Miras sebepleri ve engelleri By: sidretül münteha Date: 31 Ocak 2011, 18:33:48
5. Miras Sebepleri ve Engelleri:
A-Nesep:
Ulema, mirasý gerektiren nesebin sübutu ile ilgili olarak ihtilaf ettikleri mes'elelerden biri de þudur: Bir ölünün varisleri, sadece oðlu olup biri, bir kimse için «Bu da bizim kardeþimizdir» der ve diðeri «Hayýr, bizim baþka kardeþimiz yoktur. Biz yalnýz iki kardeþiz» diye inkâr ederse, Ýmam Þafiî «Yalnýz birinin ikrarý ile o kimsenin nesebi sabit olmadýðý gibi, ikrar edene herhangi bir þey de lazým gelmez» demiþtir. Ýmam Mâlik ile Ýmam Ebû Hanife ise, «Yalnýz birinin ikrarý ile o kimsenin nesebi sabit olmaz. Fakat ikrar edene, onun mirastaki hakkýný vermesi gerekir» demiþlerdir. Ancak bu iki imam, ikrar edenin o kimseye vermesi gerektiðini söyledikleri hissenin miktarýnda ihtilaf etmiþlerdir. îmam Mâlik «Eðer öteki kardeþ ikrar edip o kimsenin nesebi sabit olsaydý, ona ne kadar vermesi gerekiyor idi ise, o kadar vermesi gerekir» demiþtir. Ýmam Ebû Hanife ise, «Mirastan eline geçenin yarýsýný vermesi lazým gelir» demiþtir. îmam Mâlik ile îmam Ebû Hanife'ye göre ölünün yalnýz bir oðlu olduðu zaman da, eðer bir baþkasý için «Bu benim kardeþimdir» dese, hüküm böyledir. Yani onun bu ikrarý ile o kimsenin nesebi sabit olmaz. Fakat o kimseye babasýndan kalma terekenin yansýný vermesi gerekir. îmam Þafiî'den ise, bu mes'ele hakkýnda iki görüþ rivayet olunmuþtur. Birisine göre okimsenin ne nesebi sabit olur, nede ona mirastan bir þey düþer. Bir görüþe göre, hem nesebi sabit olur, ne de ona mirastan bir þey düþer. Bir görüþe göre, hem nesebi sabit olur, hem ona miras düþer. Zira Þafiî fýkhýnda «Terekenin tamamý kendisine kalan varis tek bir kiþi dahi olsa, bir kimsenin varis olduðunu ikrar etti mi, onun ikrarý ile o kimsein nesebi sabit olur» diye genel bir kaide vardýr. Ýmam Þafiî'nin birinci mes'eledeki görüþü ile ikinci mes'eledeki iki görüþünden meþhur olmayaný, «Neseb, ancak adaletli iki kimsenin þahitliði ile sabit olur. Þahitler ikiden aþaðý olunca neseb sabit olmaz ve neseb olmayýnca da miras olmaz. Çünkü neseb, asýl olup miras onun fer'idir. Asýl olmayýnca feride olamaz» temeline dayanmaktadýr. îmam Mâlik ile îmam Ebû Hanife ise, «Nesebin sübutu, inkâr eden kardeþe zararý dokunan bir hak olduðu için, iki adaletli þahitten aþaðý kimselerin þahitliði ile sabit olamaz. Ýkrar eden kardeþin elindeki miras hissesi için ise, ikrar edenin ikrarý yeterlidir. Çünkü ikrann zararý sadece kendisine aittir» demiþlerdir. Fakat hak þudur ki, neseb sabit olmadan, hakim onun aleyhinde bir hükümde bulunamaz. Bununla beraber kendisinden menetmesi caiz deðildir.
Þafiî'lerin, kendisinden baþka varis bulunmayan kimsenin ikrarý ile nesebin sabit olduðu hususundaki görüþlerinin dayanaðý ise, hem hadis hem kýyastýr. Hadis, Ýmam Mâlik'in îbn Þihâb'tan îbn Þihâb'm, Urve'den Urve'nin Hz. Aiþe'den rivayet ettiði ve sýhhatýnda ittifak edilen «Utbe b. Ebî Vakkas kardeþi Sa'd b. Ebî Vakkas'a 'Zem'a'nýn cariyesinin oðlu bendendir. Onu yanýna al' demiþti. Saad da, fetih yýlý gelince çocuðu 'Kardeþimin oðludur. Onu yanýma almamý bana söyledi' diyerek yanýna aldý. Abd b. Zem'a da kalkýp 'Hayýr, benim kardeþimdir, babamýn cariyesi onu doðurmuþ ve babamýn döþeðinde doðurmuþtur' dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz Abd b. Zem'a'ya 'Çocuk senin hakkýndýr' buyurarak çocuðu ona verdi ve 'ǰcuk kimin döþeðinde doðarsa onundur. Zina edene'ise, mahrumiyetten baþka bir þey yoktur' buyurdu. Fakat çocuk fizyonomi bakýmýndan Utbe b. Ebî Vakkas'a benzediði için Peygamber Efendimiz, eþi olan Zem'a kýzý Sevde'ye
'Ondan örtün dedi. Sevde de Peygamber Efendimiz'in emri üzerine, kardeþi dünyadan gidinceye kadar ona görünmedi» [35] mealindeki hadistir. Zira Peygamber Efendimiz görüldüðü gibi -yalnýz Abd b. Zem'a'nýn ikran üzerine kardeþini kendisine vererek kardeþi olduðuna hükmetmiþtir. Çünkü inkâr eden bir baþka varis yoktu.
Diðer fukahaya gelince: Bu hadisin yorumu onlar için güç olmuþtur. Çünkü onlara göre, hiçbir nesebin iki kiþiden az þahitlerle sabit olmamasý, üzerinde icma edilen bir kaide iken, bu hadis o kaideye uymamýþtýr. Zira hadisin zahirinden, Peygamber Efendimizin, çocuðun nesebine yalnýz kardeþinin ikrarý ile hükmettiði anlaþýlmaktadýr. Bunun içindir ki bu hadisi yorumlarken çeþitli te'villere baþvurmuþlardýr. Kimisi «Olabilir ki Peygamber Efendimiz Zem'a b. Kays'ýn bu cariye ile aile hayatým yaþadýðýný bilirdi. Zem'a b. Kays'ýn Peygamber Efendimiz'in kayný ve kýzý Sevde'nin Peygamber Efendimiz'in eþi olmasý bu ihtimali kuvvetlendirmektedir. Bunun içindir ki Peygamber Efendimiz yalnýz Abd b. Zem'a'nýn ikran ile hükmetmiþtir» demiþtir. Fakat bu te'vil ancak Ýmam Þafiî'nin ikinci kavli olan, bir kiþinin þahitliði ile herhangi bir kimsenin nesebi sabit olmadýðý görüþüne yarar. Bu te'vili yapanlar, «Peygamber Efendimiz, eþi Sevde'ye kardeþine görünmemeyi, vacip olduðu için deðil, kardeþi ile Utbe b. Ebî Vakkas arasýnda benzerlik bulunduðu için ihtiyaten emretmiþtir» demiþlerdir. Bunun içindir ki Þâfîî ulemasýndan kimisi, «Böyle bir þüphe bulunduðu zaman erkek, karýsýný kardeþine görünmekten menedebilir» demiþtir. Bir cemaat da, «Peygamber Efendimiz'in Sevde'ye kardeþinden örtünmeyi emretmesi, ne Utbe'nin sözü üzerine, ne de Zem'a'nýn, cariyesine aile hayatýný yaþadýðýna dair kendi bilgisi ile hükmetmediðini göstermektedir» demiþlerdir. Bunlar Peygamber Efendimizin Abd b, Zem'a'ya söylediði, «Çocuk senin hakkýndýr» sözünün mânâsýnda ihtilaf etmiþlerdir. Kimisi «Peygamber Efendimiz bu sözü ile Abd b. Zem'a'ya 'Çocuk senin kölendir. Zira babanýn cariyesi onu doðurmuþtur' demek istemiþtir» demiþtir. Fakat bu te'vil, Peygamber Efendimizin, hükmüne sebeb olarak söylediði, «Çocuk kimin döþeðinde doðarsa onundur. Zina edene ise, mahrumiyetten baþka bir þey yoktur» sözü ile baðdaþamaz. Tahâvî de «Peygamber Efendimiz 'Çocuk senin hakkýndýr' sözü ile 'Senin himayendedir. Yitik malý yerde bulan kimsenin yitik üzerindeki velayeti gibi senin de bu çocuk üzerinde velayetin vardýr' demek istemiþtir. Fakat bu te'vil de, keza Peygamber Efendimizin gösterdiði sebeble baðdaþamaz.
Ulemanýn cumhuru, Ýslâmiyet'te zina mahsulü olan çocuklarýn babalarýna ilhak olu namadý ki arýnda müttefiktirler. Ancak küçük bir cemaat, cumhurdan ayrýlarak, zina mahsulü olan çocuklarýn da babalanndan miras aldýklarýný söylemiþtir. Cahiliyyet devrinde doðan zina çocuklarý hakkýnda ise, ashâb ihtilaf etmiþlerdir. Rivayet olunduðuna göre Hz. Ömer onlarý babalarýna ilhak ederdi.
Ulema, evli bir kadýn, ya evlenme akdi tarihinden, ya da kocasýnýn kendisiyle yattýðý tarihten sonra eðer altý aydan daha az bir zaman içinde çocuk doðurursa, doðan çocuðun evlilik mahsulü olmadýðýnda ve kocasý kendisi ile temas ettikten sonra -kocasýndan ayrýlsa bile- eðer gebelik süresinin en kýsasý geçtikten sona çocuk doðurursa, doðan çocuðun evlilik mahsulü olduðunda müttefik iseler de, çocuðun evlilik mahsulü sayýlabümesi için en uzun sürenin ne kadar olduðu hakkýnda ihtilaf etmiþlerdir. Ýmam Mâlik «Beþ yýldýr», tâbilerinden kimisi «Yedi yýldýr», îmam Þafiî, «Dört yýldýr», Küfe ulemasý «Ýki yýldýr», Muhammed b. Hakem «Bir yýldýr», Ýmam Dâvûd da «Altý aydýr» demiþlerdir. Bana kalýrsa bu meselede adet ve tecrübeye baþ vurulmalýdýr. Muhammed b. Hakem ile Zahirîlerin görüþleri adet ve tecrübeye daha yakýndýrlar. Hüküm ise, nadiren vaki olan olaylara göre deðil, her zaman vuku bulan normal olaylara göre verilmelidir. Bir gebelik süresinin yýllarca sürmesi, belki de nadir deðil, muhaldir. Ýmam Mâlik ve Þafiî'ye göre bir kadýnla evlenip onunla gerdeðe girmeyen veya daha sonra birleþen kiþinin karýsý, birleþme tarihinden deðil, akit tarihinden sonraki altý ayda çocuk doðurursa, çocuk ancak birleþmeden sonraki altý ay ve sonrasýnda doðarsa onun nesebine katýlýr. Ebû Hanife'ye göre, çocuk bu babanýndýr. Mâlik'in dayanaðý þudur: Kadýn ancak birleþme imkanýyla, ki o da gerdeðe girmesidir, yatak olur. Ebû Hanife'nin dayanaðý, Rasûlullah'ýn «Çocuk yataðýndýr» hadisidir. Adeta Ebû Hanife'ye göre, bu, çocuðu helâl birleþmeye katmakta helâl birleþmenin haram birleþmeye üstün kýlýnmasýnda bir taabbüd gibidir
Nesebin Kaif [36]lerin sözü ile sabit olup olmadýðý hakkýndaki ulemanýn ihtilafý da bu bâbtandýr. Kaiflere, eðer iki erkek bir kadýnla ayný temizlik süresi içinde ve helâl olarak temas ederlerse, baþvurmak ihtiyacý duyulur. Bu da, erkeklerden birinin kadýnýn kocasý veyahut efendisi olduðu, diðerinin de kaaifný kendi karýsý veyahut cariyesi zannederek yanlýþlýkla onunla temas ettiði halinde düþünülebilir. Kaiflerin sözü ile hükmetmek, iki veyahut üç kiþinin yerde bulunan bir çocuðu daval aþ týklarý zaman da düþünülebilir.
Fukahadan îmam Mâlik, Ýmam Þâfýî, Ýmam Ahmed, Ebû Sevr ve Evzâî kaiflerin sözü ile hükmetmenin cevazý görüþündedirler.
Küfe fukahasý ile Irak fukahasmýn çoðu ise, kaiflerin sözü ile hükmo-lunmadýðýný söylemiþlerdir. Bunlara göre, iki kiþi bir çocuðu davalaþtýklan zaman, çocuk ikisine de verilebilir. Bu da, eðer çocuk yerde bulunmuþ veyahut annesi önce birinin, sonra diðerinin nikâhlý karýsý veyahut cariyesi imiþ de, her ikisi ayný temizlikte onunla temas etmiþlerse, böyledir. Bu hükmü benimsemiþ olanlarýn cumhuruna göre, bir çocuk üç kiþiye de -eðer isterlerse-verilebilir. Fakat bu sözlerin hiçbiri ne mantýða, ne de rivayete uymaz.
Kaiflerin sözü ile hükmedilmesinin cevazýný benimsemiþ olanlarýn dayanaðý, Ýmam Mâlik'in Süleyman b. Yesar tarikiyle Hz. Ömer'den naklettiði þu olaylardýr, ki rivayetin metni þöyledir:
«Ömer b. Hattab, cahiliyette zinadan doðan çocuklarý, kendilerinden olduklarým iddia edenlere verirdi. Bir gün bir kadýnýn oðlu için iki adam yanýna geldiler. Her biri çocuðun kendisinden olduðunu Öne sürüyordu. Bunun üzerine Hz. Ömer bir kaifý çaðýrttý. Kaif gelip çocuða baktýðýnda çocuðun her ikisinden de olduðunu söyledi. Kaif bunu söyleyince Hz. Ömer kaifý kamçý ile döðdü, sonra kadýný çaðýrtýp ondan bilgi istedi. Kadýn, adamlardan birine iþaret ederek 'Þu adam, birtakým kimselerin birkaç devesini güderken zaman zaman bana geliyordu.. Taký o da, ben de kendisinden gebe kaldýðýmý zannettik. Sonra oradan ayrýldý ve o ayrýldýktan sonra ben bir kan döktüm. Sonra -öteki adama iþaret ederek- þu adaný onun yerine geçti. Artýk çocuk hang is indendir bilmiyorum» dedi. Bunu duyan kaif sevincinden 'Allahu Ekber' diye baðýrdý. Bunun üzerine Hz. Ömer çocuða 'hangisini istiyorsan onu tut' dedi».
Derler ki: Hz.Ömer, ashab arasýnda kaiflerin sözü ile hükmederken, ashâbtan hiçbirinin ona itiraz etmemesi, ashabýn icmaý hükmündedir.
Ýmam Mâlik'e göre kaifler, bir çocuðun iki babadan olduðunu söyledikleri zaman, çocuk ikisine verilemez, ona «Ýkisinden hangisini istersen onu tut» demek için ergenlik çaðýna varmasý beklenir. Ýmam Þâfýî de bu görüþtedir.
Ebû Sevr ise, «Kaifler, bir çocuðun iki kimse arasýnda müþterek olduðunu söyledikleri zaman, çocuk ikisinin olur» demiþtir, tmam Millik,' «Cenâb-ý Hak 'Ey insanlar, biz sizi bir erkekle bir diþiden yarattýk' [37] buyurduðu
için bir kimsenin iki babanýn çocuðu olmasýna imkan yoktur» demiþtir.
Kaiflerin sözü ile hükmetmenin cevazýný benimsemiþ olanlar, Ýbn cihâb'ýn Urve tarikiyle Hz. Âiþe'den, «Peygamber Efendimiz bir gün eve geldi. Yüz hatlarý sevinçten parlýyordu. Bana,
'Ben-i Müdlic kabilesinden Muhriz'in Zeyd ile Üsame hakkýnda ne dediðini iþitmedin mi? Muhriz, ikisinin ayaðýna bakarak, 'Bu ayaklar birbirinden doðmuþtur' dedi' buyurdu» [38] diye rivayet ettiði hadise de dayanmýþlardýr.
Derler ki: Ýbn Abbas ile Enes b. Mâlik bu görüþe sahip olduklarý halde, ashâbtan hiç kimsenin onlara itiraz etmediði rivayet olunmuþtur.
Küfe fukahasý ise, «Asýl, iki kiþinin üzerinde anlaþamadýklarý bir çocuðun herhangi birine verilmemesidir. Meðer onlardan birinin döþeðinde doðmuþ olsun. Zira Peygamber Efendimiz,.
'Çocuk kimin döþeðinde doðarsa onundur' buyurmuþtur Þayet çocuk birinin döþeðinde doðmamýþ veyahut ikiside çocuðun annesi ile meþru bir aile hayatý geçirmiþlerse, o zaman çocuk ikisi arasýnda müþterek olur» demiþlerdir. Bunlar herhalde tabiî deðil, þer'î iþtiraki kastetmiþlerdir. Zira «Bir çocuðun iki babadan doðmasý aklen mümkün deðildir» diyenlere «Þer'an da bunun vukuu mümkün deðildir» demek lazým gelmez. Küfe ulemasýnýn bu görüþü, Hz. Ömer'den de rivayet olunmuþtur. Abdürrez-zak bunu Hz. Ali'den de rivayet etmiþtir.
Ýmam Þâfýî, «Kaifler, iki kiþiden az olurlarsa sözleri kabul olunmaz» demiþtir, îmam Mâlik'ten ise, bu hususta iki rivayet gelmiþtir. Birisine göre, îmam Mâlik, Ýmam Þâfýî gibi, birisine göre de, «Bir kaifýn sözü de kabul olunur» demiþtir. Ýmam Mâlik'ten gelen meþhur rivayete göre, kaiflerin sözü ile ancak cariyeden doðan çocuklar hakkýnda hükmoîunur».-Evlilik hayatýnýn mahsulü olan çocuklarda kaiflerin sözü ile hükmolunamaz. Ýbn Vehb ise, îmam Mâlik'ten Ýmam Þafiî gibi dediðini rivayet etmiþtir.
Ebû Ömer b. Abdilberr, «Süfyan Sevrî'nin Salih b. Hayy'dan, Salih'in Þa'bi'den, Þa'bi'nin de Zeyd b. Erkam'dan bu hususta rivayet ettiði müsned ve senedi hasen bir hadis vardýr. Hadis ulemasý ile zahirîlerin dayandýklarý bu hadisin metni, 'Hz. Ali, Yemen'de idi. Üç erkeðin bir temizlikte kendisi ile temas ettikleri bir kadýn, yanýna getirildi. Hz. Ali, her üç adama da ayrý ayrý Çocuðu diðer arkadaþlarýna býrakmasýný söyledi ise de, üçü de kabul etmediler. Bunun üzerine Hz. AH, aralarýnda kur'a çekti ve çocuðu -diyetinin üç-teikisini vermek þartý ile- kur'a isabet ettiði adama verdi. Peygamber Efendimiz de, Hz. Ali'nin anlaþmazlýðý bu þekilde çözdüðünü öðrenince hoþuna gidip yan diþleri görülünceye kadar güldü' þeklindedir [39] Bu hadiste -görüldüðü gibi- kaiflerin sözü ile hükmetmenin cevazýndan baþka,.bir çocuk hakkýnda anlaþamayanlar arasýnda kur'a çekmenin cevazýna da delalet vardýr» der. [40] [35] Buhârî, FerâÝd, 85/18, no: 6749; Müslim, Radâ, 11/10, no: 1457.
[36] (*) Kaif: Ýnsanýn fizikî yapýsýný inceleyerek, kimin çocuðu olduðunu anlayan ve bunu san'at (meslek) edinen kimseye denir. (Mütercim).
[37] Hucurût, 49/13.
[38] Buhârî, Ferâid, 85/31, no: 6770.
[39] Ebû Dâvûd, Talâk, 7/32, no: 2270.
[40] Ýbn Rüþd Kadý Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüþd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayýnlarý: 4/151-156.
Ynt: Miras sebepleri ve engelleri By: ceren Date: 01 Ocak 2020, 16:10:33
Esselamu aleyküm.rabbim razý olsun bizlere bu bilgileri sunan kardeþimizden....
Ynt: Miras sebepleri ve engelleri By: gulsahkilicaslan Date: 02 Ocak 2020, 03:41:40
Allah razý olsun emeði geçenlerden inþallah selam ve dua ile...
Ynt: Miras sebepleri ve engelleri By: Sevgi. Date: 03 Ocak 2020, 09:27:30
Aleyküm selâm. Rabbim bilgiler için razý olsun kardeþim
Ynt: Miras sebepleri ve engelleri By: Bilal2009 Date: 04 Ocak 2020, 17:48:14
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaþým için razý olsun