Hüccetullahil Baliða
Pages: 1
Hak ve hakikat bilgisine mazhar olanlar By: sumeyye Date: 09 Þubat 2011, 18:44:24
Hak Ve Hakikat Bilgisine Mazhar Olanlar:


Hak ve hakikat bilgisine mazhar olanlar, çeþitli sýnýflara ayrý­lýrlar ve farklý meziyetlere sahiptirler. Bunlarý aþaðýdaki gibi sýra­layabiliriz:

1. Kâmil (olgtýn): Ýbadet yoluyla nefsi olgunlaþtýrma bilgisi­ne ulaþan kimselerdir.

2. Hakîm (hikmet sahibi, bilge):
Üstün ahlâk ilkeleri, ge­çim ve ev idaresiyle ilgili bilgilere ulaþan kimselerdir.

3. Halîfe: Küllî siyaset bilgi ve becerisine sahip olan, sonra da insanlar arasýnda adaleti yerleþtirmeye, zulmü ortadan kaldýr­maya muvaffak olan kimseler.

4. Müeyyed bi Ruhu’1-kuds [413]: Mele-i a’lâ’nýn üzerine titre­diði, muhatap alarak öðrettiði ve gözüne gözüktüðü kimselerdir. Bunlara birçok keramet bahþedilir.

5. Hâdî- Müzekkî:
Dillerine ve kalplerine ilâhî nur konulan kimselerdir. Bunlar, sohbet ve vaazlarýyla insanlara fayda verir­ler. Kendilerinden, seçkin sahabîlerine (havari) bir içgüven ve nur intikal eder. Bunlar sayesinde insanlar, kemal mertebelerine ula­þýrlar. Bunlar, insanlarýn hidayete ulaþmasý için bütün gayretleriyle çalýþýrlar.

6. Ýmam: Daha çok, ümmeti ayakta tutacak ilkeler ve onlarýn çýkarlarýna yönelik bilgilere sahip olanlara denir. Ýmamlar, kay­bolmuþ insanî deðerlerin tekrar ikamesi için son derece hýrslý olur­lar ve bu yolda çalýþýrlar.

7. Münzir (uyarýcý):
Bunlar, kalplerine konulan ilhamlarla, insanlarýn dünyada baþýna gelecek olan musibetleri bildirirler.

Hak Teâlâ’nýn bir kavme lanet edeceðini görürler ve onlarý uyarýr­lar. Bazen nefislerinden soyutlanýrlar; kabirde, haþýr âleminde ne olup biteceðini öðrenirler ve onlarý insanlara bildirerek, gerekli te­darikte bulunmalarýný isterler.

 

Ýlâhî Hikmet, Zaman Zaman Ýnsanlara Hak Ve Hakikat Bilgisine Sahip Kimselerden Birini Göndermeyi Gerekli Kýlar. Gönderilen Kimseye Peygamber Denir:                                       
 

8. Peygamber:
Allah Teâlâ’nýn yüce hikmeti, zaman zaman hak ve hakikat bilgisine sahip bu üstün insanlardan birini göndermeyi gerekli kýlar. Allah, onlarýn gönderilmesini insanlarýn karan­lýklardan aydýnlýða çýkmalarý için bir sebep kýlar ve kullarýna, hem kalplerini hem de yüzlerini ona çevirmelerini farz kýlar. Mele-i a’lâ’da ona itaat eden ve ona katýlan kimseye karþý hoþnutluk; kar­þý çýkan ve düþmanlýk edene karþý ise lanet tahakkuk eder. Allah, insanlara bu durumu haber verir ve gönderdiði kimselere uymala­rýný emreder. Ýþte bunlara peygamber denilir.

Peygamberler arasýnda en ulusu, bir tür gönderiliþe daha sa­hip olanlardýr. Bu þöyle olur:

a) Allah Teâlâ, o peygamberin gönderilmesini insanlarýn ka­ranlýklardan aydýnlýða çýkmasýna bir sebep kýlar.

b) O peygamberin kavmini, insanlar için çýkarýlmýþ örnek ha­yýrlý bir ümmet kýlar. Böylece o peygamberin risaleti, baþka bir tür örneklik görevini de içermiþ olur.

Birincisine aþaðýdaki âyette iþaret edilmiþtir:

“Ümmiler arasýndan kendilerine âyetlerini okuyan, onlarý te­mizleyen, onlara kitabý ve hikmeti öðreten bir peygamber gönderen O’dur.” [414]

Ýkincisine ise aþaðýdaki âyet ve hadis iþaret etmektedir:

“Siz, insanlarýn iyiliði için ortaya çýkarýlmýþ en hayýrlý üm­metsiniz; iyiliði emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanýrsýnýz.” [415]

“Siz, sadece kolaylaþtýrýcý olarak gönderildiniz; zorlaþtýrýcý olarak gönderilmediniz.” [416]

Bizim peygamberimiz, hak ve hakikat bilgisine sahip olanla­rýn tüm meziyetlerini kendinde toplamýþ, hem kendi risaleti, hem de ümmetinin örnekliði tam olarak gerçekleþmiþtir. Daha önceki peygamberler ise, bu meziyetlerden ancak bir ikisine sahip bulu­nuyorlardý.

 

Peygamberlerin Gönderilmesini Gerekli Kýlan Ýlâhî Hikmetler:

 

Bil ki: Peygamberlerin gönderilmesini gerekli kýlan ilâhî hik­met,  âlemin  idaresinde dikkate alýnan nisbî    hayrýn gerçekleþtirilmesidir [417] ve bunun hakikatini de ancak “Allâmu’l-guyûb” olan Allah bilir. Þu kadar var ki biz kesin olarak þunu bili­yoruz: Bazý sebepler vardýr ki, bulunmasý halinde mutlaka pey­gamberler gönderilmiþtir.

Peygamberlere itaatin farz kýlýnmasý da þundandýr: Bir üm­metin doðru yolda olmasý, ancak Allah Teâlâ’ya itaat ve kulluk et­meleriyle mümkündür. Ancak onlar, hak ve hakikat bilgisini Al­lah’tan doðrudan alabilecek kabiliyette deðillerdir. Bu durumda onlarýn iyi hal sahibi olmalarý, ancak bir peygambere tabi olma yo­luyla gerçekleþebilecektir. Ýþte bunu ilm-i ezelîsiyle bilen Allah Teâlâ, Hazîre-i kuds’te peygambere itaatin vacipliðine hükmetmiþ ve orada durum bu þekilde kararlaþtýrýlmýþtýr.



 

[413] Ruhu'1-kuds: Cibrîl.

[414] Cum'a: 62/2.

[415] Âl-i Ýmrân: 3/110.

[416] Buhârî, Vudû, 58, Edeb, 80; Taharet, 136.

[417] Yani her devrin ihtiyacýný karþýlayacak þekilde özellik arzetmesidir. Bir kavme gönderilen þeriat, mutlaka o dönemde yaþayan insanlara nisbetle en hayýrlý hususlarý içerecektir. Onlarýn hayrýna olan þeyin gerçek­leþtirilmesi -ki bu nisbîdîr- peygamberin gönderilmesini gerektiren Ýlâhî hikmet olmaktadýr. (Ç)



radyobeyan