Ýlahi Armaðan
Pages: 1
40. Meclis By: hafiza aise Date: 30 Ocak 2011, 10:25:42
40. MECLÝS

 

Bu konuþma pazar sabahý Ribât’ta yapýldý.

Konuþma tarihi: Hicrî 14 Recep 545, Milâdî 1150.


 

Peygamber (s.a.v) Efendimiz þöyle buyurur:

“Allah bir kulu hakkýnda hayýr dilerse, onu din ilimlerinde an­layýþlý kýlar. Nefsinde mevcut ayýplarý görmeyi kendisine nasip eder.”

Din iþlerinde derin bilgiye sahip olmak, nefsin bilinmesini sað­lar. Dolayýsýyla Yaratan'ýn kuvvet ve kudretini... O’nun yaratýcý ve besleyici kuvvetini bilen, bütün eþyayý olduðu gibi görür ve bilir. Kulluk bu bilgi ile olur. Baþkalarýnýn boyunduruðu altýndan bu bilgi ile çýkýlýr. Senin için ne kurtuluþ, ne bir felah çaresi düþünülebilir; ancak yukarýda anlatýlan bilgi ve görgüye sahip olup Hak Teâlâ'yý diðer var görünen cümle eþyaya tercih ettikten sonra...

Þehvet duygularýný, din iþlerinden sonraya býrak. Âhiret iþlerini dünyadan önce düþün. Yaratýlmýþlarý, Yaratan'ýn emrinden sonra düþün. Yýkýlýþýn, þehevî duygularýný din iþlerine tercihle baþlar, dün­yayý âhiret iþlerinden üstün tutunca ve Yaratan'ý yaratýlmýþlardan sonra anmanla olur. Sözlerimiz büyüktür. Bunlarla amel edersen, sa­na yeter.

Önce gözünü kapayan perdeyi arala, sonra yalvar. Sen Hak'tan böyle perdeli kaldýkça yaptýðýn duaya icabet olmaz. Ýcabet ancak yalvarana olur.

Hak Teâlâ'nýn emrine uyarak iþ görürsen, O da yaptýðýn duayý kabul eder, arzunu yerine getirir. Harman, ancak ekim iþi yapýldýk­tan sonra beklenir. Ekini biçebilmek için bunu yapman gerekir. Bu durumu, Peygamber (s.a.v) Efendimiz þöyle beyan eder: “Dünya âhiretin ekeneðidir.”

Bu dünyada bütün varlýðýnla ekim iþine çalýþ. Ýman tohumunu kalbine ve bütün varlýðýna saç. Ona iyi iþler suyunu dök, büyüt. Bu kalp yumuþak, merhamet ve þefkat dolu olursa bitki biter. Sert, ha­þin ve kuraksa, ondan bitki bitmez. Kayalarýn üstüne saçýlan tohum, yokluða daha yaklaþýr. Bu ekim ilmini öðren, kendi reyinle yetinme. Peygamber (s.a.v) Efendimiz buyurur ki: “Her sanatý ehlinden öðreniniz.”

Sen yalnýz dünya iþleri ile olmaktasýn, öbür âlemin iþlerini bir yana atmaktasýn. Âhiret iþlerini istiyorsan, bu dünyanýn iþlerini kal­bine sokma. Hak Teâlâ'yý arzu ediyorsan, âhireti kalbinden at. Ýyi sayýlmayan bütün kötü hazlarý benliðinden çýkar. Bunlarý yapabilirsen dünya ve âhiret sana gelir. Çünkü, esas seninledir. Gelecekler ise ona uyar.

Akýllý ol. Aklýna ve zekâna sahip çýk. Aklýn bir þeye ermiyor, seç­me kabiliyetin çok az. Bütün hâlin halka yanaþýk; onlarý Hak Teâlâ’ya ortak kabul etmektesin. Bu hâline tevbe edip dönmediðin takdirde ölürsün; mânevi yönden çürür, Allah yoluna girenlerden ayrýlmýþ olursun. Onlara bu kötü hâlinle yakýn olma. Onlara zahmet etme. Kapýlarýný býrak. Onlara kalbinle girersen olur. Kalbini onlar ney­lesin? Nifaklý hâlin onlarý üzer. Bir takým geçici çaðrý onlarý sýkýntý­ya sokar. Ýçinde bulunduðun boþ heves onlara ayan olur. Kalp ve sýr hâlinle onlara gidersen iyi olur. Faydayý kalbinle alabilirsin. O zât­larýn kapýsý tevekkül ve sabýrlý kiþileri içeri alýr. Onlarýn kapýsý kýs­metine razý olanlara açýlýr.

 

* * *

 

Ey evlat! Þeklini deðiþtirme. Hakk'ý sev. Üzerine çeþitli bela ok­larý bile yaðsa sesini çýkarma, sevgi ve muhabbet hâline devam et. Fýrtýna seni yerinden kaydýrmasýn. Yaðan yaðmur seni kaçýrmasýn. Atýlan oklar seni incitmesin. Ýçini ve dýþýný halkýn giremediði bir ma­kama çýkar. Orada dünya olmasýn... Orada âhiret olmasýn... Mev­hum haklarý orada aramaya kalkma. Kötü nazlarýný o yerde isteme, orda üzüntü duyma, þekil arama. Hakk'tan baþka þeyin olacaðýný umma. Halkýn zahirdeki halini görüp üzüntü duyma. Ailenin geçim sýkýntýsý seni derde sokmasýn. Eline dünya malý az geçince üzülme, þeklini deðiþtirme. Çok olursa hâlini çirkin etme. O makam büyük­tür. Sakýn o makama çýkarsan övülme bekleme. Kötüleyenlere darýl­ma. Hepsini boþ gör. Zaten oraya yerli olursan bu iþler kendiliðinden olur. Ve sen tam bir yokluða gömülürsün. Eðer elde edersen bulundu­ðun o hâle, insan ve cin, cümle yaratýlmýþlar içinden bir tanesi bile akýl erdiremez. Zaten akýl bunlarý idrâkten âcizdir.

Bazý büyükler þöyle der: “Doðruluðun tamsa bize yanaþ, yoksa uzak ol.”

Bu söz ne kadar güzeldir. Sabýr, ihlâs, doðruluk, anlattýðým ma­kam için esastýr.

Beni isteyip geliyorsun. Ben de sessiz duruyorum. Hâlini anla­maz gibi tavýr takýnýyorum. Bir nevi iki yüzlülük yapýyorum. Bütün çirkinliðine raðmen yumuþak konuþuyorum. Sen de kendini bir þey sanýp ferahlýyorsun. Nefsini büyütüyor, kendini beðeniyorsun. Yazýk, anladýðýn gibi deðil. Ben ateþim; bende yalnýz ateþe dayanabilenler kalabilir. Ateþ içinde dönen böcekler, varlýðýmda yaþayabilir. Sen de onun gibi ol. Mücahede ve ufak sýkýntý ateþlerine dayan. Sýkýntýyý görmeyen, geniþliðe pek alýþamaz. Baþýný kader ve keder çekici al­týna koy. Korkma, bir þey olmaz. Sadece sabrý öðrenirsin. Sözüme, ancak öyle dayanmayý öðrenirsin. Sabra alýþýrsan sert sözlerimi din­lersin. Onlarla amel etmeyi, sana sabýr öðretebilir. Ýçin ve dýþýn sa­býrla temizlenir. Gizli halin onunla temizlenir. O temizliðin tesiri ile dýþ halin güzelleþir. Sonrasý öyle bir güzellik olur ki, çirkin yerin kalmaz. Bakanlar nuruna boðulur, hayran olur. Felah, böylelikle gelir. Âhiret ve dünyanýn iyiliði, ruh temizliðinden sonra baþlar. Bunlarýn hepsi, Allah Teâlâ'nýn takdiri ve dileði ile olur.

Ýlâhi kuvvet ve kudret elinin uzandýðý hiçbir þeyi kendim için kýlamam ve sevemem. O'nun zatýna has olan her þeyden ayrýlýrým. Kullarý için yapacaðý þeye karýþmam. Ben de onlar arasýna girmeye gayret ederim. Kendi benliðimi de O'na vermeye bakarým. Hangi hakla bir þeye sahip olmayý arzulayabilirim ki, kendi özüm bile be­nim deðildir. Hakk'ýndýr. Bu yüzden ölüme de dirime de dokunamam; sahibine býrakýrým, kadere uyarým.

Bazý büyükler þöyle der: “Kullarýn Hakk'a uymasýný saðla. Hak Teâlâ kullara uymaz;
buna çalýþma. Hakk'a kafa tutanlarý ez. O'na cebir kullanmak isteyenlere sert ol.”

Ben sana kýymet vermem. Çünkü Hak Teâlâ'ya karþý çirkin tavýr takýnmaktasýn. Emirlerini küçük görüyorsun. Verdiði her hükme iti­raz ediyorsun. O'nun varlýðý bütün haline sinmiþken düþmanlýk et­mek sevdasýndasýn. Gecen ve gündüzün iyi olmayan þeylerle geçer. Bu hâlinle Hak katýndan kovuldun. Hakkýnda lanet hükmü çýktý. Sa­na yazýk oldu. Hak Teâlâ geçmiþ peygamberlerin bazýsýna þöyle vahyetti: “Bana itaat edersen, razý olurum. Razý olursam üzerine bere­ket yaðdýrýrým. Bereketimin sonu yoktur. Bana isyan edersen, öfke­lenirim, öfkemin sonu lanetle biter. Ben bir kimseye lanet edersem, yedinci çocuðuna kadar ulaþýr.”

 

* * *

 

Zamanýmýz öyle bir hâl aldý ki, dinî þeyler, adî dünyalýða deðiþ­tirilir oldu. Ümitlerin ardý arasý kesilmiyor. Hýrslar kuvvet yarýþýn­da... Yapmakta olduklarý hiçbir kötü iþi býrakmadan yaptýlar. Fakat sonunda hepsi heba oldu. Toz yýðýný gibi daðýldý, gitti. Sen sakýn bu zümreden olmayasýn. Allah rýzasý için yapýlmayan her þey boþtur.

Acýrým sana. Ýçini belki cahil kiþilere saklý tutabilirsin. Fakat ilim ve tecrübe sahibi kimselere karþý nasýl saklayacaksýn? Onlar her hâlini olduðu gibi görebilirler. Sarraf cahil deðildir, ona hâlinden saklý þey olmaz. Hele ilâhî bilginin verdiði kuvvete sahip olanlara asla saklý þey olmaz. Beyaz perde üzerine konan siyah lekeler gibi her þeyi bütün inceliði ile seyrederler.

Çalýþ, ihlâs sahibi ol. Hak Teâlâ'nýn emirlerini yerine getirmeye çabala. Dünya ve âhirette sana faydasý dokunmayacak þeyleri bir ya­na at. Kendi iþine yaramayacak þeyler boþtur. Sana, iç âlemini iyiye götürecek þeyleri aramak gerek. Nefsine tesir edebilmek için onun terbiye yollarýný ara. Nefsine tesir etmen önemli þeydir. Onu binek yap. Dünya boþluklarýný aþ. Âhiret âdemine ulaþ. O uçakla halký geç. Hakk'a ulaþ. Bunlar kolay olmaz. Ancak nefis yola geldikten sonra olur ki, o da, ancak Allah Teâlâ'nýn emrine tâbi olduktan sonra yola gelir.

Nefsini yola getir, halký arkaya at. Dünyalýk kötü iþleri bir ya­na it. Mevlâ'yý her þeyden önce an. Hikmet lokmalarýný ye. Bunlarý yapmaya muvaffak olduðun zaman aðzýndan çýkan þeylere dikkat et, tevilli konuþma. Tevilli konuþman tecavüz olur. Halktan korkma, onlardan bir þey ümit etme. Aksi hâller iman zayýflýðýndan doðar.

Himmetini yüce tut; yükselirsin, korkma. Hak Teâlâ himmetin kadar sana kýymet verir. Doðruluðun ve ihlâsýn kadar bu yolda de­rece alabilirsin.

Çalýþ, çabala; yapýþ, býrakma. Sana lazým olan þey kendiliðinden gelmez. Rýzkýný kazanmak için nasýl çabalýyorsan, manevî çöküntü­den kurtulmak için de öyle çabala. Kendini iyi iþler yapmaya zorla. Kendini þeytandan koru. O, insanlarý elindeki oyuncak gibi oynatýr. Evinizde bulunan bir binek hayvanýna nasýl hâkimseniz o da size öyle hâkim olur. Kalplere yalandan vurulan kilidi sökebilir. Arzu et­tiði hizmetini yaptýrýr. Birçok âbidleri mabedinden çýkarttý, harap âlemlere çekti. Bu hâllerde nefis de þeytana yardýmcý olur. Þeytanýn arzu ettiði þeyleri yapabilmesi için, sebepler hazýrlar. O þeytan nef­si de kendine yardýmcý aldý mý, cenk meydanýndan çekip emrine tah­sis edemeyeceði mücahidi sað býrakmaz.

 

* * *

 

Ey evlat! Nefsini þehvetten kes. Yersiz lezzeti ona tattýrma; bun­lardan yana onu aç ve susuz býrak. Bunlar, nefsi yýldýran birer kam­çýdýr, elinden býrakma. Nefsin boynuna vur. Kalbini Allah korkusu ile ayýk tut. Daima Hak Teâlâ'yý gözet.

Her hâlinde günahlarýn örtülmesini iste; âdetin bu olsun, iç âle­mini istiðfarla pâk eyle. Ýstiðfar her tarafý yýkar. Her hâlinde Cenâb-ý Mevlâ'ya uy, Peygamber âdetlerine uymak senin için en büyük gaye olmalý.

Ey anlayýþý kýt adam, madem ki, kader hükümlerini itmek elin­de deðil, deðiþtirmeyi ve yok etmeyi yapmaya güçlü deðilsin, niçin çýrpýnýrsýn? Muhalefet hâlinde elinden iþ gelmediðine göre, boþa yo­rulmanýn mânasý nedir? Bu hâlde sana düþen, onun arzusu dýþýnda bir talepte, bulunmamak olmalý deðil mi? Ancak, onun arzu ettiði þey sana geldiðine göre senin herhangi bir þeyi dilemen lüzumsuz­dur. Bir þeyi arzu ettiðin zaman, yola gelmezse nefsini o yolda fazla yorma. Kalbini tazyik altýna alma. Hâline býrak; her þeyi Rabb’ine ýs­marla. O'nun rahmet eteðine yapýþ. Tevbe elinle O'nun rahmet ka­pýþým çal. O'nun rahmetini istediðin müddet, dünyalýk þeyler için telâþa kapýlmazsýn. Kalp gözün, sýr gözün açýlýr. Dýþ gözün de onlarla olur. Dünya sýkýntýsý senin için þekva konusu olmaz. Varlýðýn bela anýnda, Firavun'un hanýmý Asiye Hatun gibi olur. O iman etmiþti. Hep varlýðýný Yaratan'ýna teslim etmiþti. Eline demir bukaðýlar vur­muþlar, ayrýca ayaklarýný da sarmýþlardý. Durmadan kamçý vuruyor­lardý. O bu arada Hakk'a teslim olmuþtu. Manevî köþkünü gördü, ölüm meleði ona müjde ile geldi. O hiç birinin farkýnda deðilmiþ gi­bi gözlerini ötelere dikmiþ, sessiz yatýyordu. Bir ara þu duayý okudu­ðu iþitildi: “Yâ Rabbi, katýnda bana bir bina yap.” (et-Tahrîm, 66/11) Sen de onun gibi olabilirsin. Yalnýz belâ ve sýkýntýlara sabýr gerek. Yýlmadan usanmadan çalýþmak icap eder. Kalbini ve bütün var­lýðýný Hak yolda kullanman lâzýmdýr. Bütün kuvvetini Allah yoluna harca, bütün gücünü O'na ver, teslim ol. O'nun kuvvet eli altýnda uyu. Ve emirlerine uy. Kendin ve diðer kullar için yaptýðý iþlere ha­ta yükleme. O'nun yaptýðý tedbirde ikinci iþi düþünme. O'nun emri ile yetin. O'nun hükmü dýþýnda hüküm vermeye kalkma. O'nun seç­miþ olduðu þeyi bir yana itip keyfince þeyler seçme. Bu hâli benliðin­de duyan baþka hâl arayamaz. Onun için Hak Teâlâ'ya sýðýnmaktan baþka çare bulunmaz.

Aklý baþýnda olduðunu iddia eden, bu hâli nasýl aramaz? Hakk sohbetini nasýl dilemez? Çünkü O'nsuz hiçbir iþin sonu bulunmaz. Ve yapýlan iþlerden tat alýnmaz.



radyobeyan