Cafer Huza By: armi Date: 18 Mayýs 2009, 21:24:10
Onuncu yüzyýlda yaþamýþ evliyâdan. Ýsmi Câfer, künyesi Ebû Muhammed'dir. Doðum târihi ve yeri bilinmemektedir. 952 (H.341) senesinde Þîrâz'da vefât etti. Kabri Þîrâz'dadýr.
Ýran-Irak taraflarýnda yaþamýþ olan Câfer Huzâ, zamânýnýn usûlüne göre bir çok âlimden ders aldý. Cüneyd-i Baðdâdî hazretlerinin ve onun asrýnda yaþamýþ velîlerin sohbetlerinde bulundu. Tasavvuf yolunda ilerledi. Zamânýnda yaþayan âlim ve velîler onun ilim ve mârifetteki üstünlüðünü kabûl ettiler. Ýmâm-ý Þiblî hazretleri onun üstün hâllerini ve menkýbelerini anlatýrdý. Bendâr bin Hüseyin de onun üstünlüðü hakkýnda; "Hal ve yaþayýþta Câfer Huzâ'dan daha yüksek kimse görmedim." derdi.
Câfer Huzâ güzel ahlâk sâhibi olup, dünyâya meyletmezdi. Türlü nîmetler içinde bulunduðu hâlde, Allahü teâlâyý anmaktan bir an geri kalmazdý. Hattâ onu nîmetler içinde görenler hâl sâhibi bir velî olduðuna ihtimâl vermezlerdi. Bir gün Müemmil-i Hasas, Ebû Abdullah Hanîf'e dedi ki: "Yürü git. Câfer Huzâ ne hâldedir bir öðren."Ebû Abdullah Hanîf gidip Câfer'i buldu. O, bir halý üzerinde oturmuþ, etrâfý yastýklarla döþenmiþ, sýrtýnda Þîraz kumaþýndan elbise, baþýnda takkesi olduðu halde güzel bir saraydaydý. Ebû Abdullah Hanîf içeri girip selâm verdi. Onun selâmýna cevap veren Câfer Huzâ, hâlini hâtýrýný sordu. Biraz sonra mutfak vazîfelisi içeriye üzerinde türlü yiyecekler olan bir sini getirdi. Ebû Abdullah Hanîf gitmek üzere müsâde istedi. Câfer Huzâ; "Oturun birlikte yemek yiyelim." dedi. Ebû Abdullah Hanîf oruçlu olduðunu bildirerek yanýndan ayrýldý. Müemmil'in yanýna gidince ona; "Câfer ne hâldedir?" diye sordu. Ebû Abdullah Hanîf gördüklerini anlattý. Câfer Huzâ'nýn böyle hâl içerisinde bulunacaðýna ihtimâl vermeyen Müemmil; "Yâ Rabbî! Bize selâmet ve âfiyet ver." diyerek hayretini belirtti.
Bir müddet sonra Müemmil, Ebû Abdullah Hanîf'i tekrar Câfer Huzâ'nýn durumunu sormak üzere gönderdi. Ebû Abdullah Hanîf gidip Câfer Huzâ'yý sordu. Orada bulunanlar; "Câfer þu evdedir. Üç gündür ne bir lokma yemek yemiþtir, ne de bir yudum su içmiþtir." dediler. Ebû Abdullah, Câfer'in bulunduðu odaya girdi. Yüzünü yerlere sürüyor gördü, üzerinde de eski elbiseler vardý. Selâm verince, Câfer Huzâ yüzünü yerden kaldýrdý ve selâmýna cevap verdi. Yüzünü koyduðu yer göz yaþlarýyla ýslanmýþtý. Ebû Abdullah Hanîf; "Ey Câfer! Bu ne hâldir?" diye sorunca; "Ey Abdullah! Hâlimi görüyorsun iþte." dedi. Ebû Abdullah yumuþaklýkla muâmele edip, onu kaldýrdý. Ona ev halkýnýn hazýrladýðý yiyeceklerden az bir þey yedirebildi. Müemmil'in yanýna dönüp gördüklerini anlattý. Müemmil; "Ýþte Câfer Huzâ'nýn asýl hâli ortaya çýktý. Eðer o nîmetlere kýymet vermiþ olsa böyle olmazdý." dedi.
Câfer Huzâ'nýn vefâtýna yakýn, yanýna sûfî, derviþ elbisesi giymiþ biri geldi. O kimseye bakýp; "Bu tâifenin yâni tasavvuf ehlinin bâtýný harâb olduðu zaman, zâhiri süslüdür. Zâhiri harâb olanlarýn ise bâtýnlarý güzeldir." buyurdu.
952 (H.341) senesinde vefât etti. Þîrâz'da defnedildi.
1) Nefehât-ül-Üns Tercümesi; s.281, 282
2) Nesâyim-ül-Mehabbe min Þemâyimi'l-Fütüvve; s.150
3) Nefehât-ül-Üns; s.255
4) Sefînet-ül-Evliyâ; s.148
radyobeyan