Mesnevi-i Nuriye
Pages: 1
5. Ders By: hafiza aise Date: 11 Þubat 2011, 12:23:02
Beþinci ders


(1)

Ey ihtiyarsýz sür'atle kabre, haþre, ebede giden Said-i þakî! Bil ki:

Uzun ve kýsalýðý nisbetinde iki hayatýn levazýmatýný tahsil etmek için, Mâlik-i Kerîm sana bir sermaye-i ömür verdiði halde, sen o sermayenin kýsm-ý âzamýný hayat-ý bakiyeye nispeti bir bahrin bir katre seraba nispeti gibi olan þu hayat-ý faniye katresinde zayi ettin. Eðer aklýn varsa, elde kalan kýsmýnýn yarýsýný veya üçte birini, veya lâakal onda birisini deniz gibi hayat-ý bakiyeye sarf et. Yoksa, "Eyvahlar olsun" diyeceðin bir zaman gelecek. Acaiptendir ki, senin gibi ahmaklara âkýl ve zîfünun deniliyor. Þu temsili dinle:

Meselâ, þu bir hizmetçi kuldan daha ahmak görünüyorsun ki, onun seyyid-i kerîmi, ona yirmi dört altýn veriyor. Onu Burdur'dan Antalya'ya, oradan da Þam'a ve Yemen'e gönderiyor. Ve emrediyor ki:

"O altýnlarý, levazým-ý seferinde sarf et. Lâkin Antalya'ya kadar, cebren iki gün yayan gideceksin. Hem, bir nevi ihtiyarýn var. O altýnlarý bir þeyde sarf etsen de, etmesen de yine gideceðin yere yetiþebilirsin. Lâkin Antalya'dan sonraki sair menzillere gitmekte, bir cihette ihtiyar senin elindedir. Eðer bir vesika veya bir bilet alabilir ve bir vapura veya bir trene veya bir tayyareye binebilirsen, bir aylýk mesafeyi bir günde kat edebilirsin. Yoksa, hem yayan, hem yalnýz, hem mütehayyir, hem matrud bir surette yoluna devam edeceksin."

Mesnevî-i Nuriye - Nur'un Ýlk Kapýsý - s.1382

Halbuki, o ebleh, ahmak yolcu, yirmi üç altýnýný iki günlük mesafede sarf etti. Ona denildi ki:

"Þu bâki kalan bir altýný, o uzun yolun için, birzâd ve bir bilete ver. Ümit edilir ki, seyyidin sana merhamet eder, rahatla gidersin."

O dedi ki:

"Yok, lezzet-i hâzýramý terk etmem. Bir ihtimal var ki, fayda vermez."

Ona denildi:

"Acaba bu derece belâhet olur mu ki, senin aklýn sana nasýl fetva veriyor? Yarý malýný, bin adam iþtirak eden bir piyango kumarýna atarsýn. Halbuki o kumarda, bin ihtimalden bir ihtimalle, belki bin lirayý kazanabilirsin.

"Hem nasýl oluyor ki, þu menfaatperest aklýn sana fetva vermiyor ki, yirmi dört parça malýndan tek bir cüz'ünü verirsen, binde dokuz yüz doksan dokuz ihtimalle, tükenmez hazinelere zafer bulacaðýn, milyonlar ehl-i hibre ve ehl-i ihtisasýn þehâdâtýyla kat'iyet kesb etmiþtir? Halbuki, böyle cesîm menfaatler için, birtek âminin ihbarý dahi nazar-ý itibara alýnýr. Halbuki, muhbirler, nev-i beþerin þumus ve nücumu hükmünde mütevatir ehl-i þuhuddurlar ki; o müsbitlerden ikisi, binler ehl-i nefiy ve münkirlere tercih edilir. Çünkü, hilâl-i Ramazanýn rüyetini dâvâ eden iki þahit, binler nâfî fikirlerin hükmünü iskat eder. Þöyle ehl-i þuhudun ihbârâtý, nasýl oluyor ki, sana tesir etmiyor? Cehalet ve gafletin ne kadar kalýnlaþmýþ?"

Ey târiküssalât! Misali anladýnsa, hakikati dinle:

O abd-i misafir sensin. Burdur, dünyadýr; Antalya, kabir. Þam, berzah ve haþirdir. Yemen, mâbâ'dü'l-haþirdir. Yirmi dört lira da, yirmi dört saattir. Sen, o yirmi dört saatin yirmi üçünü, þu hayat-ý fâniyeye bilâtereddüt ve bilâperva sarf ediyorsun. Pek uzun seferin için elzem-i zâd olan beþ vakit namazýn edasýna, bir saatin sarfýnda tehavün gösteriyorsun. Yani, aðýr davranýyorsun. Hattâ sarf ettiðin vakitte bir hisse de dünyaya çýkarýyorsun ki, namaz içinde dünyaný da düþünüyorsun.

Hallâk-ý Kerîmin bu kadar az birþeyle þu kadar büyük þeyleri sana verdiði halde sen yapmazsan, senin bu insafsýzlýðýnla Cehennem sana lâyýk olmaz mý ve sen ona müstehak olmaz mýsýn, ey gafil ve ey târiküssalât?

(2)


1  "Bu dünya hayatý bir oyun ve oyalanmadan baþka birþey deðildir. Asýl hayata mazhar olan ise âhiret yurdudur." Ankebut Sûresi, 29:64.

2 Vakti çýkmadan önce namaza; ölümden önce de tevbeye koþunuz.


radyobeyan