16. Meclis By: hafiza aise Date: 31 Ocak 2011, 16:24:08
16. MECLÝS
Bu konuþma salý günü öðlende medresede yapýldý.
Konuþma tarihi: Hicrî 11 Zilkade 545, Milâdî 1150.
Hasan Basrî (rh.a) þöyle der: “Dünyaya ihanet ettiniz, Allah'a yemin olsun, o dünya ihanetten sonra iyi olur.”
* * *
Ey evlat! Kur'ân’la amel etmek, seni Kur'ân'ýn bulunduðu makama erdirir. Sünnet’le iþ yapmak ise, Peygamberimiz’in makamýna çýkarýr (s.a.v).
Peygamberimiz’in ruhaniyeti, Allah yolcularýnýn kalbi çevresinde durur. Orayý süsleyen o ruhtur. Onlarýn sýr âlemleri onun ruhuyla parlar. Yakýnlýk kapýsýný o açar. Allah yolcularýnýn periþan saçlarýný o ruh düzeltir, tarar. Kalp, sýr ve Yaratan arasýnda elçiliði o ruh yapar. Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in ruhaniyetine bir adým yanaþan, þükür yolunu tutmalýdýr. Yaklaþtýkça kulluðu artmalýdýr. Bundan ayrý þeylerle ferah bulmak isteyen, boþ hevese kapýlmýþ olur.
Cahil kimse, dünya ile ferahyâb olur. Bilgi sahibi, dünya ile hüzünlü olur. Cahil kiþi, kaderle niza çýkarýr, ona karþý durmak ister. Bilgi sahibi, ona uyar ve razý olur.
Zavallý! Kaderle çekiþme! Onu kýrmaya uðraþma. Azap sana iner, razý oluncaya kadar baþýndan kalkmaz. Kadere razý olmalýsýn ve kalbinden halký bir yana atmalýsýn. Halkýn Yaratan'ýna böyle varmalýsýn. O'na kalbinle varsan gerek. Sýrrýnla O'na yol bulmak icap eder.
Hakk'a uymaya güçlü isen yap. Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in yoluna koyulmaya niyetli isen durma. Sâlih kullarýna hizmet diliyorsan bekleme. Dünya ve âhirette sana bunlardan daha yararlý þey yoktur. Dünyanýn bütün varlýðýna sahip olsan, kalbine bir þey koyma. Diðer dünyalýk kiþilerin kalbine benzetme. Kendiliðinden bir toza bile sahip olamayacaðýna inan. Asýl hazine, yalnýz Hak Teâlâ'nýn birlik nurunu kalbe koyabilmektir. Bunu yapabilen her halinde O’nunla olduðunu bilir. Vereceði her hükmü O’nun emri ile verir. Bütün insanlar, O’nun vereceði hüküm önünde eþittir.
* * *
Yazýk sana, haddini bil. O büyük insanlara karþý senin deðerin nedir ki? Senin bütün dert edindiðin þey; yemek, içmek ve diðer þeyler. Giymek, göze gözükmek, dünyalýk toplamak vs. Dünya iþine çok çalýþan âhiret iþine çalýþamaz. Semirmek için yorulmaktasýn. Ama o topladýðýn etleri böcekler yiyecek. Yerdeki hayvanlara yem olacaksýn.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz þöyle buyururlar: “Her gün, sabah-öðlen, bir melek baðýrýr: ‘Ey insan oðullarý! Ölmek için doðunuz, yýkýlmasý için evler yapýnýz, düþmanlar için mal toplayýnýz.”
Ýman sahibinin, bütün iþlerde iyi niyeti vardýr. Dünyada dünya için çalýþmaz. Dünyada kaldýðý süre öbür âlem için binalar kurar. Mektepler yapar. Ýnsanlarý birbirine baðlayacak, birleþtirecek iyi iþler görür. Müslüman kardeþlerinin geçit yollarýný süsler. Bunlardan baþka bir iþ yapacak olsa, o da yavrularý için, yolda kalmýþ ve fakirler için olur. Bunlarý yapmaktan gaye, yerine öbür âlemde bunlardan daha iyisini bulacaðýdýr. Dünyada nefsi, tabiî hevâsý için bir þey yapmaz. Âdemoðlu doðru olsa, Hak onunla olur. Bütün iþlerinde Allah ona yardýmcý olur. Bir þey kaybetse Allah için olur. Bulduðu yine O'nun için olur. Kalbi Peygamber’le birleþir. Peygamberler ne getirmiþlerse onu kabullenir. Söze, iþe ve imana dayanan her ne gelmiþ ise kabul eder. Bu halin yararý, hem dünyada, hem de öbür âlemde olur.
Allah'ý anan daima diridir, ölmez. Bir hayattan öbür âleme geçer. Bir andan fazla ölüm acýsý ona gelmez. Allah'ý anmak kalbe yerleþince, kul dâima Allah'ý anar. Dilinden bir þey demese bile o, Allah'ý anmýþ olur. Kul Allah'ý andýkça Hakk'a uyar ve O'nun iþlerine muvafakat eder. O'nun yaptýðý iþlere ses çýkarmaz.
Hakk'a uymamýz ve O’nun emirlerine boyun eðmemiz gerekir. Biz yazýn geldiðine hakikaten inanmayacak olursak, ensemiz yandýðý zaman inanýrýz. Kýþa-yaza inanmak, onlarý olduðu gibi kabul etmek, onlarýn eziyetini hafifletir. Onlara inanmýþ olan gereðini yapar, kurtulur. Yazýn serinlik bulur, kýþýn sýcak edecek þeyleri hazýrlar.
Ýþte belâlara da inanmak, bunun gibi bir þeydir. Sýkýntý ve darlýðý giderir. Belâ ve âfetlerin, geliþine inanan onlarýn geliþine hazýrlýk yapar; yapýnca cümle sýkýntýdan emin olur. Belâ ve âfet için asýl hazýrlýk, onlarýn Hak tarafýndan gönderilmiþ olduðuna inanmaktýr. Sabýrlý olmaktýr.
Allah yolcularýnýn hâli ne kadar hoþtur. Onlarýn hâli ne kadar iyidir. Hak katýndan onlara ne gelse, hoþluk olur. Onlar, marifet þarabýný içmiþlerdir. Hakk'ýn lütuf kucaðýnda yatarlar. O'nun ünsiyeti ile ülfet ederler. Þüphesiz bu halleri için onlara güzel makam verilmiþtir. Hak Teâlâ'dan baþkasýný görmemek zevkini tatmýþlardýr. Onlar, Mevlâ'nýn eli altýnda birer ölüdür. Heybet nuru, onlarý bu hale getirmiþtir. Allah dilerse onlarý diriltir. Hak önünde onlar Ashâb-ý Kehf'dir. Allah Teâlâ, Ashab-ý Kehf hakkýnda þöyle buyurur: “Onlarý bir saða, bir de sola çeviririz.” (el-Kehf, 18/18)
O büyükler, insanlarýn en akýllýsýydý. Bütün hâlde Yaratýcýlarýndan marifet ve kurtuluþ dilediler. Bütün gayeleri buydu.
Yazýk sana, cehennemlik iþleri yaparken cenneti umuyorsun! Bir þey beklenmemesi gereken yerde, çok þeyler umuyorsun! Geçici þeylere kanma. Onu senin sanýyorsun; ama yakýnda elinden alacaklar. Aziz ve Celil olan Hak, hayatý sana emanet verdi. Bu hayat sana ibadet için verildi. Onu senin sandýn, istediðini yapmaya kalktýn. Zenginlik bir emanettir. Emniyet, þöhret, mansýp birer emanettir. Yanýnda ne kadar iyilik varsa hepsi birer emanettir. Onlarý yerinde kullan. Onlarý kullanýþýnda ifrata varma. Tefrit de etme. Ne ileri git, ne de geri kal. Sana verilen her þeyden sorumlusun ve hepsi geri istenecek. Elinizde bulunan bütün nimetlerle, Allah'a kulluk yapmaya bakýnýz. Her sevdiðinizi Hak yolunda harcayýnýz. Allah dostlarý katýnda siz, bir didinme hevesindesiniz. Siz de onlar gibi olunuz. Onlar selâmet istiyorlar. Bu selâmet, dünyada ve âhirette Hak’la olmaktýr.