Suat Yýldýrým Meali
Pages: 1
47 – Muhammed Suresi By: Gulinur Date: 07 Þubat 2011, 14:12:50
47 – MUHAMMED SÛRESÝ


Medine’de nâzil olmuþtur. 38 âyettir. Sûrenin adý 2. âyetinden gelmektedir. Bu sûre, Ýslâma düþmanlýk eden kâfirlere karþý cihad, savaþ, esirler, ganimet, müminlerin âhiretteki mükâfatlarý ile kâfirlerin oradaki cezalarý ile münâfýklarýn davranýþlarýný sözkonusu etmektedir.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1 – Ýnkâr edip insanlarý Allah’ýn yolundan engelleyenlerin bütün yaptýklarýný Allah boþa çýkaracaktýr. [25,23]

Allah yolundan çevirmenin çeþitli þekilleri vardýr. a- Ýman etmekten zorla menetmek, b- Müminlere baský uygulayarak dini anlatmalarýný ve dinlerini yaþamalarýný engellemek, c- Din ve dindarlar aleyhinde propaganda yaparak onlara karþý güvensizlik telkin etmek, d- Kâfirlerin, çocuklarýný küfür üzere yetiþtirmek sûretiyle Allah’ýn dininden uzak tutmalarý.

2 – Ýman edip güzel ve makbul iþler yapanlar ve Rab’leri tarafýndan gerçeðin ta kendisi olarak Muhammed’e indirilen vahye iman edenlerin ise günahlarýný örtüp, hallerini düzeltir.

Gerçi “Ýman etme” vasfýndan sonra ayrýca “Muhammed’e indirilene iman edenler” demeye ihtiyaç yoktur. Zira iman, onun teblið ettiði þeylere inanmayý zaten kapsamaktadýr. Bundan maksat þunu vurgulamaktýr: Hz. Muhammed (a.s.)’ýn risaletinden sonra, herhangi bir kimsenin, onun getirdiði dinin hükümlerine iman etmeden inançlarý geçerli deðildir. Onun peygamberliðine ve getirdiklerine inanmak þarttýr.

3 – Bu böyledir. Çünkü kâfirler batýla uydular. Ýman edenler ise Rab’leri tarafýndan gönderilen hakka uydular. Ýþte Allah insanlara kendi durumlarýný böylece beyan eder.

Allah iki tarafýn da durumlarýný açýkça ortaya koyuyor. Bir taraf batýl üzerinde ýsrar ettiðinden iþleri geçersiz kýlýnmýþtýr. Öbür taraf ise hak yolda sebat ettiðinden, Allah onlarý kötülüklerden arýndýrmýþ, hayat tarzlarýný düzeltmiþtir.

4 – Ýmdi kâfirlerle savaþta karþýlaþtýðýnýz zaman hemen boyunlarýný vurun! Nihayet onlarý iyice maðlub edince, baðý sýký tutun, onlarý esir alýn. Savaþ bitince onlarý ister bir lütu olarak karþýlýksýz salýverir, ister fidye alarak býrakýrsýnýz.

Durum þu ki: Allah dileseydi, onlardan intikamlarýnýzý alýr, onlarý cezalandýrýrdý. Fakat O, sizi birbirinizle denemek için savaþý emrediyor.

Allah yolunda öldürülenler var ya, Allah onlarýn yaptýklarýný asla zayi etmeyecek, boþa çýkarmayacaktýr. [8,67-68; 3,142; 9,14-15]

5 – Allah onlarý doðru yola iletir ve onlarýn hallerini düzeltir. [10,9]

6 – Onlarý, kendilerine tanýtmýþ olduðu cennetine alýr.

7 – Ey iman edenler! Eðer siz Allah’ýn dinine destek olursanýz,

O da size yardým eder ve savaþta ayaklarýnýzý kaydýrmaz.

8 – O inkârcýlara gelince, onlarýn hakký yýkýmdýr. Allah onlarýn yaptýklarýný boþa çýkarýr.

9 – Bu böyledir, zira onlar Allah’ýn indirdiði buyruklarýný beðenmediler.

Allah da onlarýn bütün iyi ve güzel iþlerini boþa çýkardý.

10 – Peki onlar dünyada hiç dolaþmadýlar mý ki, daha önce yaþamýþ nesillerin âkýbetlerinin nasýl olduðuna baksýnlar: Allah onlarý yerle bir etti.

Benzeri iþ yapan kâfirleri de, benzeri âkýbetler beklemektedir.

11 – Bu böyledir, çünkü iman edenlerin yardýmcýsý Allah’týr, kâfirlerin ise mevlâlarý, dostlarý yoktur.

12 – Muhakkak ki Allah iman edip, makbul ve güzel iþler yapanlarý, içinden ýrmaklar akan cennetlere yerleþtirecektir.

Kâfirler ise dünyada zevklerini yaþamak ister, davarlar gibi yerler. Ýþte onlarýn barýnaðý ateþtir.

Hayvanlar rýzkýn kim tarafýndan yaratýldýðýný, bu nimetler karþýlýðýnda kendisinden ne beklendiðini düþünmezler. Çünkü bunlar yükümlü deðildirler.

13 – Nice þehirler vardý ki, halký, seni süren  Mekke þehri’nin halkýndan daha kuvvetli idiler.

Ýþte Biz, onlarý imha ettik ve kendilerine yardým edecek kimse çýkmadý.

Müþrikler, Hz. Peygamberi hicrete mecbur etmekle rahata kavuþtuklarýný sanmýþlardý. Oysa bu hareketleri ile kendilerinin felâketlerini hazýrlamýþlardý.

14 – Rabbi tarafýndan apaçýk bir delile tâbi olan kimse hiç, yaptýðý iþler kendisine süslenen ve hevâ ve heveslerinin peþinden giden kimse gibi olur mu? [13,19; 59,20]

15 – Allah’a karþý gelmekten sakýnanlara vâd edilen cennetin durumu ise þudur:

Orada bozulmayan su ýrmaklarý, tadý deðiþmeyen süt ýrmaklarý, içerken lezzet veren þarap ýrmaklarý ve süzme bal ýrmaklarý vardýr.

Onlara orada her türlü meyve ile bir de Rab’leri tarafýndan bir maðfiret vardýr.

Bu nimetlere eriþenler hiç, ateþte devamlý kalýp, kaynar sulardan içirilip bununla baðýrsaklarý lime lime olan kimseler gibi olur mu? [55,52; 2,25; 56,20] {KM, Tekvin 2,11-14; Tesniye 8,7-10}

16 – Onlardan seni dinlemeye gelen de vardýr.

Ama ne zaman ki senin yanýndan çýkarlar, o vakit sana kulak verip meseleleri öðrenenlere:

“Sahi, az önce o, neler söylüyordu?” diye sorarlar.

Bir kýsým münafýklar, müminler arasýnda bulunduklarýndan Hz. Peygamber’e muhatap olup, onlarla beraber onun sözlerini dinliyorlardý. Fakat kalpleri onun mübarek dilinde ifadesini bulan gerçeklerden uzak olduðundan cankulaðýyla dinlemiyorlar, dýþarý çýkýnca “Sahi! Demin ne demiþti?” diye sorma ihtiyacýný duyuyorlardý. Onlarýn hâlet-i rûhiyelerini açýða çýkaran ne mükemmel bir ifade!

Ýþte Allah onlarýn kalplerini mühürlemiþ ve onlar da hevalarýna uymuþlardýr.

17 – Hidâyeti kabul edenlerin ise Allah hidâyette yakînlerini artýrýr ve kendilerine haramlardan ve cehennemden korunmayý nasib eder.

18 – Yoksa onlar, kýyametin kendilerine ansýzýn gelmesini mi gözlüyorlar?

Zaten alâmetleri geldi bile!

Ama kýyamet gelip çattýktan sonra, ibret almalarý neye yarar ki! [53,56-57; 54,1; 16,1; 21,1; 89,23; 34,52]

Kur’ân’ýn mûcizeli beyaný, Hz. Peygamberin tertemiz hayatý ve eðittiði ashabý ile sürdürdükleri yaþama tarzý ortada iken, hâla iman etmeyen kimsenin beklediði tek þey kýyamettir. Kýyametin baþlýca alâmeti, âhir zaman Peygamberinin gelmesidir. Nitekim o, þehadet ve orta parmaðýný göstererek: “Benimle kýyametin durumu, bunlarýn yakýnlýðý gibidir” buyurmuþtur. Maksat, kendisinden sonra kýyamete kadar baþka bir peygamber gelmeyeceðini bildirmektir.

19 – O halde þu gerçeði hiç unutma ki:

Allah’tan baþka ilah yoktur.

Sen hem kendi günahýndan, hem mümin erkeklerin ve mümin kadýnlarýn günahlarýndan ötürü Allah’tan af dile.

Allah, (dünyada) dönüp dolaþtýðýnýz yeri de, (âhirette) varýp duracaðýnýz yeri de pek iyi bilir. [6,59-60; 11,6]

Ýslâm’ýn insana kazandýrdýðý ahlâkî faziletlerden biri de þudur: Mümin, ibadet ve cihad görevini yerine getirecek, hizmete devam edecek, fakat asla yaptýklarýný gözünde büyütmeyecek, “üzerime düþeni yaptým” diye durumunu yeterli görmeyecektir. Aksine: “Rabbimin benden istediklerini hakkýyla yerine getiremedim. Bilerek veya bilmeyerek hangi ihmallerim oldu?” diye bir þuur kontrolü, bir tevazu ve istiðfar halet-i ruhiyesi taþýyacaktýr. Âyet Hz. Peygamber (a.s.)’a bile böyle buyurarak, aslýnda müminlere ders vermektedir. Bundan ötürüdür ki Hz. Peygamber: “Ben her gün Allah’tan yüz kere maðfiret dilerim” buyurmuþtur.

20 – Ýman edenler: “Keþke savaþ hakkýnda bir sûre indirilseydi?” diyorlar.

Fakat net ve kesin bir sûre indirilip de içinde savaþma emri zikredilince,

kalplerinde hastalýk bulunanlarýn,

ölüm sekeratýna giren kimsenin bakýþý gibi boþ gözlerle sana baktýklarýný görürsün.

Korktuklarý baþlarýna gelsin! [4,77]

21 – Onlara düþen: Ýtaat etmek ve tatlý söz söylemektir. Ýþ ciddiye bindiðinde,

Allah’a verdikleri sözde dursalardý, kendileri için elbette daha hayýrlý olurdu.

22 – Demek ki ey münafýklar! Siz iþbaþýna geçecek olursanýz, ülkede fesat çýkaracak, nizamý bozacak, akrabalýk baðlarýný parçalayacaksýnýz! (Allah’a verdiði söze bile sadýk kalmayan kimsenin, böylesi haklarý gözetmesi de beklenemez).

23 – Ýþte bunlar, Allah’ýn lânet edip kulaklarýný saðýrlaþtýrdýðý, gözlerini kör ettiði kimselerdir.

24 – Öyle olmasaydý, Kur’ân’ý düþünmeleri gerekmez miydi? Yoksa kalplerinin üzerinde üst üste kilitler mi var?

25 – Kendilerine doðru yol iyice belli olduktan sonra, gerisin geri dinden çýkanlara muhakkak ki þeytan önce fit vermiþ;

onlarý uzun emellere, umutlara düþürmüþtür.

26 – Bu böyledir; Çünkü onlar Allah’ýn indirdiðinden hoþlanmayanlara:

“Biz, bazý hususlarda size itaat edeceðiz” demiþlerdi.

Halbuki Allah onlarýn gizledikleri þeyleri hep bilmektedir.

27 – Haydi dünyada birtakým hile ve dolaplar çeviriyorlar, peki melekler, onlarýn yüzlerine, sýrtlarýna vura vura canlarýný aldýklarý zaman halleri ne olacak? [8,50; 6,93; 4,97; 40,46]

28 – Bu böyledir: Çünkü onlar Allah’ýn gazabýna sebeb olan þeylerin peþine düþtüler, O’nu razý edecek þeyleri ise beðenmediler.

Bu yüzden Allah da onlarýn bütün iþlerini boþa çýkardý.

29 – Yoksa kalplerinde hastalýk (nifak) bulunan münâfýklar Allah’ýn, kalplerinde müminlere karþý duyduklarý kinleri açýða çýkarmayacaðýný mý zannediyorlar?

30 – Eðer dileseydik onlarý sana tek tek gösterirdik, sen de onlarý simalarýndan tanýrdýn.

Hatta sen onlarý ifadelerinden, ses tonlarýndan kesinlikle tanýrsýn.

Allah bütün iþlerinizi bilir.

31 – Sizi mutlaka imtihan edeceðiz, ta ki içinizden mücahede edenleri, sabýr ve sebat gösterenleri tanýyacak ve gösterdiðiniz yararlýlýklarý imtihan meydanlarýnda örnek göstereceðiz.

Allah’ýn tanýmasý: Ýþlere karþýlýk verilmesine, ceza veya mükâfat verilmesine esas teþkil edecek þekilde, fiilî olarak tanýyýp bilmesi demektir. Yoksa ezelî ilmiyle Allah istikbali bilmektedir.

32 –
Kendileri inkâr edip insanlarý Allah yolundan çevirenler

ve doðru yol kendilerine iyice belli olduktan sonra bile, Peygamberin karþýsýna çýkanlar,

Allah’a (yani Allah’ýn Peygamberine, dinine) asla zarar veremezler.

Allah onlarýn iþlerini heder edecektir.

Ýþlerinin heder edilmesi iki türlüdür: 1. Ýyi iþ bilerek iþledikleri þeylerin karþýlýðýný âhirette göremeyeceklerdir. 2. Ýslâmý engellemek için sarfettikleri gayretler sonuçsuz kalacaktýr.

33 – Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat edin de emeklerinizi boþa çýkarmayýn.

Küfür, þirk, nifak, ucüb, riya gibi hallerle emeklerinizi iptal ettirmeyin.

34 – Kendileri inkâr edip insanlarý da Allah yolundan çeviren, sonunda da kâfir olarak ölenler var ya,

Allah onlarý asla affetmeyecektir. [4,48]

35 –
O halde gevþemeyin de, sizler daha üstün durumda iken, zillet gösterip sulha yalvarmayýn.

Allah sizinle beraberdir. O, asla sizin gayretinizi kuvvetten düþürmez, emeklerinizi zayi etmez.

Âyet müslümanlarýn barýþ istemelerini menetmiyor. Maksat: Müslümanlarýn zayýf, düþmanlarýnýn kuvvetli olduðu anlamýna gelen bir barýþa yalvarmalarýnýn doðru olmadýðý fikrini vermektir.

Müslümanlar her þeyden önce kuvvetlerini ortaya koymalýdýrlar. Bundan sonra barýþ görüþmeleri yapmalarýnda sakýnca yoktur.


36 –
Dünya hayatý sadece bir oyun ve eðlenceden ibarettir.

Eðer siz iman eder ve haramlardan sakýnýrsanýz, hem size mükâfatlarýnýzý verir, hem de mallarýnýzýn tamamýný istemez.

37 –
Eðer onlarýn hepsini isteyip de sizi iyice sýkýþtýrsaydý cimrilik eder, dayatýrdýnýz. O zaman da, Allah, bütün ahlâkî zaaflarýnýzý ortaya çýkarýrdý.

38 –
Ýþte sizler Allah yolunda harcamaya dâvet ediliyorsunuz.

Ýçinizden bazýlarý cimrilik ediyor. Her kim cimri davranýrsa, ancak kendine cimrilik eder.

Müstaðnî (hiçbir þeye ihtiyacý olmayan), Allah’týr; muhtaç olan ise sizlersiniz.

Þayet imandan ve takvâdan yüz çevirirseniz O, yerinize baþka bir millet getirir de, onlar sizin gibi hayýrsýz, itaatsiz olmazlar.

 

Ynt: 47 – Muhammed Suresi By: ceren Date: 30 Haziran 2018, 02:20:17
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri kur anýn rehberliðinde peygamber efendimizin yolunda ve allahin emir ve yasaklarin uyarak yasayan ve rahmete kurtulusa erisen kullardan eylesin inþallah. ..

radyobeyan