Dikkat By: meryem Date: 07 Þubat 2011, 15:20:05
9- Dikkat
Gerek iç, gerek dýþ dünyamýzda cereyan eden sayýsýz olaylar ve bu olaylarýn kahramanlarý vardýr. Biz yeryüzüne atýlmýþ þuursuz bir taþ parçasý deðiliz. Çevremizle þuurlu ve devamlý bir alýþ-veriþ halindeyiz. Onlardan etkilenir, onlarý etkileriz. Bazan onlarla takýþýr bazan barýþýrýz. Bir kýsmýndan daha çok, bir kýsmýndan daha az etkileniriz. Bunlar içinde bizi ilgilendiren, bizi motive edenler olduðu gibi hiç umursamadýklarýmýz da vardýr. Bizi ilgilendiren harekete geçiren-olay ve varlýklara daha bir alýcý gözle bakarýz. Ýþte bizi motive eden varlýk veya olayý alýcý gözle seyredebilmemiz için yapmýþ olduðumuz seçme faaliyetine "dikkat" denir. [516]
Dikkatin en önemli vasfý yoðunlaþmadýr. Zihnimizin, üzerinde yoðunlaþtýðý noktayý daha iyi görür, daha iyi kavrarýz. Bu yoðunlaþma ne kadar güçlü ise anlama ve kavrama da o kadar saðlýklý ve kuvvetli olur. "Zihnin böyle çevriliþine dikkat denir." [517]
Dikkat, deðiþik þekillerde tanýmlanmýþtýr. Bu tanýmlarýn ortak niteliði zihnin, kendisini ilgilendiren bir objeyi seçmesi ve onun üzerinde yoðunlaþmasýdýr. Saðlýklý bir öðrenme ancak böyle gerçekleþebilir.
Sabri Özbaydar, dikkati, "idrâki muayyen bir noktaya toplama" [518] þeklinde tanýmlarken, M. Þekib Tunç, "Zihnin hârici tesirlere karþý aldýðý bir durum" [519] olarak tarif etmektedir. Bu son tanýmda insanýn kendine dönmesi, kendi içinde yoðunlaþmasý ihmal edilmiþ gibi gözüküyor.
Bir baþka tanýma göre, "Dikkat, þahsýn, etrafýnda ve kendisinde olan hadise ve deðiþikliklerin farkýna varmasý ve istediði takdirde, muayyen bir iþe kendisini konsantre edebilmesi kabiliyetidir. " [520]
Adasal'a göre Dikkat (attention), algýnýn özel ve seçici, -çýkarlara, kiþinin eðilimlerine, dýþtan gelme telkinlere ve uyarmalara göre- bir þekli olarak zekâ fakültelerinin bir objede yoðunlaþmasýdýr. [521]
Dedik ki, dikkat bir seçme faaliyedir. Bu seçme olayýnda bedenimizin ve zihnimizin, faaliyete konu olan olayýn özelliðine göre göstermiþ olduðu davranýþa "seçmeye hazýr oluþ davranýþý" [522] denir. Ýðneye iplik takarken pozisyonumuzu hatýrlayalým...
Bir seçme faaliyetinde göstermiþ olduðumuz bu tür vaziyet alýþlar bize seçme olayýný daha iyi tanýtýr ve öðretir. Biz böylece algýya da hazýrlanmýþ oluruz.
Algýlarýmýzý etkileyen en önemli faktörlerden biri de dikkattir. J. Dewey'e göre "dikkatin müdâhalesi olmadan öðretilen þeyler ne sindirilebilir, ne de fikrî güç haline" dönüþebilir. [523]
Bir konu üzerine eðilmek, o konuyu kavramak üzere göstereceðimiz ciddî bir dikkat, zihin ufkunu açacaðý gibi, onun fikren beslenmesini ve kendi kendisini geliþtirmesini de saðlar. [524] Alelade farkýndalýklarýn fazla pedagojik deðeri yoktur. Alain "Kolay dikkat dikkat deðildir", diyor. [525]
Dikkat, düþünceyi belli konular üzerine teksif etmekle kalmaz, ayný zamanda þuuru ve algýyý araya giren parazit ve istikrarsýz düþüncelerden de kurtarýr. [526] Dikkatlerini belli bir konu üzerinde yoðunlaþtýramayan kimseler faydalý gözlemler yapamazlar. [527]
Ýnsanlar içinde bütün ömrünü tek bir konuda yoðunlaþarak geçirenler olduðu gibi, hayata daha geniþ perspektiflerden bakanlar da vardýr. Birinciler kendi dallarýnda uzmanlaþan kiþiler, ikinciler ise ansiklopedik bilgi birikimine sahip komple insanlardýr.
Dikkat durumundaki bir insanda þu nitelikler göze çarpar:
1- Duyu organlarýnda ayarlanma;
2- Beden durumunda ayarlanma;
3- Kas gerilmeleri;'
4- Sinir sisteminde ayarlanma [528]
Dikkatin öðrenme olayýndaki etkinliði açýktýr. Bu itibarla öðretmen, çocuðun dikkatini iyi yönde kullanabilmeli, onun gereksiz yönlerde ziyan olmasýný önlemelidir.
Bilim adamlarý, dikkati yönüne ve oluþumuna göre deðiþik þekillerde isimlendirmiþlerdir. Hilmi Ziya Ülken üç tür dikkatten bahsetmektedir: . .
1- Spontane Dikkat: Ýlgiye baðlý olan, uyarýcý dýþýnda haricî bir etki olmadan, kendiliðinden tabiî olarak teþekkül eden dikkate spontane (kendiliðinden) dikkat denmektedir. Karda gezerken güzel bir kelebeði görüp onu yakalamak isteyen çocuðun dikkati bu tür bir dikkattir. Uzun süreli bir dikkat deðildir.
2- Kasal Çabalý Dikkat: Bir düðümün çözülmesi, bir halatýn çekilmesi gibi kasal çabaya dayanan dikkate bu ad verilir.
3- Ýç Düþünmeli Dikkat: Bir problemi, bir bilmeceyi çözerken yaptýðýmýz gibi zihnin bütün yetileriyle konu üzerinde yoðunlaþmasý olayýna iç düþünmeli dikkat denmektedir. [529]
Baþka bir tasnife göre dikkatler üç bölümde incelenmektedir. [530]
1- Ýrâde Ýstemeyen Dikkat: Ýnsanlarýn deðiþik merak konularý vardýr. Herkes sevdiði, hoþlandýðý þeylere ilgi duyar. Meselâ bir kýz çocuðu oyuncak bebeklere ilgi duyar ve vitrindeki bebeðe dikkat eder. Bu tür bir dikkate irâde istemeyen dikkat denmektedir. Burada özel bir gayret söz konusu deðildir. Buna "alýþýlmýþ dikkat" adý da verilmektedir. Sanýrým spontane dikkatle ayný anlama gelmektedir.
2- Ýradi Dikkat: Birçok sebeplerden dolayý dikkatin þuurlu ve iradeli olarak belli hedeflere yönelmesi veya yöneltilmesidir. Böyle bir dikkat enerji ve zindeliðe ihtiyaç gösterir. Yeterli beslenmeyen, yorgun, uykusuz ve bitkin kimseler iradî bir dikkate hazýr deðillerdir. Zorlansalar da uzun süre baþarýlý olamazlar. Bu dikkatte, þuurlu ve iradeli olarak yoðun çaba sarfetmesi sebebiyle zihin çabuk yorulur.
Ýradî dikkatte uyarýcýnýn çekiciliði þart deðildir. Ne dikkatin objesi, ne de alýnan sonuç çekici olmayabilir. Sonucun çekici olabilmesi iradî dikkate baðlýdýr. Burada irâdeye düþen þey bir dikkatin oluþturulmasýdýr. Mustafa Þekib Tunç, "Ýradî dikkat terbiye ile kazanýlýr, cehd ile devam eder"[531] diyor.
Herbart, kendiliðinden dikkatle iradî dikkati birbirinden ayýrýrken "kendiliðinden dikkat" tercih etmektedir. Ona göre öðretim sanatý bu dikkati ortaya çýkarmaya çalýþmalýdýr. Bununla birlikte Herbart, iradî dikkati reddetmiyor; iradî dikkatin ahlâkî bir oluþuma ulaþýldýðý zaman yararlý olabileceðini düþünüyor. Deývey ve Kerchensteiner de ayný görüþtedir. [532]
3- Ýrâde Dýþý Dikkat: Bir konuda yoðunlaþmýþken veya nötr vaziyette baþka bir uyarýcýnýn aniden dikkatimizi sarsmasý, ister istemez bizi kendisine çekmesidir. Sýnýfta ders dinlerken karþýmýza aniden bir palyaçonun çýkmasý, veya çevremizde bir bombanýn patlamasý gibi. [533]
Baþka dikkat þekilleri de vardýr. Bunlarý þöylece sýralayabiliriz:
1- Nazarî Dikkat: "Fikirlerin mantýkî baðlarýný yahut eþyanýn tabiî münâsebetlerini tetkike çalýþan dikkattir" [534] speculatif dikkat).
2- Harekî Dikkat: Hareketlere çevrilmiþ olan dikkatlere denir.
3- Zihnî Dikkat: Çeþitli çalýþmalara yönelik bir dikkattir. Salt zihnî faaliyetlere dayanýr. Bir iþi yapmak için gerekli araç ve vasýtalarý bulmaya, o esnada karþýlaþýlan güçlükleri yenmeye çalýþan bir dikkattir. [535]
4- Hassî Dikkat: "Daha çok duyumlarda toplanan, duyumlarý takip eden" [536] dikkattir.
5- Ýçe Dönük (Ýntrospektif) Dikkat: Kendi iç dünyamýza yönelmiþ, kendimizi tetkike çalýþan dikkate içe dönük dikkat denir. [537]
6- Sezgici Dikkat: Eþya ve olaylarýn arkasýndaki gizli realitelere nüfuz etmeye çalýþan sezgici (intuitif) dikkat adý verilir. [538]
Yukarda da söylediðimiz gibi dikkat yönü ve oluþumuna göre deðiþik isimler almaktadýr. Meselâ; dikkat, derse ve öðretmene çevrilmiþse "eðitim içi dikkat", konuyla ilgisi olmayan þeylere yönelikse "eðitim dýþý dikkat" denmektedir. Yine dikkatin dýþ dünyaya yönelmesine "dýþ dikkat", iç âleme yönelmesine "iç dikkat", iradeli ve isteyerek yapýlan dikkatlere "isteyerek dikkat", aksine, ister istemez yani elde olmadan gösterilen dikkatlere "istemeyerek dikkat" denmektedir. [539] Bunlarý detaylara ayýrarak çoðaltmak mümkün olduðu gibi, birleþtirmek suretiyle azaltmak da mümkündür. Dikkatleri kesin çizgilerle birbirinden ayýrmak da mümkün deðildir.
Dikkati etkileyen faktörler dýþ ve iç faktörler olmak üzere iki grupta incelenir:
a- Dýþ Faktörler:
Henry E. Garrett, dikkatimizi etkileyen dýþ faktörleri dört grupta incelemektedir:
1- Sayý - sýra - düzen,
2- Þiddet ve zýt oluþ,
3- Deðiþiklik ve hareket,
4- Yapý ve þekil. [540]
Lutfi Öztabað ise dýþ etkenler olarak þunlarý sýralamaktadýr:
1- Uyarýcýnýn cinsi;
2- Uyarýcýnýn þiddeti,
3- Uyarýcýnýn büyüklüðü;
4- Uyarýcýnýn devam ve tekrarý;
5- Uyarýcýnýn durumu;
6- Uyarýcýnýn ayrýlýk ve farklýlýðý;
7- Uyarýcýnýn hareketi. [541]
Morgan da dikkati etkileyen dýþ faktörleri dört bölümde ele almaktadýr:
1- Þiddet ve büyüklük;
2- Konstrast (zýtlýk);
3- Tekrar;
4- Hareket. [542]
Bunlarý kýsaca açýklamaya çalýþalým:
1- Þiddet Ve Büyüklük: Þiddet (intensity) ve büyüklük (size) iki önemli etki unsurudur. Dikkatimizi çekme durumunda olan iki uyarýcýdan, önce büyük, parlak ve þiddetli olanýn farkýna varýrýz. [543]
2- Kontrast (Zýtlýk): Ýçinde bulunduðu veya cereyan ettiði çevre içindeki varlýk ve olaylardan farklý veya onlara zýt olan olay ve varlýklar dikkati daha fazla çekerler. [544] Televizyonda film veya önemli programlar arasýna konan reklâmlar kontrast bir görüntü ile daha çok dikkat çekerler. Çölde bir aðaç daha çok dikkatimizi celbeder.
Kur'ân'ýn en çok kullandýðý yollardan biri budur. Bir kýssa anlatýlýrken olayýn seyri içinde aralara kontrast cümleler serpilir. Bu cümleler muhataba verilecek mesajý ihtiva eden flaþ cümlelerdir. Meselâ; Yusuf kýssasýnda Hz. Yusuf, babasýna gördüðü bir rüyayý anlatýr. Babasý, oðlundan rüyasýný kardeþlerine anlatmamasýný, aksi halde kendisine tuzak kuracaklarýný tenbihler. O arada karþýmýza birdenbire bir cümle çýkar:
"Zira þeytan insanýn apaçýk düþmanýdýr." [545]
Yusuf’un babasý yoruma devam eder:
"Rabbi, Yusuf’u birtakým nimetlerle nimetleridirecek..." Bir cümle daha çýkar karþýmýza:
"Doðrusu Rabbin bilir, hakimdir."[546]
"Andolsun ki, Yusuf ve kardeþlerinin olayýnda, soranlara nice ibretler vardýr." [547]
Olay devam eder; kardeþleri Yusuf’un babasý tarafýndan sevilmesinden yakýnarak ona bir tuzak hazýrlama planlarý yaparlar. Yusuf’u götürüp bir kuyuya atmaya karar verirler. Babalarý Yusuf’un seyahatine izin vermeyecek olur. Kardeþleri ýsrar ederek Yusuf’u babalarýndan koparýr ve emellerine nail olurlar. Yusuf kuyuya atýlmýþtýr. Babalarýna dönerek Yusuf’u kurt kaptýðýný anlatmaya çalýþýrlar. Babalarýný inandýramazlar. Kuyuya uðrayan bir kervanýn sucularý Yusuf’u bulurlar. Onu ticarî bir mal olarak alýp saklarlar... Derken bir cümle daha çýkar karþýmýza:
"Oysa Allah, yaptýklarýný bilir. " [548] Sonunda Yusuf birkaç dirheme satýlýr. Olayý Kur'ân'dan takip edelim: "Mýsýr'da onu satýn alan kimse karýsýna, "Ona güzel bak, belki bize faydasý olur yahut da onu evlad ediniriz" dedi. Biz iþte böylece Yusuf'u o yere yerleþtirdik; ona rüyalarýn nasýl yorumlanacaðýný öðrettik. Allah, iþinde hakimdir, fakat insanlarýn çoðu bunu bilmezler. " [549]
Son ifâde de olayýn seyri içinde kontrast bir ifadedir. Gerek bu sûrede, gerekse diðer sûrelerde bu halin çok bol örnekleri vardýr.
Ayný cinsten uyarýcýlar arasýnda farklý durumda olan da dikkati olumlu yönde etkiler. Vitrinde top top duran kumaþlar arasýnda öne çýkmýþ ve açýlmýþ olan kumaþ daha çok dikkatimizi çeker. [550] Sýnýf içinde arkadaþlarý arasýnda farklý kýyafet ve tavrýyla dikkatimizi çeken öðrencilerimiz olmuþtur.
3- Tekrar: Uyarýcýnýn devam ve tekrarý da dikkati etkiler. Fakat unutulmamalýdýr ki, bir uyarýcý devamlý, deðiþmez ve sabit kalýrsa çekici olmaktan çýkar. Bir uyarýcýnýn sürekli ve fakat kesikli olarak verilmesi dikkat çekmede yararlý olur. Vitrinlerde devamlý yanýp sönen ýþýklar bunun bir örneðidir.[551]
4- Hareket: Birçok hayvanda olduðu gibi insanlarda da hareket eden bir uyarýcýya ilgi vardýr. Duran bir nesneye
oranla hareket eden bir nesneye daha çok ve çabuk dikkat ederiz. Geceleyin gökyüzünde hareket eden bir ýþýk duranlara nisbetle daha çabuk dikkatimizi çeker. [552] Kalabalýk içinde dikkatini çekmek istediðimiz kimselere el sallarýz.
5- Uyarýcýnýn Cinsi: Bu ifâde duyumun keyfiyetini anlatmaktadýr. Bizi uyarmakta olan nesnenin rengi, sesi ve þekli dikkatimizin yoðunlaþmasýnda etkendir. Renkliler renksizlere, sesliler sessizlere oranla daha çok dikkatimizi çekerler. [553] Hayatî öneme sahip uyarýcýlar da dikkatimizi celbeden uyarýcýlardýr.
6- Uyarýcýnýn Konumu Ve Yeri: Uyarýcýnýn dikkat çekici olmasýnda bulunduðu konum ve yerin de önemi vardýr. Gazetelerde manþetten verilen haberler, sýradan bir insana kýyasla önemli bir konumda olan insanýn hareket ve davranýþlarý daha çok dikkatimizi çeker. "Hocanýn sarýðý beyazdýr, leke götürmez" atasözü bu gerçeði ifâde etmektedir.
B- Ýç Faktörler:
Dikkati etkileyen bazý faktörler vardýr ki, bunlar insanýn kendisinden, kendine ait þartlardan kaynaklanmaktadýr. Garrett, bunlarý, "ilgiler, zihnî tavýrlar (attitude's), kurulma (set), bir þey bekleme ve telkin.." olarak zikretmektedir. [554]
Baþka bir sýralamaya göre iç etmenler,
1- Organik itilmeler,
2- Korkular,
3- Meraklar,
4- Toplumsal sebepler,
5- Ýlgilerden oluþmaktadýr. Bunlar tahlil edildiði zaman görülecektir ki, kökleri ya fizyolojik, ya psikolojik veya sosyal niteliklidir. [555]
Bunlara kýsaca göz atalým:
1- Organik Ýtilmeler: Açlýk, susuzluk, cinsiyet ve benzeri güdülerimiz dikkati etkileyen en güçlü iç faktörlerdir.
2- Korku: Ýnsanda acýdan kaçma eðilimi daima vardýr. Bu itibarla dikkatin oluþmasýnda en güçlü iç faktörlerden biri de korkudur.
Ýki dünyada da insanýn mutluluðunu amaçlayan Kur'ân-ý Kerîm zaman zaman bu motivden de yararlanýr.
Ona, güzel ve mutlu þeylerden bahsettiði gibi, önündeki tehlikelerden de haber verir. Ýnsanlarýn o tehlikelere yaklaþmasýný istemez. Peygamberlerin bir özelliði de "nezir" yani korkutucu, sakýndýncý olmaktýr. Bu korkutmanýn amacý ise yine insanýn mutluluðuna yöneliktir. Aslýnda bireysel farklýlýklarý bir gerçek olarak kabul eden Kur'ân için tek bir metod deðil, metodlar vardýr. Her mizaç ve karakter bu metodlardan kendine uygun olaný alýr. Öyle insanlar vardýr ki, küçük bir korkudan yýkýlýr. Öyle insanlar da vardýr ki, onu disipline edecek tek þey korkudur.
3- Merak: "Oduncunun gözü ormanda olur" atasözünü burada da tekrarlayacaðýz. Neye merak sarmýþsak dikkatimiz o noktada odaklaþýr. Bir modacýnýn gözü daima vitrinlerdedir. Hayatýmda en büyük idealim okul açmak, ülkeme bu doðrultuda hizmet vermekti. Bundan dolayý her gördüðüm arsaya okul arsasý olarak bakardým. Kumaþlarý öðrenci kýyafeti olarak görür, vasýtalarý öðrencilerimin bineceði servis aracý olarak incelerdim. Öyle insanlar vardýr ki, seyrettikleri filmin konusu ve kalitesi umurlarýnda bile deðildir. Onlar artistlerin üzerindeki kýyafetlerle meþguldürler. Çünkü bunlar modaya düþkün, giyime meraklý kimselerdir.
4- Toplumsal Sebepler: Bizim içimizde, bizi bazý konularda dikkatli olmaya iten öyle motivler vardýr ki, bunlar sosyal kaynaklýdýr. Ödev duygusu bunlarýn bir tanesidir. Öyle öðrenciler vardýr, öðrenmek, kendini yetiþtirmek amacýyla derslerine çalýþýr; öyle öðrenciler de vardýr ki, onlar için bir "aferin" yeterlidir.
5- Ýlgi: Ýlgi duyduðumuz þeye daha bir baþka dikkat ederiz. Ýster fizyolojik, ister psikolojik, isterse sosyal kaynaklý olsun çeþitli ihtiyaçlarýmýz, ihtiyacýmýza konu olan þeylere karþý ilgimizi, dolayýsýyla dikkatimizi çeker.[556]
Dikkatin bir noktada yoðunlaþmasýný saðlayan veya onun oluþmasýna yardýmcý olan baþka etmenler de vardýr þüphesiz. Bunlarýn hepsini burada sýralamak konumuzu tasýrýr. Birkaç tanesini satýr baþlarý halinde þöylece sýralayabiliriz:
“Dikkatin belli bir noktaya teksifinde "hazýrlayýcý kurulum"un büyük etkisi vardýr. [557]
“Dikkatin oluþmasýnda geçmiþ tecrübe ve hatýralarýn rolü önemlidir. [558]
“Dikkatin oluþmasýnda bir diðer etmen irâdedir. [559] Ýradî bir cehd olmadan uzun süreli bir dikkatte baþarýlý olamayýz.
“His ve heyecanlarýn dikkatin oluþmasýnda yardýmlarý vardýr. Þu þartla ki aþýrýlýklardan sakýnmak lazýmdýr. Aksi takdirde aþýrý duygu ve heyecanlar, aþýrý tepkilerin doðmasýna sebep olabileceði gibi, zihnin serbestçe çalýþmasýný da engelleyebilir.
“Dikkat bir çabanýn ürünüdür.
“Herbert Sorenson, "Daha dikkatli muhakemeyi ve reflektif düþünmeyi gerektiren güç problemler, sýnýfýn, yani grubun dýþýnda, yalnýzken en iyi þekilde yapýlmaktadýr" [560] diyor. Peygamberimizin hayatýnda, Ýslâm eðitim ve öðretiminde bunun pek çok örnekleri vardýr. Hz. Muhammed'in vahye Hira'da mazhar olmasý, vahiy öncesi orada uzun süreli ruhî bir hazýrlýk yapmasý konumuz açýsýndan mânîdârdýr. Medine hayatýnda Medine dýþýnda dostlarýyla beraber kurduklarý yedi mescid bir baþka örnek. Neden Medine dýþýnda mescid? Neden bir deðil de yedi mescid? Bu sorularýn cevabý konumuzu teþkil eder. Din ulularýnýn hemen hepsinin hayatýnda bu tür inziva halleri vardýr. Mâsivâ ile ilgiyi kesmenin en kestirme yolu budur. Kur'ân'daki þu âyetlere bakalým:
"Gecenin bir kýsmýnda ve yýldýzlarýn batmaða yaklaþtýðý sýrada Rabbini teþbih et." [561]
"Gecenin yarýsýnda kalk, yahut yarýsýndan biraz eksilt. Yahut artýr. Kur'ân oku, yavaþ yavaþ, güzel güzel. Çünkü biz senin üzerine aðýr bir söz vahyedeceðiz. Çünkü gece kalkýþý hem daha tesirli, hem okuyuþça daha elveriþlidir. Çünkü sana gündüzün uzun bir meþguliyet vardýr." [562]
Bu âyetler hiçbir yoruma gerek duyurmayacak kadar net ve açýktýr. Verdiðimiz örneklere dayanarak diyebiliriz ki:
Konsantrasyon yani yoðunlaþma için zamanýn da mekânýn da büyük önemi vardýr.
“Algýya hazýrlýk demek olan dikkat için sahsoriyel organlarýn, alýcý dizpotiflerin düzeni gerekir. Lakin dikkat için beyinde ana sistem serebral gövdenin "reticule" denilen örgütündedir." [563]
“Keder ve neþe hali, kanda þeker oranýnýn düþmesi yani hipoglisemi, yorgunluk gibi hallerde dikkat azalýr. Uyku öncesini, sarhoþluðun ikinci devresini de bunlara eklemek gerekir. [564]
“Dikkat bozukluklarý da dikkatin bir yerde yoðunlaþmasýný etkiler. Dikkat bozukluklarý dikkatte azalma þeklinde tezahür edebileceði gibi artma þeklinde de tezahür edebilir. Azalma, çeþitli sebeplerden dolayý hastanýn çevresine karþý ilgisiz kalmasýndan kaynaklanabileceði gibi, kendisini rahatsýz eden uyarýcýlardan kaçmasýndan da kaynaklanabilir. Hasta dikkatini bir noktada toplayamaz. Dikkat, olaylar arasýnda devamlý sýçramalar yapar. [565]
Morgan’ýn belirttiðine göre dikkat, baþlangýçta bir artma, sonra bir azalma, daha sonra tekrar bir artma suretiyle U þeklinde bir geliþim göstermektedir. [566]
Herbert Sorenson, "Maksatlý olarak bakmadýðýmýz bir çevremizdeki þeylerin çoðunun farkýna varmayýz. Tabiat öðretmeni bir takým kuþlardan, çiçeklerden ve aðaçlardan söz edince görüþümüz aktifleþir, daha önce gözümüze çarpmayan þeyleri görmeðe, farketmeðe baþlarýz"[567] diyor!
Dikkati eðitirken yapacaðýmýz, yapmamýz gereken þey tabiat öðretmeninin yaptýðýný yapmak, eðittiðimiz kimselerin çevrelerine alýcý gözle bakma alýþkanlýklarýný saðlamaktýr. Vakýa herkes herþeye dikkat etmek zorunda deðildir. Dikkatin de bir seçme özelliði vardýr. Fakat ne kadar geniþ bir ufuktan bakar, hayattan ne kadar çok malzemeye sahip olursak hayatý, o kadar tam ve saðlýklý yorumlamamýz mümkün olur. Hülâsa eþya ve olaylara daha bir bilinçle bakmak ve onu sýradan bir insandan farklý olarak algýlamak yetiþkin insanýn özelliðidir.
Kur'ân, hayata deðiþik açýlardan, çok yönlü bakmayý telkin ediyor. Onun eðitiminde karýncadan gezegenlere kadar, insanlarýn bakarak bir þeyler öðrenmesi gereken odak noktalarý vardýr.
[516] Lûtfi Öztabað, a.g.e., s. 98.
[517] Ziya Dalat, a.g.e., s. 261.
[518] Sabri Özbaydar, a.g.e., s. 29.
[519] Tunç, a.g.e., s. 88.
[520] Kriton Diçmen,a.g.e.,s.5,6
[521] Adasal, a.g.e., s. 742.
[522] Öztabað, a.g.e., s. 98.
[523] J. Dewey, "Tabiî Ýlgi ve Sun'î Uyarýcýlar", Çaðdaþ Pedagojiden Seçmeler, s. 180.
[524] Leif, J. Rustin G., Genel Pedagoji, s. 223.
[525] Leif, J. - Rustin G., a.g.e., s. 223.
[526] Adasal, a.g.e., s. 743
[527] V. Rasmussen, "Dikkat ve Hafýza", Çaðdaþ Pedagojiden Seçmeler, s. 77.
[528] Öztabað, a.g.e., s. 98, 99.
[529] H. Ziya Ülken, Eðitim Felsefesi, s. 178
[530] Öztabað, a.g.e., s. 102,103.
[531] Tunç, a.g.e-, s. 88.
[532] J. Leif- G. Rustin, a.g.e., s. 228, 229, 230.
[533] Öztabað, a.g.e., s. 103.
[534] Tunç, a.g.e.,s. 90.
[535] Tunç, a.g.e., s. 90
[536] Tunç, a.g.e., s. 90
[537] Tunç, a.g.e., s. 90
[538] Tunç, a.g.e., s. 90
[539] Ziya Dalat, a.g.e., s. 261, 262.
[540] Garrett, Psikolojiye Giriþ, s. 84, 85.
[541] Öztabað, a.g.e., s. 99, 100.
[542] Morgan, a.g.e., s. 275.
[543] Morgan, a.g.e., s. 275; Öztabað, a.g.e., s. 100.
[544] Morgan, a.g.e., s. 275; Garrett, Psikolojiye Giriþ, s. 85.
[545] Yûsuf: 12/5.
[546] Yûsuf: 12/6.
[547] Yûsuf: 12/7.
[548] Yûsuf: 12/19.
[549] Yûsuf: 12/21.
[550] Öztabað, a.g.e., s. 100
[551] Öztabað, a.g.e., s. 100.
[552] Morgan, a.g.e., s. 275; Öztabað, a.g.e., s. 100.
[553] Öztabað, a.g.e., s. 100; J. Leif - G. Rustin, Gene) Pedagoji, s. 229.
[554] Henry E. Garrett, Psikolojiye Giriþ s. 86.
[555] Öztabað, a.g.e., s. 101.
[556] Öztabað, a.g.e., s. 101, 102; Morgan, a.g.e., s. 276; Adasal, a.g.e.s. 743
[557] Morgan, a.g.e., s. 275; Tunç, a.g.e., s. 91.
[558] Tunç, a.g.e., s. 91.
[559] Tunç, a.g.e., s. 91
[560] Sorenson, a.g.e., s. 384
[561] Tûr: 52/49.
[562] Müzzemmil: 73/3, 4, 5, 6, 7.
[563] Adasal, a.g.e., s. 743
[564] Adasal, a.g.e., s. 743.
[565] Mitat Enç, Ruh Saðlýðý Bilgisi, Ýstanbul 1964, s. 83.
[566] Morgan, a.g.e., s. 59.
[567] Sorenson, Eðitim Psikolojisi, s. 375.
Ynt: Dikkat By: Bilal2009 Date: 24 Ocak 2019, 13:21:07
Esselamü aleyküm Rabbim bizlerin ilmini artýrsýn Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Dikkat By: ceren Date: 24 Ocak 2019, 16:54:25
Esselamu aleykum. Rabbim razý olsun paylasimdan kardeþim. ...
Ynt: Dikkat By: Sevgi. Date: 25 Ocak 2019, 02:44:36
Rabbimizin vermiþ olduðu tüüm nimetlerine sonsuz þükürler olsun. Bilgiler için Allah razý olsun