Sizden Gelenler (Tasavvuf)
Pages: 1
Tasavvuf By: Gulinur Date: 01 Þubat 2011, 17:31:12
TASAVVUF



Tasavvuf; sofî ve mutasavvýflarýn Hakk'a ulaþma yollarýna verilen bir isimdir. Tasavvuf, hakikat yolunun nazarî yanýný, derviþlik de amelî cephesini ifade eder. Ayrýca, tarikatýn nazarî tarafýna "ilm-i tasavvuf", amelî yanýna da "derviþlik" denilmiþtir. Erbâb-ý hakikatten bazýlarýna göre tasavvuf, Cenâb-ý Hakk'ýn insaný nefis ve enaniyet cihetiyle öldürmesi ve envâr-ý zâtiyesiyle ayrý bir diriliðe ulaþtýrmasýdýr. Diðer bir ifadeyle, insaný kendi iradesiyle yok edip, irade-i hâssasý ve ihtiyâr-ý ehadiyesiyle hareket ettirmesidir. Tasavvufa bir diðer yaklaþým ise, insanýn her türlü ahlâk-ý zemîmeyi gidermesi ve ahlâk-ý âliyeyi ikame etmesi istikametinde sürekli mücâhede ve murâkabe þeklindedir.

Tasavvuf mevzuunda, Hz. Cüneyd'in ifadesi; "fenâfillâh" ve "bekabillâh"ý hatýrlatýr mâhiyettedir. Þiblî'nin sözleri aðyâr endiþesine kapýlmadan maiyyet-i ilâhiyede bulunabilme þeklinde hülâsa edilebilir. Ebû Muhammed Cerîr'in beyâný ise, her zaman kötü huylara karþý tavýr almak ve ahlâk-ý haseneyi avlamak, sözleriyle özetlenebilir.

Tasavvufu, eþyâ ve varlýðýn ruhuna nüfûz etmek, hadiseleri mârifet eksenli yorumlamak ve Cenâb-ý Hakk'ýn her icraatýný O'nu rasat etmeye bir menfez kabul edip, kemmiyet, keyfiyet ve tasavvurlar üstü bir iç müþâhede ile, ömrünü, O'nu temâþâ edebilme peþinde geçirmek ve her hâlükârda O'nun, bizi görüyor olduðu mülâhazasýyla hep iki büklüm yaþamak, diye yorumlayanlar da olmuþtur.

Bu ayrý ayrý tariflerden þöyle toplu bir netice çýkarmak da mümkündür: Tasavvuf, bir ölçüde beþerî sýfatlardan sýyrýlarak, melekî vasýflar ve ilâhî ahlâka bürünerek, mârifet, muhabbet ve zevk-i rûhânî yörüngeli yaþamaktýr.

Tasavvufun esasý, zâhiren þeriat âdâbýna riâyet, bâtýnen de o âdâba vukuftur ki, bu iki kanadý sýhhatli kullanan sâlik, zâhirde olan ahkâmý bâtýndan görür, bâtýnda olan ahkâmý da zâhirde duyar ve yaþar. Böyle bir müþâhede ve duyuþ sayesinde o, hedefe hep edeple yürür ve ona yakýn dolaþýr.

Tasavvuf, mârifet-i rabbâniyeye açýk bir yol ve bir ciddiyet mesleðidir. Onda lâubâlilik ve hezlin yeri yoktur. Nasýl olabilir ki, o mesleðin esasý, çiçek-kovan arasý gelip giden arýlar gibi sürekli mârifet nakþetmeye.. aðyârdan kalbi temizlemeye.. nefsi tabiî temâyüllerinden alýkoymaya.. bedenî ve cismânî arzulara karþý olabildiðince kapanmaya.. her zaman rûhâniyata açýk bulunmaya.. ömrünü, Hz. Rûh-u Seyyidi'l-enâm'ýn çizgisinde sürdürmeye.. Hakk'ýn istekleri karþýsýnda kendi murâdâtýndan vazgeçmeye.. Hakk'a intisâbý en büyük pâye bilip O'nun huzurunu soluklamaya dayanýr.

Burada, tasavvufun; temeli, mevzuu, faydasý, esasý ve erkâný üzerinde durmak da îcâp eder:

Tasavvufun temeli, dînin esaslarýna sýmsýký sarýlýp, emir ve yasaklarýna da hassasiyetle riâyet ederek, açlýða, uyanýklýða mülâzemette bulunup, elden geldiðince nefsin haz duyduðu þeylerden mücânebettir.

Tasavvufun mevzuu; insanýn, kalbî ve rûhî hayat seviyesine çýkarýlmasý, kalbin tasfiyesi ve letâifin merci-i aslîlerine yönlendirilmesidir.

Tasavvufun faydasý; insanýn melekî yanlarýnýn inkiþaf ettirilmesi, icmâlî ve mübtediyâne imanýn bir kere de keþfen ve zevken duyulup yaþanmasýdýr.

Tasavvufun esasý; ibadet ü tâate devamla, sathî olan kulluk þuurunun, derinleþtirilerek insan tabiatýnýn önemli bir yaný hâline getirilmesi ve insan için ikinci bir fýtrat sayýlan rûhânîliðin elde edilmesiyle, dünyanýn kendisine ve bizim heveslerimize bakan fâni yüzüne karþý bütün bütün kapanarak, ukbâya ve esmâ-i ilâhiyeye bakan çehresine uyanmaktýr.

Tasavvufun erkânýna gelince, onlarý da þöyle sýralamak mümkündür.

1- Nazarî ve amelî yollarla hakikî tevhide ulaþmak..
2- Hz. Kelâm'ý dinleyip anlamanýn yanýnda Hz. Kudret ve Ýrâde'nin emirlerini de okuyup temâþâ etmek..
3- Hak sevgisiyle dolup-taþmak ve O'ndan ötürü de, bütün kâinâta "mehd-i uhuvvet" nazarýyla bakarak herkesle ve her þeyle hüsn-ü muâþerette bulunmak..
4- Her zaman îsâr ruhuyla hareket ederek, elden geldiðince baþkalarýný nefsine tercih etmek..
5- Murâd-ý ilâhîyi kendi murâdâtýnýn önünde tutarak, ömrünü "fenâfillâh", "bekabillâh" zirvelerinde sürdürmeye çalýþmak..
6- Aþk u vecd ve cezb ü incizaba açýk bulunmak..
7- Simalarda sineleri duyup anlamak ve hadiselerin çehresinde ilâhî esrârý okumak..
8- Mânevî sefer niyetli ve hicret mülâhazalý uhrevîlikleri çaðrýþtýracak yerlere seferler tertip etmek..
9- Meþrû dairede zevk ve lezzetlerle iktifâ edip, gayr-i meþrû daireye adým atmama mevzuunda kararlý olmak..
10- Tûl-i emel ve onun menþei olan tevehhüm-i ebediyete karþý sürekli mücadele ve mücahede içinde bulunmak..
11- Dîne hizmet ve bütün insanlýðý Hakk'a ulaþtýrma yolunda bile olsa, kurtuluþun, yakîn, ihlâs ve rýzâ yolundan geçtiðini bir an dahi hatýrdan çýkarmamaktýr.

Ayrýca bu hususlara þunlarý da ilâve edebiliriz: Zâhir ve bâtýn ilimlerle mücehhez olma ve bir kâmil insanýn rehberliðine sýðýnma.. bu son iki husus Nakþîler arasýnda ayrý bir önem arz eder.

Burada "tasavvuf" deyip, tasavvuf düþünüp, tasavvufu yazarken, derviþlik ruhunun icmâlî mânâsýný ihtivâ eden; ve ahlâk, edep, zühd kitaplarýnýn da esasý sayýlan, hatta bir mânâda kalblerin Hakikat-i Ahmediye ile iltika noktasý kabul edilen, seyr u sülûk-i rûhânînin iþaret kristalleri de diyebileceðimiz aþaðýdaki hususlara temas etmeden geçemeyeceðiz:

Bu hususlarýn baþýnda, "Benim gözlerim uyur, ama kalbim uyanýktýr"[1] beyânýyla irtibatlandýracaðýmýz.. ve "Ýnsanlar uykudadýrlar, öldükleri zaman uyanýrlar"[2] beyânýna esas teþkil eden "yakaza" gelir. Sonra da onu tevbe, inâbe, muhasebe, tefekkür, firar, i'tisâm, halvet, uzlet, hâl, kalb, hüzün, havf, recâ, huþû, zühd, takvâ, vera', ibadet, ubûdiyet, murâkabe, ihlâs, istikamet, tevekkül, teslim, tefvîz, sika, huluk, tevâzu, fütüvvet, sýdk, hayâ, þükür, sabýr, rýzâ, inbisât, kasd, azim, irade, mürîd, murâd, yakîn, zikir, ihsan, basîret, firâset, sekîne, tuma'nîne, kurb, bu'd, mârifet, muhabbet, aþk, þevk, iþtiyak, cezbe, incizap, dehþet, hayret, kabz, bast, fakr, gýnâ, riyâzât, tebeddül, hürriyet, hürmet, ilim, hikmet, himmet, gayret, vilâyet, seyr, gurbet, istiðrak, gayb, kalak, vakit, safâ, sürûr, telvin, temkin, mükâþefe, müþâhede, tecelli, hayat, sekr, sahv, fasl, vasl, fenâ, beka, tahkîk, telbîs, vücud, tecrîd, tefrîd, cem', cem'u'l-cem' ve tevhid takip eder ki, bu kitapçýkta icmâlî mânâlarýyla dahi olsa, bunlarý tanýmanýn mümkün olabileceðini düþünüyoruz.

Her þeyin doðrusunu yalnýz Allah (celle celâluhu) bilir ve doðru yola hidayet etmek de O'na mahsustur.


Sýzýntý/ Fethullah Gülen

Ynt: Tasavvuf By: ceren Date: 09 Aralýk 2016, 18:51:57
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri ona inanan ve sonsuz tevekkul edip tasavvuf ehli olan kullardan eylesin inþallah.Rabbim razi olsun paylasimdan...

radyobeyan