Ýlahi Armaðan
Pages: 1
36. Meclis By: hafiza aise Date: 30 Ocak 2011, 19:28:31
36. MECLÝS

 

Bu konuþma Salý günü medresede yapýldý.

Konuþma tarihi: Hicrî 2 Recep 545, Milâdî 1150.


 

Bu dünya bir pazardýr. Bir saat sonra daðýlýr; kimse kalmaz. Azý­cýk karanlýk basýnca herkes evine döner.

Çalýþkan olunuz. Bu çarþýda iþe yaramayan þeyleri almayýnýz. Kimseye yararý dokunmayacak þeyi satmayýnýz. Yalnýz bugünü deðil, yarýný da düþününüz. Belki bugün iyi gözükür. Ama yarýn ne olur; biraz da onu düþününüz. Asýl âhiret pazarýnda geçen þeyleri arayý­nýz. Sikkecinin anlayýþý kuvvetlidir. Hakk'ý tevhid etmek, O'nun için iyi iþler görmek öbür âlemin geçerli metaý arasýndadýr. Ama bunlarý yapan aranýzda azdýr.

 

* * *


 

Ey evlat! Aklýný baþýna al. Aceleci olma. Acele ile eline fazla bir þey girmez. Ývedi hareketle sabahý getirmen kolay olmaz. Saba­hý beklerken acele etme. Baþka þeyle uðraþ. Ýbadet et. O kendiliðin­den gelir. Gündüzleri kendine meþgale bul; akþam kendiliðinden ge­lir; arzu ettiðini bulursun. Ýz’an sahibi ol. Kullarla iyi geçin. Kulla­ra zulüm etme. Hakkýn olmayan þeyi ellerinden almaya kalkýþma. Onlar birer vekildir. Sahipleri onlara; “Ver!” derse onlar verirler.

Emir vâki oluncaya kadar bekle; vermek nasýl olurmuþ görürsün. Zorla kimsenin malýný almanýn cezasý aðýrdýr. O cezaya dayan­mak kolay deðildir.

Vermek elinde iken ver. Verebiliyorsan vakýaya uygun olarak vermiþ olursun. Yâni, mevcut emre. Zira emir almadan kimse zer­re veremez. Sana da bir þey vermezler. Kimseden bir þey alman ka­bil olmaz. Ne zerreyi, ne de denizi, deryayý, hiç bir þeyi, ama hiç bir þeyi, alman kolay deðildir. Ancak Allah'ýn izni ile... Allah, kalplere ilham verir. O ilham sayesinde gönüllere rikkat gelir. Sana gereke­ni verirler. Akýl bu hikmetleri anlamaktadýr. Aklýn varsa bunlarý anla... Yerinde dur. Saða sola kýpýrdama. Yiyecek ve giyecek vakit­leri bölünmüþ olup Hak Teâlâ'nýn katýnda ve kuvvet elindedir.

 

* * *

 

Yazýk sana, yarýn hangi yüzle O'na varacaksýn? Bu âlemde O’nunla çekiþme yoluna gitmektesin. Daima ondan kaçmaktasýn. Kul­lara gitmektesin. Þirk etmektesin. Ýhtiyaçlarýný senin gibilere arz et­mek zilletine düþüyorsun. Darda kalýnca, kullara dayanýyorsun. Hal­ka ihtiyaç arz etmek bir belâdýr. Allah'a dayan ve çalýþ. Sen de onlar gibi insansýn. Dilencilerin çoðu, yaptýðý hata yüzünden o hâle düþ­tüler. Onlardan pek azý dilenmek zorundadýr. Dilencilerin az kýsmý hatadan salim olarak dilenir. Elin, ayaðýn, aklýn var oldukça dilen­mek sana yakýþmaz; yaparsan rezil olursun. Gittiðin kapýdan kovar­lar.

 

* * *


 

Ey evlat! Periþan hâline en uygun þey, bendedir. Söyleyeyim: Hiç kimseden bir þey alma. Kimsenin vergisini bekleme. Anlayama­dýðýný kimse anlatamaz. Göremediðini gösteren yiðit çýkmaz. Bir þeyler vermeðe güçlü olduðunda, hiç kimsenin verdiðini alamazsýn. Gücün varsa kendine hizmet ettirme. Kendin yap. Ýþlerini elinle gör­meye bak. Allah yolcularý onunla çalýþýrlar. Yaratan onlara acayip iþleri her dem gösterir. Lütfunu onlara esirgemeden verir. Onlarý her kötülükten korur.

 

* * *


 

Ey evlat! Ýslâm dinine girmediysen iman sahibi deðilsin. Ýmaný olmayanýn ikaný yoktur. Ýkan sahibi olmadan Hak ilimlere ittilâ ka­zanamazsýn. Marifet ehli olamazsýn. Bunlar, derece derecedir. Biri bitmeyince öbürü olmaz. Basamaðýn birincisi olmayýnca, ikinciye çýkmak kabil deðildir.

Ýslâm dininin emirlerine boyun eðmeyen, emrin esas sahiplerine teslim olamaz. Ýslâm ol. Bütün varlýðýný Allah'a teslim et, þeriatýn emirlerini yerine getir. O'nun emirlerine uy. Sen ve baþkalarý için Hakk'a teslim olmalýsýn.

Nefsine zulmetme. Baþkalarýna da zulmetme. Zulüm dünya ve âhirette insaný bataklýða atar. Zulüm kalbi karartýr. Yüzü siyaha çe­virir. Amel defterinin beyazlýðýný giderir. Zulüm yolunu býrak. Zali­me yardým etme.

Bu hususta Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in þöyle bir hadis-i þe­rifi vardýr: “Kýyamet günü olduðunda þu ses iþitilir: Nerede zalimler? Onlarýn yardýmcýlarý n'oldu? Onlara yataklýk edenler nasýl? Az da olsa onlara hoþ bakanlar hani? Hepsini toplayýnýz, bir tabut içinde
cehenneme atmýz.”

Halký býrak. Zalim ve mazlum olmamaya gayret et. Dayanabilirsen mazlum ol. Sakýn zalim olma. Kimsenin hakký sende kalmasýn. Kalýrsa seninki kalsýn. Kimseye kahretme; sana yapýlsýn, korkma, Allah mazlumlara yardým eder. Hele kullardan yardým eden çýkmaz­sa. Peygamber (s.a.v) Efendimiz buyuruyorlar: “Zulme uðrayan kimse, Allah'tan gayri yardýmcý bulamazsa, Hak tarafýndan ona þöyle hitap gelir: Sana muhakkak yardým edeceðim. Geç kalýrsa üzülme, ne za­man olsa yaparým.”

Sabýr, yardýmý çaðýrýr; insaný yükseltir. Ýnsaný aziz kýlar.

Hak'la aranýza duran vasýtalarý atýnýz. Vasýtalara dalmak bir he­vestir. Þahý, sultaný, zenginliði ve azizliði býrakýnýz. Bu sýfatlarýn hep­si Hakk'a aittir.

Allah'ým. Seninle sabýr istiyoruz. Takva ver. Yeterlik ihsan eyle. Herþeyi atýp Seninle olmayý nasib eyle. Aramýzdaki perdeyi kaldýr.

 

* * *

 

Ey münafýk, ne zamana kadar, gösteriþ hevesine kapýlacaksýn? Ýçin ne zamana kadar bozuk olacak? Ey içinde olanýn gayrini göste­ren adam, bu hâlin sana ne verebilir? Hem bundan eline ne girebilir?

Yazýk sana; Allah'tan utanmýyorsun. O'nun karþýsýna çýkacaðýný neden aklýna getirmiyorsun? Yakýnda O'nun huzuruna çýkacaksýn. Yaptýðýn iþin özü baþkasýna ait oluyor; ama dýþtan O'nun içinmiþ gibi yapýyorsun! Allah'ý kandýrmak istiyorsun. Yaptýðýn iþlerle bir þeyler talep ediyorsun. Ama bilesin ki, Hakk'ýn bilgisi seninledir. O, seni her zaman bilir.

Dön; iþlerini düzelt. Nefsini, Allah için kýl. Çalýþ ki, attýðýn her adým, aldýðýn her lokma, yaptýðýn her iþ iyi niyetle olsun. Ve Hakk'a yararlý olsun. Niyetin tam olursa yaptýðýn her iþ güzel olur. Ýþlerin Allah için olur. Ve artýk iþlerini zorluk çekmeden yaparsýn. Kulluk, yapýlan ibadeti Allah için yapmaktýr. Böyle niyet hâliyle düzelir. Ona tam teslim olup ibadet ettikten sonra Hak o kula sahib olur. Hak Teâlâ bir kula sahib olursa kullarýn kötü emelinden onu saklar, on­lara muhtaç etmez. Onlarýn derdinden azad eder.

Allah Teâlâ'yý isteyip arzuladýkça, yollar açýlýr ve O’nun yakýnlýk evine girmiþ olursun. Zorluklarý yok olur. Kalbinde Hak'la ülfet pey­da olur. Yakýnlýk derecen her an artar.

Yakýnlýk dereceleri yavaþ yavaþ yükselir. Kulluðun yerinde ol­dukça kulluk yakýnlýðýn büyür. Sonra daha büyür. Bu hâl büyümek­te son bulduðu an kalbin Allah Teâlâ'nýn nuru ile dolar. Oraya baþkasý yol bulup giremez. Ve orada baþkalarý için bir boþluk kalmaz.

Bu anlatýlan hâle ermek için Hakk'ýn emrine uy. Yasaklarýndan kaç. O'na teslim ol. Hayýr ve þerde O'na baðlýlýðýný býrakma. Ýyiliði, düþkünlüðü, zenginliði ve fakirliði bilhassa O'ndan bil. Arzularýný yerine getirdiðin zaman dikkatli ol ki, bunlarýn hemen çoðu dünya­ya aittir. Dünyalýk þeyler, çok dikkatle alýnmalýdýr. Dünyada Allah için yaptýðýn iþlere karþýlýk isteme. Mükâfatý O'na býrak, verir. Bil­meden az bir þey istersin, mükâfatýn o olur. Asýl büyük mükâfat O'­nun sana yakýnlýðýdýr. O da sana verilmiþ. Ne istersin baþka? O'nun yakýnlýðý, dünya ve âhiretin en büyük nimetidir. Dünyada O'na ya­kýn olmak, kalp yönünden olur. Öbür âlemde ise, hem dýþ ve hem de içten olur. Ýþlerini yalnýz O'nun için yap; ufak tefek þeyleri içine ka­rýþtýrýp, niyetini kirletme. Yaptýðýn iþleri görme. Dýþ duygularýný ha­rekete geçir. Kalbini Hakk'a ver. Kalbini O'na verebilirsen kalp âle­mine pencereler açýlýr. Onlarla hikmetlere bakarsýn. Mâna, suret olur. Gayb âlemine geçen þeyler dýþa çýkar. Haber olarak söylenen, açýkça görülür.

Kul Allah için iyi olursa her uygunsuz hâlden esirgenir. Hâli iyiye çevrilir ve hâlden hâle geçilir. Her an mânalar diyarýna uçar. Kalbini imanla doldurur. Marifet hâli artar. Yakýnlýk ve müþahede ülkelerine geçer.

Bu hâl ehli için gece yok, gündüz var. Karanlýk yok, ýþýk var. Ke­der yok, iyilik var. Nefis yok, kalp var. Yokluk var, varlýk yok. Ha­zýr hâli olmayan bir gayb âlemi var.

Bunlarýn temeli, Allah Teâlâ ile ülfet hâlini bulmaktadýr. Söz neye yarar; Hak'la aranda ünsiyet peyda olmadýktan sonra...

Halký denedin, ne olduðunu sezdin. Hele bir adým at; fayda ve zararlarý artýk kalmadý. Nefsi de býrak. Ona uyma. Onu geç. Elinden geldiði kadar, Yaratan'ýn sevdiði þeylere çek. Onu da denedin. Bu­lunduðu hâli de öðrendin.

Halk ve nefis, iki ateþ denizidir. Ýnsan bilmeden düþerse, yýkýlýr. Azmet ve o denizleri aþ. Yolunda önce hastalýk çýkar. Sonra þifa ge­lir. Sen ne hastalýða, ne de þifaya güven. Bütün hastalýk ve þifasý Hak Teâlâ'nýn katýndadýr. Hak Teâlâ'dan baþkasý hastalýk vermez, þifasýný gönderemez.

Tek olmaya alýþýrsan, bir olandan ülfet ve birlik gelir. Fakirliðe göðüs gerersen, zenginlik gelir.

Dünyayý terk et, sonra öbür âlemi ara. Daha sonra Hak yakýnlý­ðýný iste. Halký býrak, Hâlýk’a koþ. Anlayýþsýz olma, yaratýk ile Yara­týcý bir arada olmaz. Dünya ve âhiret bir kalpte olmaz. Bunlarýn bir­leþmesi tasavvur dahi edilemez. Onlarý birleþtirmek hayaline kapýl­mak caiz deðildir. Ancak dýþta halký, içte Hâlýk'ý düþünmek gerek. Dünyalýk þeyleri elinde tut. Âhiret iþlerini de kalbinde sakla. Ama bunlar, hep bir arada kalbe yerleþmez.

Nefsine bak, ona yarayaný al. Dünyalýk istiyorsan âhireti kalbin­den at. Âhireti istiyorsan dünyayý oradan çýkarman gerekir. Hangisi nefsine yararsa onu seç. Þayet Mevlâ'yý istiyorsan, kalbinden hem dünyayý, hem de âhireti çýkar. Kalbinde dünya ve âhiretin gayri de kalmasýn. Madem Mevlâ'yý diliyorsun, O'nun zâtýndan gayri þeyleri kalbinden atmalýsýn. O'ndan gayri kalbinde zerre miktar bir þey kal­sa Hakk'a yakýnlýk duymazsýn. Hakk'la ülfet ve onun katýnda sakin olmak sana nasip olmaz. Kalbinde bir dünyalýk lifi kalsa öbür âlemi kalp kapýsýna getirmen kabil olmaz. Âhiret sevgisinin zerresi kalbin­de yaþasa ilâhî nur senden uzak durur.

Yazýk, kullar görmesin diye perde arkasýna çekiliyorsun. Ama Yaratan'ý gördüðün yok. O'ndan nasýl saklý bir iþ tutabilirsin ki? Yakýnda bütün perdeler yýrtýlacak. Bütün sýrlar faþ olacak. Yaptýðýn iþlerin sonucu cebinden ve evinden çýkacak. Bugün parçalamaya kýyamadýðýn her þiþe, yarýn parça parça olacaktýr. Hele daimi içtiðin þarap çanaðýn. Onun parçalanmasýný bir görsen!

Her iyilik yarýn meydana çýkar. Belki de sen, onlardan mahrum olursun.

Ey zehir yutan, yarýn belirtisini vücudunda göreceksin. Haram yemek, din cesedine zehirdir. Nimetleri saklýda býrakmak, dinin için öldürücü zehir sayýlýr. Yakýnda Hak Teâlâ seni hesaba çekecek, ni­metin kadrini bilmediðin için seni fakre düþürecek. Halk arasýna dilenci yüzü ile çýkacaksýn. Halkýn kalbi sana acýma duygusu taþý­mayacak.

Ve sen, ey ameli býrakan âlim. Yakýnda ilim seni bir yana ata­cak. Kalbinde bilgi mutluluðunu bulamayacaksýn.

Ve ey cahiller, eðer O'nun kudret ve kuvvetini bilseydiniz, he­sap vermeyi de düþünür, hata iþlemekten korkardýnýz.

Hak Teâlâ'ya ve kullarýna karþý edebinizi takýnýnýz! Ýþinize ya­ramayan laflarý bir yana atýnýz. Lüzumsuz þeylere karýþmayý bir zât þöyle tarif eder: “Geziyordum, bir genç gördüm; sýký bir þekilde yer kazýyordu. Ona kendimce þöyle dedim: ‘Bu aðýr iþi býrak; hafif iþlere bak.’ Bu sözümün cezasýný çok aðýr ödedim. Altý ay gece namazýna kalkama­dým. Bu benim için çok aðýr bir ceza oldu.”

 

* * *

 

Ey evlat! Asýl meþgale, iþe yarayan þeylerle uðraþmaktýr. Nef­sin isteklerini kalbine koyma; asýl hayýr sana o zaman gelir. Nefsin istekleri birer derttir. Yalnýz kendi dert olsa neyse, girdiði yeri de derde sokar. Hayýr, ancak nefsin arzularý çýktýktan sonra gelir.

Kötü hâlini býrak. Allah Teâlâ ondan sonra sana yeni ve iyi hâlleri gösterir. Allah Teâlâ þöyle buyurdu: “Allah hiç bir cemaatin hâlini deðiþtirmez. Ta onlar kendi hâllerini deðiþtirinceye kadar.” (er-Ra’d, 13/11)

Ey insan, iþit. Ey insanlar, iþitiniz. Ey mükellef varlýklar dinleyi­niz. Ey akýlca balið olanlar duyunuz. Allah Teâlâ'nýn kelâmý, sözlerin en doðrusudur. Verdiði haberler saðlamdýr. Sözlerin en güzelini O'nun kelâm sýfatý getirir. O'ndan daha yüce kelâm sarf eden yoktur.

Nefsinizi deðiþtiriniz. Yaratan'ýn sevmediði huylarý aradan atý­nýz. Yaparsanýz, sizin de sevdiðiniz gelir.

Yollar geniþ, fakat size ne? Ey kötürümler, ayaða kalkýnýz ve yürümeye teþebbüs ediniz. Çalýþýnýz, gafil olmayýnýz. Madem ipin ucu elinizdedir, býrakmayýnýz. Ve size yarayacak þekilde kullanýnýz.

Nefsinize yükleniniz, aksi hâlde o size biner. O daima kötü þey­ler emreder. Dünyada “Yap!” der. Öbür âlemde ise “Niçin yaptýn?” diye sana çýkýþýr.

Yýrtýcý hayvandan kaçar gibi, sizi Hakk'tan gafil edenden kaçý­nýz. Allah için çalýþýnýz. O'nunla çalýþan kâr eder. Allah, seveni se­ver. Dileyeni diler. Hak, yaklaþmak isteyeni yaklaþtýrýr. Ýrfan sahibi olmak isteyene marifet verir.

Beni dinleyiniz. Sözümü kabul ediniz. Benden daha güzel söz eden çýkmaz. Yeryüzünde benden daha saðlam ve güzel söz eden bu­lamazsýnýz. Fakat bunlarý benden bilmeyiniz. Kuvvetim Hakk'ýndýr. O'nun kuvvet dili ile halký çaðýrýrým. Ve bunlarý halk için yaparým. Benim için deðil.

Âhiret âlemini istiyorsam yine kullar için istiyorum. Her kime ki, bir konuþma yaparým, o konuþmam Hak Teâlâ içindir.

Dünya neme yarar; âhireti neylerim? Dünya ve âhiretin içinde olanlar neme gerek? O benim doðruluðumu bilir. Bütün gaybý en çok bilen O'dur.

Bana yanaþýnýz. Ülkeler benim emrimdedir. Darphaneleri ben iþ­letirim. Kalp akçayý anlarým.

 

* * *


 

Ey münafýk, hezeyanýn ne vakte kadar sürer? Daha ne kadar; “Ben benim, sen kimsin?” diyeceksin. Kâinatýn her þeyini gördüðün hâlde “Ben” dersin.

Hak'tan gayri þeylerle uðraþýrsýn. Ama dara düþünce: “O'nunla ülfet etmekteyim” diye konuþursun.

Nefsinin Hak iþlere razý olduðunu söylersin; ama o her þeye muarýzdýr. O nefsinin sabra alýþtýðýný iddia ediyorsun, hâlbuki hadi­seler karþýsýnda sýkýlýyor ve küfre giriyorsun.

Sözle olmaz. Dert ve kederden etlerin hücresi ölüme mahkûm olmadýktan sonra seni erenler kabul etmez. Dert ve keder makasla­rý etini doðramadýktan sonra Hak'la ülfet âlemine geçmen kabil ol­maz. Baþýna çöken âfetler, kalbini Hakk'a yöneltir. Dünya çýkar, ahi­ret baðlýlýðý yok olur. Dünya ve âhiret sevgisi babýnda kalbin yokluk ancak emir ve yasaklar önünde olmalý.

Sen Hakk'a teslim ol. O seni harekete geçirir. Sen, ondan gayri sanýrsýn kendini; ama deðilsin. Bu hâli kendinde toplamadýktan son­ra hiç bir makama sahip olman kabil deðildir.

Aziz ve Celil olan Hak, kulun servetini talep etmez. Mânasýný sorar. Kulun mânasý ise, tevhid, ihlâs, dünya sevgisinin azalmasý, âhiret sevgisinden zerre olmamasý hâlleridir. Bütün eþyanýn kalpten uzak durmasý elzemdir. Bu uzaklýk tabiatiyle mânendir. Bu iþlerin sonunda kul, Allah'a vasýl olur. Sevilir, ona yakýnlýk verilir. Her var­lýðýn üstünde tutulur.

 

* * *


 

Ey tek olan, bizi Senin için birliðe kavuþtur. Bizi kullarýn þerrinden kurtar. Senin için hâlis kýl. Fazlýn ve ihsanýnla duamýzý hâlis ey­le. Rahmetinle kalbimizi temizle. Ýþlerimizi kolay et. Ülfetimiz Se­ninle olsun. Korkumuz varsa Zâtýndan baþkasýna gitmek hususun­da olsun. Maksadlarýmýzý bir eyle, o da Zâtýn, Senin yakýnlýðýn ol­sun. Dünyamýz ve uhrâmýz, hep yakýnlýðýnda devam etsin.

“Rabb’imiz, bize dünyada iyilik ver. Âhirette iyilik ver. Ve bizi ateþ azabýndan koru.” (el-Bakara, 2/201) Âmin!


 


radyobeyan