Hz. Peygamberi evimize davet edebilir miyiz? By: reyyan Date: 14 Þubat 2011, 08:18:07
Hz. Peygamberi evimize davet edebilir miyiz?
,
Evimize gelse ne yapardýk? tarzýnda slogan kokan söylemlerin yerine, hakikaten O'nu evimize davet etmek. Bu mümkün mü? Süleyman SARGIN'ýn Yazýsý...
Tam Hz. Ömer'in oðlu
Sünnete baðlýlýk dendiði zaman akla ilk o gelir. Zühdü, takvasý, ibadet ü taati, inceliði ve sünnete hassasiyeti yönüyle sahabenin içinde parmakla gösterilen nadide bir insandýr.
Hz. Ömer'in, Abdurrahman, Abdurrahmanü'l-Evsat, Abdurrahmanü'l-Asgar, Abdullah, Zeydü'l-Ekber, Zeydü'l-Asgar, Ubeydullah, Âsým ve Iyâz adlarýnda dokuz erkek çocuðu vardýr. Ama, bunlardan yalnýzca Abdullah'a: "Ýbn-i Ömer", yani "Tam Ömer'in oðlu.." denildi. Zira "Ömer'in oðlu" denilince akla ilk gelen insan odur.
Sünnete yüklediði anlam, Efendimiz'in (aleyhi's-salâtü ve's-selam) onun gözünde ve gönlündeki yeriyle doðru orantýlýdýr. Allah Resûlü'ne baðlýlýkta o, bir baþka derinlik arz eder. O kadar ki, mevlâsý ve büyük Ýmam Malik b. Enes'in hocasý Nâfi'nin nakline göre, bir gün birlikte Arafat'tan inerlerken o, bir yerde bir çukura iner ve tekrar yukarýya çýkar. Nâfi "Ey Ýmam, ne yaptýn orada?" diye sorunca, þu cevabý verir: "Ben, Arafat'tan inerken Resûlullah'ýn arkasýndaydým. Burada inip, def-i hacette bulundular. Benim öyle bir ihtiyacým yoktu ama O'na muhalefette bulunmak istemedim."
Allah Resûlü, suyu üç yudumda içmiþ, bunu duyduktan sonra artýk onun dört yudumda su içtiði görülmemiþtir. Bu ölçüde baðlýdýr sünnete. Ebû Hüreyre'den sonra en çok hadis rivayet eden sahabilerdendir. Ayný derecede tenkitlere, insafsýz eleþtirilere ve iftiralara maruz kalmýþtýr. Sünnete bu derece baðlý bir sahabiye böyle bir iftirada bulunmak hakikaten ahrette verilecek hesap adýna büyük cesaret istiyor.
Ýslâm'ýn ilk yýllarýnda doðmuþ, babasýnýn gördüðü iþkencelere de þahit olmuþtur Ýbn-i Ömer. Gördüklerini, "Babamýn baþýna yýðýlýr, dur durak bilmeden döverlerdi; bir defasýnda Âs b. Vâil, gelip onu kurtarmýþtý." diye ýzdýrapla nakleder. Hicrette on yaþýnda vardý yoktu. Bedir'de akranlarýyla birlikte Resûlullah'a arz edilmiþ ve ayak parmaklarýnýn uçlarýna basýp, büyük görünmek istemelerine raðmen, Resûlullah kendilerini orduya dâhil etmemiþti. Boylarý uzun da olsa, Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) yaþlarýný soruyordu. Uhud'da da arz olunmuþ, yine yaþý tutmadýðý için orduya alýnmamýþtý. Arkadaþlarý gibi gözleri dopdolu, içi de hüzünlü evine dönmüþtü. O gece sabaha kadar da hiç uyuyamamýþ ve: "Ne günahým var ki, beni Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) yolunda mücadele edecek sahabi topluluðu içine almadýlar?" demiþ, sýzlanmýþtý. Ancak bir-iki sene sonra reþit görülmüþ ve Hendek Savaþý'na katýlabilmiþti.
Ýbn-i Ömer, hiçbir zaman Ehl-i Beyt'e muhalif ve Emeviler'in yanýnda olmamýþtý. Bilhassa Haccac'ýn en çok endiþe duyduðu bir insandý. Bir defasýnda Haccac, ihtimal zulümlerini haklý göstermek için hutbeyi uzattýkça uzatmýþ ve neredeyse öðle namazýnýn çýkma vakti gelmiþti. Ýbn-i Ömer, durduðu yerden seslendi: "Ey emir, zaman senin hutbeni beklemeyip geçiyor." Haccac bunu hazmedecek kalitede biri deðildi. Nihayet bir hac mevsiminde, Harem-i Þerif'te bu büyük sahabinin þehadetine tevessül etti; hem de arkasýnda ihramýyla. Adamlarýndan biri ucu zehirli bir mýzrakla Ýbn-i Ömer'i ayak topuðundan yaraladý. Derken bu yara ve zehir, o koca insanýn þehadetine sebep oldu.
Þimdi yeni bir mevlid bayramýnýn arefesindeyiz. Her yerde farklý toplantýlar, konferanslar, paneller tertip edilecek. Mevlid programlarý, anma etkinlikleri düzenlenecek. Ýnsanlar koþar adým Efendimiz'in ve sünnetinin anlatýldýðý toplantýlara gidecekler. Bilgi yarýþmalarý düzenlenecek, kitaplar okunacak, güller daðýtýlacak... Bunlarýn hepsi güzel ve mutlaka olmalý, ama en önemlisi O'nun sünnetini yaþamak. Sünnete Ýbn-i Ömer hassasiyeti içinde yaklaþýp hayata tatbik etmek. Her davranýþýmýza, her düþüncemize, hatta hayallerimize bile "sünnet"ten vize almak. "Evimize gelse ne yapardýk?" tarzýnda slogan kokan söylemlerin yerine, hakikaten O'nu evimize davet etmek. O'nu hissetmek, çocuklarýmýza tanýtmak ve derinlemesine anlamak. Anlayýncaya kadar okumak, yaþamak ve O'na salâvatlarla dua etmek... Meleklere bile "Ýþte bunlar tam Efendimiz'in ümmeti" dedirtmek... Öyleyse gelin, iþe Sonsuz Nur'u okuyarak baþlayalým...
Zaman