21. Meclis By: hafiza aise Date: 31 Ocak 2011, 15:53:54
21. MECLÝS
Bu konuþma Salý günü öðleden sonra –veya akþamla yatsý arasý- medresede yapýldý.
Konuþma tarihi: Hicrî 15 Zilkade 545, Milâdî 1150.
Dünya âhirete perdedir. Âhirete dalmaksa dünya ve öbür âlemin sahibine perdedir. Yaratýlmýþlara dalmak, Yaratan'dan ayýrýr. Hangi yaratýlmýþa gönül kaptýrýrsan, ruh pencerene perde çekmiþ olursun. Halka (yaratýklara) bakma. Dünyaya, kalpten sevgi gösterme. Hak’tan gayri þeylere iltifat etme, O’nun kapýsýna varýncaya kadar böyle devam et. Sýr adýmlarýný aç. Zühd hâlini geliþtir. Her kötü histen soyun. O'nun varlýðýnda hayran ol. O'ndan yardým iste. O'na sýðýn. O'na bak. Geçmiþteki ilâhî bilginin hükmünü gözet. Kalbini O'na vardýrmaya çabala. Sýrrýný O'na ilet, bunu gerçekleþtirdiðin an, O'nun yakýnlýk eli seni tutar, kendine çeker. Yeni hayatla tevhid verir ve kalpler üzerine sultan olursun. Kalp âlemi tüm emrini senden alýr. Hastalýðý olursa þifasýný sen verirsin, iþte bundan sonra dünyaya bakman caiz olur. Bu üstün hâlleri benliðinde topla, sonra dünyaya dön.
Ýnsanlara bakmak ve iç âlemlerine yön vermek senin için bir nimet sayýlýr. Bunun faydasý senden çok onlaradýr. Onlarla yaptýðýn alýþ veriþle fakirlere yaptýðýn iyilik, özüne has aldýðýn ve yediðin kýsmet, bir ibadet vesilesi olur. Hakk'ý bilerek aldýðýn için sana selâmet getirir. Ve O'na tâat olur. Artýk dünyanýn güçlüðü sana dokunmaz. Ve sana gelen her çeþit þey, kir kokusundan temizdir.
* * *
Velayet hâlinin iþareti vardýr, o iþaretler velîlerin yüzlerinden okunur. Onu anlayýþ sahipleri sezer. O iþaretler velayet hâlini anlatmaya yeteri dile ne hacet.
Ruh esenliði dileyen, nefsini atsýn. Malýný kalbine koymasýn. Neyi varsa Hak uðruna harcasýn. Hamurdan ve sütten kýl alýrcasýna dünyayý iç âleminden atsýn. Âhireti de ayný þekilde yapsýn. Hakk'ýn gayri þeylerden üryan olsun. Ýþte o zaman her þeyin hakký verilir. Dünya ve âhiretten gelecek þeyler gelir. Sen onlarýn peþine koþmazsýn. Dünya, yerinde otururken yanaþma, onu ayaða kaldýr. Tepsiyi baþý üstüne aldýr, sonra al ye! Hakk'ýn kapýsýna durana böyle hizmet edilir; çünkü büyüktür. Nefis, önünde el pençe divan duraný zelil eder, periþan eder. Nefse hâkim olanlarýn hemen hepsi, istiðna sahibidir. Nefse ihtiyaç arz etmekten beridirler.
Ýman yolcularý dünyayý yitirmeye gönüllüdür. Allah'tan her zaman hoþnut olurlar. Allah onlardan razý olduktan sonra âhiret onlara göre hiçtir. Onlar Allah'tan, Allah'ý talep ederler. Dünyalýk þeylerin taksimli olduðunu bilirler; bu sebeple ona kalplerini kaptýrmaktan vareste olurlar, öbür âlemde vaat olunan cennet ve nimetlerin, sahipleri için ayrýlmýþ olduðunu bildiklerinden onun da peþine düþmezler. Ýþleri O'nun içindir; O'nun zatýndan öteye bir talep sahibi deðillerdir.
Faraza onlar bir gün cennete girseler, Hak nurunu göremeyince hiç bir yere bakmazlar.
Kalbinde maddî varlýklar besleyen, yalnýz kalmayý ve huzura dalmayý elde edebilir mi? Halký ve sebepleri tesirsiz görmeyen, Peygamber kervanýna katýlamaz. O büyük zincire halka olamaz, olmak dileyen azla yetinmeli. Çoðu, kader eline býrakmalý. Dünyalýðýn azý da yeter. Çok malýn olsa, çok mu yiyeceðini sanýyorsun? Rahat mý bulacaðýný ümit ediyorsun?
Çok þeyleri bulmak için taarruza geçme, yýkýlýrsýn. Çok mal istenmeden gelirse iyi olur. Onun saklanmasý da kolaydýr. Giderse üzülmezsin. Gece sabahlara kadar mal hesap edip uykunu kaçýrmazsýn, rahatýn bozulmaz.
* * *
Hasan-ý Basrî (Allah ondan razý olsun) þöyle der: “Ýnsanlara sözünle ve iþinle öðüt ver.”
* * *
Ey vaiz, iç âlemin temizliði ile insanlara öðüt ver. Kalbini nurlandýr. Ve onun nuru ile halka nasihat et. Ýçin kirli olduðu zaman dýþýn süsü ile onlara öðüt vermeye kalkma.
Ýman sahiplerinin kalbi yaratýlmadan imanlarý yazýldý. Bu geçmiþin bilgisidir. Bunun üzerinde durmak caiz deðildir. Ona dayanarak hüküm yürütmek doðru olmaz. Çalýþmak, bütün gayreti iman yoluna harcamak iktiza eder. Bu yola girmeyi dileyen, iman ve ikan -tam iman- tahsili için gayret sarf eder. Hakk'ýn nur ýþýðýna varlýðýný atar. O'nun kapýsýndan uzak duran, iman sahibi deðildir.
Kalplerimiz iman nuruna ermek için gayretli olursa, Rabbimiz bize onu verir. Dilerse, çalýþmadan da. O bizim çalýþma ve yorulma hâlimize acýr ve nurunu nasip eder.
Utanmaz mýsýnýz, nasýl tevil eder, tebdile uðraþýrsýnýz? Mevlâ, zâtýný vasfetmiþ; O’nu baþkasý ile deðiþtirmek sizin ne haddinize? Sizden önce gelen Sahâbe’ye ve onlara uyanlara yeten bir din, size nasýl yetmiyor? Aziz ve Celil olan Rabbimiz, yaratýcýlýk sýfatýný Arþ'ta yerleþtirmiþtir. Bunun þekli ve benzeri yoktur; yokluðu da iddia edilemez.
* * *
Allah'ým, bize baþarý ver, icat edilen uygunsuz þeylerden bizi uzak eyle.
“Bize dünyada iyilik ver, âhirette iyilik ver ve bizi ateþten koru.” (el-Bakara, 2/201) Âmin!