Ýlahi Armaðan
Pages: 1
24. Meclis By: hafiza aise Date: 31 Ocak 2011, 15:39:41
24. MECLÝS

 

Bu konuþma pazar günü Ribât’ta yapýldý.

Konuþma tarihi: Hicrî 14 Zilhicce 545, Milâdî 1150.


 

Nefislerinizi, uygunsuz arzularýnýzý ve kuru isteklerinizi bir ya­na atýnýz; onlarý, Aziz ve Celil olan Hakk'a karþý çýkarmayýnýz. Ken­diniz için ve baþkalarý için ondan korunmaya bakýnýz. Bazý büyükler þöyle der: “Halký Hakk'a çevirmeye bak; Hakk'ý halka çevirmek için bo­þuna gayret sarf etme; bu olmaz. Emeklerin boþa gider.”

Yýkýlmaya layýk olaný, hemen yere vur. Baþ kaldýranýn kafasýný ez. Nefsini yýk, Hak ve hakikate uyuncaya kadar baþýna sopanla vur.

Sâlih kullara koþunuz. Hak emirlere uymayý onlardan öðreni­niz. Onlar, Hakk'a tam uyarlar.

Bilgi, iþleri iyi tutmak için yaratýlmýþtýr. Onu yalnýz ezber etmek iþe yaramaz. Ýlmi ezber eden, gereðini yapmadýktan sonra kurtula­maz. Halka nutuk irat etmekten bir fayda gelmez. Sözünden fayda alýp kurtulan olur; ama sen batarsýn. Bil, bilginin gösterdiði yolu tut. Öðrendiklerine uyan iþi yaparsan, sustuðun zaman iþlerin konu­þur. Bir sanat ilmini öðrenen bir eser icat ederse, dili konuþmadýðý zaman eseri onun namýna konuþmayý yapar. Ýyi iþlerini çoðalt. Tâ ki, sustuðun zaman onlar konuþsunlar. Ýlminden fayda almayan, baþ­kasýna da kolay kolay faydalý olamaz. Bir büyük þöyle anlatýr: “Bir anlýk hareketi, seni memnun etmeyenin öðüdü faydasýz­dýr. Ýlmi ile âmil olanýn bütün hâlleri faydalýdýr. Hem kendisi, hem
de baþkasý için.”

 

* * *

 

Allah, beni dilediði ve istediði gibi konuþturur. Konuþmam huzu­rumda olanlarýn hâline göre þekil alýr. Onlarýn ihtiyacý kadar konuþ­mak bana nasip olmuþtur. Aklýnýza kendiliðimden söz ettiðim gelme­sin. Sizin aklýnýza çok þeyler gelir. Aleyhimde her türlü sözü söyledi­niz. Sanki aramýzda bir düþmanlýk vardýr. Beni hiç istemezsiniz. Her þeyimi dilinize dolar, sayar dökersiniz. Þerefim aranýzda sanki pay edilmiþtir. Her biriniz bir yerimi yýrtar oldunuz. Ama unutmayýn, o þeref benim deðildir. Sahibi büyüktür. Zaten varlýðýmda hiç bir þeye sahip olmadým. Eðer varlýðým olsaydý, hepsini size vermekten çekin­mezdim. Elinize aldýðýnýz þeyleri toplamak da benim için imkânsýz­dýr. Siz de bunu biliyorsunuz. Her çeþit þeyleri söylemektesiniz; buna karþýlýk size bir iþ etmek haddim deðil. Niçin bu düþmanlýðýnýz? Si­ze yalnýz öðüt vermekteyim. Onu da Allah için yapmaktayým. Kuv­vetim O'nundur. Öðütlerimi dinlerseniz, sizin için iyi olur. Benim için olacak olmuþ demektir.

Kadere uy; aksi hâlde yere serilirsin. Yoluna onunla devam et. Yürüyemiyorsan zorla yürümeye gayret et. Bir gün gelir yürüyecek hâli kaybedersen hâlini anlayan olur, sýrtýna alýr, götürür. Sen de rahat ve hoþça yoluna devam edersin.

Allah yolunun tam yolcularý, ilk zamanda çalýþýrlar. Dünyalýkla­rýný kazanarak yemeðe gayret ederler. Fazla almazlar, baþkalarýna daðýtýrlar. Her aldýklarý þey, Ýslâm dininin esas emirlerine göre olur. Bir zaman gelir, maddî yapýlarý çalýþamaz olur. Ruhî durumlarý, on­larý çalýþmaktan alýkoyar. Böylece tevekkül yoluna girmiþ olurlar. Kalpleri Hak sevgisi ile dolar ve mühürlenir. Bütün duygularý kötülü­ðe karþý baðlanýr. Görenler, memnun olur. Dünyalýk ihtiyaçlarýný ko­lay alýrlar. Zorluk bilmezler; yorgunluk akýllarýna gelmez.

Yakýnlýk derecesini bulan birinci sýnýf velîler, öbür âleme geçtik­leri zaman nimet içine düþerler. Nimeti sevdikleri için deðil, Hakk'a uyduklarý için verilmiþtir onlar. Dünyada nasýl nimetleri rahat bu­lurlarsa, öbür âlemde de cennet nimetlerini öyle bulurlar. Allah'a tam kul olabilmek zor. Yoksa O, her þeyi verir; hem de bol bol. O, kullarýna zulmetmez.

 

* * *

 

Ey evlat! Gayretin kadar alýrsýn. Ne kadar çalýþýrsan, þerefin o kadar olur. Her þey karþýlýklýdýr; çalýþmadan verilmez. Kalbinden halk sevgisini atmayana Hak yakýn olmaz. Halký var bilme. Görecek­sin ki, Hak'la aranda karanlýk perdeler kalkmýþ.

Nefsini manen ölü gör. Kendini ve halký var bilme. Göreceksin ki, Hak'la arandaki bütün karanlýk perdeler kalkmýþ.

“Ölmek nasýl olur?” diyene þöyle derim: Nefse uymayý yýk, kötü iþleri yok et. Hakk'ýn emirleri varken halkýn buyruðuna koþma. Sebepler sana yüklenmesin. Mevlâ'dan gayri her þeyden ümitsiz ol. Kullar Hakk'ýn ortaðý olmasýn. Hak'tan baþkasýndan bir þey umma, bekleme, arama. Her iþin Allah rýzasý için olsun. O'nun rýzasý önünde baþka nimetleri bekleme. O'nun yaptýðý iþlere razý ol. Hükmü önünde sessiz ol. Bunlarý yaparsan ölmüþ sayýlýrsýn. Bilirsen, asýl dirilik budur. O istediði yana seni çevirir. O'nun yakýnlýk kâbesi yine kalbin olur. Sen o kâbenin perdelerine yapýþýr, zikredersin. Baþkalarý aklýnda olmaz.

Kelime-i tevhid cennetin bugünkü anahtarýdýr. Yarýnki anahtarý ise varlýktan soyunmak, Hak varlýðýna bürünmektir. Büyüklerin cenneti, Hak yakýnlýðýdýr. O'ndan uzak kalmak, sevgili kullara ateþ­tir. Cennet denince akla Hak yakýnlýðý gelir. Cehennem ise, O'ndan uzak kalmak olur. Ateþ nedir ki, iman sahibi ondan korksun? Ateþ, iman sahibini görünce Allah'a sýðýnýr. Ateþ, iman sahibinden korkar ve kaçar. Ýman ve ihlâs sahiplerinden kaçmamak, o cehennem ateþi­nin haddine mi düþmüþ?

Ýman sahibinin hâli, dünya ve âhirette o kadar güzel olur ki... Bir defa üzüntüsüzdür. Rabb’i kendinden razý olduktan sonra düþü­necek baþka neyi kalýr ki? Bunu bilir, Rabb’inden kendi de razý olur. Yitirdiðini ayný yerde bulur. Hangi yöne dönse ilâhî nur onunladýr. Ona göre karanlýk yoktur. Her yaptýðý iþaret O'nu gösterir. Her hâ­linde O'na dayanýr. Her an O'na tevekkül üzere bulunur.

Ýman sahibine eziyet etmekten sakýn. Ona eziyet, o eziyeti ya­panýn cesedine öldürücü zehir tesiri yapar. Ýman sahibine eziyet eden, fakre düþer, öbür âlemde cezaya uðrar.

Ey Allah'ý ve O’nun seçme kullarýný bilmeyen adam, o kullarý çe­kiþtirme. Onlarý gýybetle anma. Onlarýn gýybeti, ölüm saçan zehirdir. Sakýn, sakýn! Sonra yine sakýn! Ýman sahiplerine taarruz etme. Onlara kötülük isnat etme. Onlara, üzerinde titreyen bir sahip bu­lunmaktadýr.

Ey münafýk, nifak þüphesi kalbini sardý. Nifak hâlleri hem içi­ne, hem de dýþýna hükmetmeye baþladý. Her hâlinde, tevhid ve ihlâs ilâcýný kullan, þifa onlardadýr. Ýhlâs ve tevhide sarýlýrsan nifak has­talýðýndan kurtulursun.

Ýslâm dininin emirlerini ne acayip þekilde bozuyorsunuz? Tak­va zýrhýný parçaladýnýz. Tevhid elbisesini kirlettiniz. Ýman nurunu söndürmeye gayret etmektesiniz. Yaratan’ýnýza karþý öfke duygusu besliyorsunuz. Bu durum her hâlinizde kendini gösteriyor. Faraza, bu kötü hâllerden az beri olan, aklýnca iyi iþ yapmakta; ne yazýk ki, onu da keyfine göre yaptýðý için gösteriþ karýþtýrmaktadýr. Kendini beðeniyor, iþinden bir övülme bekliyor.

Allah'a can ve gönülden ibadet etmek niyetinde olanlar, yara­týlmýþlardan beri olsun. Kalbini kullara kaptýrmasýn ve yaptýðý iþle­re karþýlýk beklemesin. Bir iþ yapýnca, kullardan bir þey ummak iþ­leri boþa çýkarýr.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz: “Sizi uzlet paklar” buyuruyor.

Uzlet bir ibadettir. Uzlet sizden önce gelenlerin âdeti idi. Uzletin tasavvufî mânasý; kalbe yalnýz Allah sevgisi koymak, ona sýzacak yersiz bir þey olursa hemen ondan kaçmaktýr.

Ýman ediniz. Sonra, imanýnýzý ilerletiniz, ikan sahibi olunuz. Son­ra maddî varlýðýnýzdan geçiniz. Sonra Hak varlýðý ile var olunuz. Si­ze gereken bunlardýr. Haddini bil. Nefsini ve baþkasýný býrak.

Peygamber’in rýzasýný gözeterek iþler yapýnýz. Kur'ân'a uyunuz. Ýþleri, onun emri dahilinde yapmadýktan sonra, yapýlan her iþ boþ­tur. Onunla amel etmedikten sonra, Allah kelâmý olduðunu kuru kuru iddia etmek neye yarar? Daima iki yüzlü olan, bir yüzünü bize, öbür yüzünü þahsî arzularýna uyduran þahýstan bize ne hayýr ge­lir? Sonra kendisi neye yarar? Her yönüyle bizim yolumuzu tutan, Kur'ân'a uyar. Ona uymadýktan sonra kurtuluþ yoktur.

Yalnýz Allah'a kul olmak lâzýmdýr. O'na kesimli kul olmalýsýnýz. O'na baðlanmanýz gerek. Söylediklerimi yapýnýz. O size yeter. Dün­ya ve âhiret iþlerinde O sizi tutar. Ölüm anýnda ve dirilik zamanýnda sizi korur. Her hâlinizde kötülüðü eritir.

Þu dünyalýk iþler beyaz görünse bile yapma. Öbür âleme dair olanlar sana siyah bile gelse yap. Allah yoluna çalýþ. Sana da çalý­þan olur. Kalp elinden tutulur. Aziz ve Celil olan zâtýn huzuruna çý­karýlýrsýn.

Hak yolda çalýþmak, kalp kanatlarýna can getirir. O canlanan kanatla Hak Teâlâ canibine uçulur.

 

* * *

 

Ey sofu elbisesi giyen, onu önce içine giy. Sonra nefsine. Sonra bedenine. Zühdün ilki buradan baþlar; yâni içten. Dýþa doðru sü­zülür. Dýþtan içe pek geçmez. Bir insanýn iç âlemi temiz olunca kal­bi nurla dolar; oradan nefsine, duygularýna, yemesine, içmesine ve diðer hâllerine de tesir eder.

Önce evin içini yap. Kapýsýný sonra takarsýn. Ýç yapýlmadan dý­þýn yapýlmasýnda hayýr yoktur. Yaratýcý olmadan yaratýlmýþ olmaz, ev olmayan yerde kapý da olmaz. Harap olmuþ yere kilit asan olmaz. Âhiret olmayan yerde dünya da olmaz.

Ey Hâlýk'ý bilmeyip halka tapan, kýyamet günü, yapmýþ olduðun iþlerin hiç biri sana yaramayacak. Belki de zararý olacak. Birçok þey­ler topladýn; fakat hiç biri sana satýþ temin etmez. Onlarý kimse al­maz. Kazanç temin edemezsin. Daðarcýðýnda riya, nifak ve isyan vardýr. Bunlar âhiret pazarýnda geçmez.

Ýslâm dininde olduðunu doðrula; ruhunu temizle. Sonra dýþýný düzeltmek için yemeklerini ye. “Ýslâm” kelimesi teslim olmak ve bu yolda çalýþmak mânasýna gelir. Allah'ýn emrine teslim ol. Nefsini O'na ver. O'na itimat et. Etrafýný unut. Yaptýðýn iyi iþleri gösteriþ vesilesi yapma. Haksýz olan iþler boþtur. Ýhlâssýz amel, içsiz kabuk­tan ibarettir. Uzayan kuru kamýþa benzer. Ruhsuz ceset gibidir. Mâna taþýmayan bir heykele benzer. Yaptýðýn iþler, içi bozuklarýn iþi­dir.

 

* * *

 

Ey evlat! Halkýn hepsi bir âlettir. Onlarda iþ tutan Hak kuvve­tidir. Onlarda olan, iþlerin tasarrufudur ve Allah Teâlâ'ya aittir. Bunu tam bir anlayýþla kavrayan âletlere baðlý kalmaktan kurtu­lur, onlarýn tasarrufunu elinde tutana baðlanýr.

Halkýn iþine baðlanmak sýkýntý, zorluk ve derttir. Hak'la olmak güzellik ve gönül rahatlýðýdýr. Sen saðlam yoldan ayrýlmýþsýn. Geç­miþ büyüklerle aranda hiç bir bað kalmamýþ. Ýndî görüþüne saplan­dýn. Sana bir þeyler öðretecek ve terbiye edecek biri gerek, onu ara.

Ey yoldan sapmýþ, ey þeytanlarýn oyuncaðý olan! Ey nefsin kö­lesi, yazýk sana. Dilin tutuldu. Hak'tan yardým dile. O'na dön. Piþ­manlýk ve özür ayaklarý ile O'na yürü. Düþmanlarýn elinden seni O kurtarýr. Bulunduðun helak denizinden seni O çýkarýr. Bulunduðun hâlin sonunu düþünürsen, kötü hâllerinden kurtulman kabil olur.

Hâlen kaldýðýn yer, gaflet aðacýnýn gölgesidir. Onun altýndan çýk. Güneþ aydýnlýðýný gör. Yolunu o zaman bellersin. Gaflet aðacý, cehalet suyu ile büyür. Tevbe aðacý piþmanlýk suyu ile büyür. Sevgi aðacý uyarlýk suyu ile büyür.

 

* * *

 

Ey evlat! Bazý hatalarýn var. Çocukluk ve gençlik devrinde ge­çirdiðin günlerin sevdasýndasýn. Kýrk yaþýna yaklaþtýn yahut onu da aþtýn. Bu hâlinle bile çocuklarýn oynamasý gereken þeylerle oyna­maktasýn. Cahillere karýþmaktan sakýn. Kadýn ve küçük yavrularla yalnýz kalma.

Cahil gençleri býrak, ittikâ sahibi ihtiyarlarý bul. Kendini Allah yoluna vermiþlere koþ. Onlardan biri sana gelecek olursa, iyi bak; hizmet et. Onlara karþý bir hastabakýcý gibi ol.

Halka karþý bir baba þefkati göster. Büyüklere evlat ol. Allah'a tâati çoðalt. Onun tâati, kulluktur ve hiç unutmamaktýr.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz þöyle buyurur: “Allah'a itaat eden O'nu daima anar. Namazý, orucu az da ol­sa, kurtulur. O'na isyan eden, unutur. Namazý, orucu çok da olsa kurtulamaz.”

Ýman sahibi, Yaratan'ýna itaat eder. Hak'la sabýrlý olur. Yeme­sinde, içmesinde ve bütün hâllerinde Hak'la beraber kalýr. Münafýk, ne yemesine, ne içmesine, ne giymesine, ne de konuþmasýna dikkat eder.

 

* * *

 

Ey evlat! Ýþlerini düþün. Nefsini hakikate erdir. Sende olmayan þeyleri ara. Aramazsan doðruluðuna kimse inanmaz. Sevgiden mah­rum yaþamaktasýn. Ne Hakk'a uyarsýn, ne de O'nun iþlerine razý olursun. Hâlin nice olur? Ýrfan sahibi olmanýn alameti nedir? Hik­met ve nur kýsmýndan sende ne var? Allah'ýn sevgili kullarý ne ile bilinir? Onlarý tanýmak için gerekli iþaretler vardýr; onlarý da öðren. Her iddia sahibine, istediði teslim edilmez. Teslim edileceðini saný­yorsan yanlýþýn var. Þahit isterler. Mihenk taþýna vururlar. Ayarýný ölçerler. Bakýrý altýn diye satmak kabil olmaz. Her þeyi ehli bilir.

Ýrfan sahibinin birçok vasýflarý vardýr. Onun saðlam vasýflarý arasýnda; sabýrlý olmak, belâ geldiði zaman kahramanca karþýlamak ve ilâhî hükümlerin hepsine boyun eðmek vardýr. Hele kader bahsin­de hiç bir söz sahibi olmamak icap eder. Nefis, halk, vs. tesirini bir yana atýp Allah'a inanmak irfan sahibinin en bariz vasýflarý arasýn­dadýr.

 

* * *

 

Ey evlat! Hem Hak sevgisi, hem de diðerlerinin sevgisi... Bunlar bir arada olamaz. Hak Teâlâ buyurdu ki: “Hiç bir kiþinin sine boþluðuna Allah iki kalp koymadý.” (el-Ahzâb, 33/4)

Kalbe dünya sevgisi ile âhiret sevgisi sýðmaz. Halkla Hâlýk bir arada olamaz. Biri girince öbürü çýkar, gider. Fani olan þeyleri bý­rakýrsan sonsuz ve ebedî þeyler sana gelir. Malýný ve nefsini yaðma et ki, cenneti bulabilesin. Cenab-ý Hak þöyle ferman buyurdu: “Allah, cennet karþýlýðý, iman sahiplerinin mallarýný ve nefis­lerini satýn aldý.” (et-Tevbe, 9/111)

Zahid ol. Allah'tan gayri þeyleri gönülden ýrak et, yollarýn açý­lýr. Hakk'a yakýnlýk duygun saðlam olur. Dünya ve âhirette O'nun yakýnlýðýna sahip olursun.

Hakk'a sevgi iddiasý, kolay olmaz. Ýddia sahibi isen, Hakk'ýn çiz­diði yola dön. O yolun kývrýmlarýndan git. Kalbini kötü þeylerden temiz eyle. Orasý Mevlâ'nýn evidir. Tevhid ve ihlâs kýlýcý ile içine sý­zan kötülükleri dýþarý at. Doðruluða dayan, kalp kapýný kimseye açma. Hanene yalnýz Hak misafir olsun. Kalbinin hiç bir köþesinde O'ndan baþkasýna yer verme.

Hep oyuncakla oynamakta ve kabukla yetinmektesiniz. Bende oyuncak yok. Bende kabuk da yoktur. Her þeyin özünü benden iste­yiniz. Oyuncak benim dükkânýmda satýlmaz.

Yanýmda nifaksýz ihlâs vardýr. Hak, takva ister, ihlâs ister. Kal­binize nazar ettiði zaman bunlarý görmeyi diler. Dýþ halinizi görmek istemez. Kalbinizde saklý niyetinizi görmek diler. Bu hâle iþaret ola­rak Allah Teâlâ þöyle buyurur: “Kestiðiniz kurbanlarýn, kaný ve eti O'na varmaz; O'na varan þey, sizin takva halinizdir.” (el-Hac, 22/37)

Ey âdemoðullarý, dünyada ve âhirette yaratýlan þeylerin hepsi sizin için yaratýlmýþtýr. Buna karþýlýk þükrünüz nerede? Takva hâli­niz hani? O'na vardýðýnýzýn delili nerede? Hizmetiniz nerede? Kötü þeyleri kalbinize koymayýnýz. Yapýlan iþlerin ruhu olmalý; iþlerin ru­hu ise ihlâstýr.



radyobeyan