4.Remiz 3.Sayfa By: Esila Date: 05 Þubat 2011, 08:47:58
ve bereketli olan Yirmi Beþinci Sözün ehemmiyetini gösteriyor. Sonra yirmi altý ve yedide اَبَاذِيخَ بَيْذُوخٍ وَذَيْمُوخٍ بَعْدَهَا der.
Sonra otuz ve otuz birincide بِبَلْخٍ وَسِمْيَانٍ وَبَازُوخٍ بَعْدَهَا deyip yine ibareyi deðiþtirip بَعْدَهَا kelimesini zikreder. Gayet zâhir ve kuvvetli bir karine ile, içtihada dair Yirmi Yedinci Sözün Sahabeler hakkýndaki çok mühim ve kýymettar zeylini ve Mi’raca dair Otuz Birinci Sözün þakk-ý kamere dair ve ona çok ihtiyaç bulunan ehemmiyetli zeylini بَعْدَهَا kelimesiyle gösterir gibi, kuvvetli iþaret eder. Ben itiraf ediyorum ki, ben bu zeyilleri unutmuþtum. Ýmam-ý Ali’nin (r.a.) bu ihtarýyla tahattur ettim. Þakk-ý kameri sabýkan yazdým. Þimdi bu anda Sahabeler hakkýndaki zeyli hatýrladým. Ýþte madem ilm-i belâðat ve fenn-i beyanda birtek karine ile mecazî bir mânâ murad olunabilir ve birtek münasebetle, bir mefhuma iþaret bulunsa, o mefhum bir mânâ-yý iþârî olarak kabul edilir. Elbette zâhir ve çok karinelerden ve emârelerden kat-ý nazar, yalnýz bu iki yerde tam zeyillerin bulunduðu ayný makamda ve zeyl mânâsýnda olan بَعْدَهَا kelimesini tekrar suretinde ifadeyi deðiþtirerek söylemesi tam bir karinedir ki, Hazret-i Ýmam‑ý Ali (r.a.) mânâ-yý hakikîsinden baþka, bir mânâ-yý mecazî ve iþârîyi dahi ifade etmek istiyor.
Sonra yirmi dokuzuncu mertebede, heybetli bir tarzda
خَمَارُوخِ يَشْرُوخٍ بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْ der. Yirmi beþte geçen ve sýrlarý bilmek mânâsýnda olan تَشَمَّخَتْ kelimesini tekrarla sabýkan beyan ettiðimiz harikalý Yirmi Dokuzuncu Söze kuvvetli bir karine ile iþaret eder.
Sonra otuz ikinci mertebede, sûrelerin tâdâdýnda ehemmiyetle iþaret ettiði risale-i câmia olan Otuz Ýkinci Söze yine nazar-ý dikkati kuvvetli celb etmek için ذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ ve bir nüshada بِهِ الْكَوْنُ عُطِّرَتْ yani “ism-i Adl ve ism-i Hakemin tecellîsiyle ve adalet ve mizanýyla ve intizam ve hikmetiyle dünya tamir edilir, tahripten kurtulur.” Ýkinci nüsha ile, “O iki ismin râyiha-i tayyibesiyle ve çok hoþ kokularýyla, dünya güzel kokular alýr, attar dükkâný gibi râyiha-i tayyibe verir.”
Ýþte, ism-i Adl ve ism-i Hakemin parlak bir âyineleri ve bir tefsirleri hükmünde olan Otuz Ýkinci Söze parmak basýyor ve mânâ-yý mecazî suretinde ifade eder. ذَيْمُوخٍ kelimesinin tekrarýyla, Sözler otuz üç iken bir mertebesi mektuplardan ibaret olduðuna ve Otuz Ýkinci Söz, son mertebesi bulunduðuna îma eder. Ben Süryanî kelimelerinin mânâlarýný tamamýyla bilemediðimden ve Ýmam-ý Gazâlî (r.a.) dahi tamamýyla izah etmediðinden, Hazret-i Ýmam-ý Ali’nin (r.a.) o kelimelerle sair risalelere iþârâtýný þimdilik býrakýyorum.
Mi’rac: Peygamberimizin (a.s.m.) Allah’ýn huzuruna yükseliþi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiði yolculuk Sahabe: Hz. Peygamberi (a.s.m.) dünya gözüyle görüp onun yolundan giden Müslümanlar
beyan: açýklama, izah ehemmiyet: deðer, önem
emâre: ipucu, belirti fenn-i beyan: konuþma ve anlatma sanatý
heybet: saygýyla beraber korku veren hal ibâre: metin, ifade
ihtar: hatýrlatma, uyarma, ikaz ilm-i belâðat: sözün düzgün, kusursuz, yerinde, hâlin ve makamýn icabýna göre söylenmesini esas alan ilim
içtihad: dinen kesin olarak belirtilmeyen bir konuda Kur’ân ve hadîsten hüküm çýkarma karine: karýþýk bir iþ veya gizli bir meselenin anlaþýlmasýna, çözümlenmesine yarayan ek belirti, ipucu
kat-ý nazar: bakmamak, dikkate almamak kýymettar: kýymetli, deðerli
mefhum: anlam mertebe: derece, makam
murad: irade edilen, istenen mânâ-yý hakikî: gerçek ve birinci anlam
mânâ-yý iþârî: bir ifâdenin bir þey hakkýnda açýkça deðil, iþâret tarzýndaki mânâsý mânâ-yý mecazî: asýl anlam dýþýnda kast edilen diðer bir anlam
münasebet: baðlantý, iliþki sabýkan: daha önce
suret: biçim, görünüþ tahattur: hatýrlama
tâdâd: sayma, sýralama zeyl: ilâve, ek
zikretme: anma, belirtme zâhir: açýk, gözle görülür
Ýmam-ý Ali: [bk. bilgiler – Ali (r.a.)] þakk-ý kamer: Peygamberimizin (a.s.m.) bir iþaretiyle Ay’ýn ikiye bölünmesi mu’cizesi
Ynt: 4.Remiz 3.Sayfa By: Kaan8/B Date: 21 Nisan 2015, 18:36:22
Þakk-ý kameri sabýkan yazdým. Þimdi bu anda Sahabeler hakkýndaki zeyli hatýrladým. Ýþte madem ilm-i belâðat ve fenn-i beyanda birtek karine ile mecazî bir mânâ murad olunabilir ve birtek münasebetle, bir mefhuma iþaret bulunsa, o mefhum bir mânâ-yý iþârî olarak kabul edilir. Elbette zâhir ve çok karinelerden ve emârelerden kat-ý nazar, yalnýz bu iki yerde tam zeyillerin bulunduðu ayný makamda ve zeyl mânâsýnda olan بَعْدَهَا kelimesini tekrar suretinde ifadeyi deðiþtirerek söylemesi tam bir karinedir ki, Hazret-i Ýmam‑ý Ali (r.a.) mânâ-yý hakikîsinden baþka, bir mânâ-yý mecazî ve iþârîyi dahi ifade etmek istiyor.
radyobeyan