Ýlahi Armaðan
Pages: 1
7. Meclis By: hafiza aise Date: 31 Ocak 2011, 17:08:44
7. MECLÝS

 

Bu konuþma, pazar günü Ribât'da yapýldý.

Konuþma tarihi: Hicrî 17 Þevval 545, Milâdî 1150.

 

Allah’ým, büyük Peygamberimiz'e salât ve selam eyle. Bu salât ve selam ondan sonra gelen ve zamanýnda yaþayan yakýnlarýna da olsun! “Bize bol sabýr ver. Bu yolda yürümemiz için bize kuvvet ihsan eyle.” (el-Bakara, 2/250) Bizlere iyiliðini arttýr. Verdiklerine de þükretmeyi nasip et!


 

* * *

 

Ey cemaat! Sabýrlý olun. Ýçinde bulunduðunuz dünya, âfet ve musibet doludur. Bunlarýn gayrisi nadirdir. Yok denecek kadar azdýr. Arkasýna belâyý saklamayan iyilik bulunmaz. Her geniþliðin bir sýkýntýsý çýkar. Her ferahlýkta bir darlýk saklýdýr.

Maddî hayatýnýzý dünyaya verin. Kýsmetinizi meþru yoldan alýn. Dertlerinizin devasý budur. Ýyi yollardan gelen dünyalýk size yeter.

 

* * *

 

Ey evlat! Kýsmetini, meþru olduðuna inanýnca al, alýrken iman eliyle al. Hakiki yolu arýyorsan, böyle seçmelerdensen, doðrulara katýþmýþsan, emirle al. Hakk'ý bulmuþ ve hâl âlemine ermiþsen, Hak yakýnlýðýnda kendini kaybetmiþsen, o zaman baþka hâl olur. Senin hükmün orada geçmez. Sana gönderirler. Emir seni yürütür. O âlem seni kötülüklerden korur. Hak iþler varlýðýný, harekete geçirir. Olanlar olur, ama sen yoksun onlarda.

Ýnsanlarý senin için üçe böleceðim:

Birincisi; cahil, hakiki âleme sevgisi yok.

Ýkincisi; seçme ve iyilerle olan.

Üçüncüsü; iyilerin bizzat kendileri ve esasen iyiler.

Hakiki âleme sezisi ve duygusu olmayan “âmî” tabir edilir. Bu, Ýslâm dininin temel prensiplerine uyar. Hiç ayrýlmaksýzýn, Allah ne buyurmuþ, Peygamber (s.a.v) Efendimiz ne demiþse onu bilir. Ve bu bilgisinin dýþ kabuðunu bir türlü yýrtamaz, dolayýsýyla ötelere geçemez. Bu adam, þu ilâhi fermanýn hükmü altýndadýr:

“Peygamber size ne ki getirmiþ, ona uyunuz. Ve her neyi ki, yasak etmiþ, onu da yapmayýnýz.” (el-Haþr, 59/7)

O “âmî” tabir ettiðimiz, bu yolu kendine seçer, iþlerini yukarýda beyan edilen ferman dahilinde yürütürse, saf bir gönül sahibi olur. Ama biraz da iç âleme yönelmesi þarttýr. Biraz daha ilerler, hakikatlere daha çok anlayýþ peyda ederse, Mevlâ ona ilham kapýsýný açar. Ýyiliðini ve kötülüðünü o ilhamla seçer. Bir âyet-i kerimede þöyle beyan edilir:

“Allah ona iyiliðini ve kötülüðünü ilham etti.” (eþ-Þems, 91/8 )

Ýþbu anlatýlan vasýflar, “âmî” kulun vasfýdýr. Bu zatýn kalbi, yanlýþ yol tutmaktan titrer. Her þeyde bir iþaret bekler. Kur'ân-ý Kerim okur. Orada bulamayýnca, Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in emirlerine bakar; orada da bulamazsa bekler. Ýþinde çalýþýrken, bir melek onu idare eder. Yolunu aydýnlatýr. Bu anlatýlanlar, Ýslâm dininin zahirde beyan edilen emirlerini yerine getirdikten sonra baþlar. Ýmaný kuvvet bulur. Tevhid nuru kalbe yerleþir. Sonra dünya kalbinden çýkar. Daha sonra halkýn hayrýný ve þerrini görmek de kaybolur. Her türlü maddî iþ ve korku gidince, ilâhî ilham gözükmeye baþlar; ama bu gözün göreceði cinsten deðil.

Artýk sabah olmuþtur. Ýkinci hâl baþlar. Ýyilere mensup olur. Ýman nuru gelir. Takva ýþýðý peyda olur. Amel nuru, sabýr nuru, sevgi ve olgunluk nuru da gelir; cümle nurlar birleþir ve artýk o da bir insan olur. Bunlar, tek tek birer meyvedir. Ancak Ýslâm dininin hakký ödendikten sonra baþlar ve onun bereketi ile olgunlaþýr.

Artýk ebdallýk baþlamýþtýr. Ebdallar bizzat iyilerdir. Seçmelerin seçmesidir. Bunlardan öte kulluk makamý yoktur. Bunlarda bir iþ için evvelâ Ýslâm dininin emri gözetilir. Sonra bizzat emir alýnýr; sonra bizzat ilâhî hareket ve ilham beklenir.

Saydýðýmýz üç þeyin ötesinde hayat yoktur. Manevi ölüm vardýr. Haram üstüne haram, hastalýk üstüne hastalýk, dert üstüne dert vardýr. Ve sadece baþ aðrýsý vardýr. Çünkü dinin baþ emirlerini zedelemiþlerdir. Kalp de ezginliðe ve bezginliðe uðramýþtýr. Ve artýk ceset de yara ve bere içindedir.

 

* * *


 

Ey cemaat! Mevlâ'nýn tasarrufu sizde devamlýdýr. Her an biraz daha tekâmül eder. Bu tekâmül sonunda, iþlerinize dikkat edilir. Sebat gösterebiliyor musunuz, yoksa hemen daðýlýyor musunuz? Yalancýlýðýnýz ve doðruluðunuz meydana çýksýn.

Kadere uymayan, þefkat bulamaz ve kimse ona uymaz. Ýlâhî hükümlere boyun eðmeyene rýza yolu kapalýdýr ve hiç kimse ondan memnun deðildir. Vermeyene kimse bir þey vermez. Yolculuða çýkmayan ata binemez.

Cahil adam! Taðyir ve tebdil etmek mi istiyorsun? Ýstediðini, dilediðin þekle sokmak senin hakkýn deðildir. Kendini bir ilâh mý sanýyorsun? Allah birdir. Kimsenin keyfine göre hareket etmez. Zaten O’ndan gayrý varlýk yoktur. Nefsinden gelen bu kötü düþünceden dön, tam dur. Kader seni sarmamýþ olsaydý, bu yalancý iddia yüzüne vurulurdu. Cevher, tecrübe sonu meydana çýkar. Tecrübeden mahrum her þey boþtur.

Nefsini kabul etme; Hakk’ý tanýrsýn. Çünkü nefsin kendisi için Hakk’ý inkâr etmeni istiyor. Ýnkâr ve tanýmamaya önce nefsinden baþla; onu yola koyarsan sonrasý kolay olur. Ve yavaþ yavaþ aradýðýný bulursun. Ýmanýn kuvvet bulur. Ýmanýn kuvvet buldukça, kötülükler senden uzak olur. Ýmanýn zayýfladýkça kötü þeyler evine dolar. Öyle zaman gelir ki, evden bir kötülüðü kapýya atmaya gücün yetmez, iman kuvvetin tam olsaydý, onlar giremezdi.

Ýman kuvveti lafla ortaya atýlacak þey deðildir. O, þeytanla karþýlaþtýðýn zaman belli olur. Kötülerin karþýsýnda imanýn sarsýlmadan durabiliyorsan korkma, iman kuvvetin vardýr. Aksi olunca, boþ iddiaya yeltenme, imanýn zayýf, kuvvetlendirmeye bak.

Bela ve felaket karþýsýnda dimdik durabiliyor musun? Duruyorsan, imanlýsýn ve kuvvetlisin. Ýman ayaðý kötülüðe kaymaz. Kayýyorsa iman deðildir. Boþuna iddia etme, yazýktýr.

Her þeye hürmet et. Her þeyin yaratanýný sev. O, bir þeyin sevilmesini isterse sev. O sevdirirse senden kabahat kalkar. Çünkü sevdiren O'dur. Sen O'nunsun, sen yoksun ortada, sadece O var.

Buna iþaret olarak, Peygamber (s.a.v) Efendimiz þöyle buyuruyor:

“Dünyanýzdan bana üç þey sevdirildi: Güzel koku, kadýn, ruhumu hoþ eden namaz.”


Bunlar sevdirilmiþtir. Ýlk baþta hepsi býrakýlmýþ, sonra Mevlâ tarafýndan sevdirilmiþtir.

Sen de kalbini temizle. Yalnýz Mevlâ kalsýn. O'na teslim ol; icap edenin sevgisini kalbine getirir. O Kerimdir, istediðini sevdirmesini bilir.


radyobeyan