El-Bidaye Ven Nihaye
Pages: 1
Bedir Gazvesi By: Esila Date: 02 Þubat 2011, 03:40:29
Bedir Gazvesi


Uþeyre Gazvesi

Ýlk Bedir Gazvesi

Abdullah B. Cahþ Seriyyesi

Kýblenin Ka´be´ye Çevrilmesi

Ramazan Orucunun Farz-Kýlýnmasý

Büyük Bedir Gazvesi

Ebu´l-Bahteri B. Hiþam´ýn Öldürülmesi

Uþeyre Gazvesi


Rasûlullah (s.a.v.), Uþeyr, Useyre veya Uþeyra denen bu gazve ile Kureyþlilere saldýrmak üzere sefere çýktý.

Ýbn Hiþam dedi ki: Rasûlullah, bu gazve için Medine´den ayrýlýrken yerine Medine valisi olarak Ebu Seleme b. Abdi´l-Esed´i tayin etti.

Vakidî dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)´m bayraðý, Abdülmuttalib oðlu Hamza´da idi. Rasûlullah (s.a.v.), Þam´a giden Kureyþ kervanlarýna sal­dýrmak için yola çýkmýþtý.

Ýbn Ýshak dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), Beni Dinar dað yolu üzerinde yürüdü. Sonra Hayar kayasýnýn üzerinden geçti ve Ýbn Ezher´in kumlu vadisindeki bir aðacýn altýna indi ki, ona Zatü´s-Sak denir. Ve orada namaz kýldý. Rasûlullah (s.a.v.)´m mescidi orada idi. O aðacýn yanýnda ken­disi içinyapýlan yemekten yedi. Beraberindekiler de onunla beraber ye­diler. Orada çömlek taþlarýnýn yeri malumdur. Orada kendisine Müþey-reb denen bir sudan içirildi. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) yola koyuldu ve Halayýk mevMni sol tarafla býraktý. Bir dað yolundan gitti. O yola Þube-i Abdullah denilir. Ve Yelyele indi. Sonra Ferþemelel yoluna koyuldu. Yolda Yemam´m küçük taþlarýna (çakýllarýna) rastladý. Böylece yolunu doðrultmuþ oldu. Nihayet Yenbu vadisinden geçerek Uþeyre´ye indi. Orada cemaziyelevvel ayýnýn kalan kýsmý ile cemaziyelahir aylarýnýn birkaç gecesinde ikamet etti. Müdliç oðullarý ve müttefikleri olan Denire oðullarýyla saldýrmazlýk antlaþmasý yaptýktan sonra herhangi bir tu­zakla karþýlaþmadan Medine´ye döndü.

Buharý, Abdullah kanalýyla Ebu Ýshak´m þöyle dediðini rivayet eder: «Ben, Zeyd b. Erkam´m yanýnda idim. Ona þöyle soruldu:

- Rasûlullah (s.a.v.) kaç gaza yaptý

- Ondokuz gaza yaptý. Ben de Zeyd´e sordum:

- Ya sen, Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte kaç gazaya katýldýn

- Onyedi gazaya katýldým.

- Bunlarýn ilki hangisi idi

- Uþeyr ya da Useyr idi.

Ben, bunu Katade´ye anlattýðýmda o, ilk gazanýn Uþeyr gazasý oldu­ðunu söyledi.»

Bu hadis, gazvelerin ilkinin Uþeyre ya da Useyre olduðunu açýk bir þekilde ifade etmektedir. Kimine göre bu gazvenin adý Uþeyr veya Useyrdir. Her ne ise Zeyd b. Erkam´m, Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte ka­týldýðý ilk gazvenin, Uþeyre gazvesi olduðu bu hadis ile anlatýlmaktadýr. Bu demek deðildir ki, Zeyd b. Erkam´m hazýr bulunduðu bu gazveden önce bir gazve yapýlmýþ deðildir. Böylece Muhammed b. îshakýn ifadesi . ile bu hadis arasýnda birlik ve uyum saðlanmýþ olmaktadýr. Doðrusunu Allah bilir.

Muhammed b. Ýshak dedi ki: O gazvede Rasûlullah (s.a.v.), Ali´ye bazý þeyler söylemiþti. Yezid b. Muhammed b. Haysem, Muhammed b. Ka´b el-Kurazî tarikiyle Ammar b. Yasir´in þöyle dediðini rivayet eder:

"Uþeyre gazvesinde ben ve Ebu Talib oðlu Ali iki arkadaþtýk. Rasûlullah (s.a.v.) geldiðinde orada bir ay müddetle ikamet etti. O süre zarfinda Müdliç oðullarý ile barýþ yaptý. Onlarýn müttefikleri olan Deni­re oðullarýyla da saldýrmazlýk antlaþmasý yaptý. Ebu Talib oðlu Ali bana dedi ki:

- Ey Eba Yakzan! Var mýsýn, þu pmar baþýnda çalýþan Müdliç oðul­lan grubunun yanma gidelim de nasýl çalýþtýklarýný görelim

Yanlarýna giderek bir saat kadar onlarý seyrettik. Sonra uyku bastirdi. Yumuþak topraklardaki küçük hurma aðaçlarýnýn altýna gidip uyumaya baþladýk. Uykuya dalmýþtýk. Allah´a yemin ederim ki Rasûlullah (s.a.v.)´m ayaðýyla bizi dürterek uyandýrdýðým gördük. Üze­rinde uyuduðumuz o yumuþak toprak üzerimize bulaþmýþtý. Kalkýp oturduk. Rasûlullah (s.a.v.), o gün Hz.Ali´ye -üzerine toprak bulaþtýðý için- Ey Eba Turab (Ey toprak babasý), diye hitab etti. Biz de neler yaptý­ðýmýzý kendisine anlattýk. Bize dedi ki:

- Ýnsanlarýn en bahtsýz iki kiþisini size haber vereyim mi

- Evet, haber ver ya Rasûlallah!

- Salih´in devesini kesen Semud´un Uhaymiridir. Diðeri de ey Ali, senin þuraný vuracak olan adamdýr. (Böyle derken Rasûlullah (s.a.v.) elini Hz. Ali´nin basma koyup þöyle dedi): Tald þuralarýna kan deðip ýsla-nýncaya kadar. (Böyle derken de elini Hz. Ali´nin sakalý üzerine koydu.)" Bu hadis, bu yönü ile gariptir. Çünkü Rasûlullah´m Ali´ye bu ismi veriþi deðiþik bir kanal ile anlatýlýr.

Rasûlullah (s.a.v.)´m, Hz.Ali´ye toprak babasý anlamýna gelen "Ebu Turab" künyesini takmasýnýn -Buharî´nin sahihinde anlattýðý gibi- bir baþka sebebi de þudur: Hz. Ali, Hz. Fatýma´ya kýzarak evden çýkmýþ, mescide gelip uyumuþtu. Rasûlullah (s.a.v.) da Ali´nin evine gitmiþ ve Fatýma´dan, Ali´nin nerede olduðunu sormuþtu. Fatýma da kýzýp mesci­de gittiðini söylemiþti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), mescide gelip Ali´yi uykudan uyandýrmýþ ve üzerindeki topraðý silip temizleyerek: «Kalk ey Eba Turab, kalk ey Eba Turab!» demiþti. [1]



Ýlk Bedir Gazvesi


Ýbn îshak dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), Uþeyre gazvesinden döndü­ðünde Medine´de fazla durmadý. On geceden az bir zaman kaldý. Kürz b. Cabir el-Fihri, Medine´de otlatýlmaya bn-akýlan deve ve davarlar üzeri­ne saldýrdý. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), onu yakalamak için yola çýktý ve Bedir tarafýndaki Safvan vadisine vardý. Bu, ilk Bedir gazvesi-dir. Rasûlullah (s.a.v.), Kürz´ü daha önceden kaçýp gittiðinden yakala­yamadý.

Vakidî der ki: Bu gazvede Rasûlullah (s.a.v.)´m bayraðý, Ebu Talib oðlu Ali´de idi.

Ýbn Hiþam ile Vakidî dediler ki: Rasûlullah (s.a.v.), bu gazveye gi­derken Medine´ye Zeyd b. Harise´yi vali tayin etti.

Ýbn îshak dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), bu gazveden döndüðünde Me­dine´de cemaziyelahir, receb ve þaban aylarým geçirdi. Bundan önce se­kiz Muhacirin baþýnda seriyye kumandaný olarak da Sa´d´ý yola çýkar­mýþtý. Yola çýkan Sa´d ve adamlarý, Hicaz topraðýnda Harrar mýntýkasý­na ulaþmýþlardý.

îbn Hiþam dedi ki: Ýlim erbabýndan bazýlarýnýn anlattýklarýna göre Sa´d, Hz. Hamza´nýn seriyyesinden sonra yola çýkmýþ, herhangi bir komplo ile karþýlaþmadan geri dönmüþtü.

îbn îshak, bu seriyyeleri kýsaca anlatýr. Vakidî´nin bu üç seriyye hakkýndaki açýklamalarý daha önce geçmiþti. Bu üç seriyyeden maksat, ramazan ayýnda yola çýkan Hz. Hamza seriyyesi, þevval ayýnda yola çý­kan Ubeyde seriyyesi ve zilkade ayýnda yola çýkan Sa´d seriyyesidir ki, bunlarýn üçü de hicri birinci senede olmuþtu.

Ýmam Ahmed b. Hanbel, Abdu´l-Muteal b. Abdil-Vahhab kanalýyla Sa´db. Ebi Vakkas´m þöyle dediðini rivayet etmiþtir: «Rasûlullah (s.a.v.), Medine´ye geldiðinde Cüheyneliler yanma gelip: «Aramýza kondun. Bi­ze teminat ver ki, kavmimizle birlikte sana gelelim.» dediler. Rasûlullah (s.a.v.), onlara teminat verdi. Onlar da gelip Müslüman oldular.

Sa´d b. Vakkas sözüne devamla þöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v.), receb ayýnda bizi yola çýkardý. 100 kiþiden az idik. Cüheyne kabilesinin yanýnda Kinane oðullarýndan bir kabileye baskýn yapmamýzý bize em­retti. Onlara baskýn yaptýk. Sayýlarý çoktu. Cüheynelüere sýðýndýk. Bizi korudular ve: "Haram ayda niçin savaþýyorsunuz " diye sordular. Biz de birbirimize: "Ne diyorsunuz, fikriniz nedir " diye sorduk.. Biri; "Allah´ýn peygamberine gidip durumu ona bildirelim." dedi. Topluluk ise; "Hayýr burda kalacaðýz." dediler. Ben de yanýmdaki adamlarla beraber Kureyþ kervaným karþýlayýp yolunu keseceðimizi söyledim. O vakit ganimet hü­kümlerine gory bir kimse, birþeyi düþmandan ele geçirirse o þey kendisi­nin ganimeti olurdu. Kureyþ kervanýna doðru gittik. Ama arkadaþlarý­mýz, Hz. Peygamberin yanma giderek durumu ona anlattýlar. Hz. Pey­gamber de öfkelenip yüzü kýzararak þöyle demiþti:

"Benim yanýmdan hep birlikte toplu olarak gittiniz ama bölünüp parçalanarak geri geldiniz! Sizden Öncekileri helak eden þey, bölünüp parçalanmadýr. Size, hayýrlýnýz olmayan ama açlýða ve susuzluða karþý sizden daha dayanýklý ve sabýrlý olan bir adamý göndereceðim." Böyle de­dikten sonra üzerimize komutan olarak Abdullah b. Cahþ el-Esedî´yi gönderdi. O, Ýslam tarihindeki ilk komutandýr.»

"Delail" adlý eserde Beyhakî, Yahya b. Ebi Zaide kanalýyla Müca-led´den buna benzer bir rivayette bulunmuþ ve þu ilaveyi yapmýþtýr:

- Niçin haram ayda savaþýyorsunuz

- Bizi haram beldeden (Mekke´den) çýkaran kimselere karþý haram ayda savaþýyoruz!.

Bu hadisten anlaþýldýðýna göre seriyyelerin ilki, Abdullah b. Cahþ el-Esedî´nin komutasýndaki seriyyedir. Ýlk bayraðýn, Ubeyde b. Haris b. Muttalib´e verildiðini söyleyen Ýbn Ýshak´m ve ilk bayraðýn Abdülmut-talib oðlu Hamza´ya verildiðini söyleyen Vakidî´nin rivayetine, bu riva­yet aykýrý düþmektedir. Bunlardan hangisinin doðru olduðunu yüce Al­lah daha iyi bilir. [2]



Abdullah B. Cahþ Seriyyesi


Bu, büyük Bedir gazvesine sebebiyet veren bir seriyyedir. Büyük Bedir gazvesi ki, o günde Ýslâm ordusu ile müþrik ordusu karþý karþýya gelmiþ ve hak ile batýl birbirinden ayrýlmýþtý. Allah, her þeye güç yetiren-dir.

ibn îshak dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), ilk Bedir gazvesinden dönün­ce receb ayýnda Abdullah b. Cahþ b. Riab el-Esedî´yi sekiz Muhacirin ba­þýnda seriyye komutaný olarak göreve gönderdi. Bunlarýn arasýnda Ensâr´dan bir kimse bulunmayýp adlarý þöyle idi: Ebu Huzeyfe b. Utbe, Ukkaþe b. Mihsan b. Hursan (Bu, Beni Esed b. Hüzeyme´nin müttefikidir.) Utbe b. Gazvan (Bu, Beni Nevfel´in müttefikidir.), Sa´d b. Ebi Vakkas. ez-Zührî, Amir b. Rabia el-Vailî (Bu, Beni Adiyy´in müttefikidir.), Vakdd b. Abdullah b. Abdumenaf b. Arin b. Salebe b. Yer-bü et-Temimî (Buda Beni Adiyy´in müttefikidir.), Halid b. Bükeyr (Bu, Beni Sa´d b. Leys kabilesinden olup Beni Adiyy´in müttefikidir), Sehl b. Beyda el-Fihrî. Bunlar yedi kiþidirler. Sekizincileri ise, seriyye komu­tanlarý olan Abdullah b. Cahþ´týr. Allah ondan razý olsun.

Yunus, Ýbn îshak´m þöyle dediðini rivayet eder: Rasûlullah (s.a.v.), bir mektup yazýp Abdullah´a verdi. Ýki günlük yol gitmeden bu mektubu açýp bakmamasýný emretti. Ýki günlük yol gittikten sonra açýp bakmasý­ný ve mektupta emredilen hususlara riayet ederek yola devam etmesini ve arkadaþlarýndan her hangi birini de yola devama zorlam amasýný bu­yurdu.

Ýki günlük yol gittikten sonra Abdullah, Rasûlullah (s.a.v.)´m mek­tubunu açtý, okudu, mektupta þunlarm yazýlý olduðunu gördü:

«Mektubuma baktýðýn zaman yoluna devam et. Meleke ile Taif ara­sýndaki bir hurmalýða varýncaya kadar yürü. Orada Kureyþlileri gözet­le. Bizim için habeýierini öðren.»

Abdullah, mektuba baktýðýnda, "Ýþittik ve itaat ettik" dedi. Mek­tupta yazýlý olan emirleri arkadaþlarýna anlattý ve þöyle dedi: « Rasûlullah (s.a.v.), sizden herhangi birinizi yola devama zorlamamý ya­saklamýþtýr. Bizden her kim þehadeti ister ve arzularsa yola devam et­sin. Þehadeti istemeyen ise geri dönsün. Bana gelince; ben, Rasûlullah (s.a.v.)´m emrini yerine getirmek üzere yola devam edeceðim.» Böylece o yürüdü ve onunla birlikte arkadaþlarý da yürüdüler. Onlardan hiç kim­se geri kalmadý. Hicaz üzerine yürüdü. Nihayet Maden´e vardý. Füruun üstünde bulunan o mýntýkaya Behran deniliyordu. O esnada Sa´db. Ebi Vakkas ile Utbe b. Gazvan develerini kaybettiler ki, ona nöbetleþe bini­yorlardý. Bunlar, onu aramak üzere dolaþýrlarken seriyyeden geri kaldý­lar. Abdullah b. Cahþ ile diðer arkadaþlarý yola devam ettiler ve nihayet Nahle´ye indiler. Oradan Kureyþ´e ait bir ticaret kervaný geçti. Kervan­da Amr b. Hadremî de vardý. Ýbn Hiþam´m anlattýðýna göre Hadremî´nin adý Abdullah b. îbat´týr ki, o, Sakif kabilesinden biridir. Osman b. Ab­dullah b. Muðire el-Mahzumî ile kardeþi Nevfel ve Hiþam b. Muðire´nin azadlýsý Hakem b. Keysan da kervanda idiler. Kervandakiler, onlarý gö­rünce çok korktular. Yakýnlarýna kadar gelmiþlerdi. Bunun peþinden Ukkaþe b. Mihsan göründü ve o baþýný týraþ etmiþti. Onu gördüklerinde rahatlayýp emin oldular ve dediler ki:

- Bunlar umrecilerdir, bunlardan size bir zarar gelmez. Sahabeler, kervan hakkýnda müþavere ettiler. Vakit, recep ayýnýn

son günü idi. Dediler ki:

- Vallahi, eðer bunlarý bu gece býrakýrsanýz Harem´e girerler ve onunla kendilerini sizden korumuþ olurlar. Eðer onlarý öldürürseniz el­bette haram ayda onlarý öldürmüþ olursunuz!

Ashab, böyle bir tereddüt geçirdi ve onlarýn üzerine saldýrmaktan çekindi. Sonra kendilerini onlara karþý yüreklendirdiler. Öldürebilecekleri kimseyi öldürmeye ve onlarla birlikte olan mallan almaya karar verdiler. Böylece Vakid b. Abdullah et-Temimî, Amr b. Hadremî´ye bir ok atarak öldürdü. Osman b. Abdullah ile Hakem b. Keysan´ý da esir al­dý. Nevfel b. Abdullah, kafileyi kurtardý ve Müslümanlar onlarý yakala-yamadýlar. Abdullah b. Cahþ ve arkadaþlarý ise, kafileyi ve iki esiri ele geçirdiler. Medine´deki Rasûlullah (s.a.v.)´m yanma geldiler.

Abdullah b. Cahþ´m ailesinden bir adam onun, arkadaþlarýna þöyle demiþ olduðunu rivayet etmiþti. "Rasûlullah (s.a.v.) için bu ganimetle­rin beþte birini ayýrmamýz gerekiyor." Böyle dedikten sonra beþte birini Rasûlullah için ayýrdý. Kalan kýsmý arkadaþlarýna paylaþtýrdý. Böyle yapmasý, humusdan (ganimetlerinin beþte biri Allah´a ve Rasûlüne ait olduðunu bildiren ayetin nazil olmasýndan) önce idi. Ýbn îshak´m anlat­týðýna göre humus ayeti nazil olduðunda týpký Abdullah´ýn taksimatý gi­bi bir taksimatý öngördü. Seriyye, Rasûlullah (s.a.v.)´in yanma döndü­ðünde Rasûlullah (s.a.v.) onlara þöyle dedi:

«Haram ayda savaþmanýzý size emretmedim.» Böyle diyerek kerva­ný ve iki esiri durdurdu. Bunlardan birþey almaya yanaþmadý. Rasûlullah (s.a.v.), böyle dediðinde seriyyedekiler yaptýklarýna piþman olup helak olduklarýný zannettiler. Yaptýklarý þeyler yüzünden Müslüman din kardeþleri onlarý ayýpladýlar. Kureyþliler de þöyle dedi: Muhammed ve ashabý, haý-am ayý helal gördü. O ayda kan döktüler. Mal­larý aldýlar, adamlarý esir ettiler.

Müslümanlardan Mekke´de bulunup da Kureyþlilere cevap veren kimseler ise, bunlar þaban ayýnda olmuþtur, diyorlardý.

Yahudiler, bununla Rasûlullah (s.a.v.)´a karþý tefaül ederek þöyle dediler: Amr b. Hadramî´yi, Vakid b. Abdullah öldürdü. Amr, harbi ya­þattý. Hadremî de harpte hazýr bulundu. Vakid b. Abdullah ise harb ate­þini tutuþturdu. Böylece Allah, bunu onlarýn lehlerine deðil de aleyhleri­ne kýldý.

insanlar bu hususta çok ileri gittiklerinde yüce Allah, Rasûlüne þu ayeti inzal buyurdu:

«Ey Muhammed! Sana, hürmet edilen ayý, o aydaki savaþý sorarlar. De ki: «O ayda savaþmak büyük suçtur. Allah yolundan alýkoymak, O´nu inkar etmek, Mescid-i Haram´a engel olmak ve halkýný oradan çýkar­mak, Allah katýnda daha büyük suçtur. Fitne çýkarmak ise öldürmekten daha büyüktür.» Güçleri yeterse, dininizden döndürünceye kadar sizin­le savaþa devam ederler.» (ei-Bakara, 217.)

Yani eðer siz hürmet edilen ayda öldürdünüz ise, onlar da küfret­mekle Allah yolundan çevirdiler. Siz, oranýn sakinleri ve sahipleri oldu­ðunuz halde oradan çýkarýlmanýz, Allah katýnda onlardan öldürdüðü­nüz kimsenin öldürülmesinden günahça daha büyüktür. «Fitne çýkar­mak ise öldürmekten daha büyüktür.» Yani onlar Müslümaný dininden saptýrýyorlardý. Ctyle ki, onu imanýndan sonra küfre geri döndürüyorlar­dý. Bu ise, Allah katýnda adam öldürmekten daha büyük bir günahtýr. «Güçleri yeterse, dininizden döndürünceye kadar sizinle savaþa devam

ederler...»

Ýbn Ýshak dedi ki: Kur´ân-ý Kerim´in bu emri nazil olduðunda ve Genâb-ý Allah, Müslümanlarýn içinde bulunduklarý sýkýntýyý kaldýrýp onlarý geniþliðe kavuþturduðunda Rasûlullah (s.a.v.), deveyi ve iki esiri alýkoydu. Kureyþliler, ona Osman b. Abdullah ve Hakem b. Keysan´m fidyesi hakkýnda haber gönderdiler. Rasûlullah (s.a.v.) dedi ki:

«Ýki arkadaþýmýz yani Sa´d b. Ebi Vakkas ile Utbe b. Gazvan yanýmý­za gelmedikçe, o iki esiri fidye karþýlýðýnda size vermeyiz. Çünkü biz ar­kadaþlarýmýza bir kötülük yapýlmasýndan korkuyoruz. Eðer arkadaþla­rýmýzý öldürürseniz, biz de sizin arkadaþlarýnýzý öldürürüz!»

Bunun üzerine Sa´d ve Utbe geldiler. Rasûlullah (s.a.v.) da onlar­dan, o iki esirin fidyesini kabul etti. Hakem b. Keysan´a gelince, o Müslüman oldu ve Ýslamiyet´i güzelce yaþadý. Rasûlullah (s.a.v.)´m ya­nýnda Bi´r-i Maune gününde þehid oluncaya kadar kaldý.

Osman b. Abdullah ise, Mekke´ye ulaþtý ve orada kafir olarak öldü.

Ýbn Ýshak dedi ki: Kur´ân nazil olup da Abdullah b. Cahþ ve onun arkadaþlarý, içinde bulunduklarý belirsizlik durumu açýklanýnca sevab ve mükafaat umarak þöyle dediler:

"Ey Allah´ýn Rasûlü! Acaba içinde bizim için mücahidlerin sevabý­nýn verileceði bir gazve olmasýný isteyebilirmiyiz " Böyle demeleri üze­rine yüce Allah kendileri hakkýnda þu ayeti nazil buyurdu:

«Ýnananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah´ýn rahmetini umarlar. Allah baðýþlar ve merhamet eder.» (ei-Bakara, 218.)

Böylece yüce Allah, bundan ötürü onlara büyük bir ümit verdi.

Þuayb, Urve´nin þöyle dediðini rivayet etmiþtir:

"Hadremî, Müslümanlarla müþrikler arasýnda vuku bulan çarpýþ­mada Öldürülen ilk kiþidir."

Abdülmelik b. Hiþam´m dediðine göre Hadremî, Müslümanlarýn öl­dürdüðü ilk þahýstýr ve bu çarpýþmada Müslümanlarýn elde ettikleri ga­nimet, ilk ganimet idi. Yakalanan Osman ve Hakem b. Keysan adýndaki esirler de Müslümanlarýn ele geçirdikleri ilk iki esirdir.

Ben derim ki: Önceki sayfalarda da geçtiði gibi Ýmam Ahmed b. Hanbel, Sa´d b. Ebi Vakkas´m þöyle dediðini rivayet etmiþtir: Ýslâm tari­hindeki ilk emîr, Abdullah b. Cahþ´týr. Tefsirimizde de buna dair isbatla-yýcý deliller naklettik. Bu nakillerde de Ýbn Ýshak´a dayandýk. Nitekim Hafiz Ebu Muhammed b. Ebi Hatim, babasý vasýtasýyla Cündüp b. Ab­dullah´ýn þöyle dediðini rivayet etmiþtir:

"Rasûlullah (s.a.v.), bir kafile yola çýkardý. Baþlarýnda Ebu Ubeyde b. Cerrah yahud Ubeyde b. Haris´i koydu. Yola çýkacaðý zaman bu zat, Rasûlullah (s.a.v.)´a olan aþkýndan ve onun yanýndan ayrýlmak isteme­yiþinden dolayý aðlamaya baþladý ve yerinde oturdu. Onun yerine Rasûluliah (s.a.v.), Abdullah b. Cahþ´ý seriyye komutaný olarak yola çý­kardý ve ona bir mektup yazýp verdi, falan mevkiye varmadan açýp oku­mamasýný emretti ve þöyle dedi:

«Mektubu açtýðýn zaman salan arkadaþlarýndan herhangi birini seninle birlikte yola devam etmesi için zorlama.»

Yolda iken Abdullah b. Cahþ, mektubu açýp okuduðunda, «Ýnna lil-lahi ve inna ileyhi raciun» ayetini okuyup: "Emri iþittik ve itaat ettik. Al­lah ve Resulünün buyruðuna uyduk." dedi. Mektupta yazýlanlarý arka­daþlarýna okuyup durumu bildirdi. Seriyyedekilerden iki kiþi geri dön­dü. Kalanlarý, onunla birlikte yola devam ettiler. îbn Hadremî ile karþý­laþtýklarýnda onu öldürdüler. Öldürdükleri günün receb ayýndan mý yoksa cemaziyelahir ayýndan mý olduðunu bilemediler. Bunun üzerine müþrikler, Müslümanlara: «Haram ayda adam öldürdünüz!» dediler. Yüce Allah da þu ayeti inzal buyurdu:

«Ey Muhammedi Sana, hürmet edilen ayý, o aydaki savaþý sorarlar. De ki: «O ayda savaþmak büyük suçtur.» (el-Bakara, 217.)

Ýsmail b. Abdurrahman es-Süddî el-Kebir, tefsirinde sahabelerden bir topluluðun yukarýdaki ayetle ilgili olarak þöyle dediklerini rivayet eder:

Rasûlullah (s.a.v.), bir seriyye yola çýkardý. Seriyye yedi kiþiden müteþekkil olup, baþlarýnda Abdullah b. Cahþ komutan olarak bulun­maktaydý. Seriyyedeki adamlarýn adlarý þöyleydi: Ammar b. Yasir, Ebu Hüzeyfe b. Utbe, Sa´d b. Ebi Vakkas, Utbe b. Gazvan, Sehl b. Beyda, Amir b. Füheyre ve Vakid b. Abdullah el-Yerbuî. Bu zat, Hz. Ömer´in müttefiki idi.

Rasûlullah (s.a.v.), bunlarý yola çýkarýrken bir mektup yazýp seriy­ye komutaný Abdullah´a verdi ve Batm Melele varmadýkça, bu mektubu açýp okumamasýný buyurdu. Yola çýkan seriyye, Batm Melele ulaþýnca Abdullah mektubu açtý ve gördü ki içinde þunlar yazýlýdýr: «Batm Nah-le´ye varýncaya kadar yola devam et.» Abdullah arkadaþlarýna þöyle de­di:

" Ölmek isteyen kimse, yola devam etsin ve vasiyetini yapsýn. Çün­kü ben vasiyetimi yapacak, Rasûlullah (s.a.v.)´m emrini uygulayacak ve yola devam edeceðim."

Yola devam ettiler. Sa´d ve Utbe, bineklerini kaybettikleri ve onu aramakla meþgul olduklarý için kafileden biraz geri kaldýlar. Abdullah b. Cahþ ve arkadaþlarý yola devam ederek Batm Nahle´ye vardýlar. Ora­da Hakem b. Keysan, Muðire b. Osman ve Abdullah b. Muðire ile karþý­laþtýlar.

Ravi, bu arada seriyyedeki sahabelerden Vakid´in, Amr b. Hadremî´yi öldürüþünü ve ganimet ele geçirip iki esir tutarak Medine´ye geri dönüþlerini ve Müslümanlarýn ele geçirdikleri ilk ganimetlerinin de bu olduðunu anlatýr. Bu hadise üzerine müþrikler þöyle demiþlerdi:

"Muhammed , kendisinin Allah´ýn buyruðuna uyup itaat ettiðini id­dia ediyor. Oysa ki haram aylarýn hürmetini hiçe sayan ilk kiþi odur. Çünkü receb ayýnda bizim adamýmýzý öldürdü!"

Müslümanlar ise: "Biz onu cemaziyelahir ayýnda öldürdük." dedi­ler.

Süddî dedi ki: Müslümanlarýn Amr´ý öldürmeleri, receb ayýnýn ilk

gecesi içinde olmuþtu. Oysa onlar, o geceyi cemaziyelahir ayýnýn son ge­cesi sanmýþlardý.

Ben derim ki: Belki bu hadise´nin vuku bulduðu zamanda cemazi-. yelahir ayý yirmidokuz çekmiþti. Bu sebeple Müslümanlar, receb ayýnýn birinci gecesini, cemaziyelahir ayýnýn otuzuncu gecesi sanmýþlardý. Hal­buki hilal o gecede görülmüþtü. Doðrusunu Allah bilir.

Avfî de Ýbn Âbbas´m þöyle dediðim rivayet eder: Amr, cemaziyela­hir ayýnýn son gecesi zanný ile Öldürülmüþtü. Oysa o gece, receb ayýnýn ilk gecesi idi. Ama Müslümanlar bunun farkýnda deðillerdi.

îbn Ýshak´m rivayetinde de geçtiði gibi bu hadise, receb ayýnýn son gecesinde vuku bulmuþtu. Müslümanlar, bu ganimetleri ele geçirmek için mevcud fýrsatý deðerlendirmedikleri takdirde müþriklerin hareme girecekleri ve artýk onlara iliþmenin imkansýz olacaðýný bildikleri için haram ay olduðunu bile bile üzerlerine saldýrdýlar.

Zührî de Urve´nin böyle dediðini rivayet etmiþtir ki, bu rivayeti Beyhakî nakletmiþtir. Bunlardan hangisinin doðru olduðunu ancak yü­ce Allah bilir.

Zührî, Urve´nin þöyle dediðini rivayet eder: Bize ulaþan habere göre Rasûlullah (s.a.v.), Ýbn Hadremî´nin diyetini ödemiþ ve Önceden olduðu gibi yine haram ayýn hürmete layýk olduðunu bildirmiþtir. Sonunda yü­ce Allah, Hadremî´yi haram ayda öldürenlerin affedildiðine dair Beraat ayetini inzal buyurmuþtur.

Bu rivayeti, Beyhakî nakletmiþtir.

îbn îshak dedi ki: Ebu Bekir es-Sýddýk, Abdullah b. Cahþ´m gazve-siyle ilgili olarak müþriklerin, güya Müslümanlarýn haram ayýn hürme­tini ihlal ettiklerine dair söyledikleri sözlere bir cevap mahiyetinde þu þiiri söylemiþtir. îbn Hiþam ise, þiirin Abdullah b. Cahþ´a ait olduðunu

söylemiþtir:

«Haram ayda adam öldürmeyi büyük günah sayýyorsunuz. Oysa doðru yolu arayan kimse doðruyu bulduðunda sizin, Muhammed´in söy­lediði sözlerden insanlarý geri çevirmeniz, Allah´ý inkar etmeniz, bun­dan daha büyük günahtýr. Yaptýklarýnýzý Allah görüyor.

Allah´ýn beytinde secde eden bir kimse görülmesin, diye ehlini Mes-cid-i Haram´dan çýkarýp sürmeniz haram ayda adam öldürmekten daha büyük bir günahtýr.

Her ne kadar adam Öldürme sebebiyle bizi ayýpladýmzsa da Ýslâmiyet sebebiyle azgýn ve hasetci kiþi sarsýldý.

Vakid, harbi ateþlediði zaman Nahle´de süngülerimizi îbn Hadremî´den akan kanlarla suladýk.

Abdullah´ýn oðlu Osman aramýzdadýr. Boynuna takýlan deriden bir kayýþ, kendisini ölüme doðru sürüklemektedir!» [3]



Kýblenin Ka´be´ye Çevrilmesi


Bu hadise, Bedir vakasýndan önce hicretin ikinci senesinde vuku bulmuþtur. Bazýlan dediler ki: Bu hadise, hicretin ikinci senesinin receb ayýnda vuku bulmuþtur. Katade ile Zeyd b. Eþlem böyle demiþlerdir. Muhammed b. Ýshak da böyle bir rivayette bulunmuþtur. Ahmed b. Hanbel, Ýbn Abbas´tan da buna delalet eden rivayetleri nakletmiþtir ki, bu rivayetler kuvvetli rivayetlerdir. Ýleride de belirtileceði gibi Bera´ b. Azib´in hadisi, buna dair bir delildir. Doðrusunu Allah bilir. Kýblenin Ka´be´ye çevrilmesinin, hicri ikinci senenin þaban ayýnda vuku bulduðu­nu söyleyenler de vardýr.

Ýbn Ýshale, Abdullah b. Çalýþýn gazvesinden sonra kýblenin Kabe´ye çevrildiðini söylemiþtir. Rasûlullah (s.a.v.)´m Medine´ye geliþinin onse-kizinci ayýnýn baþýnda (þaban ayýnda) kýblenin Kabe´ye çevrildiðini söy­leyenler de olmuþtur. Ýbn Cerir, Süddî vasýtasýyla bu kavli nakletmiþ ve Ýbn Abbas, Ýbn Mesud ile bir kaç sahabeye isnad etmiþtir. Cumhur-u ulema ise, kýblenin hicretin onsekdzinci ayý. baþýnda, þaban ayýnýn orta­sýnda Ka´be´ye çevrilmiþ olduðunu söylemiþlerdir. Muhammed b. Sa´d ise, Vakidî´nin þöyle dediðini nakletmiþtir: «Kýble, þaban ayýnýn ortasýn­da salý günü Ka´be´ye çevrilmiþtir.»

Ancak bu kesin belirlemede ,ihtilaf vardýr. Doðrusunu Allah bilir.

Tefsirimiz de þu aþaðýdaki ayetle ilgili açýklamayý yaparken bu ko­nuda uzun uzadýya izahatta bulunduk:

«Yüzünü göðe çevirip durduðunu görüyoruz. Hoþnud olacaðýn Kýb-le´ye seni, ey Muhammed, elbette çevireceðiz. Artýk yüzünü Mescid-i Haram semtine çevir; bulunduðunuz yerde yüzlerinizi o yöne çevirin. Doðrusu kitap verilenler, bunun Rablerinden bir gerçek olduðunu bilir­ler. Allah, onlarýn yaptýklarýndan gafil deðildir.» (ei-Bakara, 144.)

Bu ayetin öncesinde ve sonrasýndaki ayetlerde de Yahudi ve müna­fýklardan olan beyinsizlerin, aþaðýlýk cahillerin buna dair ileri sürdük­leri itirazlara da deðinmiþizdir. Çünkü Ýslâm tarihinde vuku bulan ilk nesih budur. Þunu da belirtelim ki yüce Allah, Kur´ânî ifadelerde bun­dan önce inzal buyurduðu bir ayet-i kerimede neshin caiz olacaðýný be­lirtmiþtir:

«Herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldýrýr veya unuttu-rursak, onun yerine daha hayýrlýsýný veya onun benzerini getiririz. Allah´ýn herþeye kadir olduðunu bilmez misin » (el-Bakara, ýoe.)

Buharý, Ebu Nuaym kanalý ile Bera´ýn þöyle dediðini rivayet eder: Peygamber (s.a.v.), onaltý ya da onyedi ay boyunca Mescid-i Aksa´ya yö­nelerek namaz kýldý. Ama kýblesinin Ka´be´ye çevrilmesini istiyordu. Ka´be´ye yönelerek kýldýðý ilk namaz, ikindi namazý idi. Bir toplulukla birlikte namaz kýldýlar. O esnada yanýnda bulunanlardan bir adam çý­kýp bir nýescidde rükû halinde bulunan bir cemaate uðrayýp þöyle dedi: «Allah´ý þahid tutarým ki, Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte Mekke´ye yöne­lerek namaz kýldým. Siz de onlar gibi Ka´be´ye yönelerek namaz kýlýn.»

Kýblenin Ka´be´ye döndürülmesinden önce bazý sahabeler ölmüþ ya da öldürülmüþlerdi. Onlar hakkýndaki hükmün ne olacaðý bilinmiyor­du. Bunun üzerine Cenab-ý Allah, þu ayeti inzal buyurdu.

«Allah ibadetlerinizi boþa çýkaracak deðildir. Doðrusu Allah insan­lara þefkat gösterir, merhamet eder.» (el-Bakara, 143.)

Müslim, bu hadisi baþka bir yönden rivayet etmiþtir:

Ýbn Ebi Hatim, Ýbn Ebi Zur*a kanalý ile Bera´ýn þöyle dediðini riva­yet etti:

« Rasûlullah (s.a.v.), onaltý ya da onyedi ay boyunca Mescid-i Ak­sa´ya yönelerek namaz kýldý. Ka´be´ye döndürülme sini arzu ediyordu. Bunun üzerine yüce Allah, þu ayeti inzal buyurdu:

«Yüzünü göðe çevirip durduðunu görüyoruz. Hoþnud olacaðýn kýb­leye seni, ey Muhammed, elbette çevireceðiz. Artýk yüzünü Mescid-i Ha­ram semtine çevir» (el-Bakara, 144.)

Ravi diyor ki: Bu ayetin nüzulü üzerine Rasûlullah (s.a.v.) Ka´be´ye yöneldi.

Ýnsanlardan bazý beyinsizler -ki onlar Yahudilerdir- þöyle demiþ­lerdi: Onlarý üzerinde bulunduklarý kýbleden döndüren sebeb nedir

Bunun üzerine yüce Allah, þu ayeti inzal buyurdu:

«De ki: "Doðu ve batý Allah´ýndýr. O, dilediðini doðru yola eriþtirir.» (el-Bakara, 142.)

Özetle demek istediðimiz þu ki; Ýmam Ahmed b. Hanbel´in, îbn Ab-bas (r.a.)´dan da riva


radyobeyan