayattýr; Kur'an'da insa­na tesviyesinden sonra ruh üflendiði ve bu ruh saye­sinde sem'a, besar ve fuad sahibi olduðu belirtilir. Ne var ki, bu ruhu günahlarla karartanlar, nevalarýna kul olanlar ya ruhun olmadýðýný inkar ederler, ya onu salt organizmaya baðlarlar, ya da onu maddî düþün­celere uygun düþecek bir takým bilimlerle - psikoloji gi­bi, psikanaliz gibi - açýklamaya çabalarlar. Gerçeðin dý­þýnda dönüp duran bütün bu bilimler de tabiî ki bi­rer masaldan öteye geçmez.

Ýnsanýn asýl ölümü ve dirimi dünyadadýr. Ölüm hiç bir zaman, anladýðýmýz biçimde 'ölmek' deðil, ger­çekte 'dirilmedir, hayat bulmadýr. Hayatýn kaynaðýný örten maddî perdelerden sýyrýldýktan sonra, insanýn ger­çeði en çýplak þekliyle tanýmasý nasýl ölmek olabilir? Ölmek, geçici ve gölge bir hayat olan dünyadan göç­mektir yalnýzca. Dünya hayatýnda diri olabilenler ölüm­le daha bir diriliðe kavuþur ve 'sýla'sýna kavuþmuþ, gurbetten kurtulmuþ insanlarýn sevincini yaþar, özle­mini giderirken, dünyada ölü olanlar ise acý bir biçim­de dirilmekte ve gerçek hayatýn ne olduðunu görmekte­dirler. Bu hayatta yeni bir deðiþim, yani ölüp yeniden dirilme gibi þeyler sözkonusu deðildir. Dünyada ölü kal­dýktan sonra, ölümle dirilme azaba, ateþe dirilmedir; dünyada diri olanlar ise daha bir diriliðe, daha güzel, sürekli, kalýcý bir canlýlýða adým atarlar. Kur'an bunu, “Muhakkak ki, Ahiret Yurdu (cývýl cývýl) hayattýr, eðer bilselerdi (Ankebut: 64)” þeklinde ifade etmektedir.

Peygamberlerin getirdiði hayat verici nefeslerle dirilemeyenler, Kur'an'ýn deyiþiyle, “ölüdürler, kabirde­dirler.” “Sen ölülere duyuramazsýn” (Rum: 52) buyrulur Kur'an'da; “Sen kabirdekilere duyuracak deðilsin (Fatýr: 20)” buyrulur. Böylelerinin ruhlarý silinmiþ, kalpleri kararmýþ, dolayýsýyle kalplerinin duyma (sem'a) ve görme(besar) güçleri yok olmuþtur. Peygamber'in çaðrýlarýný duymadýklarý gibi, çevrelerinde mutlak ger­çeðin iþaretleri ve görüntüleri olarak dizilen sayýsýz ayetleri görmezler; olanlardan ders almazlar, dünya hayatýna nasýl gelinip, bu hayattan nasýl göçüldüðüne dikkat etmezler; yeryüzünde gezip, öncekilerin bý­raktýklarý konusunda düþünmezler, kâinatýn muhteþem ahenk ve düzeni onlar için hiç bir þey ifade etmez. Böy­lesi diriltici öðeler karþýsýnda kaskatý ölü kesilenler için son diriltme çaresi ölüm olmaktadýr artýk. [212]


[205] Müfredat, 138.

[206] a.g.e. 138-9.

[207] a.y.

[208] Hak Dini Kar'an Dili, I, 547.

[209] Ý. Hiþam, II, 292.

[210] S. Ateþ, a.g.e. 280.

[211] Tirmizi, HN: 2578.

[212] Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, Beyan Yayýnlarý: 259-264.



radyobeyan