Ýlahi Armaðan
Pages: 1
14. Meclis By: hafiza aise Date: 31 Ocak 2011, 16:33:22
14. MECLÝS

 

Bu konuþma Cuma günü medresede yapýldý.

Konuþma tarihi: Hicrî 7 Zilkade 545, Milâdî 1150.


 

Ey içi dýþýna uymayan münafýk. Allah yeryüzünü senden temiz kýlsýn. Ýçinin bozukluðu yetmiyor mu? Herhalde yetmiyor. Ýlim adamlarýný, velî kullarý ve iyileri kötülemek hevesindesin. Onlarýn mânevi varlýðýna diþ geçirmekle eline ne geçer? Sen ve senin yarenlerin yakýnda ölecek. Etlerinizi kurtlar didecek. Dilinizi parçala­yacak. Sinirlerinizi tahrip edecek. Kemiklerinizin bir yanýndan girip öbür yanýndan çýkacak.

Yer sizi sýkacak. Zeminine çekecek. Bir aþaðý, bir yukarý çevire­cek. Allah'a karþý iyi düþünceye sahip olmayana felah yoktur. Salih kullar için yersiz düþünceyi kalbinde besleyen necata eremez. Onla­ra karþý engin gönül taþýmayan periþan olur.

Allah, baðlýlýðý ve çözülmeyi onlara verdi. Yani velîlere... Sema onlar için yaðmur yaðdýrýr. Yer, bitkisini onlar için bitirir. Bütün halk onlarýn manevî himayesine muhtaçtýr. Onlar, birer birer daðlar gibidir. Âfetler onlarý yerinden oynatamaz. Musibet onlara tesir etmez. Allah'ý tevhid ile bilirler. O'ndan razýdýrlar. Bu hâlleri sarsýl­maz. Hem kendilerine, hem de baþkalarýna iyilik ederler.

Tevbe ediniz. Allah'tan hatalarýnýza özür dileyiniz. O'nun manevî huzurunda daima dua edin, niyaza durun. Sizin yaptýðýnýz iþler ne­dir? Keþke bulunduðunuz garip hâli bir bilseydiniz.

Siz edepli olmalýsýnýz. Sizden öncekiler öyleydi. Siz de onlar gibi olunuz. Geçmiþ büyüklere nispetle siz mertlikten mahrumsunuz. Ce­saretiniz yok. Erliðiniz ölmüþ. Kahramanlýðýnýz yok. Bahadýrlýðýnýz, nefsiniz emir verince geliyor. Tabiî hevâ ve arzunuz, size bir emir ve­rince hemen cesaretiniz toplanýyor. Böyle olmaz. Asýl kahramanlýk hakký yerine getirmektir. Hakký sahibine teslim etmek büyük kah­ramanlýktýr. Bunu yapmaya bak.

Hakîm ve yüce bilgi sahiplerine kötü gözle bakmayýnýz. Onlarýn sözü þifadýr. Aðýzlarýndan çýkan her kelime, bir vahy meyvesidir. Ara­nýzda artýk peygamber yoktur. Boþuna, uymak için peygamber ara­mayýn. Peygambere gönülden baðlý bulunanlara uyarsanýz, Peygamber'e (s.a.v) uymuþ olursunuz. Onlarý görünce ellerine yapýþýn. Onlar peygamberler gibidirler.

Muttaki ve kötülüklerden çekinen bilgi sahipleri ile sohbete de­vam ediniz. Onlarýn hoþ sohbeti olur, ruhunuzu bereket kaplar. Bil­gisinin verdiði gereði yapmayan dünyalýk âlimlerle oturmayýnýz. On­larýn konuþmasýnda uðursuzluk vardýr. Takva ve bilgide senden ileri olanlarla yaptýðýn sohbet hoþtur, huzur bulursun. Takvasý olmayan, ayrýca bilgiden de mahrum yaþayanla oturup kalkman sana felâket ve belâ getirir.

Ýþleri Allah için yap. Yaptýðýn iþlerde Hakk'ýn gayrini gözetme. Her þeyini O'na býrak. Baþkasýna bir çöp bile terk etme. Ýþleri Allah'ýn gayri için yapmak küfür yoludur. Allah rýzasý için verilmeyen nesne, riyakârlýktýr. Bu anlattýklarýmýzý yapmayan, sözlerimizi anlamayan, boþ bir hevese kapýlmýþtýr. Yakýnda ölüm gelir, bütün heveslerin ký­rýlýr; önce onlarý düzeltmeye koyul.

Yazýk sana, Rabb’in tarafýna geç. Baþkalarýndan kesil. Peygam­ber (s.a.v) Efendimiz; “Rabb’inizle aranýzda olan baðlarý devam ettiriniz, saadete erersiniz.” buyurur.

Rabb’inizle aranýzda bulunan yollarý ayýklayýnýz; huzur bulursu­nuz. Sâlih kullarýn kalbini kazanýrsanýz, rahata erersiniz.

 

* * *

 

Ey evlat! Zenginle fakiri ayýrt etme. Ýkisini de eþit bil. Bunu yap­mýyorsan sana felah yoktur. Fakirleri sabýrlý gör. Onlarý tebrik et. Sana geldikleri zaman yüzlerine gül. Onlarla otur. Peygamber (s.a.v) Efendimiz, fakirlerin hâlini þöyle anlatýr: “Sabýrlý fakirler, Rahman'ýn arkadaþlarýdýr.”

Bu âlemde kalplerinde Rahman'ýn tecellisini bulurlar, öbür âlem­de bizzat ererler. Onlar dünyada kalplerini dünya süsünden berî et­tiler. Dünyalýk þeyleri kalplerine sokmadýlar. Onlar, fakirliði zengin­liðe tercih eder ve kalplerini sabra alýþtýrmaya çalýþýrlar. Sonra, âhirete dönerler. Oraya bir zaman baðlý kalýr, sonra onu da bir tarafa atarlar. Bilirler ki; Rabblerinin rýzasý, oraya baðlý kalmakla hasýl ol­maz. Halktan utanarak ondan kaçarlar. Hakk'ýn gayrý ve bilhassa sonradan yaratýlmýþ, ömürsüz þeylere nasýl baðlanabilirler? Ýþte bu­nu anladýklarý için yaptýklarý cümle iþi orada býrakýr, Hakk'a doðru yol alýrlar. Doðruluk kanatlarýný açar, O'na doðru uçarlar. Kafese önem vermezler. Vücut kafeslerini býrakýr, mucitlerine giderler. Yüce dostu ararlar. Evvel'i, Âhir'i, Zâhir'i, Bâtýn'ý ararlar. Hakk'ýn yakýn­lýk burcuna böylece yücelip giderler.

Yüce Yaratanýmýz þöyle buyurdu: “Onlar, katýmýzda sevilmiþ ve seçilmiþlerdir.” (es-Sâd, 38/47)

Ýþbu âyet-i kerimenin tefsiri þöyle olur: Kalpleri Biz'de. Göçleri uðrumuzda. Ýç âlemleri Biz'e yönel­miþ, özleri Biz'imle dolmuþtur. Dünyada ve âhirette onlar böyledir. Bu hâle eren bir cemaat için dünyanýn ne deðeri olur? Âhiret neye yarar? Dünya bir çöp kadar kýymetli olmaz, âhiret yine öyle. Semâ toplanýr, yer dürülür, kalp köþelerine büzülür. Kalpleri o kadar yüce­dir ki, bu hâli yapabilir. Bu hâlleri onlarýn kalp âlemine göre olur. Kalpleri arzusunu bulunca, Hak’tan gayri cümle þeyden fena bulur­lar.

Dünyadan beþerî ihtiyaçlarýný alýrlar. Geçmiþ hüküm ve ilâhî ilim gereðince, dünya ihtiyaçlarýný giderirler.

Hak tarafýndan olduðuna inandýklarý hiç bir þeye itiraz etmez­ler. Güzel edep sahibidirler. Ýlâhî ilmin tecellisine karþý terbiyelerini muhafaza ederler. Kaza ve kaderi hoþ karþýlamayý bilirler. Verileni itina ve sabýrla alýrlar. Ýcap ederse býrakýrlar ve buna üzülmezler. Nefis, hevâ, þahsî arzu bunlara söz geçiremez. Dýþ emirleri iyi bilir­ler. Bütün hâllerinde emrin gereðini yerine getirirler. Ellerinde dün­ya malý varsa halka daðýtýrlar. Cimri davranmazlar. Kendilerine az bile kalsa, iyilik yapmaktan çekinmezler. Halký Hakk'a yaklaþtýrmak yolunda ellerinden geleni yaparlar. Bir zerre miktar, dünya sevgisi kalplerinde kalmaz.

 

* * *


 

Dünyadan ayrýl, âhireti kaçýrýrsýn. Bu dünyayý seven öbür dün­yayý elden çýkarýr. Âhiret sevgisini kalbinde taþýdýðýn müddetçe Mevlâ’n sana uzak kalýr.

Ýþe bak. Cahil olma. Sen, bilgi ile yýkýlan insana benziyorsun. Bil­gi, gereði yapýlmazsa insaný yýkar.

Hakk'a varmak arzusu kalbinde varsa, elinde bulunan dünya malýndan fakirlere ver. Sadaka vermek, fakirlere ihsan etmek, Hak’la iþ yapmaktýr. Allah, iyi zengindir. Kime ihsan etmiyor, kimi sürün­dürüyor? Kimi acýndan öldürüyor? Herkes istediði kadar alýyor. O'nun sofrasý kullarýnýn kabiliyetine göre açýlýr. Ýhtiyaçlar yeteri ka­dar giderilir. Allah uðruna bir zerre ver, önünde bir dað bulursun. Bir damla su versen sana deniz verilir. Yeter ki, verdiðinizi O'nun uðru­na veresiniz. Her istediðinizin mükâfatýný dünyada bulursunuz, öbür âlemde ise daha bol mükâfat alýrsýnýz.

 

* * *

 

Ey cemaat! Hak’la iþ yaparsanýz etmiþ olduðunuz kötü þeyler te­mizlenir. Nehirleriniz coþar. Aðaçlarýnýz yapraklanýr. Dallarý uzar. Meyveleri bollaþýr.

Daima iyilik söyleyiniz. Kötü iþleri yaptýrmayýnýz. Allah yolunda yardým ediniz. O'nun dinine hizmet ediniz. Doðrulukla O’nun yoluna koþunuz. O'nun uðruna doðru olan, her zaman doðrudur. Gizli za­manda, açýk zamanda ve her zamanda doðrudur. Darlýkta yine doð­ru olur. Sýkýntýlý zamanlarda yine doðru kalmasýný bilir.

Bütün ihtiyaçlarýnýzý Hak’tan isteyiniz. Halka avuç açmayýnýz. Hak varken halkýn lafý olmaz. Zahirde kullardan isteseniz bile, kal­biniz O'nunla olmalý. Her þeyin Hak’tan olduðuna inanýnýz. Birinden istemek zorunda kalýrsanýz, kalbiniz tam mânasý ile Hakk'a baðlý olur­sa, o istek ve arzunun, Mevlâ'nýn ilhamý olduðunu bilirsiniz. Allah'ýn varlýðýna inanýnýz, kimden isterseniz isteyiniz. O, gideceðiniz yönü tayin eder. Verilirse, Hak’tan olur, olmazsa yine O'ndan.

Allah yolcularý kalplerine dünyalýk koymaz. Orasý Hakk'ýn tecel­li yeridir; bu yüzden maddî nesneleri oradan atarlar. Gelecek bir þey varsa, vakti olduðunu bilirler. O vakit gelince her þey yerini alýr. Onu artýk aramazlar, býrakýrlar; haliyle geleceðine inanýrlar. Þahlarýnýn kapýsýnda yerleþirler. Her þeyden gýna duyarlar. Allah'ýn fazlý onlarý zengin eder. O'nun yakýnlýðý onlara yeter. Ýç âlemleri nurlanýnca, halkýn yöneldiði yöne dönerler. Halka, Hak tarafýndan gönderilen bir hatip olurlar. Þayet, halktan bir grup þahýn huzuruna gidecek olsa, önlerinde sözcüleri bu büyükler olur. Onlar, halkýn kalp elini tutar. Þahýn yanýna aparýrlar; onlarýn hürmetleri için herkese iyilik edilir. Onlarýn þerefine bütün kullara ihsan yapýlýr.

Bazý büyükler, iyi kullarý anlatýrken þöyle der: “Allah'ýn kullarý, tam kul olduklarý için Rabblerinden gayrisini istemezler. Dünyayý düþünmezler, âhireti beklemezler. Yalnýz Mevlâ'yý isterler. Baþka dilekleri yoktur.

Allah'ým, bütün halký Sana yönelmiþ kýl. Bütün dileðim budur. Yapacaðýný Sana ýsmarlarým, iþ Sen’indir. Bu benim duamdýr; umu­mîdir. Bu duayý yapanlar, mükâfat alýr. Allah, dilediðini yapar. Halk, O'nun elindedir.

 

* * *

 

Bir kalp, sýhhat bulunca rahmet ve þefkatle dolar. Halký sever, onlara acýr. Bazý büyükler derler ki: “Saðlam kalbe sahip olan, çok hayýr yapar.”

Kötü iþleri sýddîklar –doðrular- býrakýrlar. Doðru kimseler, bü­yük, küçük cümle hayatý býrakýrlar. Þüpheli þeyleri býrakýrlar. Þeh­vet arzularýndan yana olmazlar. Mubah iþlere lüzumu kadar yanaþýr­lar. Mutlak helâl olaný ararlar. Doðru insanlar gecenin ve gündüzün çoðunu ibâdetle geçirirler. Kullara ait bazý þeyleri de icat ederler. Âdetler onlara uzak olur. Günlük geçimlerini kolay kazanýrlar. Az çalýþýr, doðru olur, para kazanýrlar. Doðruluk onlarý zengin eder. Ka­zandýklarýný yemekle emrolunduklarý için huzurla yerler. Her þey on­lara özünü gösterir. Her varlýk parlaklýk kazanýr.

Çok kere onlarýn dertleri gönüllerinde kalýr. Ýstekleri verilmeyin­ce sabra devam ederler. Ellerine geleni almadýklarý olur. Zaman olur, duâ ederler, icabet olmaz. Ýsterler, verilmez. Bir þeyden dert yanar­lar; o þey, aksine artar. Kurtulmak isterler, yol bulunmaz. Onlarýn her biri, kurtulmak ister, kurtuluþ bulamaz. Tevhid eder, ihlâsa de­vamlý olur, fakat yakýnlýk duygusu sönmüþ gibi görünür. Sanki uð­runda çalýþtýðý Yüce Varlýk, onu bilmiyor, görmüyor. Sanki kendisi iman sahibi deðildir; inandýðýný da bilmez. Sanýr ki, tevhid ehli de­ðildir. Hep bunlarý ruhunda sezer. Ama, yine de iç yönetici ona bir kuvvet vermiþtir. Onunla insiyaký olarak sabra devam eder. Her þeyin sabýrla neticeleneceðini iyi bilir. Buna inanýr.

O büyük zat, sabrýn kalbe þifa getireceðini bilir. Her hayrýn sa­býrla olacaðýna da inanmýþtýr. Yakýnlýðýn, yine sabrýn sonunda baþla­yacaðýna kanidir. Hep olan hâdiseleri birer imtihan ve tecrübe olarak kabul eder. Ýman sahibi, kâfir ve münafýktan; muvahhid, riyakârdan; ihlâs sahibi olanlar, Allah'ý bir bilenler, putçulardan ayrýlmalý. Kor­kak kimdir, cesur kimdir, bu hâlde belli olur. Yerinde saðlam duran, daima hareket hâlinde olup hiç bir yere yerleþmeyenden ayrýlýr. Sab­redenlerle, aðlayan, sýzlayan belli olur. Hak yolda hayýrlý, doðru ve yalancý kimdir, kendini gösterir. Seven ve kinciler açýða çýkar. Uyan­la inatçý anlaþýlýr.

Bazý büyüklerin güzel sözleri vardýr. Onu sana söyleyeceðim, dinle: Dünyada, yarasýný tedavi eden gibi ol; yaranýn tedavisine de­vam et. Yara iyileþecek, iþin görülmüþ olacak. Bunu bekle.

 

* * *


 

Bütün belâ ve sýkýntýlar, þirkinden ötürü geliyor. Halký Hakk'a eþ buluyorsun. Halkýn iyiliðini beklediðin ve onlarýn faydasýný umdu­ðun için belâya çarpýlýyorsun. Bütün þifa, kalbinden halký atmaktýr. Kaza ve kader indiði zaman, azmine bakýlýr. Sabýrlý isen belâ sana dokunmaz. Bu arada belâdan kurtulmak için bir çare de, halkýn ba­þýna geçmeyi arzu etmemendir. Onlara kendini yüksek tanýtmak is­teme. Belâlar peþ peþe gelir. Kalbin Rabb’ine ait olmalý. Ýç âlemin O'na karþý temiz bulunmalý. Himmetini yüce tut. Bu anlatýlacak þey­ler tahakkuk ettiði takdirde, kalbin yücelir. Peygamberlerin, þehitlerin, iyilerin ve yakýn meleklerin makamýna çýkarsýn.

Hâlin devamýnca büyürsün, yücelirsin. Þah olur, sultan olursun. Verdiðin sana gelir. Çevirmiþ olduklarýn sana döner.

Mahrum, bu sözleri dinlemekten kaçandýr. Bunlara iman etme­yen, hayýrdan yoksundur. Bu sözlerin sahibine saygý duymayan, ha­yýr ehli olamaz.

 

* * *

 

Ey geçimi uðruna her þeyi harcayan adamlar, aradýðýnýz bende! Ticaretiniz bende. öbür âlem de bende. Ben bir defa tellâl olurum. Bir defa da simsar olurum. Neyin varsa söyle; her þeyin hakkýný veri­rim. Âhirete ait bir þey elime geçerse onu yalnýz baþýma yemem; iyi insan, þahsýný düþünmez. Allah'ýn Kerîm ismine inanmýþ olanlar cimrilik bilmezler. Allah'ý bilen O'ndan baþkasýna önem vermez.

Cimrilik nefisten gelir. Arif olanýn nefsi halka nispetle ölüdür. Onun nefsi sakindir. Allah'ýn iyi vaadine inanmýþtýr. O'nun azabýndan çekinme hâlini benliðinde taþýr.

Allah'ým, iyi kullarýna verdiðini, bize de ver.

“Dünyada iyilik ver, âhirette iyilik ver. Bizi ateþten koru.” (el-Bakara, 2/ 201) Âmin!



radyobeyan