47. Meclis By: hafiza aise Date: 30 Ocak 2011, 09:55:25
47. MECLÝS
Bu konuþma Salý günü medresede yapýldý.
Þaban ayý hilâlinin ilk göründüðü gündü. Hicrî 545, Milâdî 1150.
Öðren, iþ yap, ihlâs sahibi ol. Varlýðýndan çýk. Halký kalbinden sil. Sonra Allah de. Öteyi býrak, þaþkýnlýklarýnda kalsýnlar, Ýbrahim (a.s) Peygamber gibi þöyle söyle: “Onlarýn hepsi bana düþman; dostum, ancak âlemlerin Rabb’idir.” (eþ-Þuarâ, 26/77)
Halk âleminden hicret eyle. Allah'a kul olmayanlara kalpten öfkelen. Halký bir kuvvet sahibi sandýðýn süre, yanlarýnda oturma. Onlarýn kuvvetini sahibine verdiðin an, onlarla olabilirsin; çünkü tevhid ehli oldun. Kalbinden þirk uzaklaþtý; halka dön, onlara karýþ ve sende olan iyi þeyleri onlara daðýt. Halka ilim öðret ve onlarý Yaratan'ýn kapýsýna ilet.
Havas -seçme kullar- ölüm bilmez; onlar cümle halký kalpten siler, seçme ve isteme hâlini býrakýr. Onlarýn ölümü budur. Bu ölümü benliðinde toplayan için ebedî ve sonsuz bir hayat vardýr; her zaman Yaratan'la olurlar. Bu ölüm mânevidir. Herkes kolayca yapamaz. Buna: “Ölmeden evvel ölmek” derler.
Zahirdeki ölüm, bir anlýk duraklamadýr, baygýnlýktýr ve uykudur; sonrasý ebedî ayýklýk. Anlattýðýmýz ölüme ermek dilersen, marifet ve yakýnlýk tohumunu benliðine ek. Aziz ve Celil olan Hakk'ýn eþiðine yat; iþte o dem sana rahmet, ve minnet eli gelir; ebedî ve sonsuz hayatla diri kýlar.
Nefsin kendine göre yiyeceði vardýr. Sýr âlemi kendine göre taam alýr ve kalp, istidadýna göre yer. Herkes varlýðýna göre kabiliyeti kadar gýda alýr. Peygamber (s.a.v) Efendimiz bir hadîs-i þerifinde þöyle buyurur: “Ben Rabb’imin katýnda gecelerim. Beni yedirir ve içirir.”
Yani, sýrrýma mânalar doldurur. Ruhumu ruhanî gýdalarla besler; velhasýl özüme has olan þeyleri yedirir.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz, ilk defa kalbi ve kalýbý ile miraca çýktý: Sonra dýþ varlýk yok edildi. Kalbiyle Yaratan'ýn katýnda oldu; hâlbuki kendisi halk arasýnda dururdu. Hakikaten o büyük Peygamber’e vâris olanlar da ayný hâli taþýr; kalplerini Yaratan'a verirler. Onlar ilim ve amelin arasýný bulur, ihlâs sahibi olurlar. Ve bildiklerini halka öðretmekten çekinmezler; peygamberler de böyle yapardý.
* * *
Ey cemaat! Allah yolunda çalýþanlarýn artýðýný alýnýz, onlarýn kaplarýnda kalan þaraplardan içiniz.
Ey ilim iddiasýnda bulunan, ilmine deðer verilmez; çünkü amelin yok. Ameline de deðer biçilmez; çünkü ihlâs yok. Çünkü yaptýðýn iþler heykele benzer; ruhu olmayan ceset gibidir. Ýhlâsýn iþareti olur. Halkýn övgüsüne dönme. Kötü demelerine üzülme. Onlarýn elindekine bakma. Bunlar ihlâsa iþarettir. Sana düþen, Yaratan'ýn hakkýný vermektir. Nimet için deðil, sahibi için çalýþ. Mülk için deðil, malik için al. Batýlý býrak, hakký tut. Halkýn elindeki kabuktur; Hâlýk'ýn katýnda olan ise öz. Ne zaman ki, bu yolda doðruluðun tamam oldu, ihlâsý buldun ve Hakk'ýn katýnda olaný anladýn demektir. Ýþte o zaman bütün özlerin özü sana verilir. Özün özünü, sýrrýn sýrrýný, mânalarýn mânasýný anlarsýn. Bu kez Hakk'ýn gayri cümle eþyadan soyunursun. Bu soyunma kalbe aittir, cesetle ilgisi olmaz. Ýnsan, yeterlik duygusunu kalpten alýr, bu duyguyu ceset veremez. Ýnsan sýrrýný halktan kaçýrabilir, dýþ varlýðýný asla. Kalp gözü mâna âlemlerine bakar, dýþ yapýlara bakmaz. Asýl bakýþ, halka deðil Hakk'a olmalý. Esas mesele, O'nunla olmandýr, halkla deðil.
Size göre bir gün dünya bitecek. Hakk'ý bulunca da âhireti istemeyeceksiniz. Sanki dünya yok, âhiret yok ve sanki O'ndan gayri her þey boþ ve cümle varlýk O'nun olmuþ.
Allah sevgilileri sevgi nimetini tadarlar. Bu tadý alanlar seçme kullardýr. Ýptilâya uðramayan hâlleri mi kaldý ki? Küffar kýlýcý ile þehit düþenler, büyük nimetler alýr. Acaba sevgi kýlýcý ile þehit düþenler nasýl olur? Ve ne gibi ecir alýrlar; tahmin edilemez.
Bak, görmez misin, birçok harap yerler vardýr, o yerleri, o yer ehlinin hatasý bozmuþtur. Hatalar ülkeleri harap eder, ehlini yokluða gömer. Böylece bir hata iþlediðin an bünyen yýkýlýr. Çünkü orasý da bir beldedir. Her ne zaman hata iþlersen önce vücuduna bozukluk gelir, sonra dinî varlýðýna. Hatalar seni kör eder, kötürüm kýlar, kulaklarýný týkar, kuvvetin gider, aklýna gelmedik çeþitli hastalýklara tutulursun. Hata fakirlik getirir; evin daðýlýr, dostuna, düþmanýna avuç açarsýn.
Yazýk sana, ey münafýk adam! Hakk'ý kandýrma. O Aziz'dir, Celil'dir. Bir iþ tutarsýn, dýþtan Hak için olduðunu gösterirsin; hâlbuki deðil. Halka gösteriþ yapmaktasýn ve bozuk hâlini saklayarak onlarýn kapýsýnda bükülmekte ve Rabb’ini unutmaktasýn. Yakýnda dünyadan çýkacaksýn, elin boþ olacak. Ey iç hastalýðýna tutulan, þifa ara; bu þifa ancak sâlih kullarýn yanýnda olur. Allah'ýn iyi kullarý senin derdine çare bulur. Onlarý ara, þifa ilâcýný al ve kullan. Onu kullandýðýn an, sana devamlý afiyet gelecek ve ebedî saðlýk bulacaksýn. Mânan düzelecek, kalbin sýhhat bulacak, sýrrýn mânalar taþýyacak, her halvetin Rabb’inle olacak. Bu hâllerde kalp gözlerin açýlýr; Hak Teâlâ'nýn rahmet deryasýna o gözle bakarsýn; doðrusu erenlerden olursun. O'nun kapýsýna anlayýþla girenler zatýndan baþkasýna bakamazlar. Bir kalp ki, onda kötü icatlar yaþar, onun gözü Hakk'a nasýl bakar?
* * *
Ey cemaat! Uymayý biliniz, icat çýkarmayýnýz. Muhalefet iyi sayýlmaz; iyisi uysal olmaktýr. Ýtaat ediniz, isyan bayraðý çekmeyiniz. Þirk ehli olmak iyi deðildir. Ýhlâsa sarýlýnýz. Hak Teâlâ'yý birleyiniz ve O'nun kapýsýndan bir an bile ayrýlmayýnýz. Her derdinizi O'na açýnýz. Ýhtiyacýnýzý O'ndan isteyiniz, her yardýmý O'ndan dileyiniz. Baþkasýna, kalpten yardým dileyerek koþmayýnýz. Her hâlinizde O'na tevekkül ediniz. Baþkasýna dayanmayýnýz.
Ve ey seçme kullar! Size gelince; varlýðýnýzý O'na teslim edin. O'nun her tedbirine razý olun. Bir þey istemeyin, O'nu anmakla meþgul olun. Hak Teâlâ geçmiþ peygamberlere indirdiði bazý kitaplarda þöyle buyurur: “Bir kimse Beni anmakla uðraþýr ve bir þey istemeye zaman ayýramazsa; ona verdiðim, durmadan ihtiyaç beyan edenlerden daha artýk olur.”
Bu yüce kelâmý iþitmedin mi, ne kadar güzel. Ey O'nu anmakla uðraþan ve kalbini O'nun uðruna engin kýlan, vergisine razý deðil misin ki, o seninle oluyor. Bu hâli þu kudsî hadîs bize anlatýr: “Ben, Beni ananlayým.” Yine buyurur: “Ben, kalbi Benim uðrumda mahzun olanlarla olurum.”
* * *
Ey evlat! O'nu anman kalbini O'na yaklaþtýrýr. Ve yakýnlýk evine girersin, misafiri olursun. Her misafire ikram edilir, bilhassa padiþahýn misafirine. Ne zamana kadar bu þahý býrakacak, bayaðý mülk ve dünya sahipleri ile olacaksýn? Yakýnda onlar ile aran açýlacak, mülk ve sahipleri gidecek. Yakýnda âhireti görürsün ve o zaman sanki dünya hiç yokmuþ gibi, âhiret ise sonsuz olur.
Benden kaçmayýnýz; elimde dünyalýk yok. Fakat yanýmda çok zenginler var. Onlar hem sizden hem de þarkta, garpta bulunanlardan zengin. Ancak sizi istemem sizin için oluyor; iplerinizi bükmekteyim.
Ýcatçý olma, Allah'ýn dininde olmayan þeyleri yapmaya çalýþma. Elinde iki adil þahit olsun; biri Kitap, öbürü de Sünnet. Bunlar seni Rabb’ine ulaþtýrýr. Ama sen bunu anlamadan icat çýkarmaktasýn. Elinde iki þahidin var: Biri zayýf aklýn, öbürü de þahsî arzun. Þüphesiz bunlar seni ateþe iter; Firavun, Haman ve onlarýn tebaasýna katar.
Kaderi hüccet olarak ele alma; bunu kimseye kabul ettiremezsin. Sana en çok gereken ilim mektebine girmek, öðrenmek; sonra amel etmektir. Daha sonra da ihlâs. Bir þey ki, sana lâzým olduðu hâlde gelmiyor, onu ara. Bütün gücünü ilme ve amele harca. Ýlmini ve amelini dünyaya harcama. Bu gücün, her zaman devam etmez, tükenir. Kuvvetini faydalanacaðýn þeylere harca.
Bu arada biri kalktý, vecde kapýlmýþtý. Mevzu dýþý sordu:
“Þu gelinin bahtý için ona gerekeni söyle!” Þu cevabý aldý:
“Sevgi þahtan baþlar, sonra zifaf.”
* * *
Ey evlat! Kendini Hakk'ýn rýzasýna ver. Gayretli ol; O'nun rýzasýna kavuþursun, senden razý olur. O senden razý olunca sever. Geçim kederini kalbinden at. Allah rýzkýný gönderir. Bir þey seninse yormadan gelir. Bütün maksatlarý kalbinden çýkar. Bir gayen kalsýn, o da Aziz ve Celil olan Hak. Bunu yaparsan O, her derdine yeter. Ýstediðin, en çok yarayan þey olmalý. Himmetin dünyaya olursa onunla kalýrsýn, âhirete olursa âhiretle kalýrsýn; halký istersen zaten onlarla berabersin, þayet arzun Hak Teâlâ olursa dünya ve âhirette O'nunla beraber olursun.