9. Meclis By: hafiza aise Date: 31 Ocak 2011, 17:03:54
9. MECLÝS
Bu konuþma cuma sabahý Medrese’de yapýldý.
Konuþma tarihi: Hicrî 12 Þevval 545, Milâdî 1150.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz þöyle buyuruyor:
“Allah sevdiði kimseyi üzmez; ama tecrübe için bazý bela verir.”
Ýman sahibi odur ki, bu bela geldiði zaman sabreder. Allah, yararsýz hiç bir bela indirmez. Her bela bir iyiliðin öncüsüdür. Bu iyilik ya dünya için veya âhiret için olur. Ýmanlý kimse belaya sabýrla karþý koyar. Allah gönderdiði için razý olur. Rabb’ini itham etmez. “Niçin geldi?” diye çýkýþmaz.
Mü'min, inandýðý ile uðraþýr. Bu uðraþmak, imanlýya belayý hatýrlatmaz.
Ey dünya ile uðraþanlar, onu býrakýn. Söz etmeyin. Yalnýz dille konuþuyorsunuz, kalbinizle konuþmuyorsunuz. Allah'tan kaçmaktasýnýz. O'nun yüce kelâmýný dinlemek iþinize gelmiyor. Peygamber’in sözleri hoþunuza gitmiyor. Peygamber’e uyanlarý da tanýmýyorsunuz. Hâlbuki, bunlar Allah'ýn halifesi ve Peygamber’in varisleridir; sizi hiç bir þey ikna edemiyor. Nedir bu hâliniz? Kadere de inanmýyorsunuz. O kaderi yapanla da niza çýkarýyorsunuz.
Kullarýn verdiði ile yetinmektesiniz. Hakk'ýn vergisi sizi ilgilendirmiyor. Bu durumda Hak katýnda sizin bir sözünüz bile iþitilmez. Ýyiler de sizi dinlemez. Ta ki tevbe edesiniz ve bu tevbenizde de ihlâs sahibi olasýnýz. Yapmamayý kararlaþtýrdýðýnýz yanlýþ iþi bir daha yapmadýðýnýz takdirde sözünüz dinlenir, hatanýz baðýþlanýr. Bundan sonra kadere uymalýsýnýz. Allah'ýn vermiþ olduðu hükümlere boyun eðmelisiniz. Bu hükümler aleyhinize bile çýksa, yine hoþ karþýlamanýz gerekir. Gerekirse, zillete atýlýrsýnýz, aziz de olabilirsiniz. Zengin olmanýz da mukadder olabilir, fakir de olabilirsiniz. Afiyet de gelir, hastalýk da... Hepsi O'nun emri ile olur. Allah, yaptýðýnýn hesabýný vermek zorunda deðildir. Sana sevimsiz olan, O'nun için sevimli olabilir.
* * *
Ey cemaat! Uyunuz, size de uyan olur. Kaza ve kadere boyun eðin, hizmetinizi eksik etmeyin. Hükümlere razý olursanýz, öyle olursunuz. Nasýl olursanýz, öyle de idareciler bulursunuz. Nasýl çalýþýrsanýz, öyle karþýlýk görürsünüz.
Hak, Azîz’dir, Celîl’dir. Kullara zulmetmez. Az iyiliðe çok mükâfat verir. Temiz ve doðru olan, kötü olarak anýlmaz. Doðruya hiç bir zaman “yalancý” ismi verilmez.
Ey evlat! Hizmet edersen, sana hizmet edilir. Uysal olursan, kafa tutanýn olmaz. Azîz ve Celîl olana hizmetçi ol. Þu dünyanýn sahte sultanlarýna hizmet etmekle eline ne girer? Onlar ne fayda verir, ne de zarar getirir. Þimdiye kadar, sana ne verdiler? Kendi yararlan için ne yaptýlar? Hangisi ölümü geri çevirebildi? Kýsmetinde olmayaný, bir tanesi sana verebiliyor mu? Hakk'ýn sana nasip etmediði þeyi sana vermeye kimin gücü yeter? Ellerinden çýkan bir iyiliði çevirmek onlarýn haddi mi? Yapabiliyorlar dersen, iman sahibi olmadýðýn meydana çýkar.
Bilmiyor musun, veren yoktur, alan olmaz, zarar getiren olmaz, iyilik veren bulunmaz, sonu öne, önü de sona alan yoktur; ancak bunlarý Allah yapabilir. Bunlarý bildiðini söylersen, sana sorarým: Bildiðin hâlde nasýl baþkasýný Mevlâ'ya tercih ediyorsun?
Yazýk sana, âhireti dünya ile nasýl kirlettin? Mevlâ'nýn itaatini, nefsin itaati ile nasýl karýþtýrdýn? Halký Hakk'a nasýl kattýn? Bir yandan takva dâvasý, bir yandan da Hakk'ý kullara þekva! Olur mu, yaptýðýný sen de beðenmedin deðil mi?
Bilmez misin, Allah muttakîleri esirger. Onlara yardým eder. Kötülükleri onlardan def eder. Çeþitli bilgiler öðretir. Nefislerini tanýtýr. Onlarýn kalplerine bakar, bilmedikleri taraftan rýzýklar verir. Allah Teâlâ bazý kitaplarýnda þöyle buyurmuþtur:
“Ey Âdemoðlu, iyi komþundan utandýðýn kadar, benden de utan.”
Peygamber (s.a.v) Efendimiz de buna benzer bir hadîs-i þerif beyan eylemiþtir:
“Bir kul, hata iþleyeceði zaman, kapýlarýný kapar, perdelerini çeker, kullardan saklar; ama ona þöyle hitap edilir: Ey Âdemoðlu! Beni, görenlerin en küçüðü yaptýn! Hâlbuki hepsinden önce Beni düþünmeliydin.”