Suat Yýldýrým Meali
Pages: 1
51 – Zariyat Suresi By: Gulinur Date: 04 Þubat 2011, 03:39:01
51 – ZÂRÝYÂT SÛRESÝ



Mekke’de nâzil olmuþtur. 60 âyettir. Adýný ilk âyetinde geçen kelimeden almýþtýr. Bu sûre-i þerife kâinatta cereyan eden bazý muazzam iþlere veya onlara müvekkel kýlýnan melaikeye dikkat çekip, kasem ederek baþlar. Kur’ân’ýn ilk muhataplarý olan Mekkelilerden birçoðunun dini yalanladýklarýný, onlarýn dünya ve âhiretteki âkýbetlerini, diðer taraftan müminlerin istikbalini, daha sonra Allah’ýn kudret, hikmet ve birliðine dair bazý delilleri, bazý resullerin kýsa kýssalarýný ele alýr, cin ve insin yaratýlýþýnýn esas maksadýnýn kulluk olduðunu bildirerek sona erer.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1 – O tozutup savuran (rüzgârlara)

2 – Yaðmur yüklenen bulutlara,

3 – Kolayca akýp giden (yýldýzlar, bulutlar vb.) þeylere,

4 – Emirleri, rýzýklarý, yaðmurlarý vb. þeyleri taksim eden meleklere yemin ederim ki,

5 – Size vâd olunan diriliþ elbette gerçektir.

6 – Ýþlerin karþýlýðý da mutlaka alýnacaktýr.

7-8 – Yollarla, yörüngelerle dolu gök hakký için! Siz tam bir çeliþki içindesiniz.

9 – Oysa bu dâvetten, ancak aklý çarpýlmýþ olan kimse çevrilip vazgeçebilir.

Dünyadaki insanlarýn farklý inançlarýndan bahsederken gökyüzünün çeþitli yollarýna ve yörüngelerine yemin edilmesi, bir benzetme yapma gayesine de yönelik olabilir. Yani gökte yýldýz kümeleri ve bulutlar nasýl farklý farklý ise, siz yerdeki insanlar da çeþit çeþit inançlara sahipsiniz. Demek ki insanlara gerçeði bildiren vahyin gelmesi mutlaka gereklidir.

En ufak zerreden en büyük güneþlere kadar her þeyin nizama baðlý olduðu bir kâinatta, insan gibi bir varlýðýn nizamsýz kalmasý nasýl mümkün olabilir? Her þey birçok gayeye göre yaratýlmýþken insan gibi mükemmel varlýðýn gayesiz, baþýboþ kalmasý nasýl mümkün olabilir?

Burada þöyle bir incelik vardýr: Âhireti inkâr edenler “çürüyüp, toz toprak olacaðýz, zerrelerimiz havada uçuþacak, bundan sonra bedenimiz nasýl olur da birleþebilir?” diyorlardý. Oysa dünyadaki sular güneþin ýsýsýyla buharlaþarak zerreler halinde bir araya gelip sýkýþmýþ bulutlar oluþturmakta sonra yeryüzüne damlalar halinde geri dönmektedirler. Her gün bunlarý gerçekleþtiren ilahî kudretin insanlarýn vücutlarýnýn daðýlmýþ zerrelerini hava, su ve topraðýn içinden toplayýp bir araya getiremeyeceði iddia edilebilir mi? Toz  zerreleri, su buharlarý ve yaðmur bulutlarýndan bahseden ilk üç âyet, buna iþaret eder gibidir.

10-12 – O kahrolasý yalancýlar sarhoþluk ve cehalet içinde ne yaptýklarýný bilmeden atýp tutarlar. Bir de alay ederek: “Ne zaman o hesap günü?” diye sorarlar.

13 – O gün, onlarýn ateþin üzerinde fokurdayacaklarý gündür!

14 – Onlara: “Tadýn bakalým fitnenizi, tadýn dünyada kaynattýðýnýz fitne ateþinin neticesini! Ýþte gelmesi için can attýðýnýz azap!” denilir.

15 – Ama müttakiler bahçelerde, pýnar baþlarýndadýrlar.

16 –
Rab’lerinin kendilerine verdiði mükâfatlarý almaktadýrlar. Çünkü onlar, daha önce dünyada iyi davranan kimselerdi.

17 – Geceleri az uyurlardý.

18 – Seher vakitleri istiðfar ederlerdi.

19 – Mallarýnda isteyenlerin ve yoksullarýn hakkýný ayýrýrlardý.

20-22 – Kesin inanmak isteyenler için yeryüzünde birçok deliller vardýr. Bizzat kendi varlýklarýnýzda da böyle deliller vardýr. Hâla görmeyecek misiniz?

Gökte de hem rýzkýnýz (rýzkýnýzýn vesileleri), hem de size vâd olunan cennet vardýr.

23 – Göðün ve yerin Rabbine yemin olsun ki bu vaad, týpký sizin konuþmanýzýn sabit olduðu gibi bir gerçektir.

24 – Sahi! Ýbrâhimin þerefli misafirlerinin geliþlerinden haberin oldu mu?

25 – Onlar yanýna varýnca: “Selam!” dediler. O da: “Size de Selam!” diye cevap verdi, ama içinden: “Bunlar tanýmadýðým kimseler, hayýrdýr inþaallah!” dedi. [15,51; 4,86; 11,69]

26-27 – Onlara yemek getirmek için gizlice ailesinin yanýna geçti ve semiz bir dana kebabý getirdi. Önlerine koyup “buyurmaz mýsýnýz?” diye ikram etti. [11,69] {KM, Tekvin 18. bölüm}

28 – O sýrada onlardan yana içine bir korku düþtü. “Korkma!” dediler ve ona büyüdüðünde âlim olacak bir çocuklarýnýn dünyaya geleceðini müjdelediler. [11,70-73; 15,52]

29 – Evin öbür köþesinden bunu duyan eþi, elini yüzüne vurarak: “Vay baþýma gelene! Ben kýsýr bir kocakarý iken mi doðuracaðým!” diye çýðlýk attý.

30 – Onlar, hanýmýna: “Evet, Rabbin böyle buyurdu,” dediler. “O, tam hüküm ve hikmet sahibidir, her þeyi hakkýyla bilir.”

31 – Ýbrâhim: “Peki sizin geliþinizin asýl sebebini öðrenebilir miyim ey deðerli elçiler?” dedi.

32-34 – “Biz” dediler, “Suçlu bir güruhun, haddini aþanlarýn tepelerine, çamurdan piþirilip de Rabbinin nezdinde damgalanmýþ taþlarý indirmek için görevlendirildik.”

35 – Derken, oradaki müminleri þehirden çýkarma emrini verdik.

36 – Ama orada, bir hane dýþýnda, Biz’e itaat eden aile bulamadýk.

37 – Ve öyle acý bir azaptan korkanlar için, orada bir alâmet býraktýk.

Burada Ölü Deniz (Lût Gölü) kasd edilmektedir. Bu gölün güney kýsmý, büyük bir felâketin izlerini bu gün bile taþýmaktadýr. Uzmanlarýn tahminlerine göre Lût kavminin büyük þehri, þiddetli depremden dolayý yer altýna gömülmüþ, üzerini de Lût gölünün sularý basmýþ olmalýdýr. Batma zamaný da, M. Ö. iki bin yýl kadar öncesine yerleþtirilmektedir ki bu da Hz. Ýbrâhim ve Hz. Lût (a.s.)’ýn yaþadýðý zamana rastlamaktadýr.

Lût gölünün “Ellisan” adlý yarýmada görünümündeki bölümü güneyde bulunmakta ve daha sonra meydana geldiði anlaþýlmaktadýr. Eski Lût gölünün bu yarýmadanýn kuzeyine kadar görülen tarihi kalýntýlarý, güneydeki kalýntýlardan çok farklýdýr. Ýþte bundan dolayý, önceleri güney kýsmýnýn bu göl yüzeyinden yüksekte olduðu, daha sonra batarak o gölün altýna gömüldüðü tahmin edilmektedir.

38 – Mûsâ’nýn olayýnda da alýnacak dersler vardýr. Onu âþikâr bir delille (mûcize ile) Firavun’a göndermiþtik.

39 – O vargücüyle ve bütün ordusuyla sýrtýný çevirdi ve “Mûsâ, ya bir büyücü, ya da bir delidir” dedi.

40 – Biz de hem onu, hem ordularýný yakalayýp denizin dibine geçiriverdik. Boðulurken, piþmanlýkla kendi kendini kýnýyordu.

41 – Âd halkýnda da alýnacak dersler vardýr. Onlara da ortalýðý kasýp kavuran köklerini kurutan bir kasýrga gönderdik.

42 – Bu rüzgâr, uðradýðý her þeyi derhal kül gibi savuruyordu.

43 – Semûd ahalisinde de böyle alýnacak ibretler vardýr. Onlara da “Bir süre hayattan zevk alýn bakalým!” denilmiþti.

44 – Onlar Rab’lerinin emrinden uzaklaþýp azýtýnca kendileri baka baka, o müthiþ yýldýrým onlarý çarpýverdi.

45 – Olduklarý yerde çöke kaldýlar, ne doðrulabildiler, ne de yardým gördüler.

46 – Daha önceleri de Nûh’un halkýný helâk etmiþtik. Çünkü onlar da din yolundan çýkmýþ kimselerdi.

47 – Göðü Biz çok saðlam bir þekilde bina ettik, onu geniþleten Biziz. Çünkü Biz geniþ kudret ve hakimiyet sahibiyiz.

Mûsiûn: Geniþ güç ve kudret sahibi mânasýna olduðu gibi “geniþleten” mânasýna da gelir. Allah’ýn bu büyük kâinatý bir kere yaratýp býrakmadýðýný, bilakis onu devamlý olarak geniþlettiðini gösterir. 20. yüzyýlda bulunan “kâinatýn geniþlemesi” düþüncesi, evrenin sonlu bir büyüklüðe sahip olmasýna raðmen, alan olarak sürekli geniþlediðini ifade eder.

48 – Yeryüzünü de Biz döþedik, bakýnýz Biz ne de güzel döþedik!

49 – Her þeyi de çift yarattýk ki düþünüp ders alasýnýz. [36,36; 43,12]

50 – “O halde, Allah’a kaçýn, çabuk Allah’ýn himayesine koþun. Zira ben O’nun tarafýndan, sizi uyarmak için gönderilen âþikâr bir elçiyim.”

Bu âyette Allah Teâla, Peygamberinin dili ile bu hitabý yapmaktadýr. Mesela Fatiha sûresinde de bu durum vardýr. Fatihanýn baþ tarafýnda gizli bir “De ki:” fiili bulunur; zira o ifadeler kullarýn söylemesi matlub olan sözlerdir. Kur’ân’ýn daha baþka yerlerinde de bazan meleklere, bazan peygamberlere ait sözlerin Allah’a izafe edildiði görülür. Sözün akýþýndan kime ait olduðu anlaþýlýr. [Bkz. 19,64-65; 37,159-167; 42,10; 51,57-58]

51 – Sakýn Allah’ýn yanýsýra baþka mâbud icad etmeyin. Ýþte ben O’nun tarafýndan, sizi uyarmak için gönderilen aydýnlatýcý bir elçiyim.

52 – Ýþte böyle... Senin hemþehrilerinden önceki ümmetlere ne zaman bir elçi geldiyse mutlaka ona muhataplarý büyücü veya deli dediler.

53 – Birbirlerine tavsiye mi ettiler, aralarýnda anlaþtýlar mý ki hep ayný þeyleri söylediler?Hayýr, böyle bir tavsiye yok ama, onlar azgýnlýkta müþterekler. Ýþte ondan, böyle söylerler.

54 – Sen de onlardan yüz çevir, yeterince onlara hakký anlatmaya çalýþtýðýndan artýk kimse seni ayýplayamaz.

55 – Bununla beraber yine de hatýrlatýp öðüt ver! Zira gerçeði hatýrlatýp nasihatta bulunma, inananlara ve inanacaklara fayda verir.

56 – Ben cinleri ve insanlarý sýrf Beni tanýyýp yalnýz Bana ibadet etsinler diye yarattým.

Burada Allah, Allah’tan baþka nesneleri þerik sayan insanlarý ve cinleri azarlayarak “Ben onlarý baþkalarýna kulluk etsinler diye deðil, Bana ibadet etsinler diye yarattým.” diyor. Bütün kâinatý yarattýðý halde onlardan sadece ikisinin ele alýnmasýnýn sebebi þudur: Kâinattaki bütün varlýklar Allah’a itaat ve ibadet  içindedirler. Fakat irade ve tercih hakký insanlarla cinlere verilmiþtir. Bunlarýn baþka nesnelere yönelip þirk koþmalarýný önlemek gerekir.

57-58 – Onlardan nafaka istemiyorum, beni yedirip beslemelerini de istemiyorum. Asýl bütün mahlûklarýn rýzýklarýný veren, kâmil kuvvet ve tam iktidar sahibi olan Allah Teâladýr.

“Nafaka istemiyorum” buyruðundan maksat þudur: Dünya efendilerinin, hizmetçilerinden faydalanmalarý gibi, onlarýn hizmetleriyle imkânlarýmý artýrmam söz konusu deðildir.”

59 – Muhakkak ki þimdiki zalimlerin de, daha önceki meslekdaþlarýnýn payý gibi, bir azap payý vardýr. Acele etmelerine hiç gerek yok, nasýlsa ona kavuþacaklar!

60 –
Ama tehdit olunduklarý o gün de gelince, çekeceklerinden dolayý vay o kâfirlerin haline!

 

Ynt: 51 – Zariyat Suresi By: yagmur_7-c Date: 13 Temmuz 2014, 17:43:50
  Esselamu aleykum ve rahmetullah;
Mekke devrinde indirildiðine inanýlan 60 ayetten oluþur. Sure ismini ilk ayette geçen ve rüzgarlar anlamýna gelen zariyat kelimesinden alýr.

Zariyat Suresi'nde ALLAH’a inananlarýn durumundan, Ýbrahim ve Musa Peygamberler'den, Ad ve Semud kavimlerinden, Nuh Peygamber'in kavminden ve zalimlerden bahsedilir.



Paylaþým için Allah razý olsun...



radyobeyan