6. Meclis By: hafiza aise Date: 31 Ocak 2011, 17:10:18
6. MECLÝS
Bu konuþma, cuma günü medresede yapýldý.
Konuþma tarihi: Hicrî, 14-15 Þevval 545, Milâdî 1150.
Erenlerin kalbi saftýr, temizdir. Halký gönüllerine almazlar. Yalnýz Mevlâ'yý anarlar. Allah hem Azîz, hem Celîl’dir. Dünya akýllarýna girmez. Gözleri öbür âleme dönük olur. Sizin malýnýz onlar için önem taþýmaz. Hak katýnda olanlar, onlar için kýymet taþýr. Siz onlarý ne bilebilir, ne de görebilirsiniz. Onlarýn iþine aklýnýz ermez; çünkü dünya ilesiniz. Dünya ile uðraþan, ukbâyý göremez ve bilemez, âhireti unutur. Siz, Rabb’inizden utanmayý bir yana attýnýz. O'ndan yüz çevirdiniz. Bu hâlinizden dönün ve sizi yola getirecek kimseyi arayýn.
* * *
Ýmanlý kardeþin sana öðüt verirse tut. Ona muhâlif olma, karþý durma. Kabul et. Sen hataný göremezsin; ama o görür. Büyük Peygamber (s.a.v) bir kelâmýnda þöyle buyurur:
“Mü'min, mü'minin aynasýdýr.”
Ýman sahibi yaptýðý nasihati doðru yapar. Kardeþine gizli kalmýþ hatalarý anlatýr. Göremediklerini gösterir. Ýyi nedir, kötü nedir beyan eder, öðretir. Yarar iþle yaramazý tarif eder.
Halka nasihat etmeyi kalbime getiren Sübhân'dýr. Bu vazifeyi bana en büyük gaye kýlan Mevlâm, yücedir.
* * *
Ben nasihatçiyim; bunun için sizden karþýlýk beklemiyorum, öbür âlemin, Rabb’im katýnda hazýrdýr; bana o lazým. Ben dünya arayýcýsý deðilim. Dünyaya kul olmam. Hak’tan baþka hiç bir þey beni baðlayamaz; zaten O'ndan baþka kimsem yok. Ben, tek, yaratýcý, ezelin sahibi, ebedin sahibi olanýn, sonu ve önü olmayanýn kulu ve kölesiyim.
Benim için sevinç, sizin kurtulmanýzdýr. Üzüntüm size gelecek helak ihtimalinden doðuyor. Elinden tuttuðum bir doðru yolcunun saadeti benim için en büyük þeydir. Onu görünce, ruhum þen olur, ateþim düþer, bir baþka hâl olur, sevinirim. Nasýl böyle bir insan elimde yetiþiyor diye, hayret eder, övünürüm.
* * *
Ey evlat! Bütün derdim sensin, ben deðil. Ben sevinirsem senin içindir. Benim için beni sevme, senin için sev. Bana baðlan, baðlýlýðýn kadar yol alýrsýn.
* * *
Ey cemaat! Böbürlenmeyi býrakýnýz. Allah'a karþý büyüklük satmak neden? Kullara da kibirli davranmayýn. Haddinizi bilin. Varlýðýnýza tevazuu yerleþtirin. Evvelâ hâlinizi düþünün. Bir suydunuz. Sonrasý nedir, biliyorsunuz. Bir hendeðe yuvarlanacak aðýrlýk. Hâli böyle olana büyüklük satmak yaraþýr mý?
Hýrsa kapýlmayýn. Kötü arzular sizi sürüklemesin. Dünyalýk adamlarýn kapýsýna koþmayýn. Ezilip büzülüp onlardan dünyalýk koparmak size gerekmez. Ne çýkar bu hâlden, sabýrla doðru yoldan nasibi arasan daha iyi olmaz mý? Ya bir de yaptýðýn dilenciliðin sonu boþa çýkarsa! Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in buyurduðu gibi:
“En büyük belâ, nasipte olmayaný aramaktýr.”
Yazýk sana, kaderin aslýný ve mukadder olaný bilemiyorsun. Nasibinde olmayaný kullar veremez. Dünya oðullarýnýn bunu yapmaya güçleri yetmez. Yeter sanýyorsan yanýlýyorsun. Seni þeytan aldatýyor. O, senin baþýna oturmuþ, sana ferman okuyor. Gösterdiði yola gidiyorsun. Allah'ýn kulu böyle olmaz. Sen bu hâlde þeytanýn ve nefsin kulu, kölesisin. Altýnýna, gümüþüne tapýyorsun.
Çalýþ. Kurtulmuþlara bak. Kendini onlara benzet. Onlarý görmezsen, kurtulamazsýn. Geçmiþteki büyükler de böyle demiþler. Bir kimse iyiyi görmüyorsa, o iyi olamaz. Sen de görüyorsun. Ama yalnýz baþ gözünle... Kalbini O'na vermiyorsun; kalp gözünü O'nun yoluna dikmiyorsun. Sýr gözünü aç, iman gözünü kapama. Ýmanýn sende emanet gibi duruyor. Basiret sahibi olmayan iman, iman deðildir. Öyle bir göze sahip ol ki, onunla her varlýðý görebilesin. Dýþ gözün görmesi bir þey deðildir. Görmeyiþi de önem taþýmaz. Asýl felâket kalp gözünün kör olmasýdýr. Allah Teâlâ bir âyet-i kerimede þöyle buyurdu:
“Baþ gözleri kör olmamýþtý, lâkin sinelerindeki can gözleri görmüyordu.” (el-Hacc, 22/46)
Dünyalýk peþine koþmak yaramaz. Hýrsla dünyaya sarýlan dinini tin –incir- ile deðiþtirene benzer. Sonsuz ve ebedî þeyi, geçici dünya menfaatine deðiþtirende akýl yoktur. Dünyalýk insaný nereye kadar götürebilir? Ýsterse en kýymetli þey olsun, kabir kapýsýndan öteye geçemez. Hakiki âleme yolculuk baþladýðý zaman elinde hiçbiri kalmaz, ne o kalýr, ne de bu...
Ýmanýn kemale ermediði için darlýða pek dayanamazsýn. Geçimini temine çalýþ. Ýnsanlara muhtaç olmayacak kadar dünyalýða er; sonra dinini harcarsýn. Onlara yüz suyu dökmek sana yakýþmaz. Ýmanýn kemale erince sana tevekkül gerek. Allah'a güven. Yine çalýþ; fakat Allah'a çalýþmandan fazla güven. Sebeplerin arasýndan ayrýl. Mevlâ'ya güvenle baðlý bir kul kesil. Kalbinden manevî yolculuða baþla. Bu yolculuk Mevlâ'ya olmalý. Bunlarý yapmaya niyet tutarsan derunundan ülkeler, dükkânlar, tezgâhlar çýkar, gider. Yolculuðun ilk adýmý atýlmadan iþ biter. Malýn bollaþýr. Saymakla bitiremezsin; ama esas sahibini bildiðin için hiç birine sahip çýkamazsýn. Yavrularýn malýna sahip olur. Arkadaþlarýn sana bakar. Senin yapacak kiþin kalmaz. Sadece ömrün bitmesini beklersin. Sanki ruhunu ölüm meleði almýþtýr. Ve kabir yutmuþtur. Ve yer yarýlmýþ içine girmiþsin. Ve kader dalgalarý bilgi ve marifet denizinde seni çevirmektedir.
Ýþte, bu makama erene sebepler yol gösteremezler; her þey ona zararsýz hâle gelir. Çünkü sebepler onun yalnýz dýþ yüzüne gelebilir. Ýç âlemine giremez. Sebepler, bunu deðil, Hak’tan gayri kalanlarý ezer.
* * *
Ey cemaat! Her hâlde anlattýklarýmý yapmaya yanaþmak niyetinde deðilsiniz. Kalbinizdeki kötülükleri atmaya pek hevesli görünmüyorsunuz. Biliyorum, söylediklerimin hepsini yapabilmek, her kiþinin kârý deðil, az kiþinin kârýdýr. O da binde bir olur. Hani, azýný da býrakmayýn. Ne kadar yapsanýz, o size kalýr. Bunu anlatan bir hadîs-i þerifi arz edeceðim. Her ne kadar dýþ mânasý ile mevzuumuzun dýþýnda ise de manen sözümüzü teyit eder:
“Dünya dertlerinden gücünüzün yettiði kadar uzak olunuz.” Biz de, gücünüz yettiði kadar yapmaya çalýþýn diyoruz. Yâni; bu emri yerine getirmeye, kaderinizde varsa dahasýný yapabilirsiniz.
* * *
Ey evlat! Dünyalýk iþlerden iç âlemini almaya güçlü isen durma, yap. Gücün yetmiyorsa kalbini Hakk'a baðla. O'nun rahmet eteklerine yapýþ. Belki böylece iç âlemine huzur girer, dýþ varlýðýn da rahata erer. Dünya elemleri seni býrakýr gider.
Her þeye gücü yeten O'dur. Senin neyin var ki? Her þeyi bilen, yine O'dur. Senin ne kýymetin var? O'nun kapýsýna koþ, O'ndan iste. Temizlenmeyi O'ndan dile. O dilerse, Zat’ýndan gayri her cins varlýk vehminden seni temizler. Kalbini imanla doldurur. Marifet verir, ilim verir. Zenginlik de verir. Halktan bir þey istetmez. Sana yakîn hâli nasip eder. Kalbine kendi ülfetini yaðdýrýr. Bu kez, cümle duygularýn O'nunla olur.
Her þeyi O'ndan bekle. Baþkasýný býrak. Mahlûk önünde zelil olma. Senin gibilere bu yakýþmaz. O'nun ol. O'na ol! Sana bu yakýþýr. O'na dönmekten baþka kurtuluþ yolu yoktur. Bunu böylece bilesin!
* * *
Ey evlat! Kalbin karýþmadýðý dilin bilgisi hiçtir. Kalbin yaya kaldýðý bilgi ile bir adým bile atman kabil olmaz. Yol dediðimiz kalp yolculuðudur. Yakýnlýk, sýrlarýn birleþmesidir. Amel, Ýslâm esaslarýna uyarak yapýlan mânâ amelidir. Bu yolda bütün duygularýn yek düzen hareket etmesi gerektir. Allah için amel budur. Allah için kullara kolaylýk ve uysallýk etmelisin. Yolumuzun önü de, sonu da budur.
Bir kimse ki, nefsini her zaman hesaba çeker, ona hesap yoktur. O kimse ki, kullara göstermelik için iþ eder, onun kazancý sýfýrdýr, iþler gizli ve riyadan salim olmalýdýr. Farz olan ibadet dýþýnda kalan her þey, kapalý ve halkýn görmeyeceði yerde yapýlmalýdýr. Farzlar bilâkis herkesin gözü önünde yapýlmalýdýr.
Esas yapýlmasý gerekenden geri kalýyorsun. Temeli, þüpheli ve düzensiz þeylerle çýkardýktan sonra üst katý yükseltmiþsin ne çýkar? Temeli çürük olan binanýn üstü, kýsa zamanda yýkýlýr. Temeli kuvvetli olursa öbür yaný yeniden de kurulabilir.
Yapýlacak iþlerin aslý tevhiddir, ihlâstýr, doðruluktur. Tevhid sýrrýna eremeyen, ihlâsý kendine hâl edinemeyen, yaptýðýndan bir þey beklemesin.
Bütün iþlerini tevhid ve ihlâsa daya! Sonra binaný yükseltmeye bak. Allah'ýn kuvvetine sýðýn. Kendi kuvvetini görme. Yapýcý el, tevhid elidir. Þirk ve nifak eli iþ tutamaz.
Muvahhid odur ki, kadri ameliyle her an yükselir. Münafýk böyle deðildir.
* * *
Allah’ým, bizleri münafýklardan uzak kýl. Bütün hâlimizde onlarý bizden ýrak eyle. “Dünyada iyiyi bize ver. Âhiretin de iyiliðini ihsan eyle! Ve bizi ateþten sakla.” (el-Bakara, 2/201) Âmin!