Kaza ve ruhsat By: sumeyye Date: 08 Þubat 2011, 19:54:38
10) Kaza Ve Ruhsat
Hikmet Bilinmese Bile Hükümle Amel Etmek Gerekir:
Ümmet siyasetinin gereklerinden biri de þudur: Bir þey emredilir ya da yasaklanýr ve muhataplar, getirilen bu emir ya da yasaðýn amacýný gerçek anlamda bilemezlerse, o zaman o emir ya da yasaða mahiyet itibariyle etkinmiþ imajý verilmesi gerekir. Kiþi, etki sebebini bilemese bile etkin olduðunu tasdik edecek bir konuma getirilmelidir. Aynen rukye (afsun) örneðinde olduðu gibi. Nasýl etki ettiðini bilmez, ama etkisine inanýr. Ýþte bu ilkeden hareketle Rasûlullah (s.a.), çoðu kez emir ya da yasaklarýn sýrlarýný açýk bir þekilde beyan yoluna gitmemiþ; bunlardan bir kýsmýný ümmetinden ilimde derinleþmiþ olanlara ancak telmihte bulunma gibi bir yol tutmayý yeðlemiþtir.
Bu yüzden dinin koruyucularý olan râþid halifeler ve müctehid imamlar, dinin kalýp ve þekillerinin ikamesine, onlarýn ruhuna olan itinadan daha çok özen göstermiþler, ehemmiyet atfetmiþlerdir. Hz. Ömer’den þöyle dediði rivayet edilmiþtir:
“Ben, namaz halinde iken Bahreyn cizyesini hesap ettiðim olur. Ben, namaz halinde iken orduyu donattýðým olur.”
Yine bu esastan hareketle eski yeni bütün müftîler, fetva verirlerken, meselenin delilini açýklamama yolunu tutagelmiþlerdir. Yine, emrolunan þeyi olduðu gibi almak ve yerine getirmek tescil edilmiþ, terki cihetine gidenler ise þiddetli bir þekilde yerilmiþlerdir. Öbür taraftan nefislerin, emir ve yasaklara raðbet duymasý, gerçek iþtiyak ve ülfetle, onlarý arzular hale gelmesi istenir. Böylece ilahî davetin, insanlarýn hem zahir hem de batýnlarým kuþatmasý amaçlanýr.
Emredilen Þeyin Yapýlmasýna Bir Engelin Bulunmasý Halinde, Onun Yerini Baþka Bir Þey Doldurur:
Emrolunan þeyi, hikmeti anlaþýlsa da anlaþýlmasa da yerine getirmek þer’î bir zorunluluktur. Ancak zarurî bir engel çýkar ve o þeyin yapýlmasýný engellerse, bu durumda onun yerini dolduracak baþka bir þeyin meþru kýlýnmasý gerekir. Çünkü böyle bir durumda yükümlü þu iki tavýrdan birini göstermek zorunda kalýr:
a) Ya içerdiði meþakkat ve sýkýntýya raðmen illâ o þeyi yapmakla yükümlü olur. Bu ise, þeriatýn ruhuna ters düþer. Zira Allah Teâlâ:
“Allah, size kolaylýk ister, zorluk istemez.” [519] Buyurmaktadýr.
b) Ya da o emri, tamamen terkeder, kýsmî de olsa yerine getirme yoluna gitmez. Bu durumda insan, terke alýþýr ve emrin ihmali halinde, bir umursamazlýk duygusu kendisini gösterir. Nefis, serkeþ hayvan gibi eðitilmelidir. Eðer bu yapýlýrsa, sonuçta emrolunduðu þeye karþý bir arzu ve alýþkanlýk duymaya baþlar. Nefsini terbiye ile çocuklarýn ya da hayvanlarýn eðitimiyle uðraþan kimseler, devamlýlýk sonucunda nasýl alýþkanlýklar kazanýldýðýný ve eðitimin sonuç verdiðini, daha önceleri zor gelen þeylerin kolaylýkla yapýlmaya baþlandýðým, terk ve ihmal halinde ise kazanýlan bu alýþkanlýklarýn zamanla kaybolduðunu ve kolaylýkla yapýlabilen þeylerin artýk nefse zor gelmeye baþladýðýný, sýkýntý duyulduðunu, o þeye tekrar dönülmesinin arzu edilmesi halinde ikinci bir defa yeniden çalýþmanýn gerektiðini bilirler.
[519] Bakara: 2/185.