Ýlahi Armaðan
Pages: 1
30. Meclis By: hafiza aise Date: 30 Ocak 2011, 19:44:52
30. MECLÝS

 

Bu konuþma sabah üzeri Ribât’ta yapýldý.

Konuþma tarihi: Hicrî 16 Cemâziyelâhir 545, Milâdî 1150.


 

Allah Teâlâ'nýn nimetlerini görüp varlýðýný itiraf edene saadet­ler olsun. Her varlýðý O'na baðlayana saadetler olsun. Nefsini bir yana atarak sebepleri, gücünü, kuvvetini Hak Teâlâ'ya verene saa­detler olsun.

Aklý baþýnda olan odur ki, yaptýðý iþin hesabýný Yaratan'ýna sor­masýn, O'ndan mükâfat istemesin. Her hâlini buna uyduran akýllý insandýr.

Sen yaptýðýn ibadetin mânasýný bilmeden ibadet edersin, zâhidlik yolunu anlamadan tutarsýn. Dünyaya sarýlýrsýn, fakat ne olduðu­nu bilmezsin. Bu hâl kalbine perde üstüne perdedir. Felâket üstüne felâkettir. Bu hâle gelen, hayýrla þerri ayýrt edemez. Sen de hayrýný þerrini ayýrt edemezsin; lehinde ve aleyhinde olaný çýkaramazsýn; düþmanla dostunu fark etmen kabil olmaz. Bu baþýna gelenler, ceha­letinden oluyor. Büyük önderlere hizmet etmediðinden çýkýyor.

Her þeyin bir önderi vardýr. Bilginin önderi, yapýlacak iþlerin ön­deri ayrý ayrýdýr. Onlarýn her biri, kendi çapýnda Hakk'a delâlet eder­ler. Her kimi terbiye edecek olsalar önce sözle yola getirirler, sonra yaptýklarý iþle çaðýrýrlar. Hakk'a vasýl olman, onlarýn vasýtasý ile olur. Hakk'a vasýl olan, bilgi ve zühd yolu ile olur. Bu zühd yolu, hem kalp, hem de kalýpla olur.

Kendini ilk defa zâhidlik yoluna verenler, dünyayý ellerinden çý­karýrlar. Bir zâhid vardýr, zâhidlik hâlini varlýðýna yerleþtirdikten sonra dünyayý kalbine koymaz. Bunlar büyük kiþilerdir. Kalpleri ile zâhid olduklarý için zühd onlarda hâl olur. Ýçleri, dýþlarý ona bürünür.

Tabiî hâllerinin ateþi söndü. Boþ gururlarý kýrýldý. Nefisleri itmi­nan derecesini buldu; þerri gitti.

 

* * *

 

Ey evlat! Bu zühd öyle þeydir ki, elle yapýlmaz. Elini attýðýnda tutabileceðin gibi de deðildir. O birkaç adýmdýr. Ýlk adým, dünyaya olduðu gibi bakmaktýr. Bu görüþte, peygamberlerin ve geçmiþte ye­tiþen velî kullarýn tutumu esas olmalýdýr. Onlarýn ibadetten yana boþ zamaný olmamýþtýr.

Dünya görüþünün, onlarýn görüþüne uymasý þarttýr; onlara uy­mak böyle olur. Sözde, iþte, gizlide, aþikârede. Hasýlý surette ve mâ­nada onlara uymalýsýn. Onlar gibi oruç tutmalýsýn. Onlar gibi namaz kýlmalýsýn. Dünyadan alacaðýný onlar gibi almalýsýn. Bir þeyi sever­sen onlar gibi sevmelisin ve býraktýðýný onlar gibi býrakmalýsýn. Onlara, anlatýldýðý gibi uyarsan, Allah Teâlâ sana bir nur ihsan eder.

Nefsinin ayýplarýný onunla görürsün. Baþkalarýna da o nurla bakar­sýn. Hem senin, hem de baþkalarýnýn ayýbýný onunla görürsün.

Her þeyin deðerini O verir, ama zâhid olursan. Bu ki sabit oldu, kalbine yakýnlýk nurlarý dolar; böylece iman sahibi, ikan sahibi, arif ve âlim olursun. Her þeyin asýl suretini ve manevî yolu görürsün. Dünyaya baktýðýn zaman görüþün, geçmiþ büyüklerin görüþüne uyar. Onlar dünyadan kalplerini çekmiþlerdi. Sebebi, dünyanýn ihtiyar, porsumuþ görünüþü ve çirkin bir hâlde oluþu. Bu, o Allah yolcula­rýnýn görüþüdür. Onlara uyarsan, görüþün onlarýnkine benzer. On­lar gibi olmayan mülk sahipleri, dünyayý yeni gelin gibi görürler. Hâlbuki bu hâl, Allah yolcularýnýn katýnda olmaz, dünya onlara zelil ve hakir gelir. Onun üstünü baþýný yýrtar, saçlarýný yolarlar. Yüzünün etlerini diderler. Dünya onlara kýsmet vermek istemez. Fakat onlar, inadýna hisselerine düþenleri alýrlar. Dünyalýk alýrken öbür âlemi unutmazlar; zaten bütün hâlleri öbür âleme dönüktür.

 

* * *

 

Ey evlat! Dünya için yapacaðýn zühdü iyi yapmaya güçlü isen yap. Gönlünden kopan arzu ve istekle yap. Halka karþý da ayný duy­gularý besle. Onlardan alacaðýn herhangi bir þeyi Allah'ýn emri ile al. Onlardan korkma, bir þey umma. Nefsini de zühd gözü ile gör, sözlerini ona göre tart. Bu yola koyulursan, ilham ve rüya âlemin­de sana, yaratýlmýþlardan kaçma duygusu aþýlanýr. Dikkatli ol. Ýlâhî duygularda kalbin sakin olmasý lazýmdýr. Elde edilmesi gereken en üstün þey, kalbin sakin olmasýdýr. Kalbe sükûn hâli yerleþmesi için, nefsin sabýrlý ve þahsî þeylerin yok olmasý lazýmdýr. Bu olunca kalp, Hak yakýnlýðý ile dirilir.

Bu yolda ölüm ve sonra dirilmek var. Allah dilerse seni diriltir. Kullara iyilik için gönderir. Sen de kullara döner, yararlý iþlerini gö­rürsün ve onlarý Hak Teâlâ'nýn kapýsýna götürürsün. Artýk dünya sana zarar vermediði için ondan kýsmetini çekinmeden alýrsýn.

Sana kuvvet gelir. Halkýn kalp karanlýðýný giderirsin; düþtükleri dalâlet çukurundan çýkarýrsýn. Onlar arasýnda ilâhî emrin mümessi­li olursun. Bazen bu vazife arzuya býrakýlýr. Sen de böyle bir vazife istemezsen, Hak yakýnlýðý sana yeter. Bilcümle, esma ve sýfat âlemle­rini býrakýr, zatî tecellinin yeterliði ile yetinmeye bakarsýn.

Yaratýcýyý bulduktan sonra yaratýlmýþlarý neylersin ki? Her þey­den önce eþyayý Yaratan'a bakarsýn. Zaten cümle yaratýlmýþlardan önce O vardý; kâinatta her ne ki var, O yarattý.

Yaðmur gibi günahýnýz yaðýyor; buna karþýlýk her anýnýz tevbe ile geçmeli.

Yazýk sana, sadece göðsünü kabartýp gezmeyi biliyorsun. Þehe­vî arzunla çok hoþsun. Bakýlýp ibret alýnacak bir hâldesin. Kabirde yatýp kalanlara bak. Ýman dilinle onlara hâlini sor; periþan hâlini onlar sana bildirirler.

 

* * *

 

Ey evlat! Hakk'ýn irade sahibi olduðunu iddia etmektesin. Bir taraftan böyle yaparken, öbür yandan velî kullara varlýk vermekte­sin. Allah istediðini yapar. Ayrýca velî kullar da istediðini yapar di­yorsun. Bu hâlin þirk olur. Seni davet ediyorum, yola gel! Tecrübe etmeme lüzum yok; bu hâlini anlýyorum.

Allah tarafýndan size âmir olarak gönderildim, içi dýþýna uyma­yanlarýn sözünü keseceðim. Onlarýn sözlerini, iþlerini yüzlerine vu­racaðým. Âdeta bir zaptiye gibi baþýnýzda bekleyeceðim, ey münafýk­lar! Ben vazifeyi bilhassa yaþlýlar için yaptýrmaktayým, iþi yapmam için önce onlardan baþlýyorum.

Ey yeryüzündekiler, iþlerinizin hamuruna tuz katmadan yoðurunuz; sonra bana geliniz ve tuz alýp katýnýz. Ey tuz ektirmek sevda­sýnda olan, bana yaklaþ.

Ey münafýklar, hamurunuza tuz katýlmamýþ; onunla ekmek ol­maz. Ona bilgi unu katmalýsýnýz, ihlâs tuzunu da ektikten sonra yo­ðurmaksýnýz, o zaman ekmeklik olur.

Ey münafýk, sen ikiyüzlü olarak yoðruldun. Yakýnda bu hâlin ateþ olacak. Kalbini o hâlden kurtar. Kalbini zorla temizlemeye bak. Onu temize çýkarýrsan, diðer duygularýn da onunla birlikte temizle­nir. Kalp, diðer duygularýn uymasý gereken bir þahtýr. O doðru olur­sa ona uyanlar da doðru olur. Kalbin iyi olmasý, diðer duygularýn ol­gun olmasýna sebeb olur. Kemâle eren bir iman sahibi ise, ehline, komþularýna ve ülkesinde bulunan halka örnek olur. Herkes ona uyar. Saðlam seciyeli iman sahibi yükselir. Kul, iman kuvveti arttýk­ça yükselir ve Hak yakýnlýðýný bulur.

 

* * *

 

Ey cemaat! Allah Teâlâ ile hoþ olunuz. O'nun verdiði emri yap­madýðýnýz takdirde, kendinizi koruyunuz. Her hükmünü yerine ge­tiriniz. O'nun verdiði hükümler, yapýlacak iþlere dayanýr. Zahirde belirli iþleri yapmak varken kaderinizin önce vermiþ olduðu hükümle meþgul olmaktan korkunuz.

Þu anda elimizde ilâhî ahkâm mevcuttur. Onun hakkýný ödeyi­niz. Onunla iþ tutarsanýz elinizden tutar; kimin için iþ yaptýnýzsa onun kapýsýna vardýrýr. O kapýda bilmediðinizi o dem öðrenirsiniz. O kapýnýn sahibi bilgi yoluyla sizinle olur. Halk da onun vermiþ olduðu hüküm sayesinde sizinle kalýr. Sen: “Þu veya bu...” deme.

Önce iþ tut. Sonra onu ara. Baþka türlüsü yoktur, önce ayakla­rýn yer tutmalý; sonra baþka iþlere bakarsýn. Tahsil çaðýndaki yavru­lar nasýl bilgi edinirler, hiç görmedin mi?

Þimdiye kadar boþa yol aldýn; geriye dön. Ýlim tahsil et. Sonra amel sahibi ol. Daha sonra da ihlâs yolunu bul. Peygamber (s.a.v) Efendimiz þöyle buyurdu: “Baþladýðýn iþe dair bilgini derinleþtir, bitir. Baþka iþlere sonra...”

Ýman sahibi, kendine gerekeni öðrenir; sonra kullarý býrakýr, Yaratan'ýn hizmetine koþar. Halkýn iyi olmayan taraflarýný anlar, sevmez. Mevlâ'nýn yüce yönünü bilir, sever. Her iþinde ona talip olur. Halký da O'nun yoluna vardýrmak ister. Halkýn zayýf tarafý o zâtý üzer ve kaçýrýr. Ýman sahibi, kullara ilk zaman sevgi duyar.

Aradan zaman geçer, ilâhî bilgiye yakýnlýk bulur; kullar gözün­den düþer. Ýnsanlarý çok iyi anlar. Bilir ki, onlarýn vasýtasý ile gelse de ellerinde hiç bir kuvvet yoktur.

Ne yapýyorlarsa Allah tarafýndan oluyor. O hâlde kullara yas­lanmanýn ne faydasý var; onlara yakýn olmaktansa uzak durmak da­ha hayýrlýdýr.

Ve kaçar...

Her þeyin özünü seçer, öze döner. Teferruatý býrakýr. Teferruatýn çok olduðunu, aslýn bir olduðunu anlar, ona yapýþýr.

Fikir aynasýný karþýsýna alýp bakar. Bir kapýda beklemenin kapý kapý gezip dilenmekten daha hayýrlý olduðunu görür. Bunu iyi bildi­ði için kullarý býrakýr. Hakk'ýn kapýsýnda durur.

Ýman sahibi, ikan ve ihlâs yollarýný tutarsa, aklýn özüne sahib olur. Bu akýl sayesinde fâni kullarý býrakýr. Onlarýn birer zavallý ol­duklarýný anlar; onlara yüz vermez.



radyobeyan