20. Lema birincisi By: hafiza aise Date: 05 Þubat 2011, 18:39:22
BÝRÝNCÝSÝ
Ehl-i hakkýn ihtilâfý hakikatsizlikten gelmediði gibi, ehl-i gafletin ittifaký dahi hakikattarlýktan deðildir. Belki ehl-i dünyanýn ve ehl-i siyasetin ve ehl-i mektep gibi hayat-ý içtimaiyenin tabakatýna dair birer muayyen vazife ile ve has bir hizmet ile meþgul taifelerin, cemaatlerin ve cemiyetlerin vazifeleri taayyün edip ayrýlmýþ. Ve o vezâif mukabilindeki alacaklarý maiþet noktasýndaki maddî ücret ve hubb-u cah ve þan ve þeref noktasýnda teveccüh-ü nâstan alacaklarýHAÞÝYE 6 mânevî ücret taayyün etmiþ, ayrýlmýþ. Müzâhame ve münakaþayý ve rekabeti intaç edecek derecede bir iþtirak yok. Onun için, bunlar ne kadar fena bir meslekte de gitseler, birbiriyle ittifak edebilirler.
Amma ehl-i din ve ashab-ý ilim ve erbab-ý tarikat ise, bunlarýn herbirisinin vazifesi umuma baktýðý gibi, muaccel ücretleri de taayyün ve tahassus etmediði ve herbirinin makam-ý içtimaîde ve teveccüh-ü nâsta ve hüsn-ü kabuldeki hissesi tahassus etmiyor. Bir makama çoklar namzet olur. Maddî ve mânevî herbir ücrete çok eller uzanabilir. O noktadan müzâhame ve rekabet tevellüt edip vifaký nifaka, ittifaký ihtilâfa tebdil eder.
Ýþte bu müthiþ marazýn merhemi, ilâcý, ihlâstýr. Yani, hakperestliði nefisperestliðe tercih etmekle ve hakkýn hatýrý, nefsin ve enâniyetin hatýrýna galip gelmekle,(1)
sýrrýna mazhar olup, nâstan gelen maddî ve mânevî ücretten istiðnâ etmekle(2)
sýrrýna mazhar olup, hüsnü kabul ve hüsn-ü tesir ve teveccüh-ü nâsý kazanmak noktalarýnýn Cenâb-ý Hakkýn vazifesi ve ihsaný olduðunu ve kendi vazifesi olan tebliðde dahil olmadýðýný ve lâzým da olmadýðýný ve onunla mükellef olmadýðýný bilmekle ihlâsa muvaffak olur. Yoksa ihlâsý kaçýrýr.1 "Benim mükâfâtýmý vermek ancak Allah'a aittir." Yunus Sûresi, 10:72; Hûd Sûresi, 11:29; Sebe' Sûresi, 34:47.
2 "Peygambere düþen, ancak teblið etmekten ibarettir." Nur Sûresi, 24:54.